İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Cabo verde Cad Cezayir Cibuti ve Ekvator ginesi
 


CABO VERDE, ÇAD, CEZAYİR, CİBUTİ, EKVATOR GİNESİ



CABO VERDE


DEVLETİN ADI: Cabo Verde Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Praia
NÜFUSU: 341.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 4.033 km2
RESMİ DİLİ: Portekizce
DİNİ: Hıristiyan (Katolik)
PARA BİRİMİ: Cabo Verde Escudosu

Kuzey Atlas Okyanusunda Batı Afrika sâhillerinden 515 km uzaklıktaki takımadalar üzerinde kurulmuş olan devlet.

Târihi

Cabo Verde Takımadaları 1455 yılında Alvise Cadomoste ve Antonia Noli adlı kâşifler tarafından bulundu. Gayri meskun olan adalar kısa zamanda Portekiz kolonileri, Gineli köleler tarafından istilâ edildi. Böylece adalar Portekiz’in deniz aşırı bir sömürgesi oldu. Portekizce İlhas do Cabo olarak adlandırılan adalar, Gine-bissau gerillaları ile yakın işbirliği içinde olan Aristedes Pereira ve Padro Pires liderliğinde yaptıkları mücâdele sonunda 5 Temmuz 1975’te 515 sene süren Portekiz hâkimiyetine son vererek bağımsızlığına kavuştu.

Fizikî Yapı

Cabo Verde Takımadaları 11 büyük, 5 küçük adadan meydana gelmiştir. Adaların toplam yüzölçümü 4033 km2dir. Büyük adalar; Sao Tiago, Santo Antao, Sao Vicente, Sao Nicalau, Sal, Bao, Vista, Fogo, Mavie, Brova ve Santa Luzia’dır. Başşehri Sao Tiago adasındadır.

Cabo Verde Takımadaları volkanik bir gelişme sonunda meydana geldiğinden dağlık bir arâziye sahiptir. Toprak örtüsü oldukça verimsiz olan takımadaların Fog Adasındaki Pico de Cona Yanardağının yüksekliği 2829 metreye ulaşır.

İklim

Sıcak ve nemli bir iklime sâhip olan Cabo Verde Takımadalarında senelik sıcaklık ortalaması 24 °C’dir. Senelik yağış miktarı çok az olduğundan adaların üçü tamâmen kuraktır. Yağışlar yağmur şeklinde olmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

341.000 civarında olan nüfusun üçte birinden fazlası Sao Tiago Adasında yaşamaktadır. Halkın ekseriyeti Portekizliler ile Gineli Afrikalıların karışımından meydana gelen bir melez ırk olan Mulottolardır. Kuzey Amerika’ya olan fazla göç sebebiyle kadın nüfûsu erkeklerden çok fazladır. Halk genellikle tarımla uğraşır. Resmî dili Portekizce olmasına rağmen yerli dili olan Cralle lisanı da kullanılır. Okuma-yazma bilenlerin sayısı nüfusun % 70’ini teşkil eden Cabo Verde’de 7-14 yaş arasında ilk ve orta öğretim mecbûridir. İlk öğretim 7-12, orta öğretim ise 12-14 yaşlarında yapılır. Bir endüstri ve ticâret okulu, üç öğretmen koleji vardır. Sosyal güvenlikle ilgili çalışmanın yapılmadığı ülkede, bir haftalık gazete ve üç radyo istasyonu bulunuyor. Televizyon yayını yapılmamaktadır.

Siyâsî Hayat

5 Temmuz 1975’te istiklâline kavuşan takımadalar Cumhûriyetle yönetilir. Anayasası da aynı sene kabul edilmiştir. Anayasaya göre 56 üyeli meclis halk tarafından seçilir. Meclis üyeleri, aralarından cumhurbaşkanını seçer. Seçmen yaşı 17 olan ülke, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının üyesidir.

Ekonomi

Cabo Verde’nin ekonomisi ülke şartlarının dezavantajına rağmen öncelikle tarıma dayanmaktadır. Yetiştirdiği başlıca ürünleri kahve, mısır, portakal, tütün ve şekerkamışıdır. Balık, halkın en önemli besin maddesidir. Turizme elverişli olmasına rağmen bu yöndeki yatırımların azlığı, ekonomiye katkıda bulunmasını engellemektedir. Fakat bu hususta da yeni yeni yatırımlar başlamıştır.

ÇAD


DEVLETİN ADI: Çad Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Fort-Lamy
NÜFUSU: 5.823.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.284.000 km2
RESMİ DİLİ: Fransızca, yerli dili, Sara ve Arapça
DİNİ: İslâmiyet, Katolik, Putperest
PARA BİRİMİ: CFA Frankı

Afrika’nın kuzey ortasında denizlerden uzak bir devlet. Doğusunda Sudan, kuzeyde Libya, batısında Nijer, Nijerya, Kamerun, güneyinde Orta Afrika Cumhûriyeti yer alır.

Târihi

Çad’ın ilk târihi ve kavimleri hakkında elde yeterli yazılı belge yoktur. Bulunan arkeolojik kalıntılardan anlaşıldığına göre Çad, 4. asırda önemli bir ticâret merkeziydi. Yedinci asırda bölgede Sao kabîleleri hâkimiyet kurmuşlar ve bronz ve seramik sanatlarında çok ileri gitmişlerdi. Meşhur Arap târihçilerinden Bekrî, 11. asırda Çad’da bir Berberî Devleti kuran Kanemlilerin hüküm sürdüğünü bildirmektedir. Üç asır kadar Kanemliler hegomonyalalarını sürdürdüler. On altıncı asırda Bornu Devleti Kanem’i fethetti ve siyâsî birliği temin ederek Kuzey Afrika ve Nil havzasında bulunanlarla ilişkiler kurdular. Bornu Devleti 1550’lerden îtibâren kısa aralıklarla Osmanlı Devletine tâbi oldu. Bornu hâkimiyeti, bölge Fransızların eline geçinceye kadar devâm etti. İkinci Dünyâ Savaşında Fransa’nın Almanlara karşı Afrika’daki stratejik bakımdan en önemli sömürgesiydi. 11 Ağustos 1960 târihinde bağımsızlıklarını kazanarak bir cumhûriyet idâresi kurdular.

Bağımsızlığın ardından ülkenin güneybatısındaki hıristiyan zenciler ile Müslümanlar arasında mücâdeleler başladı. Devlet başkanlığına seçilen François Tombalbaye, 1961 senesi Martında iktidardaki Çad İlerleme Partisi (PTT) ile muhâlefetteki Afrika Ulusal Partisinin (PNA), Çad’ın ilerlemesi için Birlik adıyla tek bir partide birleşmesini sağladı. 1963’te eski PNA yöneticilerinin tutuklanması ile sâdece iktidar partisinin adayları seçime girebildi. Böylece tek partili bir devlet şekli meydana getirildi. Bu arada yönetimi devirmek ve ülkedeki Fransız nüfûsuna son vermek için Çad Ulusal Kurtuluş Cephesi ile Çad Ulusal Cephesi gerilla faaliyetlerine başladılar.

Tombalbaye 1975’te askerî bir darbe ile görevden uzaklaştırılarak öldürüldü. Yerine Tuğgeneral Felix Malloum geçti. 1977’de Aozovu şeridini işgâl eden Libya, iki sene sonra Çad içlerine girdi ise de geri çekilmek mecburiyetinde kaldı. Libya’nın desteğini sağlayan Halk Silahlı Kuvvetleri lideri Goukouni Oueddei devlet başkanlığını îlân etti. Ardından kurulan Geçici Ulusal Birlik Hükümeti 1982 senesinde Hissen Habré yönetimindeki Kuzey Silahlı Kuvvetleri tarafından devrildi. Hissen Habré 1990 senesi Aralık ayına kadar iktidarda kaldı. Bu târihte yapılan bir darbe ile devlet başkanı İdriss Deby oldu. Ekim 1991’de Deby’e karşı Habré yanlıları tarafından başarasız darbe yapıldı. Ülkede hâlen iç karışıklık devam etmekte olup, tam bir huzur sağlanmış değildir.

Fizikî Yapı

Çad Gölünden sonra yavaş bir eğimle yükselen sığ bir havza görünümünde olan Çad’ın kuzey kısmı çöllerle kaplıdır. Çad Gölünün havzası dağlarla çevrilidir. Bu dağların en yüksek noktası Tibesti Mesifi (3415 m)dir. Ülkenin kuzeydoğusunda Ennedi Platosunun kumtaşı tepeleri, doğusunda Ouaddai dağlık bölgesi, güneyinde ise Oubangui Platosu yer alır.

Çad Gölü:

Çad Cumhûriyeti sınırları içinde yer alan bataklık bir göldür. Ülkenin batısında Nijer, Nijerya ve Kamerun sınırına yakın bir yerdedir. Gölün alanı 25.600 km2dir. Gölün kuzey batı kısmı girintili çıkıntılı bir görünümdedir. Kuzeydoğusu kumlarla örtülü olup, oldukça güzel manzaralı yerleşmeye uygun bir saha hâlindedir. Gölün kuzeydoğusunda bulunan Kanem bölgesinde su sığırları yetiştirilmektedir. Gölün güneyinde, Şari Nehrinin havzası bulunmaktadır. Bu havza sık bir orman hâlindedir.

Göl suyu, çok az tuzludur. Bu sebepten göl etrâfındaki çöküntüler kurutularak kazanılan arâzide verimli mısır ve buğday zirâati yapılmaktadır. Gölün kıyısındaki çöküntülerde biriken tuz, kıyılarda oturanlar tarafından işlenilmektedir. Çad Gölünde önemli miktarda su ürünleri bulunmaktadır. Fakat buradaki balıklar, kâfi miktarda avlanılmadığından, balıklarda dejenerasyon (yozlaşma) görülmektedir. Çad Gölü, bataklığı çok olan bir göldür. Ortalama derinliği 2 metreyi geçmez. Dışarıya hiç bir akıntısı olmadığı gibi beslenmesi de çok azdır. Bu sebeple gölün suyu her geçen sene azalmaktadır. Yüz seneyi aşkın bir zaman önce göl kıyısında kurulan bir balıkçı kasabası bugün gölden 32 km uzakta kalmıştır. Gölle ilgili halk arasında pekçok hikâye ve efsâne vardır. Üzerinde yerlilerce papirüs cinsi bir çeşit ottan yapılmış Kadeye adlı sandallarla balık avcılığı yapılmaktadır. Eskiden sivri sineklerle dolu olarak bilinen bu gölde dünyânın en çok balık çeşidi bulunur. Üzerinde adacıklar da vardır. Ülkenin güneyinden gelen Şari ve onun önemli kolu olan Lagona suları Çad Gölüne dökülür.

İklim

Çad’da, enlem farkı yüzünden değişik iklim özellikleri görülür. Güney bölgesinde tropik iklim hakim olup, mayıs-ekim arasında düşen yağış miktarı 800-1200 mm arasındadır. Orta kesimde yarı kurak bir iklim hakimdir. Yıllık yağış miktarı 300-800 mm arasındadır. Kuzeyde ise az yağışlı sıcak bir iklim hüküm sürer. Yıllık sıcaklık ortalaması, 12°C ile 50°C arasında değişir.

Tabiî Kaynakları

Ülkedeki bitki örtüsü iklim kuşaklarına göre değişiklik gösterir. Güneyde fundalıklar ve seyrek olarak yaprak dökmeyen ağaçlar vardır. Orta kuşakta Savanlar, Cablar ve bozkır bitkileri yer alır. Kuzey bölgesinde ise yer yer olan vahalarda hurmalıklar mevcuttur. Orta ve güney kesimde yaşayan fil, arslan, bufolo ve leoparlar hem turist, hem de avcıları çeker.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Çad, Afrika’nın ortasında oldukça stratejik bir konuma sâhiptir. Kuzeydeki İslâmî bölgeden güneydeki siyah Afrikaya bir geçiş bölgesi olarak görülür. Günümüzde 5 milyonu aşan nüfûsu, 11 ana ırk grubuna ve pekçok alt gruba ayrılmıştır. Şari Nehri kabaca, kuzeydeki Müslüman olan berber siyahları güneydeki sahra siyahlarından ayırır. Kuzeydeki Müslüman olan grup; hayvancılık yapan Araplar, Sudan sınırına yakın ve çiftçi olan Wadaian ve çöldeki Touboulardan müteşekkildir. Buna karşılık güneyde bulunan en büyük grup olan Saralar çiftçilik yaparlar. Daha çok kırsal bölgelerde yaşayan halkın sâdece % 5’i şehirlerde yaşar. Başşehri Fort-Lamy’nin nüfûsu ancak 200.000’in üzerindedir. Yedinci asırda İslâmiyet buraya gelmiş ve bu dînin ırk, renk ayırımı gözetmemesi ülkede hızla yayılmasına sebeb olmuştur. Bugün en yaygın dindir. Halkın ancak % 5’i Hıristiyandır. Resmî dili Fransızca olmakla birlikte, Arapçaya dayanan lehçeler, bilhassa Turku kuzeyde yaygındır. Eğitim sistemi Fransa’ya benzer. Ancak yetişkin nüfûsun % 5’lik bir kısmı okur yazardır.

Ekonomi

Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır. Ülkede önemli miktarda darı yetiştirilir. Fıstık, hurma ve pirinç önemli ürünleri arasındadır. Pamuk, ihrâcâtın % 80’ini, fıstık ise geri kalanını teşkil eder.

Hayvancılık çöl ve stepte en önemli faaliyettir. Yaklaşık 4 milyon sığır, 4 milyon keçi ve koyun ve 500.000 eşek ve at ve 250.000 deve beslenir. Göl ve nehirlerde ortalama olarak 100.000 ton balık tutulur.

Îmâlât sanâyisinde; deri, tekstil, şeker, radyo, bisiklet ve ayakkabı önemli bir yer tutar. Ülkenin ödemeler dengesindeki açık en çok ticâret yaptığı ülke olan Fransa tarafından karşılanır. Fransa, Çad’ın pamuğunu piyasa üstü bir fiyatla alır. Önemli ithâlât malları motorlu araçlar, makina ve petrol ürünleridir.

Çad aynı zamanda dünyânın en bol ve en çok çeşitli kelebeleklerine sâhib ülke olarak tanınmaktadır. Dünyânın hemen her yerinden gelen kelebek kolleksiyoncuları her zaman için o güne kadar bulup göremedikleri çeşitlerle ülkelerine dönmektedirler. Bunun için yabancı ülkeler Çad’a “Turizm gelirini kelebek kanatları ile kazanan ülke” adını vermişlerdir.

Ulaşım:

Çad’da ulaşım hizmetleri çok sınırlıdır. Karayollarının ancak % 1’i asfaltlanmıştır. Ülkede demiryolu yoktur. Büyük uçakların inmesine uygun N’Djamena havaalanı dışında 40 kadar küçük havalanı vardır. Hava ulaşımı ekonomik açıdan önemli rol oynar.

CEZAYİR


DEVLETİN ADI: Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Cezayir
NÜFUSU: 25.866.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 2.381.741 km2
RESMİ DİLİ: Arapça
DİNİ: İslâmiyet
PARA BİRİMİ: Cezayir Dinarı

Kuzeyinde Akdeniz, kuzeydoğusunda Tunus, doğusunda Libya, güneyinde Nijer ve Mali, güneybatıda Moritanya, batıda Fas ile çevrili olan 2.381.741 km2 yüzölçümüyle Sudan’dan sonra Afrika’nın ikinci büyük ülkesi. Kuzeybatı Afrika’da yer alan Cezayir’in Akdeniz’de 1025 km uzunluğunda kıyısı vardır.

Târihi

Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. İslâmiyeti yaymak için dünyânın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti kabul etmiş, İslâm devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslâm kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir.

On altıncı asırda Oruç ve Hızır (Barbaros Hayreddîn Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddîn Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idâresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.

1830 senesinde Fransızlar, çok büyük deniz ve kara kuvvetleri ile uzun savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler. Bir sömürge idaresi kuran Fransızları halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı ayaklanma teşebbüsleri içerisinde bulundu (Bkz. Abdülkâdir-i Cezâyirî). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında (1942) Cezayir’i mukavemet merkezi olarak kullandı. Savaş bittikten sonra Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu istek Fransızlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa, Cezâyir’deki insanlara bu hürriyeti tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı yapmıştır. Günümüzde, o zamandan kalma toplu mezarlar çıkmaktadır. 1948’de Fransa buranın sömürge değil, Fransa toprakları olduğunu îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan bu îlâna rağmen burayı bir sömürge olarak idâre etmeye çalışmışlar ve aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı. 1954 senesinde bilfiil başlayan silâhlı mücâdele, 1956 senesinde bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un da desteğini sağladı. Mücâdele 1962’de “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını îlân etmesiyle netîcelendi.

Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir, 1963 senesinde ilk anayasasını halk oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya göre beş yıl için halk tarafından seçilen meclis yine beş yıl için Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay Huari Bumedyen tarafından bir darbe ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi tarafından 1978’e kadar idâre edilen ülke aynı sene kabul edilen yeni bir anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır. 7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen, siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık 1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16 Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat 1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi faaliyetleri yasaklayan ve birçok kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar hâlâ devam etmektedir (Aralık 1992).

Fizikî Yapı

Akdeniz’e paralel olan iki sıra hâlindeki Atlas Sıradağları ülkeyi birbirinden farklı üç coğrafi bölgeye ayırır. Büyük ve Küçük Atlaslar ismini alan sıradağlardan kuzeyde olan Küçük Atlaslar, pekçok vâdi ile sık sık parçalandığı için tepe mânâsına gelen “Tell” ismini alırlar. Bu sıradağlar ile Akdeniz kıyıları arasında kalan bölge ülkenin en bereketli topraklarının bulunduğu ovalık bir arâzidir. Kıyı bölgesinde doğudan batıya doğru gidildikçe Chliff (Şelif) Vâdisi yer alır. Bu vâdi diğer kıyı kesimlerine nazaran oldukça kıraç olup, daha sonra tekrar verimli toprakların başladığı “Oran Sahili” ismindeki bölge uzanır. Tell Dağları batıdan doğuya doğru gittikçe yükselmektedir. En yüksek yeri Djurdjura Tepesi olup, yüksekliği 2308 metredir. Güneydeki İkinci Atlas Sıradağları Büyük Atlas Sıradağları ismini alır. Bu dağ silsilesi ülke topraklarının büyük bir kısmını teşkil eden Büyük Sahra Çölü ile kıyı bölgesi arasında set vazîfesi görür.

Atlas Sıradağları arasında geniş ve yüksek havzalar vardır. Dağlardan çıkıp bu havzalardan geçen sular yine bu bölgede bulunan tuz göllerine dökülür. Bu göllerden en önemlileri Sctottech Chargui, Z.Chargui’dir. Platonun batı bölgesi yaklaşık 900 m yüksekliğe sahipken, doğu bölgesi 300 m civârında bir yüksekliktedir. Geniş çayırlıklara sahib olan yaylanın güneyindeki Büyük Atlas (Sahra Atlasları)Sıradağlarının en yüksek yeri 2328 m ile Cebel Chelia Tepesidir. Sahra Atlaslarının hemen güneyinde Büyük Sahra Çölü başlar. Yüzölçümü yaklaşık 1.995.000 km2 olan Cezayir Sahrası yüksekliği birkaç yüz metreyi geçmeyen düzlük şeklindedir. Güneyinde ise 3000 metreyi bulan volkanik dağlar mevcuttur. Buradaki Haggar (Ahaggar) Dağlarındaki Tahat Tepesi, yaklaşık 2918 m ile bölgenin en yüksek yeri olup, dorukları kışın karlarla kaplıdır. Sahra yüzey şekilleri olarak iki kısımdır. Birincisi “erg” adı verilen kumlarla kaplı kısmı, diğeri ise “hammada” denilen çakıl taşlarıyla örtülü kısımdır. Kumlu olan bölgedeki kumlar tepeler hâlide sahrayı kaplar. Bu kum tepeleri rüzgâr ve fırtınaların tesiriyle sık sık yer değiştirirler. Büyük sahrada yeraltı sularının çıktığı sulanabilen yerlerde vahalar bulunur. Dağlardan çıkan akarsular genellikle tuzlu göllere dökülürken bâzıları da sahranın kuzey kısmında bir müddet sonra kaybolurlar. Pek fazla büyük akarsuyu yoktur.

İklim

Cezâyir üç farklı iklime sâhiptir. Tell Dağları ile Akdeniz sâhilleri arasında kalan kıyı bölgesinde tipik Akdeniz iklimi hüküm sürerken iki dağ silsilesi arasında daha sert bir iklim hâkimdir. Sahra Atlaslarının güneyinden îtibâren yer alan çölde ise çöl ikliminin en belirgin özellikleri görülür. Yazların sıcak ve kurak, kışların ise ılık ve yağışlı geçtiği kıyı bölgesinde senelik yağış miktarı ortalama 500 mm civârındadır. Senelik sıcaklık ortalaması ise yazın 25°C, kışın ise 10°C civarındadır. Yazların çok sıcak ve kurak, kışların ise çok soğuk olduğu yayla bölgesinde kara iklimine benzer bir iklim hakimdir. Senelik yağış 250-400 mm arasında değişir, sahrada yazın gündüz 50°C’ye varan sıcaklık gece 10°C’ye kadar düşer. Gece ile gündüz arasındaki bu sıcaklık farkı kışın daha da artar. Kış mevsiminde gece sıcaklığın 0°C’nin altına düştüğü vâkidir. Şiddetli kum fırtınalarının estiği, senelerce bir damla yağmur yağmadığı sahrada bâzan sağnak hâlinde yağmurlar da görülür.

Tabiî Kaynaklar

Bitki örtüsü bakımından oldukça fakir bir ülke olan Cezayir’in kıyı bölgesinde Akdeniz bitki örtüsü olan sert yapraklı bodur maki topluluğu görülür. Tell Dağlarına doğru çıktıkça yağışlı bölgelerde meşe, mantar meşesi ve çam ağaçlarıyla kaplı ormanlık bölge yer alır. Çayırlarla kaplı olan yayladan sonra Sahra Atlaslarının tepelerinden îtibaren başlayan sahrada yer yer çöl bitki örtüsü hakimdir. Sahradaki vahalarda palmiye ağaçları bulunur. Yabanî hayvanlar bakımından da pek önemli bir özelliği olmayan Cezâyir mâden bakımından çok zengindir. Tell bölgesinde demir, Tunus yakınlarında fosfat, magnezyum, volfram, kalay, altın ve elmas mâdenleri önemli miktarlarda olmasına karşılık kömür mâdenleri oldukça azdır. Petrol ve tabiî gaz yeraltı kaynaklarının en mühimleridir. Tabiî gaz rezervinde dünyanın en zengin ülkesidir. Sahra’da çırakılan petrol ve tabiî gaz Hassi Messaoud ve Libya sınırındaki Ejdele bölgelerinde bol bulunmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

25.866.000 civârında olan nüfûsu, Berberîler ve Araplar meydana getirmektedir. Fransa sömürgesi olduğu senelerde buraya yerleşmiş bulunan Avrupalıların pekçoğu bağımsızlıktan sonra ülkelerine dönmüşlerse de hâlen önemli miktarda Avrupalı vardır. Ülkenin asıl yerlileri olan Berberîlerin bir kısmı göçebe hayâtı yaşar. Halkının hemen hemen tamâmının Müslüman olmasına ve Arapça konuşmasına rağmen ulaşılması zor olan kuytu yerlerde yaşayan Berberîler çok eski çağlardan beri gelen gelenekleriyle Fenike menşeli bir alfabeye sâhip dillerini devâm ettirmektedir. Konuşulan diğer diller arasında Fransızca Berberîceden sonra gelir. Osmanlı eserleri ve kültürünün hâkim olduğu Cezâyir’de halkın dörtte üçü Akdeniz kıyı şeridinde yaşar. Kuzeyde km2ye 470 kişi olan yoğunluk, sahrada 3.5 km2ye bir kişi şeklinde çok büyük bir farklılık gösterir. Nüfus artışının % 32 olduğu ülkede halkın % 52’si şehirlerde geri kalanı ise köylerde, vahalarda ve göçebe olarak yaşar.

Okur-yazar oranının % 42 olduğu Cezâyir’de sekiz yıllık ilk öğretim parasız ve mecburidir. Ülkede okul ve öğretmen yetersizliği, bu yönde yapılan çalışmaların hızının nüfus artışına göre düşük olması mecburi öğretimin tatbik edilmesini engellemektedir. Cezâyir, Oran ve Kostantin Üniversiteleri olmak üzere toplam üç üniversitesi vardır. Ülkenin kültür merkezi durumundaki şehri aynı zamanda başşehri olan Cezâyir’dir.

Siyâsî Hayat

1965’te Ahmed bin Bella’yı deviren Albay Bumedyen kurduğu bir devrim komitesi ile ülkeyi yönetmiştir. 1976 senesinde halk oyuna sunulan bir anayasa kabul etmiştir. 27 Aralık 1978’de Bumedyen’in ölümü üzerine yapılan millî özgürlük cephesinin (Şubat 1979) kongesinde Albay Şadli Bin Cedid devlet başkanı seçilmiştir. 18 yaşını dolduran her Cezâyirlinin oy kullanma hakkına sâhib olduğu ülke, Birleşmiş Milletler, Arap Birliği Teşkilâtı ve Bloksuz Ülkeler Teşkilâtına bağlıdır.

Ekonomi

Cezâyir’in ekonomisi tarıma ve petrola dayanmaktadır. Bağımsızlığını kazanmasından sonra bir ara ekonomik buhran geçiren ülke, hazırlanan kalkınma plânları çerçevesinde bu sıkıntıları her geçen gün bertaraf etmektedir.

Ülkede tarımın önemi büyüktür. Çalışan nüfûsun % 50’sinin tarımla uğraşmasına rağmen, tarıma müsâit arâzilerin az olması ve tarımın modern usûllerle yapılmaması sebebiyle yetiştirdikleri besin maddeleri ülke ihtiyacını karşılayacak seviyede değildir. Yetiştirdiği ürünlerin başında buğday, üzüm, arpa, hurma ve sebze gelmektedir. Tarım daha ziyade ülkenin kuzeyinde ve Akdeniz kıyılarında yapılır. Akdeniz kıyılarında nârenciye, bilhassa üzüm-zeytin ve tütün üretimi önemlidir. Halkın bir kısmı özelikle göçebe yaşayanlar havancılıkla uğraşır. İlkel usûllerle yapılan hayvancılıkta en çok küçük baş hayvanlar yetiştirilir. Koyun, keçi, sığır, deve ve eşek en çok beslenen hayvanlardır. Ülke, ekonomisinin açığını mâdenleriyle kapatmaya çalışmaktadır. 1956 senesinde bulunan petrol ve tabiî gaz yatakları dünyânın en zengin yatakları arasındadır. Özellikle Doğu Sahra’daki Hassı Messaoud civârında çıkarılan petrol ile Batı Sahra’daki Hassi-R’Mel yataklarından çıkarılan tabiî gaz ihraç ürünlerinin başında gelir. Demir, fosfat, kurşun, çinko, kükürt, civa ve kömür mâdenlerinin de işletildiği Cezâyir’de petrol, tabiî gaz ve diğer mâdenlerden elde edilen gelir sanâyi ve tarıma sermâye olarak kullanılmaktadır.

Petrol sanâyiinin süratle geliştiği Cezâyir’de gübre, plastik ve kimyevî maddeler üretilir. Annaba’daki demir-çelik tesisleri ülke ihtiyâcını karşılayacak seviyededir. Sanayi, gelişmesini bütün sorumluluğu elinde tutmak şartıyla yabancı sermaye yardımıyla sürdürmektedir. Montaj sanâyiinin bulunduğu Cezâyir yavaş yavaş imâlat sanâyiine geçme çabaları içerisindedir.

1974’e kadar ticâretini sadece Fransa’yla yapmaktaydı. 1974-79 seneleri arasında Fransa’nın ticâret tekelinden kurtularak Amerika Birleşik Devletleri ağırlıklı bir ticaret politikası tâkip etmiştir. Genellikle ABD ve Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretinde petrol, tabiî gaz, naranciye ve hurma ihraç ederken, makina, motorlu vâsıta, besin maddeleri, ilâç, elektronik âletler ithal eder. Limanları her tonajda geminin yanaşabilmesine müsâit olan Cezâyir kendi deniz filosunu yeterli seviyede kuramamıştır.

Ulaşım:

Cezâyir’de gelişmiş bir kara yolu ağı vardır. Karayollarının uzunluğu 72.091 kilometreden fazladır. Tunus sınırından Fas sınırına kadar uzanan ana demiryolu hattı, ara yollarla limanlara bağlanır. Önemli limanları Cezâyir, Oran, Annaba, Arzev ve Bicâye’dir. Cezâyir Dârü’l-Beyda milletlerarası hava alanıdır.

CİBUTİ


DEVLETİN ADI: Cibuti Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Cibuti
NÜFUSU: 541.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 23.200 km2
RESMİ DİLİ: Somali, Afar, Arapça
DİNİ: İslâm
PARA BİRİMİ: Cibuti Frankı

Doğusunda Kızıldeniz, kuzey ve güneybatısında Etyopya (Habeşistan), güneydoğusunda Somali ile çevrili bir Doğu Afrika ülkesi. Aden Körfezi ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan Bab el-Mendeb Boğazının batı kısmında yer alır.

Târihi

Asya ile Afrika kıtası arasında eski çağlarda meydana gelen göçlerde geçiş noktası olan Cibuti, 8 ve 10. asırlarda İslâm orduları tarafından fethedilmiş yerli halk İslâmiyeti kabûl etmiş ve 1862’ye gelinceye kadar başlarındaki kabîle reislerinin idâresinde İslâm devletlerine tâbi olmuşlardır. 1862’de Fransızlar çalışmaları tamamlanmakta olan Süveyş Kanalından geçerek gemilerin kontrolünü elinde tutmak için önce ülkenin kuzeyindeki Obock bölgesini işgâl ettiler. Daha sonraları güneye inerek Cibuti’yi sömürge bölgesine dâhil ettiler. 1869’da Süveş kanalının açılması ile Cibuti’nin stratejik önemi artmıştır. Daha sonra Fransa burayı bölgedeki sömürgelerinin idâre merkezi hâline getirerek “Fransız Somalisi” ismini verdi (1896). Etyopya (Habeşistan) ile Cibuti arasında 1917’de kurulan demiryolu, buranın önemli bir liman ve ticâret merkezi olmasını sağlamıştır. 1957 senesinde içişlerinde bağımsızlık kazanan Cibuti, 1967’de yapılan bir referandumda Fransa’ya bağlı kalmayı kabul etmiştir. Referandum netîcesinde Fransa ülkeyi “Fransaz Denizaşırı Toprakları” îlân etti. Somali ve Etyopya’nın ülkedeki bâzı kabîleleri ayaklandırmak sûretiyle kendi topraklarına katmak istemeleri üzerine, Fransa Cibuti’ye bağımsızlık tanıdı. 27 Haziran 1977’de de Bağımsız Cibuti Cumhuriyeti kuruldu. Bağımsızlık İçin Afrika Halk Birliği seçimleri kazandı ve bu birliğin başkanı Hasan Gouled Aptidan meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçildi. Daha sonraki seçimleri de kazanan Hasan Gouled hâlen Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmektedir. 8-9 Ocak 1991 târihinde Ali Aref Bourhan’ın liderliğinde başarısız bir darbe girişimi oldu. Hasan Gouled yine Cumhurbaşkanlığını korudu (1992).

Fizikî Yapı

23.200 km2 gibi küçük bir yüzölçüme sâhip olmasına rağmen, üç farklı fizikî yapısı mevcuttur. Kıyı bölgesi ile yüksek yayla bölgesini en yüksek noktası 1500 m’yi bulan dağlık bölge ayırmaktadır. Yayla bölgesi yer yer derin vâdilerle bölünmüş vaziyettedir. Irmakların mevcut olmadığı Cibuti’de bir çöküntü sonucu meydana geldiği anlaşılan Hanle Ovasında mevcut iki göl vardır. Alalı ve Assal ismindeki göller tuz gölü olup, bunlardan Assal deniz seviyesinden 150 metre aşağıdadır.

İklim

Sıcak ve kurak bir iklime sâhip olan Cibuti’de senelik sıcaklık ortalaması 32°C civârındadır. Yağış dağlık bölgelerde kıyı bölgesine nazaran biraz daha fazladır. Yıllık yağış ortalaması kıyı şeridinde 130 mm iken, dağlık bölgelerde 500 mm civârındadır.

Tabiî Kaynakları

Bitki örtüsü çok cılızdır. Yer yer görülen fundalıklar ve otlaklar hâricinde dağlık bölgelerde az da olsa zayıfÊormanlara rastlanır. Tuz göllerindeki tuz ülkenin sâhip olduğu en önemli kaynaktır. Tatlı su gölleri ve dereleri bulunmayan ülke başka hiç bir tabiî kaynağa sâhip değildir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

541.000 civârındaki nüfûsun ekseriyetini Afar ve İssa halkı teşkil eder. Bunlardan Afarlar Habeş, İssalar ise Somali asıllıdır. Arap, Avrupalı, Hintli ve Yahûdî azınlıkların da bulunduğu Cibuti’de Afarlar, İssalar ve Araplar Müslümandırlar. Afarlar ve İssalar arasında sık sık çatışma meydana gelmektedir. Bu iki grup otlakları paylaşamadıkları gibi, Afarlar Etyopya, İssalar ise Somali ile birleşmek istemektedirler. Halk genellikle başşehir olan Cibuti’de yaşamaktadır. Kalanlar ise diğer şehirlerde yaşamakla berâber, çoğunlukla göçebe hayâtı sürerler. 1977’ye kadar Fransızca olan resmî dili bağımsızlıktan sonra Afar ve İssa dilleri ile Arapça olarak kabul edilmiştir. Okullarda öğretim Arapça yapılmaktadır. Fakat Fransızlardan kalma okullarda hâlâ Fransızca öğretim devâm etmektedir. Göçebe halk hayvancılıkla uğraşır.

Siyâsî Hayat

Cumhuriyetle idâre edilen bir ülkedir. 65 üyeli meclis seçimle işbaşına gelir. Cumhurbaşkanı meclis tarafından seçilir. 1977’de bağımsızlığını kazanmış olan Cibuti’de aynı sene yapılan seçimler sonunda teşkil edilen meclis, hükûmet ve seçilen Cumhurbaşkanı daha sonraki seçimleri de kazanmış olup, hâlen görev başındadır.

Ekonomi

Cibuti ekonomisinin temel dayanağını Kızıldeniz ile Hint Okyanusu arasında transit geçiş yapan gemiler teşkil eder. Başşehirdeki liman dünyâ deniz ulaşımında önemli bir uğrak yeridir. Gemi onarımı tezgâhları ve ikmâl depoları, transit geçiş yapan gemilerden döviz kazanmasına sebep olur. Etyopya’nın başşehrine bağlı olan demiryolları ticâretin büyük bir kısmının burada yapılmasını sağlar.

Göçebelerin yaptığı hayvancılığın bir yan kolu olarak et ve balık kombinaları ile konserve fabrikaları mevcuttur. Az da olsa kimyevî madde imâlatından söz edilebilen ülkede sulanabilen az bir miktar arâzide sebze ve hurma yetiştirilir. Hayvancılıkla uğraşan göçebe halk genellikle koyun, keçi ve deve besler. Tuz göllerinden bol tuz üretilebilme imkânı olmasına rağmen, ancak ülke ihtiyâcı kadar üretilir. Kıyılarda balıkçılık ve inci avcılığı da yapılmaktadır. Hiçbir şey ihraç etmeyen ülke şeker, un, çimento, ilaç ve pamuk dokuma ithal eder. Bu ithâlatını transit geçişlerden elde ettiği döviz geliriyle yapar.

EKVATOR GİNESİ


DEVLETİN ADI: Ekvator Ginesi Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Malabo
NÜFUSU: 358.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 28.051 km2
RESMİ DİLİ: İspanyolca
DİNİ: Katolik, İslâm, Protestan
PARA BİRİMİ: Ekuele

Afrika kıtasının batısında, Gine Körfezinde; kuzeyinde Kamerun güney ve doğusunda Gabon, batısında Gine Körfezi bulunan kıyı şeridi ile körfezdeki iki adadan müteşekkil devlet. Eski İspanyol sömürgelerindendir.

Târihi

Ekvator Ginesinin bilinen târihi 10. asırdan itibaren başlar. Bantu lisanı konuşan Bubi halkı, 10-15. asırlar arasında, adı sonradan Fernando Po olan bölgeye göç ettiler. 1749’da Portekizli gemiciFernando Po, adaya ayak basan ilk Avrupalı oldu. Portekiz burayı sömürge hâline getirdi. 1778’de ada İspanyollara geçti. Bunlar bir koloni kuramadılar. 1827’de İngilizlere adada (Santa İsabel’de) kölecilik faaliyetlerine karşı yardım etmeleri için bir üs temin edildi. Bundan sonra İngilizlerin nüfûzu hissedilmeye başlandı. İspanyollar 1843’te Fernando Po Adasında kontrolu ele geçirdiler. Ada bir aralık politik sürgünler ve azat edilmiş Kübalılarla doldu. Ekonomik gelişmesi 20. yüzyıldan sonra olmuştur. Yirminci yüzyıla kadar İspanya Rio Muni’deki kıyı bölgelerini işgâl etti. 1923’e kadar bu işgal resmîleşemedi. 1959 ve 1960’ta, kolonicilik fikrine karşı Birleşmiş Milletlerde meydana gelen fikir akımıyla İspanya Ekvatorial Gine’yi koloni yerine uzak denizlerdeki eyâlet hâline getirdi. Daha sonra İspanyol Ginesi tekrar Ekvator Ginesi hâline geldi. Fernando Po ve Rio Muni adında iki eyâlete de sınırlı olarak kendi kendini idâre etme hakkı tanındı. Madrit’deki bir konferanstan sonra 1968’de Ekvatorial Gine bağımsızlığına kavuştu. Fang topluluğundan Francisco Macias Nquema ilk başkan seçildi.

Ekvator Ginesi bağımsızlığı kazandıktan sonra ekonomik buhranın yanında politik buhran da geçirdi. 1969’da İspanyollar ile Rio Muni’deki halk arasındaki gerginlik gösteri yapmaya kadar varınca, İspanya, gemi yollayarak vatandaşlarınıİspanya’ya getirtti. Madrit elçisini geri çağırdığından, kriz bitmiş olmasına rağmen pekçok İspanyol ülkeyi terk etti. 1969 Mart ayında, Dışişleri Bakanı Atanassio Ndongo ve Birleşmiş Milletler Temsilcisi Saturnio İbongo, darbe teşebbüsünde bulundular. Fakat, başkan Macias’ı yakalayamadılar. Macias tekrar iktidara geldi. Ndongo, İbongo ve diğer Bubi liderleri yakalandı. Darbeden sonra Macias diktatör hâline geldi. 1979’da yapılan bir darbeyle askeriye yönetimi ele geçirdi. 1982’de yeni anayasa kabul edildi. 1983’te seçimler yapıldı.

Fizikî Yapı

Ülkenin Afrika kıtasındaki bölümünde, ortalama 20 km genişliğindeki kıyı ovasından hemen sonra başlayan tepeleri Gabon sınırına doğru yükselen platolar tâkib eder.

Fernando Po Adası, 2108 km2 olup, Rio Muni’nin 150 km kuzey batısındaki Baifra Körfezindedir. 850 m yüksekliğe varan hâlen aktif Pico de Santa İsabel volkanı buraya hâkimdir. En geniş kuzeyde olan dar sâhil düzlüğü hâriç arâzinin geri kalan kısmı tepeliktir. Çok sayıda turist çeken siyah kum sâhilleriyle bitki örtüsünün görünümü güzeldir.

Annobon Adası, 17 km2dir. Yaklaşık 600 km güney batıdadır. Nisbeten çıplaktır.

Büyük dağlarla kaplı Rio Muni 26.004 km2 olup, 10-15 km içeriye uzanan sâhil düzlüklerinden îtibâren arâzi deniz seviyesinden 120 m yüksekliğe varan Crystal Dağlarına kadar yükselir. Ovadan bir sene içerisinde birkaç kere mahsul alınabilir. Nehirlerinin çoğu kısadır. Başlıca üç tâne akarsuyu vardır. Kamerun boyunca akan Cmapa, Rio Muni’nin merkezinde kısmen ulaşıma elverişli Benito ve yine bu bölgeye suyunu akıtan güneydeki Utamboni Ekvatoriyal Gine’nin başlıca nehirleridir.

İklim

Tropik iklime sâhiptir. Rio Muni’de sıcaklık ortalaması 26°C civârındadır. Bol yağış alan ülkede senelik ortalama yağış miktarı 2400-4600 mm arasında değişir. Yağışlar yaz aylarında artar.

Tabiî Kaynakları

İklimden dolayı tropikal bir bitki örtüsü hâkimdir. Bitki örtüsü yüksekliğe göre değişir. En alçak kesimlerde tropik ormanlar, sonra sırasıyla, seyrek ormanlar, savanlar, otluklar ve kırlar gelir. Yoğun petrol araştırmaları yapılmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Ekvator Ginesi’nin nüfûsu 358 bindir. 100 bini Fernando Po’da, geri kalanı da Rio Muni’de yaşamaktadır. Fernando Po’da yaşayan en büyük grup 1970’lerin başında sayıları 15.000’i aşmayan Bubilerdir. Bubilerin aslı bilinmemektedir. Fakat altıncı ve 8. yüzyıllar arasında Güney Cameroon sâhillerinin nüfûsunu meydana getiren Ekvatoriyal Bantu göçlerinin bir kolu olduğu zannedilmektedir. Bubilerin çoğu çiftçidir. 3000 civârındaki Fernandilolar melez olup İngilizce konuşurlar. Ekvatoriyal Gine’nin en tahsilli vatandaşları olan Fernandilolar adanın ekonomisine de hâkimdirler. Şehir işlerinin çoğu ve büyük verimli çiftliklerin bir kısmı onlara âittir. Fernando Po’nun geri kalan nüfûsunu Rio Munili nisbeten az sayıda Fang işçileri, 70.000 civârında Nijerya, Kamerun ve Portekiz’e âit komşu Sao Tome Adasından zirâat işçileri meydana getirir. Nijeryalıların 30.000’i Fernando Po’nun kakao ağacı dikili alanlarında veya çiftliklerinde çalışan mukâveleli işçilerdir. Annobon’da Portekizlilerin getirdiği esirlerden kalma sayıları gittikçe azalan bir grup insan daha vardır. Dağlıların çoğu bir tür Portekizce konuşur.

Rio Muni’nin nüfûsunun % 90’dan fazlası Fang (pamue) etnik grubuna dâhildir. Lakin, Fangların bir kısmı, kakao çiftçiliği ve kerestecilik yapar. Diğerlerinin çoğu ülkenin ekonomisine pek katkısı olmayan çiftçilerdir. Rio Muni’de ahâlinin çoğu küçük kıyı kabîlelerine dâhildir. Bir kısmı da karışık etnik menşelidir. 15.000 kadar da Nijeryalı işçi vardır. 1960’dan önce ülkede 7000 kadar İspanyol vardı. Politik karışıklık sebebiyle aynı sene 600 kadar kaldı. Rio Muni’nin en önemli şehirlerinin başında Bata gelir.

Ekvator Ginesi’nin başşehri ve en büyük şehri Malabo’dur. Fernando Po bölgesinde kurulmuştur. Ülkede resmî lisan İspanyolcadır. Fakat pekçok kimse Afrika lisanlarını konuşur. “West Coast” Batı kıyısı mânâsına gelen ve ahâlinin “Weskos” adını verdikleri acâyip bir İngilizce de konuşulmaktadır. Rio Muni’deki en mühim Afrika lisanı, Fang’dır. Fernando Po’da ise Afro Portekiz lisanı olan Annobon dili konuşulur. İspanyol resmî makamlarına göre, 226.517 kişi Katolik resmî dînine mensuptur. Malabo’da ve Rio Muni’de azınlıkta kalan Protestan ve Müslüman ahâliye de rastlanır. Ekvator Ginesi’nde eğitim işleri hızla gelişmektedir. Bunun bir netîcesi olarak 40 yaşından küçük şahısların çoğu okuma yazma bilir. Ortaokulların ve öğretmen okullarının çoğu batıda ve Malabo’da bulunur. Batıda bir teknik eğitim okulu vardır. Üniversite yoktur. Gençlerin bir kısmı Kanarya Adalarında ve bilhassa İspanya’da eğitim görmektedir.

Siyâsî Hayat

Ekvator Ginesi’nin yeni anayasası 1982 senesinde kabul edildi. Anayasaya göre yasama yetkisi, üyeleri beş senede bir seçilen ulusal meclise verilmiştir. Yürütme yetkisi ise devlet başkanına âit olup, seçimlere katılacak başkan adaylarını belirleme yetkisi devlet konseyine âittir.

Ekonomi

Halkın çoğu ziraatla uğraşır. Bunlar çeşitli meyve, sebze ve tahıl üretirler. Ülke ekonomisinin yükünün büyük bir kısmını Fernando Po bölgesi karşılamaktadır. 1980’lerde burada yıllık birinci sınıf kakao üretimi 50.000 ton idi. Rio Muni’de yılda 2700 ton kakao yetiştirilir. Rio Muni’nin kahvesinin, tropikal kerestesinin ehemmiyeti giderek artmaktadır. İhraç ürünlerinin en önemlisi kakaodur. Dış ticâretinin % 75’ini İspanya ile yapar. İspanya, Ekvator Ginesi’nin kakaosuna dünyâ pazarlarında ödenen fiyatın iki katını ödemekte, daha az gümrük vergisi tatbik etmektedir. İstiklâlini kazandıktan kısa bir zaman sonra ülkede ekonomik buhran başgösterdi. Bu durum dış ticâreti etkileyerek, ticâret dengesini bozdu. 1969’da İspanyolların ülkeyi terkinden sonra ekonomik durum iyice bozuldu. 1969’un Mayıs ayında İspanya ile anlaşmalar imzâlandı. Buhran kısmen atlatıldı. İspanya 6 milyon dolarlık para yardımı yaptı. Gine Millî Bankasının kurulmasına yardım etti. Bunun yanında daha başka yardımlarda da bulundu. Bundan başka Birleşmiş Milletlerden ve bâzı komşu Afrika ülkelerinden, bilhassa Kamerun’dan yardım alarak ekonomisini düzeltti. Bütün bu yardımlara rağmen Ekvator Ginesi’nin ekonomik problemleri bitmedi. Zenginlerinin çoğuFernando Po’da toplandı. Nüfûsunun üçte ikisi Rio Muni’de fakir olarak yaşamaktadır.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol