İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Eritre Etiyopya Fas Fildisi sahili cum. ve Gabon
 


ERİTRE, ETİYOPYA, FAS, FİLDİŞİ SÂHİLİ CUM. ve GABON



ERİTRE


DEVLETİN ADI: Eritre Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Asmara
NÜFUSU: 3.250.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 117.400 km2
RESMİ DİLİ: Amharaca
DİNİ: İslâmiyet
PARA BİRİMİ: Etiyopya Birri

Doğu Afrika’da yer alan bir devlet. Kuzey ve doğusunda Kızıldeniz, batısında Sudan, güneyinde Etiyopya yer alır.

Târihi

Eritre toprakları Aksum Krallığının hâkimiyet bölgesindeyken 950’li yıllarda Etiyopya Krallığına bağlandı. Bölge, Kânûnî Sultan Süleymân döneminde Özdemir Paşa tarafından fethedildi. 5 Temmuz 1555’te merkez başkent Asmara’nın limanı Musavva olmak üzere Habeş eyâleti kuruldu. Osmanlı hâkimiyeti, bölgenin 1889’da İtalyanların eline geçmesiyle sona erdi. İtalyanlar, Etiyopya Kralı İkinci Menelikle Uccialli Antlaşması ile bölgeyi işgâl ettiler ve ertesi sene sömürge hâline getirdiler. Bu bölgeye Roma döneminde Kızıldeniz’e verilen isim olan Mare Erythracum’dan esinlenerek Eritre adını verdiler. İtalyanlar bölgeyi Etiyopya’ya karşı düzenledikleri saldırılarda üs olarak kullandılar. Eritre daha sonra İtalya Doğu Afrikası’ndaki altı eyâletten biri hâline getirildi.

İngiltere, 1940 yılının sonunda Süveyş yolunu açmak gâyesiyle İtalya Doğu Afrika’sını parçalamak için harekete geçti. Fransızların desteği ile 1941 senesinde Eritre topraklarını ele geçirdi. İkinci Dünyâ Savaşından 1952’ye kadar İngiltere hâkimiyeti altında kalan Eritre aynı yıl özerk bir bölge olarak Etiyopya’nın meydana getirdiği federasyona katıldı.

Eritre 1960’lı yıllarda Etiyopya’nın eyâleti hâline getirildi. Bunun üzerine, bu karara karşı çıkan Eritre Kurtuluş Cephesi adlı gerilla teşkilâtı kuruldu. Bir süre sonra da aynı gâyeli farklı siyâsî ideolojileri temsil eden birkaç örgüt daha ortaya çıktı. Bu örgütlerin Etiyopya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet kurmak gâyesiyle İmparator Haile Selasiye kuvvetlerine karşı sürdürdükleri gerilla savaşı, 1974’te yapılan askerî darbenin ardından daha şiddetlendi. Ama yeni yönetimin 1977 sonrasında aldığı sert tedbirler gerillaları önemli ölçüde geriletti. Gerilla örgütleri 1985’te birleşti. Bu târihten sonra hızla güçlenen gerillalar 1991 Mayısında Addis Abeba’yı ele geçirdi. Etiyopya Devlet Başkanı Mariam ülkeden kaçtı. Etiyopya Devrimci Demokratik Halk Cephesi geçici hükümet kurması üzerine Asmara’da Eritre Halk Kurtuluş Cephesi de Eritre’de özerk yönetim kurdu. Nisan 1993’te yapılan halk oylaması neticesinde bağımsızlığını kazanan Eritre’de, Eritre Halk Kurtuluş Cephesi lideri İsayas Afewerki başkanlığında geçici hükümet kuruldu (Mayıs 1993).

Fizikî Yapı

Eritre toprakları, Kasar Burnundan, Bâbü’l-Mendep Boğazındaki Dumeira Burnuna kadar yaklaşık 950 km boyunca uzanır. Dahlak Adaları da Eritre’ye âittir. Etiyopya yüksek platosunun, doğu ve batıda alçak ovalarla çevrili kuzey uzantısı Eritre topraklarına girer. Doğu ovasının genişliği 16-80 km civârında olup, Danakil bölgesini ve deniz seviyesinden 116 m aşağıda bulunan Kobar Çukurunun kuzey kenarını içine alır. Batıda yumuşak bir eğimle plato, batıya doğru akan akarsu vâdileriyle parçalanmıştır.

İklimi

Enlem îtibâriyle subekvatoral ve tropikal iklim kuşağı üzerinde bulunur. Bu yüzden iklim çok değişken bir özelliğe sâhiptir. Yıllık sıcaklık ortalaması 30°C civârında olan deniz seviyesindeki Mitsiva yılda 200 mm civârında yağış alırken, 2000 m yükseklikteki Asmara’da yıllık sıcaklık ortalaması 16°C ve yıllık yağış ortalaması 500 mm civârındadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

3.250.000 civârında olan ülke nüfûsu çeşitli etnik ve dînî gruplardan meydana gelir. Güneydeki yüksek bölgelerde Tigrinya dilini konuşan Hıristiyan Koptlar, kuzeydeki yamaçlarda Tigre dilini konuşan Müslümanlar, kıyıdaki çöllerde Saho ve Danakili dillerini konuşan kabîleler yaşar. Kıyı ve Sudan sınırına yakın bölgelerde Arapça, başkent Asmara civârında da yaygın olarak İtalyanca konuşulur.

Ekonomi

Sulama imkânlarının geliştirilmesiyle üretimin artmasına rağmen yağış miktarının büyük değişiklikler göstermesi ve sık rastlanan çekirge istilâları yüzünden tarım çok geri seviyededir.Sanâyi, başkent Asmara’da yoğunlaşmış olup, daha çok gıda ürünleri, dokuma ve deri eşyâya dayanmaktadır. Ayrıca Kobar Çukuruyla Mitsiva ve Assab’da tuz üretilir.

Ulaşım:

Ülkenin Asmara ve Assab şehirlerinde havaalanları vardır. Karayolu ağı ülkeyi Etiyopya’ya ve Sudan’a bağlar. Dağlardan geçen demiryolu Mitsiva, Asmara ve Bişa’yı birbirine bağlar.

ETİYOPYA


DEVLETİN ADI: Etiyopya Demokratik Halk Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Addis Ababa
NÜFUSU: 45.600.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.106.100 km2
RESMİ DİLİ: Amharca
DİNİ: Hıristiyanlık ve İslâmiyet
PARA BİRİMİ: Etiyopya Birri

Doğu Afrika’da bulunan bir devlet. Kuzeyinde Sudan ve Eritre, doğusunda Cibuti ve Somali, güneyinde Kenya, batısında yine Sudan yer alır. Afrika’nın en eski bağımsız devletidir. Batı-doğu yönünde 33° ile 48° doğu boylamları, kuzey güney yönünde ise 3°30’ ile 18° kuzey paralelleri arasında bulunur.

Târihi

Etiyopya, bilhassa mîlâdın ilk yıllarından beri köklü bir geleneği olan Afrika’nın en eski bağımsız devletidir. Yalnız gayri sâfi millî hâsıla ile kişi başına düşen doktor, araba sayısı gibi değerler yönünden diğer Afrika ülkelerinden geridir. Târihî çağlar içinde ilk yerleşenler Hami ve Sudanlı soyundan kabîlelerdir. Mîlâdî birinci yüzyılda kurulan Aksum Krallığı 7. yüzyılda yıkılmıştır. Ülkenin Arap hâkimiyetine geçmesinden önce Yemen’de bulunan Habeşli kumandan Ebrehe, ordusuyla Mekke’ye yürüdüyse de Ebâbil kuşlarının hücûmuyla bütün ordu perişan olmuştur. Bu durum Kur’ân-ı kerîmde Fil sûresinde şöyle anlatılmaktadır:

(Ey Resûlüm!) Rabbinin, fil sâhiplerine neler ettiğini görmedin mi? O, bunların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı? O, bunların üzerine bölük bölük kuşlar gönderdi ki bunlar onlara (fil sâhiplerine) pişkin tuğladan (yapılmış) taşlar atıyordu. Derken Allah onları yenik ekin ve yaprağı gibi yapıverdi.

Bu sırada Kızıldeniz’in iki yakasının Bizans müttefiklerinde olmasını istemeyen İranlılar 572 yılında Aksum Devletine son verdiler. Peygamberimiz aleyhisselâm zamânında, Mekke’nin ticârî hayâtının gelişmesiyle Habeşistan önem kazandı. Bu zamanda bâzı Müslümanlar buraya göç ettiler. Kızıldeniz kıyılarında İslâmiyet yayılınca, Aksum Krallığı güneye doğru kaydı. Bu sırada Zague ve Salamon Hânedânları 1285 yılına kadar başta kaldılar. Bu târihte İfat SultanıAli ibni Valaşma ile (Akîl ibni Ebî Tâlib soyundan) Müslüman Habeşistan Devleti kuruldu. On altıncı yüzyılda Arapların bu ülkeye yaptığı seferler karşısında ülkenin tamâmen Müslüman olmasını önlemek için Portekizlilerden yardım istendi. Portekizliler bunu fırsat bilerek ülkeye hâkim oldular. Bir ara derebeyleriyle din adamları arasındaki anlaşmazlıklarla ülke sarsıntı geçirmişse de Portekiz veİtalyan kiliselerinin çalışmaları ile 1855’te Kassa, İkinci Tevodros adıyla tahta çıkarılarak, Müslüman hâkimiyetine son verildi.

1889 yılında İkinci Menelik’in Habeşistan imparatoru olarak taç giymesiyle idâre tekrar Salamon Hânedânına geçti. İtalya, İngiltere ve Fransa gibi Avrupa devletlerinin uğraşması ile nihâyet 2 Kasım 1930’da Necâşi Haile Selâsiye taç giydi. Necaşi ünvanı “nagaş” kelimesinden ve bu da “vergi” mânâsındaki “ngş” kökünden gelmektedir. 1935 yılında Mussolini zamânında İtalyanlar ülkeyi işgâl etmişse de İkinci Dünyâ Savaşı sonunda çekilmek zorunda kalmışlardır.

Haile Selâsiye 1975 yılına kadar başta kaldı ve uzun süren iktidârı sırasında Habeşistan’da bulunan Müslümanlara dînî, siyâsî, kültürel çeşitli baskı ve zulümler yaptı. 1975’te askerî bir darbe ile iktidârdan uzaklaştırıldı. Ülkede yeni idareyi kuran hükûmet, sol temâyüllü olduğundan, Rusya ile her sâhada yakın ilişkiler içine girdi. Müslümanlara yapılan baskı ve zulümler bu hükûmet zamânında da artarak devâm ettiğinden Eritreli Müslümanlar ile hükûmet kuvvetleri arasında çarpışmalar zaman zaman şiddetlenerek devâm etti. 1987’de yeni Anayasa kabûl edildi ve yapılan seçimler sonunda askerî yönetime son verilerek komünist parti iktidar oldu. Etiyopya Cumhûriyeti, Afrika Birliğine ve Birleşmiş Milletler Teşkilâtına üyedir.

1974’ten bu yana Etiyopya’yı idâre eden askeri cunta lideri bilâhare devlet başkanı Albay Haile Mariam Mengitsu’nun ülke dışına Haziran 1990’da kaçışından sonra; Etiyopya Halk Kurtuluş Cephesi liderliğindeki (Eritre Halk Kurtuluş Cephesi, Tigre Halk Kurtuluş Cephesi ve Oromo Özgürlük Cephesi) büyük direniş grubu Etiyopya iktidârını ele geçirdi. Yüzde 70’i Müslüman olan Eritre Halk Kurtuluş Cephesi 30 yıldır işgal altında olan Eritre’yi kurtardı, başkent Asmara ile Kızıldeniz’deki Assab ve Massawa liman şehirlerini de kontrolları altına aldı. 1993’te yapılan halk oylaması neticesinde Eritre bağımsızlığını kazandı.

Fizikî Yapı

Etiyopya genelde dağlık ve platolarla kaplı bir ülkedir. Fakat kuzeyde Eritre bölgesinde deniz seviyesinden 120 m kadar daha aşağıda bulunan 150 km2 genişliğindeki Afar Çukurluğu da bu ülkededir. Afar Çukurluğu faylarla ve volkanik faâliyetlerle Kızıldeniz’den ayrılmış olup, kuruyan tabanı 900 m kalınlığında tuz tortullarıyla kaplıdır. Bu yerde yer yer faylar boyunca lavlar sızmakta ve bâzı kraterlerinden de bol sodalı ve kükürtlü sıcak su kaynakları çıkmaktadır.

Ülkeyi yaklaşık kuzey-güney yönünde “Rift Vâdisi” denilen büyük bir kırık hattı kesmektedir. Bu kırık hattı boyunca meydana gelmiş olan çöküntü hendeği aynı zamanda doğmakta olan bir okyanusun ortasında yer almaktadır. Yapılan incelemelere göre doğudaki Etyopien ve Arabistan blokları ile batıdaki Afrika blokları devamlı birbirinden uzaklaşmaktadır. Meselâ yılda en az 1 mm olan bu uzaklaşma Kızıldeniz çevresinde yılda 2 cm’yi bulmaktadır.

Rift Walley denilen bu çöküntü hendeğinin batısında merkez platosu yer alır. Bu plato üzerinde yer yer yüksek dağlar ve Ambas denilen yassı tepeler bulunmaktadır. Genelde 2000 m’nin üzerinde olan bu plato alanında 4543 m ile en önemli yükselti Daşan Dağıdır. Akarsularla da parçalanmış olan bu plato alanı aynı zamanda nüfûsun yoğun olduğu bir bölgedir.

Çöküntü hendeğinin doğusunda kalan plato alanı Somali Platosudur. Burası da akarsularla parçalanmıştır ve Urgoma Dağlarında yükselti 5340 m’yi bulur.

Önemli akarsuları Şebeli, Tana Gölünden doğan Mâvi Nil, Omo’dur. Nil Nehrinin çöllerde kuruyup, kaybolup gitmesini engelleyen Sobat, Mâvi Nil (Bahr-ül Azrak) ve Atbara kolları bu ülkeden beslenmektedir. Mâvi Nil ülkenin en önemli gölü olan 1830 m yüksekliğindeki Tana Gölünden doğmaktadır. Ortadaki çöküntü hendeği boyunca yer yer çok sayıda akarsu ve göl bulunmaktadır. Zivay, Şala, Tana, Avasa gölleri gibi. Ayrıca doğusunda Hint Okyanusuna ulaşan Juba ile Vebbi Cebeli akarsuları da bu ülkeden kaynaklarını almaktadır. Fakat ulaşım yapılabilen tek akarsu kısa olan Baro Nehridir.

İklimi

Enlem îtibâriyle subekvatoral ve tropikal iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkenin esas iklim özelliğini dikey yöndeki yükselti fazlalığı meydana getirmektedir. 1800 m yükseltinin altındaki yerlerde gerçek mânâda subekvatoral iklim görülür. Buralarda en fazla sıcaklık 40°C’yi bulur. En sıcak ayın ortalaması 33°C, en soğuk ayın ortalaması ise 21°C’ dir.

2400 m ile 3200 m yükseklikte bulunan yerlerde tam bir ılıman iklim görülür. Buralarda ortalama sıcaklık 16°C’dir.

Yağış ortalaması bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Güneybatıda 2500 mm olan yağış miktarı, kuzeydoğuda 50 milimetreye kadar düşer.

Tabiî Kaynakları

Günümüzde yakıt olarak ormanların kesilmesiyle sâdece güneybatıdaki geçit vermeyen ormanlar kalmıştır. Alçak yerlerde step ve savanlar hâkimdir. Yüksek yerleri ise baobab, çınar, incir ve hurma ağaçları kaplar. Avustralya’dan getirilerek yetiştirilen okaliptus ağaçları ile ülkenin odun ihtiyâcı karşılanmaktadır. Etiyopya yabânî hayvan bakımından zengin bir ülkedir. Zürâfâ, zebra, fil, aslan, antilop, suaygırı ve deve kuşu gibi hayvanlara çok rastlanmaktadır. Bunun yanında kartal, papağan ve maymun da çok bulunmaktadır.

Etiyopya, mâden kaynakları bakımından fakir bir ülkedir. En çok üretilen mâden, tuzdur. Az miktarda plâtin, demir, manganez ve altın bulunmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Arabistan’dan gelerek buraya yerleşen Hâmîler ve Sâmî Amharalar Etiyopya’nın en büyük etnik gruplarını meydana getirirler. Nüfûsun % 35’ini meydana getiren Amharalar ülkede söz sâhibidirler. Halkın % 90’ı köylerde yaşamaktadır. Önemli şehirleri Asmara, Addis Ababa, Dire Dava, Gonder, Desse, Harar ve Mitsiva’dır.

Halkın % 55’i Hıristiyan, % 37’si Müslüman, % 8’i ise diğer dinlere mensuptur. Eğitim ve öğretim çok geri olup halkın ancak % 3,7’si okuma yazma bilmektedir. İlk üniversitesi ancak 1951 yılında açıldı.

Siyâsî Hayat

1974 yılına kadar bir krallık olan Etiyopya’da kral devrilerek 1975’te rejimin cuntacılar tarafından değiştirildiği îlân edildi. Cunta sosyalist bir rejimi benimsedi. 1987’de kabul edilen anayasa ile seçimler yapılarak demokrasiye geçildi.

Ekonomi

Tarım: Ekonomisi tarıma dayalı olan Etiyopya, topraklarının % 50’sinde zirâat yapılmaktadır. Fakat tarım araç ve gereçleri çok ilkel olduğundan yüksek seviyede ürün alınmaz. Buğday, arpa, yulaf, mısır, darı başta olmak üzere çeşitli meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Bunun yanında pamuk, şekerkamışı, muz gibi Akdeniz ürünleri de yetiştirilmektedir. Yetiştirilen ürünler ülke ihtiyâcını karşılar. Kahve ise en önemli gelir getiren ihraç ürünüdür.

Hayvancılık:

İklim ve tabiat şartlarının müsâit olması sebebiyle çok yapılmaktadır. Sığır, at, katır, deve ve koyun çok miktarda beslenmektedir.

Endüstri:

Etiyopya’da bulunan fabrikalar dokuma, deri, mobilya, çimento, kimyevî maddeler ve sigara üzerinedir. Sanâyinin gelişmesi için gerekli olan enerjiden yoksundur.

Ticâret:

Etiyopya, kahve, deri, post, yağlı tohumlar ve baklagiller ihraç eder. Makina, ulaşım techizatları, inşaat malzemeleri ve petrol ürünlerini ithal etmektedir.

Ulaşım:

Ülkenin engebeli oluşu ulaşımı engellemektedir. 35.000 kilometreyi bulan karayolu ile 800 km kadar demiryolu şebekesi vardır. Elverişsiz şartlara rağmen dış hatlarda da çalışan önemli hava yolları ağı kurulmuştur. Önemli limanları Massava ve Assab’dır.

FAS


DEVLETİN ADI: Fas Krallığı
BAŞŞEHRİ: Rabat
NÜFUSU: 26.250.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 458.730 km2
RESMİ DİLİ: Arapça
DİNİ: İslâmiyet
PARA BİRİMİ: Dirhem

Kuzeybatı Afrika’da, doğu ve güneyinde Cezayir, güneyde İspanya Batı Afrikası, kuzeyde Akdeniz, batıda ise Atlas Okyanusu ile çevrili, krallıkla yönetilen bir ülke.

Târihi

Yapılan araştırmalar, çok eski çağlardan beri Fas’ta insanların yaşadığını göstermiştir. Mağaralarda ve arkeolojik kazılarda bulunan çeşitli eşyâ ve taşlar üzerine çizilmiş olan resimler, bu iddianın delilleridir. M.Ö. 2000 yıllarından îtibâren Berberiler ülkeye gelerek yerleşmişlerdir. Daha sonraları M.Ö. 2. yüzyıldan îtibâren de Akdeniz’in denizci ve deniz ticâretinin önde gelenlerinden Fenikeliler, Fas’a gelerek burada ticârî koloniler kurmuşlardır. İlerleyen târih çağlarında gelişen devletlerden Kartacalılar Fenikelileri, Romalılar ise Kartacalıları yapılan savaşlar sonucunda yenerek, ülkeye hâkim olmuşlardır.

Mîlâdın ilk yüzyılındaİspanya’dan gelen Vandallar zayıflayan Romalıları yenerek ülke üzerinde yeni bir hâkimiyet tesis etmişlerdi. Yedinci yüzyıldan îtibâren İslâmiyeti bütün dünyâya yaymaya çalışan Müslüman Araplar, o zamanın şartlarında sâdece cihâd, yâni Allahü teâlânın dînini yaymak için geldikleri bu ülkede İslâmiyeti yaymışlar ve bu ülkeye yerleşmişlerdir. Müslümanlar burada da kalmayıp İspanya’ya geçmişlerdir. Sekizinci yüzyılda Fas’ta ilk Müslüman hükümdar hânedanlığı Sultan Birinci İdris tarafından kuruldu. Daha sonra başa geçen Sultan İkinci İdris Fes şehrini kurdurarak, burasının önemli bir İslâm kültür merkezi hâline gelmesini temin etti. Burada ilk İslâm üniversitesi olan Keyruvan Üniversitesi kuruldu. On birinci yüzyılda Büyük Fas devleti olan ülkenin toprakları, doğuda Tunus dahil olmak üzere, kuzeyde İspanya’yı da hükümdarlığı altında bulunduracak şekilde genişlemişti. Bu zamanda ülke başşehri Merakeş oldu. Birkaç asır varlığını muhafaza eden devlet, daha sonraları zayıflayarak gücünü kaybetti. Bu zayıflamanın neticesinde sınırları her geçen gün daralmaya başladı ve nihayet Portekiz veİspanyol istilasına uğradı. Daha sonra yapılan savaşlarla on altıncı yüzyılda ülke Portekiz ve İspanyol işgalinden kurtulmuş, on dokuzuncu asra kadar varlığını devam ettirebilmiştir.

Fransa, sömürgeleri arasına katmak için 1830’da Cezayir’i işgal etti. Buradan Fas’ı da sömürge yapmak gayreti içerisine girdi. Bunun yanında İngiltere, İspanya ve Almanya da Fas’ı sömürge yapmak isteyen Avrupa ülkelerinin başında geliyordu. Bu gayret ve çabaları sonunda 1912 senesinde ülkenin kuzeyini İspanyollar, kalan büyük kısmını ise Fransızlar işgal etti. Sömürge hâline gelen Fas, İkinci Dünyâ Savaşında müttefik ordularının önemli bir askerî üssü olarak kullanıldı. Bu savaş yıllarında Amerika Atlas Okyanusu kıyılarında ülkeye çıkartma yaptı. İkinci Dünyâ Savaşı sonunda diğer sömürge ülkelerinde olduğu gibi Fas’ta da bağımsızlık için sömürgecilere karşı mücâdele cephesi meydana getirildi. Bu mücâdele, kurulan “İstiklâl Partisi” ile hız kazandı. İstiklal partisinin ve dolayısiyle bağımsızlık mücâdelesinin en ileri geleni olan Sultan Beşinci Muhammed 1953 senesinde Fransızlar tarafından sürgüne gönderildi. Fransızların Fas’taki bağımsızlık mücâdelesini kırmak için yaptıkları bu davranış, ülke halkı ile Fransızlar arasında iki sene devam eden kanlı bir iç savaşa sebep oldu. Savaş, Sultan Beşinci Muhammed’in serbest bırakılıp, tahta çıkması ile son buldu.

1956 senesinde Fas bağımsızlığını bütün dünyâya ilân etti. Bir sene sonra ise Fas’ın emirlik olduğu ve Sultan Beşinci Muhammed’in emir ünvanını aldığı duyuruldu. Yapılan çeşitli çalışmalar neticesinde İspanya ülkenin işgal altında tuttuğu kuzey bölgelerini terketmek zorunda kaldı. 1969 senesinde Atlas Okyanusu sâhillerindeki İfni Üssünü de Fas’a bırakmasıyla ülke bugünkü sınırlarına sâhib oldu.

Fizikî Yapı

Yüzölçümü 458.730 km2 olan ülkenin, fizikî yapı olarak en dikkat çekici özelliği sıradağlarıdır. Dört tâne olan bu dağ silsileleri, birbirlerinden vâdilerle ayrılırlar.

Rif Sıradağları ülkenin en kuzeyinde olanıdır. Akdeniz kıyılarına paralel olarak Cebelitarık Boğazının doğu bölümünden başlar. Doğuya doğru ilerler. Bu dağ silsilesinin en yüksek noktası Tidiguin Dağı olup, 2453 m’dir. Rif Dağlarının ülke içerisinde kalan doğu ucunun güneyinden başlayıp, kuzey-doğu, güney-batı istikametinde yer alan sıradağlar Orta Atlaslar ismini alır. Rif Sıradağları ile Orta Atlas Sıradağları birbirlerinden Taza Vâdisi ile ayrılırlar. Bu vâdi batı kesimlerde Rif Dağları ile Yukarı Atlas Sıradağları arasında da bir geçiş bölgesidir. Orta Atlaslar, Rif Sıradağlarına göre genel olarak biraz daha yüksektirler. En yüksek noktası 3000 m civârındadır. Yukarı Atlaslar ülkenin en uzun sıradağlarıdır. Atlas Okyanusunun Agadir kıyılarından başlayan sıradağlar, güney-batı, kuzey-doğu istikâmetinde ülkenin ortak kısımlarındaki Orta Atlas Sıradağlarının hizâsına gelince, bir dirsekle batı-doğu istikâmetine yönelir. Yukarı Atlas Sıradağları en önemli geçidi olan Telouet Geçidi ile âdeta ikiye ayrılır. Batıdan doğuya doğru gittikçe alçalan bir süreklilik gösterir. En yüksek noktası, aynı zamanda ülkenin de en yüksek noktası olan batı kısmındaki Toubkal Dağı olup, 4165 m yüksekliğe sâhiptir. Ülkede bulunan sıradağların sonuncusu ve en güneyde olanı Anti Atlas Sıradağlarıdır. Bu sıradağlar da güney-batı kuzey-doğu istikâmetinde batıdan doğuya doğru gittikçe yükselen bir özellik arzeder. Doğu kesimlerinde 3000 m yüksekliğe kadar eriştiği görülür. Atlas kıyılarında iyice alçalır. Ovalık kesimleri 500 km olan Akdeniz ve 1100 km olan Atlas Okyanusu kıyıları boyunca çok dar bir şerit hâlinde bulunur. Bu ovaların en önemlileri Atlas Okyanusu kıyılarındaki Tensift, Oum er-Rabia ovalarıdır. Ayrıca Bou Begreg ve Udian da önemli ovalardandır.

Fas, akarsu bakımından oldukça zengindir. Bu zenginlik sayı bakımındandır. Çünkü ülke zirâati için çok büyük önem taşıyan bu akarsular, su bakımından oldukça düzensizdir. Yağış mevsimlerinde debileri oldukça artan sular, kurak mevsimlerde azalır. Akarsular genellikle Atlas Dağlarından doğar. Önemli akarsuları Atlas Okyanusuna dökülür. Fakat ülkenin en uzun ve dolayısıyla en kayda değer akarsuyu olan Muluya Irmağı Akdeniz’e dökülür. Bundan başka Akdeniz’e dökülen akarsular genellikle kıyılara yakın yerlerden, özellikle Rif Sıradağlarından doğan kısa akarsulardır. Muluya Irmağı ise Fas’ın ortasından doğup, Yukarı ve Orta Atlas Sıradağlarını geçtikten sonra Akdeniz’e dökülür. Atlas Okyanusuna dökülen en önemli akarsular ise Sebou, Behl, Bou Begreg, Ouem er, Rabia, Tensift ve Sous ırmaklarıdır. Vad Draa Irmağı Atlas Sıradağlarının çok içlerinden doğup, senenin uzun zamanlarında okyanusa ulaşamayan bir akarsudur. Önemli derecede bir büyüklüğe sâhib olan gölü olmamakla berâber, Fas’ta yaygın olan baraj gölleri vardır.

İklim

Ülkede genel olarak üç farklı iklim tipi görülür. Akdeniz kıyılarında hâkim olan bol yağışlıAkdeniz iklimi, Atlas Okyanusu kıyılarında, batı rüzgârlarına açık deniz iklimi görülür. Ülkenin orta kesimleri olan Atlas Dağları ve aralarındaki vâdilerde serin bir iklim hüküm sürerken, özellikle güney-doğu olmak üzere iç kesimlerde çöl iklimi hâkimdir. Ülkenin sıcaklık ortalamaları, kıyılardan iç kesimlere doğru gittikçe artarken, yağış ortalamaları ise azalma gösterir.

Batı rüzgârlarının okyanustan getirdiği yağmur bulutları Atlas Dağlarında yoğunlaştığından, kıyı bölgeleri en çok yağış alan bölgeleridir. Senelik yağış ortalaması 800 mm civârında olan Orta Atlaslarla Akdeniz kıyıları arasındaki kuzey bölge ülkenin yağışı en bol olan yöresidir. En iç bölgelerde ise yağışlar hemen hemen yok denecek kadar azdır. Bu bölgelerde kavurucu sıcaklar ve dolayısıyla sıcak, kuru rüzgârlar devamlıdır. Orta Atlaslardan sonra güneye doğru yağış ortalaması 200 mm civârında bulunur. Ülkede yağışların en bol olduğu mevsim, ekim ile nisan ayları arasıdır.

Tabiî Kaynakları

İklimine paralel olarak bitki örtüsü üç değişik kuşak arz eder. Kıyı boyunca hâkim bitki örtüsü Akdeniz bitkileridir. Orta kısımlardaki yaylalarda stepler hâkim bitki örtüsüdür. Atlas Sıradağlarının güneyinde ise çöl bitkileri görülür. Rif Sıradağlarında iğne yapraklı ağaçlar yükseklere doğru yoğunlaşır. Meşe ağaçları Atlas Okyanusu kıyılarında büyük ormanlar teşkil ederlerken, Orta Atlas Sıradağlarında ormanlar genellikle sedir ağaçlarından meydana gelmiştir. Ormanlar ülke yüzölçümüne oranla fazla bir yer kaplamazlar. Ülkede yabânî hayvanlar, kayda değer derecede yoktur.

Yer üstü kaynaklarına göre, yeraltı kaynakları çok fazladır. Fosfat başta olmak üzere, manganez, kobalt, demir ve gümüş, ülkenin sâhib olduğu en önemli yeraltı zenginlikleridir. Bundan başka antimon, molipten, petrol ve az miktarda kömür mevcuttur. Deniz zenginliklerinden balık çok boldur.

Nüfus ve Sosyal Hayat

26.250.000 civârında olan nüfûsun büyük bir kısmını Araplar ve Berberiler teşkil eder. Ülkenin en eski yerleşik halkı Berberilerdir. Müslümanlar her gittikleri yerde olduğu gibi, insanlara İslâmiyeti yayıp, bütün Müslümanlar kardeştir emri gereğince onlarla kaynaşmışlardır. Bu sebepten Arap dili ve kültürü 12. ve 15. yüzyıllarda yerli halk tarafından benimsenmiştir. Fakat hâlen Berberi kültür ve âdetlerinin devam ettiği yöreler mevcuttur. Buralar genellikle dağlık bölgelerin iç kısımlarıdır. Araplar genellikle Atlas Okyanusu ile Atlas Dağları arasındaki yaylalarda otururlar. Berberiler ise iç bölgelerdeki geniş vâdilerde ve Rif Sıradağlarının çevresinde yerleşmiş vaziyettedir.

Ülkede, bağımsızlığını kazanmadan önceki sömürge yıllarında 350.000 Fransız vardı. Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra çoğunluğu Fransa’ya geri döndü. Kalanların sayısı 50 binin altına düşmüştür. Nüfusun hemen hemen hepsi Müslümandır. Bunun yanında Hıristiyan Katolik olan azınlık Fransızlar ile 1948’den önce 200 bin civârında Yahûdî vardı. 1948 senesinde İsrail devletinin kurulmasıyle Yahûdîlerin hemen hemen hepsi Fas’tan İsrail’e göç ettiler. Nüfus, fizikî yapı ve iklim şartlarının yaşamak için en müsâit olduğu Atlas Okyanusunun kıyı ovalarıyla Rif Dağlarının kuzey yamaçlarında ve Atlas Dağlarındaki verimli ve sulanabilen vâdilerde yoğundur. Bu nüfus yoğunluğu iç bölgelere doğru gidildikçe azalmakta, güneydeki çöl bölgelerinde vahalar haricinde sıfıra düşmektedir.

Ülkenin resmî dili Arapçadır. Fakat halkın % 70’i Arapça, % 24’ü Berberice konuşur. Fransızca veİspanyolca da ülkede konuşulan diller arasında yer alır. Eğitim dili resmi dil olan Arapça olmasının yanında, Fransızca eğitim ve öğretim yapan okullar da oldukça yaygındır.

Nüfûsun % 40’ı şehirlerde, kalanı ise köylerde ve az bir kimse ise göçebe olarak yaşar. Fas’ın en büyük sosyal meselesinden birisi şehirlere olan göçtür. Nüfusu bir milyonu aşan şehirleri, Kazablanka, Fes, Marakeş, Meknes, Oujda, Sofi, Torger ve Tetovan’dır. Başşehri Rabat’tır. Göçebeler, kıl keçisi yününden yapılmış çadırlarda yaşarlar. Köylerdeki ev tipi, saman çatılı, tahtadan yapılı yuvarlak veya kerpiç evlerdir. Halkın başlıca besin maddesi ekmek, kuskus ve ettir.

Fransızlar zamanında önem verilmeyen eğitime bağımsızlıktan sonra çok önem verilmiştir. İlk ve ortaokul sayıları arttırılırken, ilköğretim parasız ve mecbûrî tutulmuştur. Ülkedeki üniversite sayısı üçtür. Bunlardan Fes’te bulunan Keyruvan İslâm Üniversitesi, dünyâda kurulan ilk üniversitedir.

Fas kültürünün en tipik özelliği “suk” denilen pazar yerleridir. Dar ve kıvrımlı sokaklara sâhib olan şehirlerde bu caddeler suk denilen pazar yerlerine açılır. Modern şehirlere de sâhib olan ülkenin en büyük ve en modern şehri olan Kazablanka 1908’de Fransızlar tarafından kurulmuş Avrupai bir şehirdir. Marakeş dokuzuncu yüzyılda kurulmuş olan İslâm kültür ve sanatının önemli bir merkezidir. Sarayları, câmileri ve kalesi ile meşhurdur. Buradaki Huttubiye Câmii dünyaca tanınmıştır.

Siyâsî Hayat

Fas, meşruti monarşi ile idare edilir. Ülke idârî bakımdan 16 eyalet ile 2 vâliliğe bölünmüştür. 1970 senesinde halk oyuyla kabul edilen anayasaya göre, yasama kurumu sâdece millet meclisinden meydana gelen parlamentodur. Seçimle gelen meclisin yetkileri sınırlıdır. Kral (melik) istemediği kânunları veto hakkına sâhiptir. Yürütme kurumu başbakan ve bakanlar kuruludur. Bunların tayini, emir tarafından yapılmaktadır. 1971 senesinde, Kral İkinci Hasan’a karşı başarısız bir darbe teşebbüsünde bulunuldu. Bundan sonra anayasada bâzı değişiklikler yapılarak halk oyuna sunuldu ve kabul edildi. 1971 anayasa değişikliğinden önce yürütme kurumunun başı kral idi. Bundan sonra bir başbakan tarafından idâre edilmesi kabul edildi.

Ekonomi

Tarım: Fas ekonomisinin temelini zirâat teşkil etmektedir. Yeni yeni modernleşmeye başlayan zirâatin yanısıra, ikinci derecede önem taşıyan ekonomik saha hayvancılıktır. Bunları sırasıyla madencilik ve sanâyi tâkip eder. Tarım ürünlerinin başında, buğday, mısır, arpa, üzüm, hurma, fıstık; turunçgiller, patates, zeytin ve sebze gelir. Tütün ve pamuk ekimi oldukça azdır. Modern zirâat usûllerinin kullanılması yeni olduğu için üretilen ürünler ülke ihtiyacını ancak karşılayabilmektedir. İhraç edebildiği tarım ürünlerinin başlıcaları turunçgiller ve turfanda sebzedir.

Hayvancılık:

Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvancılığı olarak yaygın bir şekilde yapılır. Yarış atlarının yetiştirilmesinde dünyâca meşhur bir ülkedir. Soğuk hava depoları ve kombinaları yetersiz olduğundan, hayvan ihracatını canlı hayvan olarak gerçekleştirmektedir. Yumurta ihracâtı mühim seviyede olup, hayvan ürünleri arasında önemli yer tutar. Balıkçılık yan tesisleriyle beraber ekonomide her geçen gün değer kazanmaktadır. Özellikle Safi ve Kazablanka limanlarında yapılan balıkçılık ve buralardaki konserve tesisleri yeterli seviyededir. Sardalya konservesi ihrâcı büyük miktardadır.

Endüstri:

Orman ürünlerinden sedir ve meşe keresteleri elde edilir. Ayrıca mantar üretimi, ormanların ekonomiye olan mühim katkılarındandır. Mâdenlerden fosfat üretiminde dünyâ üçüncüsüdür. Manganez ve diğer mâdenler işletilmektedir. Son zamanlarda, genellikle ham olarak ihraç ettikleri mâdenleri işleyecek sanâyii tesis etmişlerdir. Az miktarda çıkarılan petrol, ülke ihtiyâcını ancak karşılamaktadır. Hidroelektrik santralleri oldukça çoktur. Kullanılan enerjinin dörtte üçü bu şekilde karşılanır. Petrol rafinerileri kendi ihtiyacını karşılayacak seviyededir. Besin (yağ ve konserve) ve kimyâ sanâyii büyük gelişmeler içerisindedir. Halk arasında dericilik ve küçük el sanatları oldukça yaygındır.

İhracât her tonajda gemilerin yanaşmasına müsait olan Kazablanka ve Tanca limanlarından yapılır.

FİLDİŞİ SÂHİLİ CUMHÛRİYETİ


DEVLETİN ADI: Fildişi Sâhili Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Abidjan
NÜFUSU: 12.500.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 320.783 km2
RESMİ DİLİ: Fransızca
DİNİ: İslâmiyet, Hıristiyan (Katolik), Putperest
PARA BİRİMİ: Frank

Gine Körfezinin Kuzeyindeki sâhil devleti. Güneyden Gine Körfezi dolayısıyle Atlas Okyanusu, batıda Liberya ve Gine, kuzeyden Mali ve Yukarı Volta, doğudan Gana ile çevrili, hemen hemen dörtgen biçiminde bir şekle sâhiptir.

Târihi

Mîlâdın ilk yıllarında yerli halkın kurdukları bir krallık vardı. Bu krallıklardan Senufos’ların, Mîlâdın ikinci asrında kurdukları Kong şehri zamanın büyük bir ticâret merkeziydi. Ülkenin kuzey kesimlerinde tuz ve hayvan getirerek satan tüccarlar, buradan fildişi ve kola cevizi satın alırlardı. Ülkeye ilk gelen Avrupalılar Portekizlilerdir. Burayı sömürge yapmaktan ziyâde, ticârî üstler kurmayı tercih eden Portekizliler, Fildişi ticâretinin yoğunluğu sebebiyle buralara Fildişi Sâhili ismini vermişlerdir. Buraya gelen Portekizlileri tâkiben sırasıyla İspanyollar, Hollandalılar, İngilizler ve en son Fransızlar gelmişlerdir. 1887-1889 senelerinde gelen Fransızlar, ülkenin iç kısımlarına ilerliyerek yerleşmişler, kabile reisleriyle çeşitli antlaşmalar yaparak nüfuzlarını artırmışlardır. Daha sonra Fransızlar 1893 senesinde Fildişi Sâhili’ni sömürgeleri arasına kattığını ilân etti. Yüzyıla yakın bir süre ülkeyi sömüren Fransa, İkinci Dünyâ Savaşı sonrası hemen hemen bütün sömürgelerde başlayan milliyetçilik ve bağımsızlık hareketlerinin Fildişi Sâhili halkında da başlamasından tedirgin oldu. Ülke halkının başlattığı mücadele Fransa’nın bütün çabalarına rağmen 1958’de iç işlerinde, 1960 da ise tam bağımsızlığına kavuşmasıyla neticelendi.

Fizikî Yapı

Fildişi Sâhili fizikî yapı olarak yeknesak bir görüntüye sahiptir. Bu yeknesaklık kuzeyden güneye doğru alçalan yayla şekliyle kendisini gösterir. Ortalama yükseklik 350 m olan ülkede bu görüntü batı sınırı civarlarında bozulur. Batı sınırında 1000 m civârında yüksekliğe sâhib olan dağlar bulunur. Buradaki dağlardan Nimba Dağı 1845 m ile ülkenin en yüksek noktasıdır. Akarsular ülkenin ihtiyacına yetecek kadar boldur. Akarsular kuzey-güney istikametinde akarak Gine Körfezine dökülür. Genellikle 800 km civârında uzunluğa sahip olan en önemli dört nehri, Cavally, Sasandra, Bandama ve Comoe’dir. Süratli bir akış hızına sâhib olan nehirler, pekçok yerlerde çağlayanlar meydana getirirler. Bu sebepten de ulaşım için müsâit değildirler. Fakat bâzı bölgelerde tomruk nakliyatında büyük ölçüde istifâde edilir. Kayda değer derecede tabii göle sâhib olmamakla beraber barajları yeter derecededir.

İklim ve Bitki Örtüsü

Fizikî yapıdaki yeknesaklık iklimde de kendini gösterir. Ülke tropikal iklim kuşağındadır. Bölgelere göre çok az farklılıklar arz eder. Güneyde görülen sıcak ve nemli iklim, biri yağışlı, diğeri kurak olmak üzere iki farklı mevsime sahiptir. Ortalama senelik sıcaklığının 22-23°C arasında değiştiği bu bölgede yağış ve ortalaması ise senelik 2300 mm’dir. Kuzeyde nisbeten savan iklimi daha çok kendini göstermektedir. Bu bölgede de iki farklı mevsim görülür. Bunlar; biri kurak, diğeri nemli olan mevsimlerdir. Bu bölgelerde sıcaklık farkı güney bölgelerine nazaran daha fazla olup, yağış ortalaması ise 1500 mm ile daha düşüktür.

Tabiî Kaynakları

Bitki örtüsü ikliminin bir sonucu olarak gür ormanlar, kuzey kesimlerde savanlar şelindedir. Bol kereste üretimi yapılan makbul ve iri gövdeli ağaçlarla kaplıdır. Ülkenin başlıca tabiî zenginlik kaynağını, kereste üretilen bu ağaçlar teşkil etmektedir. Bu tip ağaçlar ve ormanlar kuzeyde yerlerini iri yapraklı ve iri boylu otların kapladığı savanlara bırakırlar. Fildişi Sâhili ormanlarında yaşayan çok çeşitli vahşi hayvan ve kuş türleri vardır. Bunlar leopar, şempanze, hipopotam, timsah, zehirli memba yılanlarının yanısıra, zehirsiz olmasına rağmen tehlikeli olan, boyları 10 m’yi bulan piton yılanları mevcut vahşi hayvan türlerinin başlıcalarıdır. Ülkeye ismini veren filler, eskiden sürüler halinde savanlarda yaşarlardı. Fakat fildişi ticareti bu sürülerin günümüzde yok olmasına sebebiyet vermiştir. Ülkede bulunan çok sayıdaki tabiî olan Milli Parklarda fillere rastlamak mümkündür. Yeraltı zenginlikleri pek fazla değildir. Elmas, manganez, altın, kolombiyum, boksit, demir cevheri ve petrol, ülkedeki bâzı yeraltı kaynaklarındandır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

12.500.000 civârında olan ülke nüfûsu, pekçok farklı etnik gruptan meydana gelmiştir. 60’a yakın etnik gurubun meydana getirdiği nüfûsun tamamını zenci ve siyah halk teşkil eder. Etnik guruplardan en önemli olanları Baoule, Kina-Kouas, Krouen, Manda ve Volta kabileleridir. Etnik grupların en büyüğü Baoule kabilesidir. Ülke kültürüne ve ekonomisine tesiri en fazla olanıdır. Nüfus artış hızı % 2,5’tur. Nüfus yoğunluğu az olup, bölgelere göre anormal farklılıklar göstermez. Güney bölgeleri diğer bölgelere nazaran az bir farklılık gösterir ki, bu fazlalık şeklindedir. Halkın % 42’si şehirlerde, kalanı ise köylerde yaşamaktadır. Köyler genellikle 30-40 evden müteşekkil, 200-300 kişinin ikâmet ettiği yerleşim birimleridir. Ülkede resmi dilin Fransızca olmasına rağmen, bu dil sâdece resmî dâirelerde ve okullarda kullanılır. Halk umumiyetle kendi kabilelerine has bir lehçe ile kendi lisanlarını kullanırlar. Bağımsızlıklarını kazandıktan sonra ülkede eğitim ve öğretime önem verilmiş, her derecedeki okulların sayısı artırılmıştır.

Bu çalışmaların neticesinde ülkede okuma-yazma bilenlerin oranı % 65’e yükseldi. Ülkenin tek üniversitesi başşehri olan Abidjan’dadır. Gençlerden binlercesi yüksek tahsil için yabancı ülkelere gitmektedir. Fildişi Sâhiline çalışmak için Yukarı Volta başta olmak üzere, komşu ülkelerden gelen göçmen işçiler, ülke nüfûsunda önemli bir yer işgal eder. Nüfûsunun % 54’ü Putperest, % 24’ü Müslüman, kalan % 12’si ise Katolik Hıristiyandır. Ülke başşehri olan Abidjan aynı zamandaFildişi Sâhili’nin en büyük şehir ve limanıdır. Ülkenin kültür ve ticaret merkezi de olan Abidjan, tam mânâsıyla bir Avrupa şehri görünümündedir.

Siyâsî Hayat

Başkanlık ve tek parti sistemine dayalı bir Cumhûriyet idaresi bulunan ülkede, yasama yetkisi Millî Meclisindedir. Millî Meclisi 5 yıl için halk tarafından genel oyla seçilen 175 üyeden meydana gelir. Devlet Başkanı aynı zamanda hükümetin de başıdır. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Felix Houphouvet-Borgny’dir. Ülke, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve Afrika Birliği Teşkilatı üyesidir.

Ekonomi

Afrika kıtasında, refah seviyesi en üst seviyedeki, gelişmiş sayılan ülkeler arasındadır. Tarım, ormancılık ve madenciliğe dayalı bir ekonomik yapıya sahiptir. Yetiştirdiği tarım ürünlerinden ilk sırayı alan kahve ve kakao üretiminde, dünyâda üçüncü sıradadır. İhraç edebilecek seviyede ürettiği diğer ürünleri pirinç, yerelması, hurmayağı, kauçuk ve şeker kamışıdır. Orman ürünleri, özellikle kereste ihracatı ekonomide çok önemli yer tutar. Ülkenin hemen hemen tamamına yakın bir kısmını kaplayan gür ormanlardaki makbul olan ağaçlardan elde edilen kereste, genellikle Abidjan limanından ihraç edilmektedir.

Mâdenlerinden elmas, manganez, bakır ve demir üretimi önemli seviyededir. Bunlardan ihracatta önemli yer tutan elmastır. Ekonomik gelişmesine yabancı sermaye katkısı yanında nehirlere kurulan barajlar hız katmıştır. Ülkede mevcut olan millî parkların turizm sektörünün gelişmesine büyük faydaları olmuştur. Dünyâda, denizden ısı farkıyla çalışarak elektrik üreten tek hidroelektrik santralıFildişi Sâhili’ndedir.

Sanâyi kesimindeki ilerlemeleri de Afrika ülkelerinin tamamına nazaran ileri seviyededir. Demir-Çelik fabrikaları, kâğıt, çimento, lâstik, dokuma ve şeker fabrikalarının yanında montaj sanâyii mevcuttur. Margarin, sabun, konservecilik gibi tarım ürünlerini işleyen fabrikalara sâhiptir. Ulaşım hususunda bir sıkıntısı olmayan ülkenin, limanları her tonajda geminin yanaşabilmesine müsaittir. En büyük uçakların inebilmesine müsait on şehrinde havaalanı vardır. Kuzey-güney istikametinde ülkeyi kateden demiryollarının uzunluğu 657 km’dir. Fildişi Sâhili, Yukarı Volta, Nijerya, Dahomey ve Togo aralarında gümrük birliği, dış siyâset ve savunma antlaşmaları yapmışlardır.

GABON


DEVLETİN ADI: Gabon Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Libreville
NÜFUSU: 1.253.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 267.667 km2
RESMİ DİLİ: Fransızca
DİNİ: İslâmiyet, Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: CFA Frankı

Ekvator Afrikasında, Atlas Okyanusu kıyısında bir devlet. Afrika kıtasında, Ekvator çizgisinin çevresinde 2° kuzey enlemi ile 4° güney enlemi arasında toprakları bulunan ve nispeten küçük bir memleket olan Gabon, batıda Atlas Okyanusu, doğu ve güneyde Kongo ile çevrilidir. Kuzeyde ise Ekvator Ginesi ile Kamerun vardır.

Târihi

On beşinci yüzyıl sonlarına doğru keşfedildiği sanılan Gabon’un bilhassa kıyı kesimi, uzun müddet Portekizli gemicilerin faaliyet gösterdiği birköle ticâreti merkezi oldu. Avrupa’da köle ticâretini men eden kânunların kabûlünden sonra, Fransızlar bu ticâreti önlemek maksadıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında bölgeye yerleşmeye başladılar. Asıl maksat, köle ticâretini önlemenin yanında bölgeyi sömürgeleştirmekti. 1849’da hürriyeti iâde olunan köleler, Gabon Irmağı koyundaki Libreville köyüne yerleştirildiler. Fransızlar yerli kabîlelerle de anlaşarak, bölgeye hâkim olup, Gabon kolonisini kurdular. Gabon, 1888’de Fransız Kongosuna bağlandı. 1910’da Çat’tan Kongo’ya kadar bütün Fransız sömürgeleri “Fransız Ekvator Afrikası” adı altında birleştirilince Gabon da bu birliğe bağlandı. 1958’de Fransa Milletler topluluğuna üye olarak muhtar bir cumhûriyet olan Gabon, 17 Ağustos 1960’ta tam istiklâline kavuştu. Bu tek partili cumhûriyetin ilk cumhurbaşkanı Fransa’nın da desteklediği Leon M’ba’dır. Gabon Demokratik Bloku (GDB)na mensup olan Leon M’ba ülkede ağırlığı gitgide artan otoriter bir idâre kurdu. 18 Şubat 1964’te patlak veren bir ihtilâlle, muhâlif grup, Gabon Sosyal ve Demokratik Birliğinin lideri Jean Hilaire Aubane tarafından iktidardan uzaklaştırıldıysa da partisinin müdâhalesi ile tekrar devletin başına geçmeye muvaffak oldu. 1967’de yapılan seçimlerde tekrar başkanlığa getirildi ve adayları iktidâr partisi gösterdiğinden milletvekillerinin ekseriyetini Gabon Demokratik Bloku kazandı. Aynı yılın Aralık ayında ölünce yerine, yine Fransa’nın desteklediği Omar Bongo seçildi. Bongo, 1973, 1980 ve 1987’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazandı.

Fizikî Yapı

Ülkenin büyük kısmı düzdür. En yüksek noktası İboundji olup 980 metredir. Atlas Okyanusuna dökülen büyüklü küçüklü bir çok ırmak, ülkenin batı kıyılarını yararak Okyanusa ulaşır. Bunlardan en önemlileri, kuzeyde ülkeye adını veren Gabon Körfezini meydana getiren Gabon Irmağı ve daha güneydeki Bort-Gentil Körfezi ile Okyanusa dökülen Ogoue Irmağıdır. Bu körfezdeki Lopez Burnundan îtibâren güneye doğru, akıntıların uzun kumullar hâlinde deltalar yapmasıyla meydana gelen deniz kulakları ve sağlığa zararlı iklimi ile güney kıyıları yaşanması güç bir şekil almıştır.

Kuzeyden güneye doğru ırmakların içinde aktığı ovanın genişliği 20 km ile 200 km arasında değişir. İç kısma doğru yükseklik artarak dağlık bölgeye (Billur Dağlarına) ulaşır. Bu bölgedeki en önemli dağ kütleleri kuzeydeki Cristallo Dağları kütlesi ile, güneydeki Chaillu Sıradağlarıdır. Doğu kısmında fazla yüksek olmayan yaylalar yer alır.

İklim ve Bitki Örtüsü

Ekvator çizgisinin hemen hemen ortasından geçtiği Gabon’da sıcak ve yağışlı ekvator iklimi hâkimdir. Yağışlar eylül-mart döneminde olur. Senelik sıcaklık ortalaması 22-35°C arasında değişir. Bu bol yağışlar sebebiyle ülke sık ormanlarla kaplıdır. Yağışlı muson ve kurak olan alize rüzgârları, senenin her mevsiminde dâimâ hâkimdir. Yağışlı mevsimlerin rüzgârlarla alâkası önemlidir.

Tabiî Kaynakları

Gabon, sık ormanlarla kaplı olduğundan, kereste ülkenin başlıca zenginlik kaynağıdır. Mâden kaynakları açısından çok zengindir. Chaillu Dağlarında altın ve elmas, Franceville’de manganez, kuzeyde Çibanga’da demir, Port Gentil yakınlarında petrol ve Munana’da uranyum yatakları mevcuttur.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Nüfûsu 1.253.000 olup Başşehri, Gabon Körfezi kıyısında 352.000 nüfuslu Libreville şehridir. Kongo kıyılarına yakın bölgede yaşayan ve bugün sayıları çok azalan Pigmelerin dışında, nüfûsu daha çok Bantu asıllı kırk kadar kabîle ile, kuzeyde ve Ogoue kıyılarında yerleşen Fonglardan meydana gelir. Etnik gruplar arasında sosyal ve kültürel ilişkiler yok denecek kadar zayıftır. Nüfûsun büyük çoğunluğu köylerde yaşar. Şehirde yaşayanların toplam nüfûsa oranı % 32 gibi düşük bir orandır. Halk birbirlerine yakın, küçük köylerde otururlar. Çiftçilik, kıyı bölgelerinde ise hayvancılık, halkın başlıca geçim kaynağıdır. Balık, muz, pirinç ve et halkın başlıca besin maddesidir. Oymacılık, ülkedeki en gelişmiş el sanatıdır. 6-16 yaş arası ilköğretim mecbûrî ve parasızdır. Ülkedeki okur yazar oranı % 40 gibi düşük bir seviyededir.

Uzun müddet Fransız sömürgesi olarak kalan Gabon’un resmî dili Fransızcadır. İnsan hak ve hürriyeti maskesi altında Fransızlar yıllarca burasını sömürmüş, kendi kültürlerini yerleştirmişler, buradaki insanlara da köle muâmelesi yapmışlardır. Ancak Fangların Fang dilleri ile Bantu lehçeleri de konuşulur. Gabon’da yaşayan halkın çoğunluğu Hıristiyanlığın Katolik mezhebine mensuptur. Ancak İslâmiyet süratle gelişmekte ve Müslümanların memleket nüfûsu içerisindeki nisbeti yüzde elliye yaklaşmaktadır. Bunun yanında animist azınlıklar da mevcuttur. Para birimi AFT frangıdır. Başkent Libreville dışında önemli şehri, Lopez Burnundaki 164.000 nüfuslu Port Gentil’dir.

Siyâsî Hayat

Gabon’da tek partili cumhuriyet rejimi hâkimdir. 1961 anayasası ile vatandaşlar arasında âile, ırk, dil, din farkı gözetilemeyeceği kabul edildi. Millet meclisi tek dereceli seçimle beş yıl için, cumhurbaşkanı ise yine tek dereceli seçimle yedi yıl için seçilir. Cumhurbaşkanı tarafından tâyin edilen Bakanlar Kurulu yürütme gücüne sâhiptir. Bu bakımdan yönetim sistemi, başkanlık sisteminin aynıdır. Cumhurbaşkanı Omar Bongo, ayrı parti kurulmasına izin vermemekle berâber, adına “Sınırlı Demokrasi” dediği, ayrı listelerden milletvekili adaylarının seçilmesine izin vermiştir. Bu şartlarda Gabon’da parlamentonun selâhiyetleri oldukça sınırlandırılmıştır.

Ekonomi

Gabon, son yıllarda iktisâdî yönden son derece güçlenmiştir. Afrika’da Libya’dan sonra kişi başına düşen millî geliri en yüksek ülke hâline gelmiştir. Bu gelişmenin asıl sebebi, Lopez Burnu yakınlarında denizde bulunan petrolle, muhtelif bölgelerde bulunan mâdenlerin çıkarılıp satılması netîcesinde elde edilen dövizin iktisâdî kalkınma için harcanmasıdır.

Gabon, tarım bakımından oldukça geridir. Ovalık bölgelerde, toprağın ırmaklarla yayılması ve bataklıklar yüzünden zirâata elverişli toprak çok azdır. Yerliler arasında çok az miktarda tarım ürünleri (mısır, tatlı patates, muz, palmiye yağı ve kauçuk) üretilmektedir.

Buna karşılık, maden ve orman işletmeciliği çok gelişmiştir. Orman kaynaklarından elde edilen abanoz ağacının yanında, bilhassa kontrplâk üretiminde kullanılan ve “okume” denilen kereste çok kıymetlidir. Her yıl 1000 tonun üzerinde uranyum filizi elde edilmektedir. Mâdenler ve petrolleri yabancı şirketler işletmekte, Gabon hükûmeti ise manganez mâdenleri işletmesine % 10, petrol işletmesine % 25 nisbetinde ortak olmaktadır. Diğer mâdenleri çıkaran ve filizi zenginleştiren tesislere de % 25 nisbetinde ortaktır. Ancak fiyat tesbiti ve alıcıları serbestçe tâyin edebilme yetkisi vardır. Yıllık petrol üretimi 10 milyon tonun üzerindedir.

Sanâyi üretimi, hammadde çıkarılmasına göre çok geridir. İki büyük hidroelektrik santralı, kereste fabrikaları, uranyum ve manganez filizlerini zengileştirme tesisleri, küçük bir rafineri, küçük çapta makina sanâyii ile dayanıksız tüketim malı îmâl eden birkaç küçük fabrika dışında sanâyi yoktur. Birçok tüketim ve yatırım malını dışarıdan ithal etmek durumundadır. Bunun en önemli iki sebebi, altyapının (bilhassa yolların) tamamlanamaması ile, işgücünün (nüfûsun) azlığıdır. Son yıllarda yabancı bir şirket tarafından yapılacak ve ülkeyi bir uçtan diğer tarafa kat edecek (Transgabon) demiryolunun yapım faaliyeti devâm etmektedir.

Dış ticâretin çoğu Fransa ile yapılmaktadır. İhrâcâtı ithâlatından çok fazladır.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol