İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Milliyetcilik
 


MİLLİYETÇİLİK



"Kuvvet birdir ve o ulusundur."

Ulus, bir toplumun aşamasıdır. İnsanların oluşturduğu tolum, ulus olma özelliklerini kazanıncaya kadar, birçok aşamalardan geçmiştir. Ulus toplumun en son ulaştığı aşamadır.

Ulus; geçmişte bir arada yaşamış , şimdi bir arada yaşayan, gelecekte de birarada yaşama inancında, istek ve kesin kararında olan, aynı yurda ve o yurdun maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan, aralarında dil, kültür ve duygu birliği olan insanların oluşturduğu toplumdur.

* Ulusun günümüzde yaşayan bölümüne halk denir. Bir ulus içinde bir tek halk vardır.

"Ulus ve ülkenin yararları gerektiği taktirde insanlığı oluşturan uluslardan herbiri ile uygarlık gereği olan dostluk ve siyaset ilişkilerini büyük bir duyarlılıkla takdir ederim. Ancak benim ulusumu esir etmek isteyen herhangi bir ulusun da bu isteğinden vazgeçinceye kadar amansız düşmanıyım."

Kemalizm içinde "Milliyetçilik", bir yandan ulusal bağımsızlığın sağlanması, diğer taraftan da çağdaşlaşma gereksinimlerini karşılamaya yönelik ideolojik bir öge oluşturuyordu. Çağdaş bir toplum olmak için önce ulus olmak, uluslaşma aşamasından geçmiş olmak gerekiyordu. Uluslaşma aşaması, çağdaş toplumun temel özelliklerinden olan demokratikliği sağlayabilmek için de bir ön koşuldu.

Çeşitli kaynaklardan beslenen gecikmiş Türk Milliyetçilik akımını bir düşünce sistemi içine oturtan kişi Ziya Gökalp olmuştu. bir yandan ulusal bağımsızlığı sağlamak, diğer yandan çağdaş anlamda bir ulus yaratmak ereğine yönelen Mustafa Kemal, elbette ki bu birikimden yararlanmıştır. Ama, aynı zamanda, eylem içinde onu aşmış, kendi damgasını taşıyan bir milliyetçilik anlayışına ulaşmıştır. Bu, sınırlar ötesi hedefler gözetmeyen, ırkçı olmayan, çoğulcu bir milliyetçiliktir.

Atatürk, tüm sömürge durumundaki ülkelerin, kendi deyimiyle "mazlum milletler"in birer birer bağımsızlıklarını kazanacağını çok önceden söylemiş, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın başarısı ile de onlara cesaret vermiştir. Emperyalist devletlere karşı kazanılan bu ilk kurtuluş savaşı, giderek evrensel bir model oluşturmuştur. Kemalist Milliyetçilik anlayışının dışa yönelik hedefi, "çağdaş uluslar topluluğunun eşit haklara sahip bir üyesi olmak"tır. Sadece siyasal bağımsızlıkla yetinmeyen, ekonomik bağımsızlığı da içeren bir "tam bağımsızlık", bu hedefin ayrılmaz bir parçasıdır.

Kemalist Milliyetçiliği'nin içe yönelik hedefi ise, çağdaş bir ulus yaratmaktır. Bu ulus, ne ırkçı, ne de ümmetçi bir anlayışı yansıtmaktadır. Atatürk'e göre ulus, ne din ne de ırk temeline dayanır; ulusu yaratan temel öge, ortak tarih, o ortak tarihin ürünü ortak dil ve sonuç olarak kültürdür. Atatürk İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı bir konuşmada, Türk, Kürt, Laz, Çerkes birlikte bir bütün oluşturduğunu vurgulamış, Kurtuluş Savaşı sırasında hep "Türkiye Milleti" deyimini kullanmıştır. Daha sonraları karmaşık bir etnik yapıdan kendine güvenen çağdaş bir ulus yaratmak için çaba gösterdiğinde de, örneğin "Ne Mutlu Türk Olana" dememiş, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" demiştir. O'nun için "Türk", Anadolu toprakları üzerinde "kederde, kıvançta" dayanışma içinde olan insanların adıdır. Orta Asya'daki Türk o milliyetçilik çerçevesinde yer almazken, Anadolu'nun tüm insanları, etnik kökenine bakılmaksızın ulusun bir parçası sayılmaktadır. Atatürk "Medenî Bilgiler" kiabında şöyle demiştir: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkı'na Türk Milleti denir." 1935 yılındaki resmî tanımlamaya göre de; "Ulus, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı yurttaşlardan meydana gelen siyasal ve sosyal bir bütündür."

Atatürk, ulus kavramından din ögesinin dışlanmasını, dinin ulus dışında ayrı bir olgu olarak değerlendirilmesini ise şöyle savunmuştur: "Türkler İslâm Dini'ni kabul etmeden de büyük bir milletti. Bu dini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne ayrı dinde bulunan Acemlerin ve ne de sairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine tesin etmedi. Bilakis, Türk Milleti'nin milli bağlarını gevşetti; milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin amacı, bütün milliyetlerin üzerinde, hepsini kapsayan bir ümmet siyaseti idi."

Milliyetçilik, aynı topraklar üzerinde benzer koşulları paylaşan insanların, dışa karşı korunma ve dayanışma gereksinmelerini karşılayan bir ideolojidir. Toplum içindeki çıkar çatışmalarına alet edildiğinde tutucu, toplumun dışına karşı ortak yararlarını savunmak için kullanıldığında ilericidir. Başka bir ifadeyle, toplumdaki bir kesimin başka bir kesimi sömürmesini gözden saklamak amacıyla kullanıldığında tutucudur; ama o toplumun başka toplumlar veya başka toplumların içindeki kesim tarafından sömürülmesine karşı başvurulduğunda ilericidir.

İlerici milliyetçilik insancıldır; insanlara acı vermeye değil, onların acılarını dindirmeye yöneliktir. İlerici milliyetçilikte, insanları egemenlikleri altına almak değil, onları egemenlikten kurtarmak amacı vardır. İlerici milliyetçilik, bütün insanların özgürlüğünü ve tüm toplumların eşitliğini savunur. İlerici milliyetçilik, bölücü değil, birleştiricidir. İlerici milliyetçilik, savaşçı değil barışçıdır; savaşı ancak gerektiğinde; yukarıdaki amaçlar uğruna kabul eder. işte ileri milliyetçilik, Kemalist Milliyetçiliktir. Bu nitelikleriyle de, çağdaş, evrensel ve kalıcıdır.

Millet



Ortak milli fikrin, ahlâkın, duygunun, heyecanın, hatıra ve geleneklerin kişilerde meydana gelmesini ve kökleşmesini sağlayan ortak geçmişin, birlikte yapılmış tarihin, vicdanları ve zihinleri doğrudan doğruya birleştiren ortak dilin milletlerin meydana gelmesinde en önemli etkenler olduğunu... kaydettikten sonra, millet hakkında, ikinci derece unsurları dikkate almayarak, mümkün olduğu kadar her millete uyabilecek bir tanımı ( ele ) alalım.

* 1. Zengin bir hatıralar mirasına sahip bulunan;

* 2. Beraber yaşamak konusunda ortak arzu ve istekte samimi olan;

* 3. Sahip olunan mirasın korunmasına beraber devam etmek hususunda iradeleri ortak insanların birleşmesinden meydana gelen topluma Millet adı verilir.

Bu tanım incelenirse, bir milleti oluşturan insanların ilişkilerindeki kıymet, kuvvet ve vicdan hürriyetiyle, insancıl duyguya gösterilen saygı kendiliğinden anlaşılır. Gerçekte geçmişten kalan ortak zafer ve ümitsizlik mirası, gelecekte gerçekleştirilecek aynı program, beraber sevinmiş olmak, beraber aynı ümitleri beslemiş olmak, bunlar elbette bugünün medeni zihniyetinde diğer her türlü şartların üstünde anlam ve kapsam kazanır. Bir millet meydana geldikten sonra, kişilerin devlet hayatında, ekonomik ve fikirsel hayatta ortak çalışması sayesinde meydana gelen milli kültürde şüphesiz milletin her ferdinin çalışma payı, katkısı, hakkı vardır. Buna göre aynı kültüre sahip olan insanlardan oluşan topluma millet denir dersek milletin en kısa tanımını yapmış oluruz. ( 1929 )

Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu bir siyasi ve sosyal toplumdur.

Türk Milleti



Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir...

Dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir...

* 1. Türk Milleti, halk idaresi olan Cumhuriyetle idare edilen bir devlettir.

* 2. Türk devleti laiktir. Her yetişkin dinini seçmekte serbesttir. ( 1929 )

Ben 1919 senesi Mayıs'ı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım. ( 1937 )

Türk'ün saygınlığı, onuru ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir milletesir yaşamaktansa mahvolsun daha iyidir. ( 1927 )

Türk milleti, güzel herşeyi, her medeni şeyi, her yüksek şeyi sever, takdir eder. Fakat muhakkaktır ki, her şeyin üstünde tapındığı bir şey vardır, o da kahramanlıktır. ( 1931 )

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkı medenidir. Tarihte medenidir, hakikatte medenidir. ( 1925 )

Bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve egemenliği içinfedakâr bir halktır; bunu ispat etti. Milletimiz yaptığı inkılâpların kıskanç savunucusudur da. Benliğinde bu faziletler yerleşmiş bir milleti yürümekte olduğu doğru yoldan hiçbir kimse, hiçbir kuvvet alıkoyamaz. ( 1924 )

Ölmek isteyen bir milleti hiçbir kuvvet kurtaramaz. Türk milleti ölmek istemez, o daima yaşayacaktır.

Türk esirlik kabul etmeyen bir millettir. Türk milleti esir olmamıştır. ( 1925 )

Türkiye halkı yüzyıllardan beri hür ve bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı, yaşamın bir gereği olarak düşünmüş bir kavmin kahraman evlatlarıdır. Bu millet bağımlı yaşamamıştır. Yaşayamaz ve yaşamayacaktır. ( 1922 )

Türkiye devletinin bağımsızlığı kutsaldır. Osonsuza kadar emniyette olmalı ve korunmalıdır. (<1923 )

Büyük şeyleri yalnız büyük mileltler yapar. ( 1923 )

Hiçbir millet, milletimizden çok yabancı unsurların inanış ve ibadetlerine saygı göstermemeiştir. Hatta denilebilir ki diğer din sahiplerinin dinine ve milletine saygılı olan tek millet bizim milletimizdir. Fatih İstanbul'da bulduğu dini ve milli teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum Patriki, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Kategigosu gibi Hıristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her türlü serbestlik verildi. İstanbul'un fethinden beri, Müslüman olmayanların sahip kılındıkları bu geniş imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en hoşgörülü ve iyiliksever bir milleti olduğunu kanıtlayan en açık delildir. ( 1927 )

Türk Milleti kahramanlıkta olduğu kadar kabiliyet ve hünerde de bütün milletlerden üstündür.

Türkiye Cumhuriyeti ve onun bugünkü sahipleri olan Türkler bütün dünya medeniyet ve insanlığı için, benzemeye çalışılacak bir örnektir. Yalnız bu kadar da değil. Türk'ler tarihin çok eski devirlerinde insanlığa karşı yaptıkları kültürel vazifeleri yeniden ve fakat bu sefer daha üstün şekilde yapmaya hazırlanan yüksek bir varlıktır. ( 1937 )

Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların, yaptığı siyasi ve sosyal inkılâpların gerçek sahibi kendisidir...

Milletimizde bu kabiliyet ve gelişme var olmasaydı, onu yaratmaya hiçbir kuvvet ve kudret yeterli olamazdı. ( 1925 )

Bizim başka milletlerden hiçbir eksiğimiz yok. Cesuruz, zekiyiz, çalışkanız, yüksek amaçlar uğrunda ölmesini biliriz.

Bütün medeniyet dünyası bilmelidir ki; Türkiye halkı her medeni ve kabiliyetli millet gibi, kayıtsız şartsız hür ve bağımsız yaşamaya kesin olarak karar vermiştir. Bu tamamen doğru kararı bozmaya yönelik her kuvvet, Türkiye'nin ebedi düşmanı kalır. Bu hususta medeniyet ve insanlık dünyasının saf ve temiz vicdanı muhakkak Türkiye ile beraberdir. ( 1922 )

Milletimiz hiçbir vakitte düşmanlarımızın kabul ettiği gibi hukukuna ve istiklâline yabancı değildir. Aksine milletimiz büyük bir aşk ile ve aşk bağı ile, vicdan bağı ile istiklâl ve haysiyetine bağlıdır ve yine milletimiz içerdeki cahil ve gafillerin ve hainlerin kabul ve ifade etmek istedikleri şekilde değildir. ( 1921 )

Türkiye Devleti ve Türkiye'de yaşayan halk kayıtsız şartsız bağımsızdır ve kayıtsız şartsız bağımsızlığını korumak için mücadele eder. ( 1921 )

Türkiye halkı ırksal veya dinsel ve kültürel yönden birleşmiş, bir diğerine karşı karşılıklı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve kaderi, geleceği ve menfaatları ortak olan bir toplumdur. ( 1922 )

Türk Yurdu



Türk milleti Asya'nın batısında ve Avrupa'nın doğusunda olmak üzere kara ve deniz sınırları ile ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına ( Türk Eli ) derler. Türk yurdu daha çok büyüktü, yakın ve uzak zamanlar düşünülürse Türk'e yurtluk etmemiş bir kıta yoktur. Bütün dünyada; Asya, Avrupa, Afrika ve hatta Amerika Türk atalarına yurt olmuştur. Bu gerçekler eski ve özellikle yeni tarih belgelerinde yer almaktadır. Bugünkü Türk milleti, varlığı için bugünkü yurdundan memnundur.

Çünkü Türk; derin ve şanlı geçmişin; büyük, kudretli atalarının kutsal miraslarını bu yurtta da muhafaza edebileceğindeno mirasları, şimdiye kadar olduğundan çok fazla zenginleştirebileceğinden emindir. ( 1929 )

Yurt toprağı! Sana herşey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk milletini sonsuza kadar yaşatmak için verimli kalacaksın. Türk toprağı! Sen, seni seven Türk milletinin mezarı değilsin. Türk milleti için yaratıcılığını göster. ( 1930 )

Türkiye halkı mütevazi milli sınırları içinde bütün uygar insanlar gibi tam anlam ve kapsamıyla hür ve bağımsız yaşayacaktır. ( 1922 )

Milli Ahlakçılık



Bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir sosyal toplum halinde yaşatan veya bir milleti esaret ve sefalete terkeden şey terbiyedir.

Terbiye kelimesi yalnız olarak kullanıldığı zaman herkes kendine göre bir anlam çıkarır. Ayrıntıya girişilirse terbiyenin hedefleri, amaçları çeşitlenir. Meselâ dini terbiye, milli terbiye, milletlerarası terbiye... Bütün bu terbiyelerin hedef ve gayeleri başka başkadır... Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni nesle vereceği terbiye milli terbiyedir... ( 1924 )

Not: Bazı kaynaklarda Eğitim alnında kullanıldığı için; eğitim bahsine de konulmuştur.

Milli ahlakımız, medeni esaslarla ve hür fikirlerle beslenmeli ve kuvvetlendirilmelidir... Tehdit esasına dayalı ahlak, bir fazilet olmaktan başka itimada da layık değildir.

Türk Milletinin Milli Hissi



Türk milleti, milli hissi, dini hisle değil, fakat insani hisle yan yana düşünmekten zevk alır. Vicdanında, milli hissin yanında insani hissin şerefl yerini daima muhafaza etmekle iftihar eder. Çünkü, Türk milleti bilir ki, bugün medeniyet tolunda bağımsız ve fakat, kendilerine paralel yürüdüğü tüm medeni milletlerle, karşılıklı olarak insani ve medeni ilişki, elbette gelişmemizin devamı için de lazımdır. Ve yine bilinmektedir ki, Türk milleti, her medeni millet gibi, geçmişin bütün devirlerinde keşifleriyle, icatlarıyla, medeniyet dünyasına hizmet etmiş insanların, milletlerin kıymetini takdir ve hatıralarını saygı ile korur. Türk milleti, insanlık dünyasının samimi bir ailesidir. ( 1929 )

Türk Milletinin Oluşmasında Etken Olan Unsurlar

Türk milletinin oluşmasında etkili olduğu görülen doğal ve tarihi olaylar şunlardır:



* 1. Siyasi varlıkta birlik

* 2. Dil birliği

* 3. Yurt birliği

* 4. Irk ve kök birliği

* 5. Tarihi yakınlık

* 6. Ahlakî yakınlık

Türk milletinin oluşmasında var olan bu şartlar diğer milletlerde tam olarak yok gibidir. Daha genel bir tanım yapabilmek için, diyelim ki, bir topluma millet diyebilmek için bu şartlar aynı zamanda tamamen veya kısmen bir arada bulunması lazımdır.

Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında oluşmadıklarına göre, Türk milletinde yaptığımız gibi, diğer her millet ayrı olarak incelenmedikçe milliyet fikrini genel ve bilimsel olarak tanımlamak güçtür. Çünkü, tespit ettiğimiz şartlar insanların millet haline gelmesine genellikle yardım etmişlerdir. Fakat, bu meydana geliş şeklinden başka, adeta bu şartların etkisini dikkate almadan meydana gelen milletler de vardır... Türklerin, her şeye rağmen, bütün devirlerde milli dayanışmayı ve bağlılığını korumuş olması hemen hemen devamlı savaş halinde bulunmasındandır. Son inkılap senelerindeki birlik kuvvetinde, savaş halinde bulunmanın etkisi önemlidir. Bu bilgilere göre savaş, kavimlerin birleşmesinde en kuvvetli bir etkendir... Siyasi varlığımız dışında, başka ülkelerde, başka siyasi gruplarla isteyrek veya istemeyerek kader birliği etmiş, bizimle dil, ırk, kök birliğine sahip ve hatta yakın, uzak tarih ve ahlak yakınlığı görülen Türk toplumları vardır. Tarihin bin bir olayının sonucu olan bu durum, Türk milleti için üzücü bir hatıradır. Fakat Türk milletinin tarihen ve ilmen oluşmasındaki asaleti, dayanışmayı asla bozamaz. ( 1929 )

Milli Birlik ve Beraberlik

* Düşman süngüsü altında milli birlik olmaz( 1919 )

* Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki, bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için herşeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa, başarılı olmaması mümkün değildir. Elbette başarılı olur. Başarılı olmaz ise o millet ölmüş demektir. Şu halde millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça başarılı hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz. ( 1919 )

* Toplu bir milleti istila etmek darmadağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir. ( 1919 )

* Birlik ve emelde kararlı olan ve ısrar eden millet, kendini beğenmiş ve saldırgan her düşmanı, eninde sonunda gurur ve saldırganlığına pişman edebilir. ( 1927 )

* Milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlatlarıdır. Millet analarıyla, babalarıyla, hemşerileriyle mücadeleyi kendisine ideal kabul etti. Biliyorsunuz ki, asırlarca meydana gelen mücadeleler ve bunların neticeleri olarak da büyük tarihi zaferler vardır. Fakat o zaferleri kazananlar kendi ideallerinin değil, şunun bunun hırsı peşinde kul köle olarak bulunmuşlardır. Halbuki milli mücadelede kişisel hırsla değil, milli ideal, milli onur, gerçek etken olmuştur. ( 1925 )

* Milli hedefler, milli irade yalnız bir kişinin düşünmesinden değil, bütün milletin arzularının, emellerinin birleşmesinden ibarettir. ( 1923 )

* Diyarbakır'lı, Van'lı, Erzurum'lu, Trabzon'lu, İstanbul'lu, Trakya'lı ve Makedonya'lı, hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır. ( 1932 )

* Bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti hakkını, saygınlığını, şerefini, tanıtmaya kudreti vardır. Türk vatanının bir karış toprağı için bütün millet bir vücut olarak ayağa kalkar. Saygınlığının bir zerresine, vatanın bir avuç toprağına yapılacak saldırının bütün varlığına vurulmuş darbe olacağını... Türk milletinin farketmediğini sanmak hatadır.

* Gerektiğinde vatan için tek bir kişi gibi tek vücut olmuş azim ve karar ile çalışmasını bilen bir millet, elbette büyük geleceğe layık ve aday olan millettir. ( 1927 )

* Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelen didinmeler boğulmaya mahkumdur. Türk milleti kendini ve memleketin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.

* O şimdiye kadar olduğu gibi doğru yolu görür. Onu yolundan saptırmak isteyenler, ezilmeye, kahredilmeye mahkûmdur. Bu hususta, köylü, işçi ve özellikle kahraman ordumuz candan beraberdir. Bunda kimsenin şüphesi olmasın. ( 1929 )

* Beni seven arkadaşlarıma tavsiyem şudur: Şahsınız için değil fakat mensup olduğunuz millet için el birliği ile çalışalım; Çalışmaların en yükseği budur.

* Millet tümüyle manevi bir şahıs halinde tek bir kitle olarak ortaya çıktı ve bu yüce birliği koruyarak ona düşman olanları ortadan kaldırdı. ( 1923 )

* Bir amaca doğru yürürken, kişisel düşünce ve çıkarları, bir tarafa bırakarak, el ele vermek icap eder; başarının sırrı budur. Unutulmamalıdır ki, bizlerin gerçek görevi toplumumuzun gelecekteki yüksek menfaatlerini sağlamaya çalışmaktır.

* Memleketin huzuru, milletin kurtuluş amacı noktasında, birlik ve dayanışması sağlanmadıkça, ne dış düşman istilalarının köklerini kurutmaya çalışmak mümkündür ve ne de bundan esaslı bir fayda ve sonuç beklenmelidir... ( 1927 )

* Gerçek şudur ki her kişisel şeref, saygınlık ve kahramanlık hiçbir kişinin değildir, bütün bu kişilerden oluşan ulusundur. ( 1937 )

Milliyetler Prensibi



* Milliyet meselesi, kişisel ve ortak hürriyet meselesidir. O halde meseleyi prensip halinde ifade edelim: Bir milletin, diğer milletlere oranla, doğal veya sonradan kazanılmış, özel karakter sahibi olması, diğer milletlerden farklı bir özellik göstermesi genellikle onlardan ayrı olarak onlara paralel gelişmeye çalışması niteliğine milliyetler prensibi denilir.

* Bu prensibe göre her fert ve her millet kendi hakkında iyi niyet, topraklarına bizzat kayıtsız sahip çıkmayı istemek hakkına ve bu hakkın kullanılmasını önleyen veya sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak hak ve hürriyetine sahiptir. Bu prensip, bize hangi milletlerin hür, hangilerinin hürriyetinden şu veya bu şekilde yoksun olduklarını, yani millet adını taşımaya layık olmadıklarını kolaylıkla gösterir. ( 1929 )

* Her milletin kendine özgü geleneği, kendine özgü adetleri, kendine göre milli özellikleri vardır. Hiç bir millet aynen diğer bir milletin taklitcisi olmamalıdır. Çünkü böyle bir millet ne taklit ettiği milletin aynısı olabilir, ne kendi milliyeti içinde kalabilir. Bunun sonu hiç şüphe yokki hüsrandır. ( 1923 )

Türk Milliyetçiliği



* Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve ilişkilerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla bir uyum içinde yürümekle beraber, Türk toplumunun özel karakterini ve başlı başına bağımsız kimliiğini korumaktır. ( 1930 )

* Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk toplumudur. Bu toplumun fertleri ne kadar Türk kültürü ile dolu olursa, o topluma dayanan Cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.

* Biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere hürmet eder ve saygı duyarız. Onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. Bizim milliyetperverliğimiz her halde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik değildir. ( 1920 )

* Memleketin ve inkılâbın içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı güvenliği için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması lazımdır. ( 1931 )

* Benim için en büyük korunma noktası ve şefaat kaynağı milletimin sinesidir. ( 1919 )

* Benim hayatta yegane onur kaynağım, servetim, Türklük'ten başka birşey değildir.

* Bu memleket tarihte Türk'tü, bugün Türk'tür ve sonsuza kadar Türk olarak yaşayacaktır. ( 1923 )

* Türk! Öğün. Çalış. Güven. ( 1935 )

* Türklük esastır. Bu varlığı, tarih içinde araştırmak birbirine bağlı bir tarih içinde tespit edilecek Türk medeniyeti ile öğünmek, yerinde olur. Fakat, bu öğünmeye layık olmak için, bugün çalışmak lazımdır. Her alanda, özellikle medeniyet dünyasına eser vermek için çalışkan olmayı hedef tutmak lazımdır.

* Anasının ve babasının soyluluğu ile övünen Teodoz, İtalya yarımadasına inmek isteyen Türk Atilla'ya barış görüşmesinden önce sormuş: "Siz hangi soylu ailedensiniz?" Atilla da ona cevap vermiş "Ben soylu bir milletin evladıyım" işte benim cevabım da size budur.

* Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, önce bizim kendi benliğimize ve milletimize bu saygıyı hissen, fikren, fiilen bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır. ( 1923 )

* Bu millet gerçek eğilimine karşıt düşünceye sapanlara ilgi göstermektedir. Özellikle bununla bugün çok kıvançlıyım. ( 1925 )

* Giriştiğimiz büyük faaliyetlerde, milletimizin yüksek kabiliyetli ve yüksek bilinci başlıca yol göstericimiz ve başarımızın kaynağı olmuştur. 1926 )

* Bu millet kılı kıpırdamadan dava uğruna ve benim uğruma, canını vermeye hazır olmasaydı ben hiçbir şey yapamazdım.

* Biz milliyet fikirlerini uygulamada çok gecikmiş ve çok ihmal etmiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla çalışmak suretiyle gidermeye çalışmalıyız. Bilirsiniz ki, milliyet teorisinin, milliyet idealinin yok olmasına çalışan teorinin dünya üzerinde uygulanma imkanı bulunamamıştır. Çünkü, tarih, olaylar ve gözlemler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin egemen olduğunu göstermiştir. Ve milliyet prensibi aleyhindeki büyük çapta gerçek tecrübelere rağmen yine milliyet hissinin öldürülemediği, kuvvetle yaşadığı görülmektedir. ( 1923 )





 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol