İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Rusya Turkleri
 


RUSYA




DEVLET ADI : RUSYA FEDERASYONU
BAŞKENTİ : MOSKOVA
NÜFUSU : 147.800.000
YÜZÖLÇÜMÜ : 17.075.000km2
RESMİ DİLİ : RUSÇA
DİNİ : HIRİSTİYAN ORTODOKS,İSLAM
PARA BİRİMİ : RUBLE

Kuzeyinde Kuzey Kutbu, batısında Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Beyaz Rusya, Ukrayna ve Baltık Denizi, güneyinde Kuzey Kore, Kazakistan, Moğolistan, Çin, Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi ve Karadeniz, doğusunda Japonya ve Pasifik Okyanusu ile çevrili olan Rusya Federasyonu, genişliği itibarıyla dünyanın en büyük ülkesi. Sınırları içinde yüz kadar etnik topluluk yer alan Rusya Federasyonu, nüfus itibarıyla da dünyanın 5'inci büyük ülkesidir.

Rusya'nın bilinen tarihi, 5'inci yüzyıldan itibaren bugünkü Rusya topraklarına göç eden Slav kabileleriyle başlar. İlk Rus devleti olan Kiev Prensliği, 9'uncu yüzyılda İskandinavyalılar tarafından, Kiev ve Novgorod merkezli olarak kuruldu. Bu devlet, 988'de Hıristiyanlığı kabul etti. Ülke toprakları 13'üncü yüzyılda, bölgedeki diğer ülkeler gibi, Moğol saldırılarına uğradı. Moğol istilasından sonra, Moskova Prenslikleri ve büyük düklerin yönetiminde yeniden sahneye çıkmaya başlayan Rusya, 15'inci yüzyıl başlarından itibaren Altınordu Devleti'nin yıkılmaya yüz tutmasından da faydalanarak, bölgede hakim olmaya başladı.

Rusya, aynı asırdan itibaren Osmanlı İmparatorluğu ile sıcak temasa geçti. İstanbul'u fethederek Doğu Roma İmparatorluğu'na son veren Fatih Sultan Mehmet, Rus Knezliklerinin güneyindeki Kırım Hanlığı'nı imtiyazlı beylik olarak Osmanlı'ya bağlayıp, Hanlığı, her yıl Ruslar üzerine akınlar yapmakla görevlendirdi. Daha sonraki yıllarda, özellikle Papalığın yönlendirmesiyle Türklere karşı birleşen Rus Knezlikleri, 16'ıncı yüzyılda Çarlık Rusyası'nı oluşturdular ve 1547'de Korkunç İvan ilk Rus Çarı ilan edildi. Çarlık, kendisini Doğu Roma'nın varisi saydı.

Çar İvan, ilk olarak Kazan Hanlığı topraklarını,ardından da 1556'da Astrahan Hanlığı'nı Rusya'ya bağladı. Daha sonra Baltık Denizi'ne açılmak için Litvanya topraklarına girdi. Ancak bu işgal, İsveç ve Polonya ile Rusya'yı karşı karşıya getirdi. Mağlup olan Rusya,iç karışıklar yaşadı. Korkunç İvan'ın ölümü, Çarlığı yıkılmanın eşiğine getirdi. Polonya kuvvetleri 1610'da Rusya'yı işgal etti. Ancak halk direndi. Çar seçilen Romanov ailesinden Mihail Fyodoroviç, düzeni yeniden sağladı. İsveç'le 1617'de ve Polonya ile 1618'de barış anlaşması yapan Rusya, bütün Avrupa'yı sarsan Otuz Yıl Savaşları'nın dışında kaldı. Mihail Fyodoroviç, düzeni yeniden sağladı. İsveç'le 1617'de ve Polonya ile 1618'de barış anlaşması yapan Rusya, bütün Avrupa'yı sarsan Otuz Yıl Savaşları'nın dışında kaldı.

İlk Osmanlı-Rus savaşı, Rusya'nın 1677'de Kırım Hanlığı ile Ukrayna arasındaki topraklara saldırmasıyla başladı. Osmanlı Ordusu, 1677-1678'de Çehrin Seferi'ne çıkarak, Rusları ve Lehlileri yendi. Moskova elçileri 1681'de Kırım Hanı'na gelerek, bir daha Osmanlı ve Kırım topraklarına saldırmama konusunda anlaşma imzaladılar. Kırım Hanı'nın Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı ikna etmesiyle ilk Osmanlı-Rus anlaşması olan Bahçesaray Barışı, 11 Şubat 1681'de imzalandı. Osmanlı'nın 1683'teki Viyana başarısızlığını fırsat bilen Ruslar, Papalık, Avusturya, Venedik ve Lehistan'ın Osmanlı aleyhine kurduğu Mukaddes İttifak'a katıldı. Takip eden 13 yılda yapılan savaşlar sırasında Rusya, Çar Petro (1682-1725)'nun (Deli Petro) gayretleriyle gelişip, güçlendi.

Petro,Osmanlı'nın Kutsal lttifak devletleriyle savaşmasından faydalanarak, 1695'te Azak Kalesi'ne saldırdı.Azak Kalesi'ni 1696'da alan Ruslar, o dönem de bir Türk Gölü durumunda olan Karadeniz'e açılan bir pencere elde etmiş oldular.

1700'de imzalanan İstanbul Anlaşması'yla, Azak Kalesi ve çevresi Rusya'ya bırakıldı. Çar Petro, bu tarihten sonra Baltık Denizi'ne yöneldi. Rusya ile İsveç arasındaki Büyük Kuzey Savaşı 1700-1721'de yapıldı. Başlangıçta mağlup olan Ruslar, 1709'da Poltava Savaşı ile üstünlüğü ele geçirdi, Bu sırada Rus Ordusu'nun sınır tecavüzü üzerine 9 Nisan 1711'de Osmanlı Ordusu, Rusya üzerine sefer düzenledi. Prut Nehri boyunda yapılan Prut Savaşı'nı kaybeden Çar Petro komutasındaki Rus Ordusu, anlaşma isteğinin Baltacı Mehmet Paşa tarafından kabul edilmesiyle, imha olmaktan kurtuldu. Anlaşma ile Azak Kalesi ve çevresi tekrar Osmanlılara verildi. Ancak Ruslar, 1 Temmuz 1736'da ikinci defa Azak Kalesi'ni zaptetti. Azak Savaşı, 18 Eylül 1739'da Belgrad Anlaşması'yla sona erdi. Anlaşmayla Azak Kalesi yıktırılıp, bölge, Osmanlılar ile Rusya arasında tarafsız bölge haline getirildi.

Çariçe İkinci Katarına (1762-1796) zamanında, Osmanlı İmparatorluğu, Rusya'nın Polonya'ya yerleşmesini engellemek için bu ülkeye sefer düzenledi. 1769 yılının Şubat ayında, Kırım Hanı Giray'ın orduları Güney Rusya'ya girerek, Rus ordusunu yendi. Bu savaşta, 100 binden fazla Rus esir alındı. Ancak savaşın ilerleyen dönemi Osmanlı aleyhine gelişti. 5 yıl süren ve 21 Temmuz 1774'te Küçük Kaynarca Anlaşması'yla sona eren bu savaş, ilk defa halkı Müslüman ve Türk olan toprakların elden çıkması ve 300 yıldır Anadolu'nun kuzey kalesi durumunda olan Kırım Hanlığı ile Kuban ve Bucak Tatarlarının, 'sözde müstakil olma kaydıyla' Osmanlı'dan koparılmasıyla neticelendi.

Ruslar, 1783'te Kırım Hanlığı'nı işgal ederek, kadın ve çocuk demeden, 30 binden fazla insanı öldürdü ve 1784'ten itibaren, Kırım'a tamamen hakim oldu. Bunun üzerine birçok Kırım Türkü, Osmanlı topraklarına göç etti.

Osmanlı Devleti, Kırım'ı kurtarmak için, 1788'de Sultan Birinci Abdülhamit zamanında Rusya'ya altıncı seferi düzenledi. Ancak Avusturya'nın, Rusya'nın müttefiki olarak Osmanlı'ya savaş açması, Osmanlı'nın yenilmesine sebep oldu. Bunun sonucu 10 Ocak 1792'de imzalanan Yaş Anlaşması'yla Kırım Hanlığı, Rusya'ya bırakıldı.

Osmanlı'nın Üçüncü Selim döneminde güçlenmeye başlamasından endişelenen Ruslar, Sırpları isyana teşvik ettiler. Bu isyanla 13 Aralık 1806'da Belgrad düştü. Hemen ardından Ruslar Besarabya'da Bender ve Hotin kalelerini alıp Tuna boylarını istila ettiler.

Osmanlı Devleti 22 Aralık 1806'da Rusya'ya savaş açtı. 1807'de Tiflis'ten hareket eden Rus Ordusu, Temmuz başlarında Arpaçay'ı geçerek Kars Kalesi'ne saldırdı. Osmanlı Ordusu tarafından püskürtülen Ruslar büyük kayıp vererek, Arpaçay gerisine çekildi. 1810 yazında Ahılkelek üzerinden saldırıya geçen Ruslar, bu kaleyi alamayınca, Ahıska'yı kuşattılar. Bu sırada Almanya'yı istila eden Napolyon Bonapart'ın Moskova'ya sefer düzenlemesi üzerine, Ruslar Osmanlı ile barış istediler. 28 Mayıs 1812'de imzalanan Bükreş Anlaşması'yla Kuzey Boğdan Ruslara, Güney Boğdan ise Osmanlılara bırakıldı.

Fransız Orduları Moskova önlerine kadar ilerlediyse de, yoğun kış şartları yüzünden geri çekilmek zorunda kaldı. Napolyon'a karşı kazanılan zafer, Rusya'yı Avrupa'nın önde gelen devletlerinden biri yaptı.

Bundan sonra Çar Birinci Nikola Iran, Osmanlı, Polonya ve Kafkasya üzerine seferler düzenledi.Sultan Mahmut'un 1826'da Yeniçeri Ocağını ortadan kaldırması ve 1827'de Fransa, İngiltere ve Rusya'nın oluşturduğu Haçlı donanmasının Navarin'deki Osmanlı-Mısır donanmasını yakması, Osmanlı'nın kara ve deniz gücünü büyük ölçüde azaltmıştı. Bunu fırsat bilen Rusya, 26 Nisan 1828'de Osmanlı'ya savaş ilan etti Rumeli'de Slavların desteğiyle Edirne'ye; doğuda da Gürcü ve Ermenilerin desteğiyle Bayburt ve Muş'a kadar ilerleyen Ruslar, 17ay süren bu işgaller sırasında Osmanlı topraklarında büyük vahşet ve katliam yaptılar. 14 Eylül 1829'da imzalanan Edirne Anlaşmasıyla, Tuna ağzındaki kaleler Ruslara bırakılarak Prut Nehri sınır kabul edildi.

Anadolu cephesinde de ilk defa Ruslara toprak verilerek, Çıldır, Ardahan ve Posof'un kuzeyi sınır yapıldı. Ayrıca Rusya, Boğazlar üzerinde denetim kurma ve Akdeniz'e inme yönünde önemli kazançlar sağladı. Osmanlı Devleti, bir ara Boğdan ve Eflak Prenslikleri'ni ele geçirmek isteyen Rusya üzerine sefer düzenledi. Kırım Harbi olarak bilinen bu savaşın ardından 30 Mart 1856'da, Rusya'nın toprak ve maddi kaybıyla sonuçlanan, Paris Anlaşması imzalandı.

Rusya'nın bundan sonraki stratejisi, Osmanlı Devleti içindeki Slav kökenli Ortodoks azınlıkları Osmanlı aleyhine kışkırtmak şeklinde gelişti. Daha sonra Rusya 1877'de Osmanlı Devleti'ne savaş açtı. Tarihe '93 Harbi' olarak geçen bu savaş, 3 Mart 1878'de Yeşilköy Anlaşması ile sonuçlandı. Anlaşmayla Bulgaristan bağımsızlığını elde etti. Bu arada Rusya, Türkistan'da 1860'lı yıllarda başladığı yayılma politikası neticesinde, 1880'li yıllara kadar, Hazar Denizi'nin doğusundaki Türkmen topraklarını işgal etti. Japonya ve Çin ile de birçok anlaşma imzalayan Rusya, Sahalin ve Kuril Adaları ile Amur Irmağı Vadisi gibi önemli noktaları ele geçirdi.

1900'deki Boxer Ayaklanması sırasında, Rus Askerleri Mançurya'ya girince, Japonya ile başlayan rekabet savaşa dönüştü ve Şubat 1904'te savaş başladı. Japonya karşısında yenilgiler alan Rusya, ülkede başlayan devrimci hareketlerin de zorlamasıyla, 5 Eylül 1905'te barış yapmak zorunda kaldı. Ekim 1905'te başlayan demiryolu işçileri grevi, giderek ülke geneline yayıldı ve Petersburg Sovyeti'nin kurulmasıyla, devrimci hareket en yüksek noktaya ulaştı.

Çar Ikinci Nikola, bu gelişme karşısında meşruti bir anayasa ve seçilmiş meclis sözü verdi. Bir süre sonra işçi hareketi bastırıldı. Nisan 1906'da yapılan seçimlerde, liberal ve sol muhalefet mecliste çoğunluğu elde etti. Köklü reformlar isteyerek, Çarlık hükümetiyle ters düşen bu meclis, iki ay geçmeden dağıtıldı. Daha sonra seçilen ikinci meclisin ömrü de 3 ay oldu. Üçüncü ve dördüncü meclisler ise, genellikle Çarlık hükümetinin politikalarını destekledi. Uzakdoğu'da Japonya ile savaşa son veren Rusya, 1906'dan sonra Balkanlar üzerinde nüfuz kazanmak için Avusturya ile mücadeleye girişti. Bu durum, Rusya'nın, İngiltere ve Fransa yanında Birinci Dünya Savaşı'na girmesine neden oldu.

Osmanlı Devleti'nin Almanya ve Avusturya'nın müttefiki olarak savaşa girmesiyle, Kafkasya'da yeni bir cephe açıldı. 1917'de Moskova'da başlayan grev, asker ve subayların desteklemesiyle, Şubat Devrimi olarak bilinen ayaklanmaya dönüştü. Devrim sonucu Prens Lvov başkanlığında kurulan geçici hükümete bağlı birliklerce Piskov'da kuşatılan Çar Nikola'nın 15 Mart 1917'de tahttan çekilmesiyle, Çarlık rejimi tarihe karıştı.

Boğazlardan gelen ikmal desteğinden mahrum kalan Rusya, Batıdaki cephelerde mağlubiyetler almaya başladı. 7 Ekim 1917'de komünist ihtilal patlak verdi. Vladimir llyich Lenin önderliğindeki komünistler, hükümeti ve meclisi lağvederek, komünist yönetimi kurdular. Lenin, biraz soluk alabilmek için, İtilaf Devletleri'nin baskılarına rağmen, Almanya ile barış görüşmeleri yaptı, 3 Mart 1918'de imzalanan Brest-LitovskAnlaşması ile Rusya; Baltık bölgesi, Polonya, Ukrayna ve Kafkaslar'dan çekildi. Anlaşmanın ardından Bolşeviklerin iktidarını yerleştirme çabaları, Mayıs 1918'de iç savaşın başlamasına yol açtı.

Bolşeviklerin Kızılordu'su, Menşeviklerin Beyaz ordu'sunu yendi. Kızıl ordu'nun kazandığı zafer, Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'da Sovyet yönetimleri kurulmasını sağladı. Bu arada Almanya'nın yenilmesiyle kurulan Estonya, Letonya ve Litvanya cumhuriyetleri, İtilaf Devletleri'nin desteğiyle varlıklarını sürdürdüler. Sınır problemi yüzünden çıkan Rus-Polonya savaşında Kızıl ordu mağlup oldu ve Mart 1921'de yapılan Riga Anlaşması ile Ukrayna ve Beyaz Rusya topraklarının büyük bölümü Polonya'ya bırakıldı.

Birinci Dünya Savaşı sonrası, İstiklal Savaşı başlangıcında kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Rusya'daki komünist yönetim arasında, 16 Mart 1921'de Moskova'da, Türk-Sovyet Dostluk Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla Batum, Sovyetlere dahil olan Gürcistan'a bırakıldı ve Kars'ın doğusundaki Arpaçay Irmağı sınır olarak belirlendi.

Aralık 1922'de, Rusya'nın önderliğinde, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu. Lenin döneminde, komünist sistemin yerleştirilmesi uğruna, çeşitli milletlere mensup çok sayıda insan katledildi. Daha sonra yönetime gelen Stalin dönemindeki katliamlar çok daha büyük oldu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar, 1941 'de Rusya'ya saldırarak Leningrad(St. Petersburg)'ı kuşattılar. Ancak uzun süren kuşatma, ağır kış şartları yüzünden neticesiz kalınca, sonraki 2 yıl içinde Ruslar Almanları Doğu Avrupa ve Balkanlardan çıkardılar. Rusların İkinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkmasında, İngiliz ve Amerikalıların büyük rolü oldu.

Stalin'den sonra yerine geçen Kruşçev, Polonyalılar ve Macarlar üzerinde büyük baskı uygulayarak, kontrolünü güçlendirdi. 1964'te Kruşçev'in yerine Leonid Brejnev geçti. Brejnev döneminde, 1968'de Kızılordu Çekoslavakya'yı işgal etti. İşgal sırasında binlerce insan öldürüldü. İlerleyen 'SoğukSavaş' yıllarında, yayılmacı karakterini sürdüren SSCB, büyük ölçüde silahlandı. 1980'de Kızılordu Afganistan'ı işgal etti.

Ancak Afganlı Mücahitlerin büyük direnişi sonunda, bu işgal başarıya ulaşamadı ve Kızılordu geri çekilmek zorunda kaldı.

Sovyetler Birliği'nin son yöneticisi olan Mihail Gorbaçov, Birliğin çöküşünü görerek, 1987 yılından itibaren Glasdnost (açıklık) ve Perestroika (yeniden yapılanma) politikalarını uygulamaya koydu. 1989'dan itibaren, başta Baltık ülkeleri olmak üzere, Sovyetler Birliği'ni oluşturan cumhuriyetler arka arkaya bağımsızlıklarını ilan ettiler. 17 Mart 1991'de, Rusya Federasyonu'nu oluşturan 15 muhtar cumhuriyette referandum yapıldı. Referandumda, seçime katılanların yüzde 77'si, Rusya Federasyonu'nun devamı yönünde oy kullandı.

Bu arada, Mihail Gorbaçov Sovyetler Birliği'nin yönetiminde bulunurken, Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı'na da Boris Yeltsin seçildi. Sovyetler Birliği'ne bağlı cumhuriyetlerin bağımsızlık ilanı üzerine, 8 Aralık 1991'de biraraya gelen Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Beyaz Rusya, Bağımsız Devletler Topluluğu'nu oluşturdular. 17 Aralık'ta da Yeltsin ile Gorbaçov, Sovyetler Birliği'nin 31 Aralık 1991'den itibaren resmen dağılmasına karar verdiler.

Böylece 74 yıl süren komünist dönem de tarihe karıştı. 1996 rakamlarına göre 147 milyon 800 bin olan Rusya Federasyonu nüfusunun yüzde 80'ini Slavlar meydana getirir. Geriye kalan Slav olmayan nüfusun önemli bölümünü ise Türkler oluşturur Rusya Federasyonu içinde yaşayan Türk topluluklarının başında da Başkurtlar, Çuvaşlar, Tatarlar, Yakutlar, Karaçay-Balkarlar, Nogaylar, Kumuklar, Avarlar, Stavropol Türkmenleri ve Ahıska Türkleri gelir. Federasyon içindeki Türkler, genellikle Volga bölgesi ile Urallar ve Güneybatı Sibirya'da yaşamaktadır. Federasyon içinde ayrıca çok sayıda Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen ve Azeri Türkü de bulunmaktadır.

Başkent Moskova (nüfusu 8 milyon 881 bin) dışında, Rusya'nın önde gelen şehirlerinden bazıları St. Petersburg, Kazan, Samara, Saratov, Rostov, Volgagrad, Astrahan, Stavropol ve Krasnodar'dır

NOVOROSSİSK:

Rusya Federasyonu'nun güneybatı kesimindeki Krasnodar bölgesinde, Büyük Kafkaslar'ın batı ucunda kurulu bir liman kenti. Karadeniz kıyısındaki Tsemes koyunun iç kesiminde yer alan şehir, 12 ve 14'üncü yüzyıllar arasında küçük bir Ceneviz yerleşim birimiydi. Osmanlı Devleti bu bölgeyi 15'inci yüzyıl da fethederek, 16'ıncı yüz yılda' Soğucak' adıyla bir kale kurdu. Ancak bu kale, 1808'de Rusların eline geçti. Bugün bu kaleden herhangi bir eser bulunmuyor.

Bugünkü Novorossisk, bölgedeki pek çok şehir gibi, savunma amaçlı kurulan kalenin etrafında, 1838 yılından itibaren inşa edildi. Özellikle 1888'de, Rostov'dan gelen demiryolunun ulaşmasından sonra Novorossisk, bir liman kenti olarak gelişmeye başladı. Kent, Birinci Dünya Savaşı sırasında Batı Avrupa'ya tahıl ihraç eden iki şehirden biriydi(Diğeri Odessa). İç savaş döneminde, General Anton Denikin komutasındaki Bolşevik karşıtı askerler tarafından ele geçirildi. Fakat şehir, Mart 1920'de Kızılordu tarafından alındı. Novorossisk, İkinci Dünya Savaşı sırasında da, Eylül 1942- Eylül 1943 arasında Almanların elinde kaldı.

Şehirde yer alan donanma üssü, gemi tersaneleri, soğutma tesisi ve tahıl ambarları, Novorossisk ekonomisi için büyük önem taşıyor. Ancak, şehir ekonomisinin can damarı, buradan uluslararası pazara petrol taşıyan boru hatları. Bölge ülkelerindeki petrolün büyük bir bölümü, Novorossisk limanından uluslararası piyasaya ulaştırılıyor. Şehir ayrıca Rusya'nın en büyük çimento üretim merkezi ünvanını da taşıyor. Novorossisk'in nüfusu 1991 itibarıyla 188 bin 600.

DON NEHRİ:

Rusya Federasyonu'ndaki önemli ırmaklardan biridir. Moskova'nın güneyindeki yaylalardan Tura yakınlarında doğan Don Nehri, ormanlık araziler boyunca güneye doğru akar. Voronej şehrinden geçerek, aynı isimli nehir kolunu da aldıktan sonra, geniş stepleri sulayarak doğuya döner ve Volga Nehri'ne 100 kilometre kadar yaklaşır. Buradan güneye, daha sonra da güneybatıya yönelen Don Nehri, en önemli kolu olan Donets'i de aldıktan sonra, bir delta yaparak Azak Denizi'ne dökülür.

Volga Nehri'ne Don-Volga Kanalı'yla bağlanan Don Nehri, üzerinden geçen gemilerin açık denizlere ulaşması için son derece önemli bir hattır. Rusya'nın, güneydeki önemli şehirlerinden olan Rostov'un da üzerinde kurulu bulunduğu Don Nehri, balık bakımından zengindir. 160 bin mil karelik bir alanı sulayan Don Nehri'nin uzunluğu bin 967 kilometredir.

1952'de 102 kilometre uzunluğundaki Don-Volga Kanalı'nın açılmasıyla, Hazar Denizi, Azak Denizi ve Karadeniz'e bağlandı. Don-Volga Kanalı ile Rostov arasındaki bölgede yapılan Tsimlianski Baraj Gölünde 12 milyar 600 milyon metreküp su tutulmakta ve buradaki hidrolik santralle elektrik üretilmektedir. Ayrıca, barajdan, 6 kilometrelik bir yeraltı kanalıyla alınan su, çevredeki arazilerin sulanmasında kullanılmaktadır. Yüzölçümü 12 bin kilometrekare olan Baraj Gölü, Rusya'nın en büyük yapay gölüdür.

Don Nehri'nin taşıdığı su, donma olayı yüzünden kışın azalır. Kasım ayında saniyede 193 metreküpe düşen Don Nehri'ndeki su akışı, Nisanda karların erimesiyle yükselmeye başlayarak, saniyede 3 bin 538 metreküpe ulaşır. Yazın sulama ve yüksek oranlı buharlaşma yüzünden bu akış 181 metreküpe kadar düşer. Denize yakın bölgelerde akış hızı iyice ağırlaşan Don Nehri, bu yüzden 'Sakin Don' olarak nitelendirilir.

ROSTOV

Rusya Federasyonu'nun güneyinde, Don Nehri üzerinde, Azak Denizi kıyısında kurulu olan ve 'Rostov Na Donu' olarak da bilinen şehir. Nüfusu, 1989 itibarıyla 1 milyon 20 bin olan Rostov ve limanının önemi, 1952'de Don-Volga Kanalı'nın açılmasıyla, iyice arttı. Liman, Orta Rusya ve Ural'dan gelen önemli bir iç trafiği çekmekte; kereste, tahıl, petrol ve maden nakliyesine imkân tanımaktadır.

Bugünkü Rostov'un kurulu bulunduğu bölge, tarihte birçok olaya tanık olmuş bir mekân. Şehir halkının büyük bölümünü oluşturan ve Don Kazakları olarak bilinen insanların kökeni, Rusya içindeki toprağa bağlı kölelere (serfler) dayanıyor. 14 ile 17'inci yüzyıllar arasında, Merkezî Rusya'daki serflerin önemli kısmı, Güney Rusya'nın serbest topraklarına kaçtı. Bu kaçak serfler, Don Kazaklarının atalarını oluşturdu. 1749'dan itibaren, canlı bir ticaret yolu üzerinde kurulan Rostov, ülke içine bağlandığı ulaşım yollarının çoğalmasıyla, büyük ölçüde gelişti. 1761'de, burada bir kale inşa edildi. 1768-1774 Türk-Rus savaşı sırasında, bu kale, Rusların Azak Denizi kıyısındaki en güçlü savunma noktalarından biri oldu. Şehir 1811'den itibaren düzenli bir yapıya kavuşturuldu.

1870-1871'de Rostov-Moskova Demiryolu, 1875'te de bu yolun Vladikafkas bağlantısı yapıldı. Bundan sonra, şehrin gelişmesi iyice hızlandı.

Rostov, 1918'de Eichorn komutasındaki Alman birliklerinin, Güney Rusya'da ulaştığı en son noktadır. Don Nehri'nin Azak Denizi ağzına hakim olan kenti ele geçirmek için, Ikinci Dünya Savaşı'nda kanlı çarpışmalar oldu. Kasım 1941'de Rostov'u alan Almanlar, birkaç gün sonra Rus komutan Timoşenko'nun iyi planlanmış hücumuyla geri püskürtüldü.

Alman komutanı Von Kleist, Rostov'a ancak 28 Temmuz 1942'de, Kafkasya'nın fethine girişmeden hemen önce girebildi. 14 Şubat 1943'te Rostov'u ele geçiren Kızılordu, Kafkasya'da kalan Alman kuvvetlerini Kuban Nehri'ne kadar çekilmek zorunda bıraktı. Bu muharebeler sırasında şehir büyük hasar gördü. 274 fabrikadan, sadece 6'sı ayakta kalabildi. Ulaşım ve enerji tesislerinin tamamı yıkıldı. Evler ve caddeler harabeye döndü. Ancak daha sonraki yıllarda, şehir tümüyle yenilendi. Rostov ve çevresi, ürettiği milyonlarca ton tahıl, büyük miktarda çiftlik hayvanı, sebze ve meyve ile, Rusya'nın en büyük tarım havzaları arasında yer alıyor. Kafkasların geçit kapısı olarak nitelendirilen şehir, Kafkasya'nın Rusya ve Ukrayna ile tüm ulaşım bağlantılarını sağlıyor.

Güney Rusya'nın bir anlamda fikir merkezi de olan Rostov'da, 1 üniversite ve 7 yüksek okul bulunmaktadır. Şehrin önemli mekanlarından olan Maksim Gorki Tiyatrosu, 1936'da inşa edildi. Ikinci Dünya Savaşında yıkılan tiyatro, uzun süren restorasyonun ardından, 1963'te yeniden açıldı. Rostov yakınlarındaki Novocherkassk kasabasındaki 'Don Kazakları Tarihi Müzesi', Don Kazaklarının tarihi hakkında geniş malzemeleri içerir. 1936'da kurulan 'Don Kazakları Müzik ve Dans Topluluğu' ise, ünü ülke dışına taşan bir gruptur.

Önemli bir endüstri merkezi olan şehirde, bölgedeki tütün, deri, bitkisel yağ gibi ürünlerin işlendiği fabrikaların yanı sıra, Rusya'nın her tarafında kullanılan tarım makinalarının imal edildiği fabrikalar ve elektrik makineleri fabrikaları vardır. Rostov'un banliyösü Novocherkassk'ta, demiryolu ve tramvay malzemesi fabrikaları, nehir gemileri ile deniz gemileri yapım ve onarım atölyeleri bulunmaktadır. İmalat sanayii olarak, tüm kimya sanayii, petrol rafinerileri ve gıda sanayii gelişmiştir. Bununla birlikte, Rostov'daki sanayi tesislerinin önemli bölümü, bugün atıl duruma düşmüştür.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol