İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Türkcede isim ve Fiil Cekimleri
 


Türkçede İsim ve Fiil Çekimleri



İsim Çekim Ekleri ve İsim Çekimi

Fiil Çekim Ekleri

İsim ve fiiller aldıkları yapım ekleriyle kelime kökü olmaktan çıkıp gövde hâline geçince yapım eklerinin görevi tamamlanmış olur. Yapım ekleri, kelimenin diğer kelimelerle ilgi kurmasında görev almazlar. Dilin varlık olarak ortaya çıkması için kelimelerin birbirleriyle ilgi kurarak bir ilişkiye girmesi gerekir. Türkçede bu işlevi çekim ekleri yerine getirir. Çekim ekleri, isim ve fiillerin diğer kelimelerle ilgisini kuran, dile işleklik kazandıran eklerdir.

Çekim ekleriyle ilgili olarak şu özelliklerin bilinmesinde yarar vardır:

· Yapım ekleriyle karşılaştırıldığında çekim eklerinin kullanım alanı sınırsız olduğu için bu ekler çok işlektir.

· Çekim eki, kelimeye yeni anlamlar katmaz, onun diğer kelimelerle ilgi kurmasını sağlar.

· Yapım eklerinden önce çekim ekleri gelemez. İçtenlik, gündelik, ondalık, toptancı gibi birkaç örnekte kalıplaşma vardır.

· Çekim ekleri, kelimenin yapısında değişikliğe yol açmaz. Meselâ, çekim eki alan bir kelime türemiş kelime sayılmaz.

· Birkaç çekim eki (-yor, -ki) dışında, çekim ekleri genellikle ünlü ve ünsüz uyumlarına uyar.

· Bir kelimeye aynı cinsten iki çekim gelemez. Meselâ, bir ismin hem belirtme hâli eki hem bulunma hâli eki alması gibi bir durum söz konusu olmaz. Bir-i-si, hep-i-si, kim-i-si örneklerinde peş peşe iyelik eki gelmesinin sebebi, ilk eklerin kelimeyle kalıplaşmış olmasındandır.

· Yapım eklerinde olduğu gibi çekim eklerinde de isme gelen çekim ekleri fiile; fiile gelen çekim ekleri isme gelmez. Sıra-m, sevdi-m örneklerindeki gibi yazılışları aynı olanların bile adları ve görevleri farklıdır. (Sıra-m, kelimesindeki -m eki, teklik 1. kişi iyelik eki olup sıranın sahibini gösteriyor; sevdi-m kelimesindeki -m eki ise teklik 1. kişi eki olup sevme işinin kim tarafından yapıldığını belirtiyor.)

· Çekim eklerinden zamanla çekim eki görevinden çıkıp yapım eki hâline gelenler vardır: Eşitlik hâli eki -ca -ce;-ça, -çe (alaca, delice, kısaca, kolayca, sadece), eski Türkçedeki yön hâli eki -ra,-re ise sonra, taşra gibi örneklerde kalıplaşmıştır.
Sağlam cümleler kurmada dikkat edilmesi gereken özelliklerden biri de cümleyi oluşturacak kelimeler arasındaki ilgiyi, çekim ekleriyle usulüne uygun olarak kurmaktır. Bu sebeple çekim eklerinin işlevleri tam olarak kavranmalıdır.

Çekim ekleri, isim ve isim soyundan kelimelere gelen isim çekimi ekleri ve fiillere gelen fiil çekimi ekleri olmak üzere iki çeşittir:

İsim Çekim Ekleri ve İsim Çekimi

İsim çekimi ekleri, isimleri fiillere veya isimleri isimlere bağlamak suretiyle kelimeler arasında geçici ilgiler kuran eklerdir. İsimler ve isim soyundan kelimelerin çekiminde işlek olarak kullanılır. Çokluk eki, soru eki, iyelik ekleri ve hâl ekleri olmak üzere dört gruptur.

1. Çokluk eki (-lar, -ler)

Çokluk eki kelimeler arasında bir ilgi kurmaz. İsmin karşıladığı nesnenin ya da kavramın sayısının birden fazla olduğunu gösterir: ağaç-lar, çocuk-lar, soru-lar, sokak-lar, düşünce-ler, gelen-ler, güzel-ler, öğrenci-ler vb.

Özbekler, Türkler, Ruslar; Konyalılar, köylüler gibi boy, millet ve yer adlarından sonra gelen -lar, -ler eki topluluk ve genelleme kavramı verir.

Kişi adlarından ve akrabalık bildiren isimlerden sonra getirilen -lar, -ler eki, -gil eki görevinde topluluk ve aile kavramı verir: Bahadırlar, Betüller, Yiğitler; annemler, dayımlar, teyzemler.

Tanınmış kişilerin adlarından sonra kullanılan çokluk eki, çokluk kavramıyla birlikte saygı ve benzerlik anlamı da verir: Fatihler, Mustafa Kemaller, Mimar Sinanlar, Tarık Buğralar.

Çokluk ekiyle kurulan ikilemeler de vardır: dağlar taşlar, eller ellerde, güzeller güzeli, yıllar yılı.

Teklik olarak kullanılması gereken kelimeler, bazı deyimlerde çokluk ekiyle kullanıldığında abartma anlamı verir: Dünyalar kadar iş var. Sıcaklar bastırdı. Havalar birdenbire değişti. Ateşler içinde kıvranıyordu.

Uyarı:

Fiil çekiminde kip eklerinden sonra gelen -lar, -ler eki ise, eylemin kişisini gösteren, fiil çekimi ekidir. (çokluk 3. kişi eki). Çokluk anlamıyla fiil çekimlerinin hepsinde kullanılır: gelmeliler, sormuyorlar mı, bildiler, dinleyecekler mi, görmüşlerdi vb. gibi.

2. Soru eki

Soru eki olan mı, mi, mu, mü isim çekimi eklerinden sonra gelir ve isimleri soru şekline dönüştürür. Edat kaynaklı olan bu ek ünlü uyumlarına uyar ve ister soru anlamı katsın ister katmasın her zaman ayrı yazılır: Anneniz mi? Bizden mi? Çalışkan mı? Eve mi? Doğru mu? Kitaplarında mı? Türk mü?; Geldi mi gelmedi mi bilmem. Filme daldı mı her şeyi unutur.

Soru eki, zaman zaman soru anlamı dışında anlamlar da katar. Böyle anlatımlarda soru işareti kullanılmaz:

İş bitti mi giderim. (zaman)

Tatlı mı tatlı. (pekiştirme, abartma)

Param oldu mu araba alacağım. (şart)

Sen de mi Brütüs?! (soruyla birlikte şaşkınlık)

3. İyelik ekleri

İyelik (sahiplik) ekleri, isimlerin karşıladığı nesnelerin bir kişiye veya nesneye ait olduğunu gösteren eklerdir. İsimden sonra gelen iyelik eki, o ismin veya nesnenin sahibinin kim ya da ne olduğunu gösterir.

(benim) öğrencim örneğinde özel bir anlam vurgulanmak istenmiyorsa benim sözünü kullanmaya gerek yoktur. Çünkü öğrencim kelimesinin sonun­daki teklik 1. kişi iyelik eki (-m), öğrencinin kimin öğrencisi olduğunu belirtmektedir.

Teklik 3. kişi iyelik eki, tabloda da görüldüğü gibi ünsüzle biten keli­melerde –ı (-i, -u, -ü); ünlüyle biten kelimelerde -sı -si, -su, -sü şeklindedir.

Su (sub >suv > su) ve ne kelimelerinin iyelik çekimi biraz farklıdır:

su-y-u-m ne-y-i-m

su-y-u-n ne-y-i-n

su-y-u ne-y-i

su-y-u-muz ne-y-i-miz

su-y-u-nuz ne-y-i-niz

su-ları ne-leri

Bu kelimelerde iyelik eklerinden önce araya y koruyucu ünsüzü girer. Ne kelimesinin ne-m, ne-n, ne-si, ne-miz, ne-niz, ne-leri şeklinde çekimi de vardır.

Teklik ve çokluk üçüncü kişilerde iyelik eki, hem kişileri hem de isimleri göstererek isim tamlaması adını verdiğimiz kelime grubunu kurar: dönem-in orta-sı, öğrenci-nin çalışkan-ı, o-nun araba-sı, gül-ün koku-su; seçmenler-in istek-leri, kitaplar-ın sayfa-ları, işçi-nin dilek-leri, arabalar-ın reng-i gibi.

Üçüncü kişi iyelik eklerinden sonra, isim hâl eklerinden biri gelirse, araya n koruyucu ünsüzü girer. Hâl ekinden önce n koruyucu ünsüzü varsa önceki ekin iyelik eki olabileceği unutulmamalıdır: araba-sı-n-ı, ev-leri-n-de, köy-ü-n-ü, sevgili-si-nin.

Aitlik eki (-ki)

Ünlü uyumlarına uymayan ve çoğu zaman bulunma hâli ve ilgi hâli ekiyle kalıplaşan bu ek, isim soylu kelimelere gelerek iyelik, aitlik kavramı verir. Çekim eklerinden sonra geldiği; iyelik ekleri gibi n koruyucu ünsüzünü aldığı ve aitlik gibi ikinci bir iyelik işlevini yerine getirdiği için bu ek, ikinci bir iyelik eki olarak kabul edilebilir: akşamki, bugünkü, deminki, önceki, öteki, şimdiki, yukarıki; benimki, onunki, seninki, şunlarınki; bahçedeki (ağaç), dışarıdaki (hava), bendeki (talih), sendeki (kitap) gibi.

4. HÂL EKLERİ

Cümlede isimleri isimlere, fiillere bazen de edatlara bağlayarak isimlerin diğer kelimelerle ilgisini kurmaya yarayan asıl çekim ekleridir. İsimler, bu eklerle başka kelime veya kelime gruplarıyla ilgiye girerler. Bu ilgiden ismin yalın olarak veya ek alarak bulunduğu durum ortaya çıkar. Buna ismin hâlleri veya ad durumları denir.

İsimlerin diğer kelimelerle kurdukları ilgilere göre hâlleri şunlardır:

a) Yalın hâl

İsim ve isim görevindeki kelimelerin taşıdıkları kavramları gösteren, ĝ ekli bir çekim biçimidir. İsimlerin teklik, çokluk, iyelik ve soru biçimleri yalın hâldir: ağaç, köylü, bitkiler, sevgimiz, bilgisayar mı? gibi.

Yalın hâldeki isimler, yüklemi (ya da eylemi) yapan veya olan unsur olarak cümlede özne görevinde bulunurlar: Kitaplarım Mustafa’da kaldı. İğde kokusu odayı doldurdu. Kedi saatlerce miyavladı.

Yalın hâldeki isimler bundan başka çekim edatlarıyla kurulan edat gruplarında isim unsuru olurlar: dev gibi, dünya kadar, hatır için, pekmez ile.

b) Belirtme hâli

İsimlere ve isim soylu kelimelere getirilen belirtme hâli eki, isimleri geçişli fiillere bağlayarak onların taşıdığı kavramı belirtir. Belirtme hâli eki, ünlü uyumuna göre -ı, -i, -u, -ü’dür. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- koruyucu ünsüzü girer: bal-ı, dil-i, soy-u, gün-ü; saygı-y-ı, bilgi-y-i, soru-y-u, görgü-y-ü.

Bu, şu, o zamirlerinin belirtme hâliyle çekimi; bu-nu, şu-nu, o-nu biçimindedir.

Bu eki alan isimler, cümlede kimi, neyi sorularına cevap olarak nesne görevinde bulundukları için bu hâle, nesne hâli de denmektedir. Ev-i (temizledi), pencere-y-i (açıyor), konu-y-u (bitirdi), Ayşe-y-i (arıyor) örneklerine dikkat edilirse eylemin bir nesne üzerinde gerçekleştiği görülür.

Belirtme hâli ekiyle kurulmuş ikilemeler ve deyimler de vardır: çoluğu çocuğu geçindirmek, evi barkı satmak, elini eteğini çekmek, huyunu suyunu bilmek, tası tarağı toplamak.

Belirtme hâlinin kimi, neyi, nereyi sorularına cevap olduğu unutulmazsa bu ek ünsüzle biten isimlerde, 3. kişi iyelik ekleriyle karıştırılmaz: Türk Yıldızları geçiyor. (iyelik eki) Yıldızları seyrediyor. (belirtme hâli eki)

c) Yaklaşma hâli

Yaklaşma hâlinin eki -a, -e’dir. Ünlüyle biten isimlerde araya -y- koru­yucu ünsüzü girer: boğaz-a, sağ-a, siz-e, şeker-e; Ankara-y-a, tahta-y-a, Bilge-y-e, gölge-y-e, türkü-y-e. 3. teklik veya çokluk kişi iyelik eklerinden sonra yaklaşma hâli eki gelirse diğer hâl eklerinde olduğu gibi araya -n- koruyucu ünsüzü girer: kapının kolu-n-a, kendisi-n-e, babası-n-a gibi.

Eylemin yönünü gösteren ve yaklaşma ifade eden bu hâl eki, isimleri fiillere, bazen de edatlara bağlar: Deftere baktı. Yaz tahtaya bir daha. Bize güveniyor, öğretmene göre, her şeye rağmen, sınava kadar... Bu örneklerde olduğu gibi edatlarla birlikte yaklaşmayı, yönelmeyi kuvvetlendirerek fiile bağlama görevini üstlenirler.

Kişi ve işaret zamirlerine yaklaşma eki geldiği zaman kök ünlüsü bazen değişir: bana, sana, ona, bize, size, onlara; buna, şuna, ona, bunlara, şunlara, onlara.

Yükleme veya eyleme sorulan kime, nereye, neye sorularına cevap olan yaklaşma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede dolaylı tümleç (yer tamlayıcısı) olur:

Kime söylüyorsunuz? − Gülşen’e söylüyorum.

Kalemi nereye bıraktın? − Masanın üstüne bıraktım.

d) Bulunma hâli

İsmin, kendisinde bulunma ifade eden eylemlerle ilgisini gösteren hâli­dir. İsimlere getirilen -da,- de; -ta, -te ekiyle yapılır. Herhangi bir yerin, nesne­nin, kavramın veya kişinin yanında, yakınında, altında, üstünde, sağında, solunda, içinde,... bulunma, kalma bildirir: dağ-da, internet sayfası-n-da, Konya’da, sonbahar-da, televizyon-da, bahçe-de, gazete-de, güneş-te, köy-de, kendisi-n-de, siz-de, Yasemin’de, sınıf-ta, mayıs-ta, beş-te, gençlik-te,...

Yükleme veya eyleme sorulan kimde, nerede sorularına cevap olan bulunma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede yer tamlayıcısı olur:

Kimde para var? − Bayındır’da para var.

Nerede okuyorsunuz? − Selçuk Üniversitesi-n-de okuyorum.

Bulunma hâli eki, zaman anlamı taşıyan isimlere gelince o zamanın içinde bulunma anlamını verir. Böyle olunca bulunma hâlindeki isim, cümlede yer tamlayıcısı değil zaman bildiren zarf tümleci olur:

Dersler, saat 08.30’da başlıyor.

Üniversiteyi 23 yaşında bitirdi.

Bugüne kadar haziranda kar yağdığını görmemiştim.

“Suyu bir nefeste içti., Bir görüşte âşık olmuş., Ne mal olduğunu bir bakışta anlar.” gibi örneklerde de bulunma hâlindeki isim, zarf tümleci görevindedir.

Bulunma hâli eki eldeci, geçende, gözde, gündelik, ondalık, sözde, yerinde, yüzdelik gibi kelimelerde kalıplaşmış olarak yapım eki işlevindedir.

Bu hâl ekiyle kurulmuş tamlamalar, bulunma grupları, ikilemeler ve deyimler de vardır: minare boyunda kavak, ceviz iriliğinde dolu, manda kuvvetinde pehlivan, bilek kalınlığında su; geçmişte bugün, yükte hafif, pahada ağır, işinde uzman, beşte bir; ayda yılda, elde avuçta, kıyıda köşede, sağda solda; burnu havada olmak, gözü dışarıda olmak, eli işte gözü oynaşta olmak, kız beşikte çeyiz sandıkta, teşbihte hata olmasın vb. gibi.

e) Ayrılma hâli

İsimlere getirilen –dan, -den; -tan, -ten ekiyle yapılan bu hâl, ismin kendisinden ayrılma, çıkma, geçiş, uzaklaşma,... ifade eden fiillerle ilgisini gösterir: ev-den (geliyorum), kimya bölümü-n-den (mezun oldu), tren Konya’dan (geçiyor), balkon-dan (düştü).

Yükleme veya eyleme sorulan kimden, nereden (neden) sorularına cevap olan ayrılma hâlindeki kelime veya kelime grubu cümlede yer tamlayıcısı olur:

Kimden öğrendin? − Serpil’den öğrendim.

Nereden geliyorsun? − Evden geliyorum.

Ayrılma hâlindeki kelimeler, yüklemi veya eylemi her zaman buradaki işleviyle tamamlamadıkları için cümlede her zaman yer tamlayıcısı olmazlar. -dan, -den; -tan, -ten ekini alan isim aşağıdaki işlevlerde de kullanılabilir:

· Dolayısıyla, sebebinden, yüzünden anlamında zarflar yapar:

Soğuktan dışarıya çıkamadık. (Soğuk sebebiyle, soğuk yüzünden)

Yorgunluktan bayıldı. Sevinçten yerinde duramıyor.

· Zaman anlamı taşıyan zarflar yapar:

Akşamdan uyumuş. Aniden düşmüş. Dünden belliydi.

· Sıfat görevli kelimeler yapar:

sıradan adam, sudan bahane, uzaktan akraba, tülden gelinlik; toptan satış, gümüşten kolye...

· İkilemeler kurduğu gibi bazı deyimlerde de kullanılır:

Aydan aya, daldan dala, havadan sudan, sazdan samandan, sağdan soldan, dereden tepeden; sonradan görme, elden çıkarmak...

· Birazdan, candan, neden, yüzden, toptan, hiçten, içten gibi kelimelerde kalıplaşmıştır.

f) İlgi hâli

Bir ismin başka bir isimle (bazen edatla ve fiille) ilgisini gösteren hâlidir. İlgi hâli -ın -in, -un, -ün ekiyle yapılır. Ünlüyle biten isimlerden sonra -su ve ne (su-y-un, ne-y-in) kelimeleri dışında- ünlü uyumuna göre -nın, -nin, -nun, -nün eki gelir: duvar-ın, bilim-in, son-un, gün-ün; Konya-nın, çizgi-nin, kamu-nun, örgü-nün gibi.

· İsimleri ve zamirleri iyelik eki almış diğer bir isme bağlayarak isim tamlaması ve iyelik grupları kurar: Selma’nın annesi, öğrencinin çalışkanı, su-y-un sesi, çiçeğin kokusu, arabaların gürültüsü; senin sevgin, benim düşüncem, bizim çabalarımız. (Teklik ve çokluk 1. kişi zamirlerine getirilen ilgi hâli eki nazal benzeşme yoluyla m olur: ben- iñ > benim, biz-iñ >bizim)

· İsimleri ve zamirleri fiillere bağlar: (bu bilezik) Gökçe’ninmiş, (kitabım) senin olsun, (bütün güzellikler) sizin olsun.

· Zamirleri çekim edatlarına bağlayarak edat grupları kurar: benim gibi, sizin kadar, bizim için, sizin ile.
Bahçe kapısı, döner kebabı, dayısı kızı, baba adı gibi örneklerde ilgi hâli eki kullanılmasa da bu ek varlığını hissettirir.

Eşitlik hâli, yön gösterme hâli, vasıta hâli

Bence, erkekçe, güzelce, yaşça gibi örneklerdeki eşitlik hâli ( -ca, -ce; -ça, -çe) eki; dışarı, içeri, ileri, sonra, üzeri, yukarı gibi örneklerdeki eski yön gösterme hâli (-ra, -re; -arı, -eri) eki ve ansızın., durmaksızın, güzün, kışın, yazın, yayan gibi örneklerdeki eski n vasıta hâli eki, günümüzde çoğu örnekte kalıplaşmıştır. -la, -le vasıta hâli eki ise ile edatının ek şeklinde yazılmasıyla ortaya çıkmıştır. Ancak tam olarak ekleşme olmadığı için –la, -le’ye vasıta hâli eki demek yanlış olur. Bir isim, aynı türden olmamak şartıyla birden fazla isim çekimi eki alabilir. Bu durumda ekler, şu sırayı takip eder:

İsim + iyelik eki + hâl eki + (aitlik eki) + çokluk eki + soru eki

Ev niz de ki ler mi?

Fiil Çekim Ekleri

Türkçede fiiller, her zaman çekimli biçimler hâlinde bulunurlar. Tek başına kullanılmayan fakat anlamı olan fiiller, kullanım alanına kişi ekleri, biçim ve zaman ekleriyle çıkarlar.

1. KİŞİ EKLERİ

Kişi ekleri, fiil çekiminde biçim ve zaman eklerinden sonra gelerek fiillerdeki hareketi, zamana (veya biçime) göre bir kişiye bağlayan eklerdir.

(˚ işareti, ünlü uyumuna göre ı, i, u, ü seslerinden uygun olanının geleceğini göstermektedir.)

Birinci gruptaki kişi ekleri zamir kaynaklı olup öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman, istek kipi ve gereklilik kipi çekimlerinde kullanılır. İkinci gruptaki ekler iyelik kaynaklı olup görülen geçmiş zaman ve şart çekiminde kullanılır. Üçüncü gruptaki kişi ekleri ise emir kipinin çekiminde kullanılır.

2. BİÇİM VE ZAMAN EKLERİ (KİP EKLERİ)

Biçim ve zaman ekleri, fiil kökü veya gövdesinin bildirdiği eylemi biçime ve zamana bağlayan eklerdir. Bunlara kip ekleri de denir. Fiilin zaman ve anlam özelliğine göre biçimlenmesi, kullanım alanına çıkması, kişilere bağlanması bu eklerle gerçekleşir. Bütün fiil çekimlerinde biçim ifadesi olduğu hâlde zaman ifadesi sadece eylemin yapıldığı zamanı haber veren bildirme kiplerinde vardır. Demek ki zaman ekleri, eylemin hangi zaman diliminde geçtiğini bildirmekte; biçim ekleri de eylemin yapılış şeklini göstermektedir.

Bildirme kipleri

Yapılan veya yapılacak eylemin hangi zaman dilimi içinde gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini bir zaman kavramıyla (görülen geçmiş zaman, öğrenilen geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman) bildiren fiil şekilleridir.

Tasarlama kipleri

Zaman anlamı taşımayan; tasarlamanın şart, istek, gereklilik ve emir biçiminde yapıldığını bildiren kiplerdir.

Toplam dokuz fiil biçimini oluşturan biçim ve zaman eklerini bir çizelgede şu şekilde gösterebiliriz:





 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol