İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Edatlar ve Edatlarin Turkce'de Kullanilisi
 

Edatlar ve Edatların Türkçe'de Kullanılışı

Edatlar, tek başlarına kullanıldığında anlamı olmayan, daha çok isim ve isim soylu kelimelerden sonra gelerek bağlı olduğu isimle cümledeki diğer kelimeler arasında benzerlik, yer, yön, tarz, zaman gibi yönlerden anlam ilgisi kuran, görevli kelimelerdir. Bu tanımdan hareketle edatların bazı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Tek başlarına anlam taşımazlar: dolayı, göre, gibi, için, rağmen vb.

2. Cümlede iki kavram ( iki kelime veya kelime grubu) arasında anlam ilgisi kurmaya yararlar: senin kadar çalışkan, akıllı düşman gibi.

3. Çekime girmeyen bağımsız kelimeler olduğu için dildeki eksiz unsurlardır: ama, dahi, dek, gibi, ne.....ne, hatta, hem.....hem, kadar vb.

4. Bir nesne veya eylemi karşılamayan yardımcı kelimelerdir: Size göre yanlış olabilir.

5. Diğer kelime türleri gibi cümlede özne, tümleç veya yüklem görevini üstlenebilir. Ancak özne olarak kullanılması enderdir: Ak akça, kara gün içindir. Hikâye tahmin ettiğiniz gibidir. Gibi, benzetme edatıdır.

6. Örnekleri az olmakla birlikte bazı çekim edatları isim gibi de kullanılabilir: Bu kadarı yeter de artar bile. Sizin gibisini görmedim.

7. Bazı edatlar biçim bakımından kelime; işlev bakımından isim çekimi eki durumunda bulunabilir: Bu elbiseyi kızım için aldım. (=Bu elbiseyi kızıma aldım.)

Bu özelliklerin daha çok çekim edatlarına ait olduğu bilinmelidir.

Türkçede edatlar:

1. Çekim edatları (asıl edatlar),

2. Bağlama edatları (bağlaçlar),

3. Ünlem edatları

olmak üzere üç grupta incelenir.

1. ÇEKİM EDATLARI (ASIL EDATLAR)

Sonuna geldiği isimle cümledeki diğer kelimeler arasında benzerlik, zaman, yer, başkalık vb. gibi bakımlardan türlü ilgiler kuran edatlardır: ait, ara, başka, beri, böyle, dair, değin, dek, dışarı, diye, doğru, dolayı, evvel, geri, gayri, gibi, göre, için, ileri, ile, kadar, kadarınca, karşı, naşi, nazaran, önce, öte, ötürü, özge, rağmen, sıra, sonra, taraf, tek, türlü, üzere, yana vb. gibi. Bu edatlar çekim eki görevindeki edatlar olup, isimlerden sonra gelerek onların çeşitli zarf hâllerini yaparlar.

Çekim edatları sonuna geldiği isimle eksiz (yalın hâl); yaklaşma hâli eki, ayrılma hâli eki veya ilgi hâli ekiyle birleşerek edat grubunu oluştururlar.

2. BAĞLAMA EDATLARI (BAĞLAÇLAR)

Kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim ya da anlam yönüyle birbirine bağlayan edatlardır: ama, ancak, belki, çünkü, da (de), eğer, hâlbuki, hiç değilse, ile, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, tâ, üstelik, ve, veya, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira gibi.

Bağlama edatları (bağlaçlar) beş grupta toplanır:

a) Sıralama edatları

İki kelimenin arasına girerek arka arkaya gelen unsurları bağlamaya yarayan dahi, ile, ilâ, ve edatlarıdır: Karagöz ile Hacivat, Suç ve Ceza vb.

b) Denkleştirme edatları

İki kelime, kelime grubu veya cümlenin arasına girerek birbirinin yerini tutabilecek iki unsuru birbiriyle denkleştirme, karşılaştırma ilgisiyle bağlayan veya, veyahut, ya, yahut edatlarıdır: kavun veya karpuz, masa veya sıra, seni böyle gören ya deli diyecek ya gülüp geçecek vb.

c) Karşılaştırma edatları

Karşılaştırılan grupları veya unsurları, mukayese ilgisiyle bağlayan ama....ama, da(de)....da(de), gerek....gerek, ha....ha, hem....hem, ister....ister, ne....ne, ya....ya gibi edatlardır.

Ama haklı ama haksız herkese itiraz eder. Eyere de yakışır semere de. Gerek fakir gerek zengin olsun. Ha Kel Hasan ha Hasan kel. Hem suçlu hem güçlü. İster öldür ister güldür. Ne şair yaş döker ne âşık ağlar. *(F.Nafiz) Ya o zaman yalan söyledi ya şimdi.

Bu edatlar, karşılaştırılan unsurlardan biri, hepsi veya hiçbiri ifadesiyle üç türlü işlevi yerine getirirler:

Ya akıl ver ya para. Ya paranı ya canını. (birini)

Hem kel hem fodul. (hepsi)

Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor. (hiçbiri)

d) Cümle başı edatları

Cümleler arasında türlü anlam ilgileri kurarak onları birbirine bağlayan edatlardır: âdeta, ama, ancak, bari, belki, binaenaleyh, çünkü, eğer, fakat, gerçi, güya, hakeza, hâlbuki, hatta, hazır, hele, illâ, illâ ki, kaldı ki, keşke, keza, lâkin, madem, mademki, mamafih, meğer ki, nasıl ki, nitekim, oysa ki, öyle ki, sanki, şayet, şöyle ki, tâ ki, üstelik, yalnız, yani, yeter ki, yoksa, zaten, zati gibi.

Örnekler: O zamanlar çok okuyordum. Daha sekiz yaşındayken roman okumaya başlamıştım. / Turgut’un kaza yaptığını biliyorum. Fakat bunu sana kim söyledi? / Düğününe beni davet etmedi. Hâlbuki ben hediyesini bile almıştım. / Bugünlerde dürüst davranmıyor. Mamafih bu sözler aramızda kal­sın. / Üç gündür yataktan çıkamıyor. Zaten son zamanlarda hiç ayağa kalkamıyordu.

Cümle başı edatlarının kullanıldığı yere göre cümleleri hangi ilgiyle bağladığına dikkat edilmelidir.

e) Sona gelen edatlar

bile, da (de), dahi, değil, ise, ki, ya gibi edatlardır. Bunlardan bile, da (de), dahi, ise, ya edatları kelimeyi önceki unsurlara; değil, ki edatları getirildiği kelimeyi sonraki unsurlara bağlar. Bu edatların pek çoğunda kuvvetlendirme ifadesi de vardır: Baksan a! Ben de özledim. Sağır Sultan bile duydu. Bu da geçer yahu! Hele bir nefes alayım da. Adam sen de. Sorsam mı ki*. Böyle de yatılmaz ki. Onlar şehirliydi biz ise köylüydük. (İse edatı, şart kipi ekiyle karıştırılmamalıdır.) Yorgun değilsin ya. Ev kira değil ya varsın küçük olsun. vb.

3. ÜNLEM EDATLARI (ÜNLEMLER)

Her türlü duyguyu, heyecanı (sevinç, keder, ıstırap, teselli, nefret, korku, hayıflanma, coşku, üzüntü vb.), düşünceyi anlatan veya yansımaları, seslenmeleri; onay, red, sorma ve gösterme gibi anlatım biçimlerini ifade eden edatlardır. Ünlemler, seslenme edatları, sorma edatları, gösterme edatları ve cevap edatları olmak üzere beşe ayrılırlar:

a) Ünlemler

Duygu ve heyecanları ifade eden edatlarla doğadaki seslerin yansımalarıdır: ah, ay, çat, eyvah, hoşt, küt, mırıl mırıl, of, oh, pat, püf, vah, vay, yuh vb.

b) Seslenme edatları

Hitap (seslenme) için kullanılan a, ay, be, bre, ey, hey, hu, le, ulan, ya, yahu gibi seslenme sözleridir. Bu edatlar, genellikle hitap edilen isimlerle birlikte kullanılırlar: a çocuğum, ay oğul, ey Türk gençliği gibi.

Seslenmelerde hitabı kuvvetlendiren bu sözler olmadan da hitap mümkündür: Sevgili öğrenciler! Arkadaşlar! Sayın milletvekilleri! Ömer! vb.

c) Sorma edatları

Başka kelimelere bağlanmadan soru için kullanılan edatlardır: acaba, acep, hani, niçin.

d) Gösterme edatları

Birini veya bir şeyi göstermek için kullanılan edatlardır: işte (edebî dilde), aha, daha, ta, te (ağızlarda), nah( argoda).

Gösterme edatları başka kelimelere bağlanmazlar.

e) Cevap edatları

değil, evet, hay hay, hayır, peki, yok gibi kabul veya red bildiren edatlardır. Bunlara konuşma dilinde daha çok geçen elbette, oldu, olur, tabiî, tamam, yoo gibi sözleri de ekleyebiliriz.

İşte başlıca edatlar bunlardır. Edatların bir kısmı Arapça, Farsça gibi yabancı dillerden Türkçeye girmiştir. Buraya edatların bugün pek kullanılmayan eski biçimleri ve ağızlardakilerin çoğu alınmamıştır.

* ne....ne edatının kullanıldığı cümlelerde fiilin olumlu olması gerektiği unutulmamalıdır: Ne selam veriyor ne alıyor.

* Buradaki ki edatı eski Türkçedeki şüphe edatı erki’nin bugünkü şeklidir. Geldiği kelimeye acaba anlamını katar.





 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol