İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Hazirlikli Konusmalar
 


Sözlü Kompozisyon Türleri - Hazırlıklı Konuşmalar

Hazırlıklı konuşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar

Konuşma Planı

Hazırlıklı konuşma çeşitleri

Bir topluluk karşısında yapılan sunuş konuşmaları hazırlıklı konuşmalardır. Bir topluluğa hitabeden konuşmalar siyasî, hukukî, ilmî yahut akademik, dinî, ticarî vb. gibi hangi türden olursa olsun hepsinde de dinleyici grubunu göz önüne alarak uygun bir konu seçmek ve bu konuda bir konuşma planı hazırlayarak hazırlık yapmak şarttır.

Hazırlıklı konuşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar

Bir dinleyici grubuna hitaben yapılacak sunuş konuşmasında başarılı olabilmek için güzel konuşma kurallarına uyulmalı ve aşağıda sıralananlar da göz önünde bulundurulmalıdır:

1. Konuşmayı kimler dinleyecek?:

Belli bir gruba hitap edecek konuşmacı için (radyo dinleyicileri ve televizyon seyircileri dikkate alınmazsa) konuyu tespit etmeden önce yapılması gereken ilk iş dinleyicilerin kim olacağını bilmektir. Çünkü konu buna göre seçilecek ve konuşma hazırlığı dinleyicilerin özelliğine göre yapılacaktır. Dinleyicilerin azlığı veya çokluğu, cinsiyetleri, eğitim durumları, yaşları, ilgi alanları, sosyal çevreleri gibi etkenler konunun seçilmesinde ve hitap tarzının tespitinde önemlidir. Bir meslek grubuna ait insanların meydana getirdiği dinleyici topluluğuna yapılacak konuşmayla kapalı spor salonunda halka hitaben yapılacak bir konuşma aynı tarzda sunulamaz.

2. Konunun tespiti:

Dinleyicilerin kim olacağı tespit edildikten sonra sıra konunun seçilmesine gelir. Konuyu, programı hazırlayanlar tespit edebileceği gibi konu seçimi konuşmacıya da bırakılabilir. Seçilecek konu, her şeyden önce konuşmacının ilgi alanı içinde olmalıdır.

3. Konuşma plânının çıkarılması ve konunun hazırlanması:

Hazırlıklı konuşmanın tarihi, saati, yeri ve dinleyici grubunun kimlerden oluşacağı önceden bilindiği için konuşma metninin hazırlığı aşağıda verilen plân örneğine uygun olarak yapılır. Hazırlık aşamasında konunun ilgi çekici bir tarzda, dinleyenleri sıkmayacak şekilde, amaca uygun, kaynaklardan geniş ölçüde yararlanılarak konuşmanın türüne göre etraflıca hazırlanmasına özen gösterilir.

Konuşma Planı

PLANIN BÖLÜMLERİ SORULAR SUNUŞ

Sunuşun özgün olması ve tekrara düşmemek için konuyla ilgili olarak (varsa) daha önceden yapılan konuşmaların metinleri incelenmelidir. Dinleyiciler ve konuşma süresi göz önünde bulundurularak değişik kaynaklardan kapsamlı bir hazırlık mutlaka yapılmalıdır. Hazırlık aşamasında alınan notlar ve yararlanılacak kaynaklar, konuşma plânına göre sıraya konulmalıdır.

Konuşmacı ne kadar tecrübeli olursa olsun, konuşma plânını ihmal etmemeli, sunuş sırasında yararlanacağı notları ve diğer malzemeleri konuşmanın yapılacağı yere getirmeyi unutmamalıdır.

4. Hazırlığın denenmesi:

Konuşma metnine son şeklini veren konuş­macı, düşüncelerinden ve uyarılarından yararlanacağı biri huzurunda konuşmasını birkaç kez denemelidir. Bu arada konuşmanın ne kadar sürdüğü de mutlaka tespit edilmeli, dinleyenin tavsiyeleri de dikkate alınmalı son düzeltmeler buna göre yapılmalıdır. Deneyimli konuşmacılar buna ihtiyac duymayabilirler.

Konunun gereği olarak bazı terimler veya yabancı kelimeler konuşma metninde yer alıyorsa sunuş sırasında gülünç duruma düşmemek için bunların doğru söyleyişleri mutlaka öğrenilmelidir.

5. Sunuştan önce yapılması gerekenler:

Konuşmanın çeşidine göre sunuş sırasında kullanılabilecek birtakım istatistikler, raporlar, kupürler vs. varsa konuşmacı bunları yanında bulundurmalıdır.

Konuşmanın yapılacağı yeri önceden görmekte yarar vardır. Kürsüye nereden gelinecektir, giriş ve çıkış nereden yapılacaktır, kapalı bir yerde konuşma yapılacaksa ışık düzeni nasıldır, sunuş sırasında birtakım araç ve gereçlerden faydalanılacaksa bunlar hazır ve çalışır durumda mıdır, ses düzeni nasıldır... gibi soruların cevaplarını bilmek konuşmacıyı rahatlatacaktır.

Sunuş sırasında dinleyicilerin dikkatini dağıtabilecek (sürahi, çanta, çiçek vb. gibi) fazlalıklar kürsüden uzaklaştırılmalıdır. Konuşmanın yapılacağı yerde dinleyenlerin dikkatini çekecek eşya olmamalıdır.

Sunuş yapılırken kürsünün yanında veya arkasında bulunan kişiler dinleyicilerin dikkatini dağıtacağı için buna izin verilmemelidir.

Büyük bir salonda, sayıca az dinleyici grubuna hitap edilecekse önceden tedbir alınarak dinleyicilerin salonun ön tarafına toplanmaları sağlanmalıdır.

Konuşmacı, kılık kıyafetin önemini ihmal etmeyip sade bir kıyafetle vaktinden önce sunuş yapacağı yerde hazır olmalıdır. Kürsüye davet edilmeden önce (varsa) hitapta bulunacağı protokolün orada olup olmadığını bilmelidir. Plânlandığı hâlde protokolden gelmeyenler varsa konuşma başında bunların adı söylenmeden geçilmelidir.

Dinleyenlerin üzerindeki etkiyi artırmak için konuşmacıyı bir başkası kürsüye davet etmelidir.

6. Sunuş:

Bu davetten sonra konuşmacı kürsüye canlı adımlarla gelmelidir. Topluluk karşısına düzgün bir kıyafetle çıkan konuşmacının dış görünüşünde (yüzünde, bakışlarında, tavırlarında), sesinde konusunu iyi anlatabilme heyecanı ve güzel konuşma isteğinin sezilmesi dinleyenleri olumlu etkileyecek­tir. Bu sebeple dinleyiciler karşısında rahat olmalı, (kravat düzeltmek, tespih çekmek, elini cebine sokmak, düğmelerle veya mikrofonla oynamak gibi) dik­kat dağıtıcı hareketlerden sakınmalıdır. Kısaca söylemek gerekirse, konuşmacı kılığıyla, kıyafetiyle, duruşuyla dinleyiciler üzerinde olumlu bir etki bırakmalı­dır.

Konuşma plânındaki sıraya göre sunuş yapılırken aşağıdaki hususlara da dikkat edilmelidir:

a) Söze “Biraz başınızı ağrıtacağım, kusura bakmayın. Aslında içinizde bu konuyu benden daha iyi bilenler var ama görev bana verildi. Bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışayım.” gibi, konuşmanın etkisini azaltacak ifadelerle baş­lamamak gerekir. Hitaptan sonra konuşmayı düzenleyenlere ve dinleyenlere teşekkür etmek saygının, nezaketin bir gereğidir.

b) Konuşmacı sakin ve rahat olmalı, gereksiz hareketlerden sakınmalıdır.

c) Sesi daha iyi kontrol edebilmek için nefes düzenli alınmalıdır. Ses düzeneğine nefeslenme sesi karışmamalıdır.

d) Ses tonu dinleyenlerin ilgilerini canlı tutacak şekilde konuya göre ayarlanmalı; konu, ses, söyleyiş, jest ve mimikler uyum içinde olmalı; etkiyi artırmak için birbirini tamamlamalı; vurgu ve tonlamanın yerinde ve doğru yapılmasına özen göstermelidir. Konuşmanın konusu ne olursa olsun sürekli aynı tonda konuşmak, konuyu aynı düzeyde genişletmek, dinleyicileri yoracağı için hazırlık aşamasında plânlandığı şekilde araya heyecan unsurları katmak, konuya uygun nükte, fıkra, hatıra veya küçük bir hikâye anlatmak uygun olabilir.

e) Sunuşta göz irtibatı çok önemlidir. Konuşma sırasında dinleyenlerin gözlerinin içine bakmamak genellikle çekingenliği ifade ettiğinden konuşmanın etkisini oldukça azaltır. Ayrıca, dinleyiciler düşüncelerini, söylenenlere katılıp katılmadıklarını, sorularını, yorulduklarını... yüksek sesle ifade etmeseler de bunu tavırlarına, bakışlarına yansıtırlar. Konuşmacı dinleyicileri gözleyerek onların tepkilerini kontrol etmeli ve konuşmasını buna göre ayarlamalıdır.

f) Samimî, saygılı ve hoşgörülü olmalı, başkalarını kıracak ölçüsüzlüklere, kaba sözlere ve argoya yer vermemelidir.

g) İyi bir giriş ve iyi bir sonucun konuşmanın en etkili bölümleri olduğu unutulmamalıdır.

h) Konuşmacı kendisine ayrılan süreye uymaya özen göstermeli, sorulacak sorulara açık, kısa ve kesin cevaplar verilmelidir.

Konuşma kurallarını ve sunuş sırasında dikkat edilmesi gerekenleri böylece özetledikten sonra hazırlıklı konuşma çeşitlerine geçebiliriz:

Hazırlıklı konuşma çeşitleri

NUTUK (SÖYLEV)

Bir dinleyici grubuna belli bir düşünceyi, bir duyguyu aşılamak; önemli açıklamalarda bulunmak için yapılan coşkulu konuşmalara nutuk denir. Nutuk siyasî, içtimaî, millî, ahlâkî, hukukî, askerî olabilir. Nutuktan amaç heyecanlandırarak bir düşünceyi aşılamaktır.

Nutuk, herkesin anlayabileceği, herkesin heyecan duyabileceği bir yalınlık, açıklık taşımalıdır. Nutuktan beklenen sonucun alınması öncelikle konuşmacının düşüncelerine kendisinin inanmasına bağlıdır. Anlattıklarına inanmayan, içten konuşmayan hatibin dinleyicilere bir fikir aşılaması onları heyecanlandırması mümkün değildir.

Victor Murdock’un “Söze iyi başlayın, iyi bitirin, arasını neyle doldu­rursanız doldurun.” sözü, nutukta özellikle giriş ve sonuç bölümünün önemli olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.

“Gençliğe Hitabe” ile biten Atatürk’ün Nutuk’u bu türün en başarılı örneklerinden biridir.

KONFERANS

Alanında uzman birinin bir konu hakkında, duygu ve düşüncelerini açıklamak, öğretmek amacıyla yaptığı hazırlıklı konuşmaya konferans denir. Konferansçı istediği konuyu anlatabilir. Konferanslar daha çok bilimsel konularda verilmekle birlikte güncel konularda da verilebilir. Konferanstan amaç dinleyenleri coşturmak veya onlara bir fikir aşılamak değil, dinleyicileri belli bir konuda bilgilendirmektir.

Konferansta anlaşılması güç cümleler kurulmamalı, teknik kelimelere çok yer verilmemeli, kitabî bir üslûpla konuşulmamalı; tekdüzelikten sakınılmalıdır. Bolca verilen örnekler dinleyenlerin hayatından alınmalı, ses çok iyi kontrol edilerek yerine göre vurgu ve tonlamalar yapılmalı, mümkün olduğu kadar konuşma diline yaklaşılmalıdır.

Konferans şöyle bir plânla sunulabilir:

1. Seslenme

2. Konferansın amacı

3. Konunun kısaca özeti

4. Sorulabilecek soruların cevapları

5. Sonuca götüren açıklamalar

6. Sonuç

MÜLÂKAT (GÖRÜŞME)

Kendi alanının uzmanı ünlü kişileri etraflıca tanıtmak veya toplumu ilgilendiren önemli bir konuyu aydınlatmak üzere uzmanlarla (veya ünlülerle) yapılan görüşmelerin aktarıldığı gazete yazılarına mülâkat (görüşme) denir. Bu yönüyle mülâkat, yazılı kompozisyon türlerindendir. Ancak günümüzde gazetelerden çok radyo ve televizyonlarda (çoğunlukla da canlı olarak) yapılan mülâkatlar ilgi çekmektedir.

Mülâkatlar genellikle şu plâna göre hazırlanır (veya yapılır): Görüşülecek kişiyle mülâkat için yer ve zaman belirlenir. Mülâkatı yapacak kişi konuşacağı konuyla ilgili olarak iyi bir hazırlık yapar. Bu arada muhatabına soracağı soruları yazar ve bunları bir sıraya kor. Görüşmeye başlamadan önce kendisini tanıtır, muhatabı üzerinde iyi bir etki bırakmak için önceden hazırladığı giriş konuşmasını yapar. Konuyu kısaca özetleyerek sorularını sormaya başlar. Bu sorular okuyucuların veya dinleyicilerin merak ettiği, o güne kadar bilinmeyen yönlere ait ve ilginç olur. Usulüne uygun sorularla öğrenilmek istenilenler, mülâkat yapılan kişiyi zor durumda bırakmadan ustalıkla alınır. Görüşme tamamlandıktan sonra önceden hazırlanan güzel ve etkili sözler söylenir.

Günümüzde mülâkatlar stüdyoda veya başka mekânlarda kameralar (veya mikrofonlar) önünde yapıldığı için bu türdeki görüşmeler gazetelerde veya dergilerde genellikle yer almaz. İstenirse bu görüşmeyi yazıya aynen aktarmak da mümkündür. Bu durumda görüşülen kişi ve yer tanıtılır, konu belirtilir, sorulan sorular ve alınan cevaplar yazılır. Mülâkat metninin soru cevap şeklinde düzenlenmesi de mümkündür.

Mülâkatta kararlaştırılan konunun dışına çıkılmaz, özel görüş ve yorumlara yer verilmez, ayrıntıya girilmez. Dilin açık ve sade olmasına özen gösterilir.

Görüşme (mülâkat) bir işe alınacak kişiler arasından seçim yapmak amacıyla da yapılabilir. Böyle bir görüşmede başarılı olmak için aşağıdakilerin bilinmesinde yarar vardır:

1. Mülâkat için yer ve zaman belirtilmemişse mutlaka randevu alınır ve görüşmeye vaktinde gidilir.

2. İyi bir kıyafetin en iyi tavsiye mektubu olduğu unutulmaz. Aşırılıktan kaçmak kaydıyla görüşmeden önce kılık kıyafet düzeltilmelidir. Komisyonun mülâkat yapılacak kimse hakkında ilk izlenimlerinin kılık kıyafetle ilgili olacağı bilinmelidir.

3. İçeri girdikten sonra komisyon, selâmlanmalı, kişi kendini tanıtmalı ve soruları cevaplamaya hazır olduğunu belirtmelidir.

Mülâkat sözlü sınav olmadığı için cevaplanamayacak bir soru sorulmayacaktır. Bu sebeple rahat olunmalı ve kişi kendine güvenmelidir. Komisyon üyelerinin aday hakkında “kılığıyla kıyafetiyle, saygısıyla, güveniyle, işe ilgisiyle, konuşmasıyla, görgüsüyle bizim istediğimiz niteliklere sahip bir personel adayı” şeklinde düşünmeleri sağlanmalıdır.

4. Sorular dikkatle dinlenmeli ve sadece sorulanlar cevaplanmalı, söz gereksiz yere uzatılmamalıdır. Bu arada tuzak sorular sorulabileceği de hesaba katılarak temkinli konuşulmalıdır.

Konuşma kurallarına mümkün olduğu kadar uyulmaya çalışır. Çünkü komisyon üyeleri adayı konuştururken konuşmada açıklık, anlatım ve ikna, anlama ve idrak kabiliyeti, zihnî kıvraklık, kendine güven ve tolerans gibi ölçütlerle değerlendirme yapacaklardır.

5. Görüşme tamamlandıktan sonra teşekkür edilir ve iyi dileklerle oradan çıkılır.

TARTIŞMA

Bir grubu (veya çoğunluğu) ilgilendiren, daha önceden belirlenen bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek, muhatabın zayıf yönlerini aramak amacıyla bir araya gelerek yaptıkları karşılıklı konuşmaya tartışma denir.

Tartışma konusu; üzerinde konuşmaya ve araştırma yapmaya değer nitelikte olmalı, kanıtlanmış konular üzerinde ısrar edilmemeli, normal bir ses tonuyla konuşulmalı, saygılı olunmalı, dedikodu etmekten, bağırıp çağırmaktan, konu dışına çıkmaktan ve konuşanın sözünü kesmekten kaçınılmalıdır.

“Tartışmadan beklenen; gerçeği aramak, gerçeğin aydınlattığı hareket yolunu seçmektir. Söz cambazlıklarının, körü körüne direnmelerin, içten pazarlıklı propagandaların, duygusal çıkmazların gerçekleri kararttığı bir yerde tartışmadan beklenen faydalar derlenemez.

...Sakin konuşan, soğukkanlılıkla cevap veren, söylenecek sözü olmadığı zaman susmasını bilen, konuşurken kendine güvenç duyan bir kimse her çeşit konuşmada başarı gösterir. ”[1]

Tartışmaları bir başkan yönetir. Tartışmada başkanın görevlerini hatırlayarak başkana yardımcı olmakla bir anlamda tartışmanın kurallarına da uyulmuş olunur.

Tartışmalarda başkanın görevleri

1. Konuyu özellikleri ve sınırlarıyla dinleyicilere belirtmek.

2. Konuşmacıları dinleyicilere tanıtmak.

3. Tartışmayı başlatmak.

4. Konuşmacıların konu dışına çıkmalarını engellemek.

5. Herkese eşit konuşma süresi vermek.

6. Konuşmacılara yerine göre sorular yöneltmek.

7. Tarafsız olmak.

8. Tartışma kurallarına uymayanları uyarmak.

9. Kısa özetler yaparak konuyu toparlamak.

10. Tartışmanın sonucunu açıklamak.

Bir dinleyici grubu önünde yapılan münazara, açık oturum, panel, forum ve bilgi şöleni toplu tartışma çeşitlerindendir.

MÜNAZARA

Birer cümle hâlinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti -jüri- huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir. Tartış­malarda yarışma kaygısı olmadığı hâlde, münazaralar birer fikir ve söz yarışma­sıdır.

Tartışmalar için geçerli olan kurallar münazaralar için de geçerlidir.

Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir. Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler. Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yaparlar. Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı ilân eder

BİLGİ ŞÖLENİ

Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir.

Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmî ve ciddî bir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Meselâ, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasî gelişmeleri ele alırken bir başkası Yunus Emre’nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.

Bilgi şöleninden amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilen konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.

Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir. Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz. Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar hâlinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.

AÇIK OTURUM

Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir.

Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır.

Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.

PANEL

Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslûp farkı vardır.

Panelden amaç bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşleri, farklı anlayışları ortaya koymaktır.

Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.

Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.

FORUM

Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.

Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat, forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir. Bu durumda panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.

Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir.

Esasen forumdan amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.

Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir. Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kırıcılıktan uzak, samimî bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.

SEMİNER

Herhangi bir konuyla ilgili yapılan araştırma sonuçları hakkında bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışma amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantılara seminer denir.

Üniversitelerde bir öğretim üyesinin denetimi altında genellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama; tartışma biçiminde yönetilen grup çalışmaları da seminerdir. Süresi konuya bağlı olarak değişen seminerler, genellikle akademik özellik taşırlar.





 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol