İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Birlesmis Milletler ve Kadinin insan Haklari 1
 


BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE KADININ İNSAN HAKLARI

1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan İnsan Hakları Bildirgesi kamusal alanda yaşanan hak ihlallerinden söz ediyor, kadınların, kadın olmaları nedeniyle karşı karşıya kaldıkları insan hakları ihlallerinin hiç üzerinde durmuyordu. İnsan Hakları Bildirgesi, insan haklarına kadın-erkek eşitliği açısından yaklaşmadığı gibi, kadınların özel alanda, yani aile içinde ya da işyerinde yaşadığı bir çok insan hakları ihlalini de yok saymaktaydı. Oysa kadınların, erkeklerden farklı olarak, örneğin okula gönderilmemek, zorla evlendirilmek, çalışmasına izin verilmemek, aile fertleri tarafından şiddete maruz bırakılmak, namus adına şiddet yaşamak ya da öldürülmek gibi bir çok insan hakları ihlaline uğradıkları ortadaydı. Bu durumun yadsınması, kadınların çoğunu İnsan Hakları Bildirgesinin getirdiği (örneğin, mülteci statüsüne hak kazanmak gibi) koruyucu önlemlerin kapsamı dışında bırakıyordu.
1993 Konferansının kadın haklarının insan hakları olduğunu dünya gündemine taşımak için iyi bir fırsat olduğu düşüncesiyle harekete geçen dünya kadınları, dünyanın dört bir köşesinden kadın kuruluşlarının ve bağımsız kadınların katıldığı büyük bir Kadının İnsan Hakları kampanyasında buluştu. Bu başarılı kampanya sonunda devletler düzeyindeki Dünya İnsan Hakları Konferansı kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının evrensel insan haklarının ayrılmaz, bölünmez ve vazgeçilmez bir parçası olduğunu kabul etti. O güne kadar, özel alan içinde yer aldıkları için devletlerin yetki alanına girmediği varsayılmış insan hakları ihlalleri, devletler arası resmi konferansların gündemlerine uluslararası kadın hareketi tarafından sokulmuş oldu.
Aralık 1993te özel olarak kadına karşı şiddeti ele alan ilk insan hakları belgesi olan Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Bildirge BM Genel Kurulunda kabul edildi.
1994te BM İnsan Hakları Komisyonuna kadına yönelik şiddet konusunda özel bir raportör atanması ve kadın haklarının BM İnsan Hakları mekanizmaları içine dahil edilmesi kararlaştırıldı.
Süreç, 1994te Kahirede yapılan ICPD, 1995te Pekinde yapılan Dünya Kadın Konferansı ve 2000de New Yorkta yapılan Pekin+5 BM Özel Oturumuyla devam etti.
Uluslararası kadın hareketi, geleneksel insan hakları yaklaşımındaki özel alan-kamusal alan ayrımını sorgulayarak, on yıllık bir süreç içinde insan haklarının kapsamında temelli bir dönüşüme yol açtı. Aile içi şiddet, toplu tecavüzler, kadının beden bütünlüğüne yönelik hak ihlalleri, cinsel hakların, doğurganlık haklarının ihlali böylelikle BM kararlarında ve uluslararası sözleşmelerde insan hakları olarak yer almaya başladı. Ancak, bu noktada, tutucu ve gerici güçlerin kadının beden bütünlüğüne, cinsel ve doğurganlık haklarına yönelik ihlalleri insan hakları çarçevesi dışında bırakmak için çok aktif bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini de belirtmek gerek

Uluslararası karar ve sözleşmelerin işlevleri

BM uluslararası toplantılarının sonuç belgeleri ve eylem planlarında saptanmış öncelikli alan ve hedeflerin bir yandan devletlerin yükümlülüklerini ortaya koyarken, bir yandan da ulusal ve uluslararası kadın hareketleri arasında hedefler ve öncelikler çerçevesinde koordinasyonu sağlama işlevini yerine getirdiğini düşünüyoruz.
Ulusal alandaki baskı gruplarının çalışmaları için çok yararlı olduğunu düşündüğümüz bu hedeflerin daha somut, ölçülebilir ve belirli süreler içinde gerçekleştirilecek hedefler şeklinde belirlenmesi, sonuç alınmasını hızlandıracak ve kolaylaştıracaktır.
Bugün için, Pekin Eylem Platformu ve Pekin+5 belgelerinde saptanan sorun alanları harekete geçmek için iyi birer çerçeve oluşturmaktadır

Pekin +5: Kadın 2000 BM Özel Oturumu

5 - 9 Haziran 2000, New York
Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'nın ardından hükumetlerin söz verdikleri konularda neler yaptıklarını değerlendirmek ve ileriye yönelik stratejiler geliştirmek amacıyla Birleşmiş Milletler 5-9 Haziran 2000'de Pekin+5 toplantısının gerçekleştirilmesi planladı. Hem tüm ülkelerdeki sivil toplum örgütleri, hem de hükumetlerin ayrı ayrı hazırlandıkları toplantı'dan önce ön toplantılar gerçekleştirildi. Öncelikle dünyanın farklı yerlerinde Bölgesel Toplantılar yapıldı. Bu toplantıların sonuçları temel alınarak Birleşmiş Milletler Kadının İlerlemesi Dairesi (UN Division for the Advancement of Women) taslak bir metin hazırladı. Daha sonra Mart 2000'de Hükumet delegasyonlarının bir araya gelerek taslak metin özerinde çalışmaları ve eklenecek/çıkartılacak maddelerin tartışılması söz konusu oldu. Kadının İnsan Hakları Projesi Koordinatörü bu iki toplantıya da katılarak metnin şekillenmesinde etkin oldu.
Mart 2000'de bu iki ön toplantı bittikten sonra, Kadının İnsan Hakları Projesi,
Eşitlik İzleme Platformu'na çağrıda bulunmuş (Anakültür, İstanbul Barosu Kadın Hakları
Uygulama Merkezi, KA-DER, Kadının İnsan Hakları Projesi, Mor Çatı, Soroptimistler), ve birlikte çok yoğun bir şekilde Haziran toplantısına hazırlanmaya başlanmıştır. Bu hazırlık dahilinde,
1) STK temsilcilerinin de hükumet delegasyonunda yer almaları;
2) Hükumet delegasyonunda yer alacak STK temsilcilerinin alanlarında uzman, ve diğer STKlar tarafından seçilmeleri;
3) Toplantı esnasında hükumet delegasyonu, STK temsilcileri ve Bakan Hasan Gemici ile her gün toplantı yapılarak günün değerlendirilmesinin yapılması ve karşılıklı bilgi alışverişinde bulunulması, en önemli noktalar olarak ele alınmıştır ve bu konuda Eşitlik İzleme Platformu'nun tarafından Hasan Gemici'ye bir mektup yazılmıştır
Toplantıya KIHP adına katılan bir arkadaşımızın Pazartesi: Kadınlara Mahsus Gazete için hazırladığı yazı: (Temmuz 2000)
5-9 Hazıran 2000 tarihlerinde yapılan "Pekin+5" toplantısına Kadının İnsan Hakları Projesi (KİHP) adına katıldım. KİHP akredite olduğu için Birleşmiş Milletler binasında gerçekleşen Özel Oturuma katılmam ve hükümet delegasyonlarının pazarlıklarını izlemem mümkün oldu.
Süreci Türkiye'den giden ekibin (hükümet delegasyonu ve destek veren sivil toplum kuruluşları) çalışmaları ve ayrıca Özel Oturum'dan çıkan sonuçlar açılarından değerlendirmek isterim. New York'a gitmeden önce Eşitlik İzleme Platformu (Anakültür, KA-DER, KİHP, Mor Çatı, Soroptimistler Federasyonu) olarak yapılan yoğun lobicilik çalışmaları sayesinde hükümet delegasyonunda, akredite olmuş sivil toplum kuruluşlarından 4 temsilcinin katılımının sağlanmış olmasının Türkiye'deki demokratikleşme sürecinde önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ve bunun da büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bu 4 temsilci, akredite olmuş olan diğer kuruluşlar arasından demokratik yöntemlerle seçilmişti. Buna bağlı olarak da Özel Oturum süresince resmi delegasyonda yer almayan sivil toplum kuruluşları ile hükümet delegasyonu arasında bilgi ve fikir alış-verişi son derece memnuniyet verici düzeydeydi. Resmi delegasyonumuz, Özel Oturum süresince devlet-STK işbirliğini yüksek düzeyde gerçekleştiren kısıtlı sayıdaki delegasyonlardan biriydi.
Özel Oturumu değerlendirmeye gelince; bilindiği gibi pazarlık süreci çok yavaş ve zorlu geçti. Kadınlar açısından ilerici sayılabilecek çoğu madde, özellikle Vatikan (Holy See) ve bazı İslam ülkelerinin dayanışma içinde yürüttükleri taktikler nedeniyle bazen saatlerce tartışıldı, tartışmalar her zaman da olumlu sonuçlar verecek şekilde sonuçlanmadı. Bu hizipleşme, özellikle "kürtaj hakkı" ve "cinsel tercih" tartışılırken iyice belirginleşti.
Sonuç Belgesi'nde alınan kararların "taahhüt" şeklinde yer alamaması, tarih belirtilerek bir zaman çerçevesine oturtulamaması, Pekin Eylem Platformunu hayata geçirebilmek için gerekli göstergelerin ve kaynakların belirlenememesi, ve oybirliği sağlanamayan maddelerin ya çıkarılması ya da Pekin Eylem Platformu'nda yer aldığı şekilde tekrar edilmesi sonuç olarak elde edilen belgenin istenilenden daha zayıf olmasına neden oldu. Ancak yine de bazı kazanımlardan söz etmek mümkün, ve bunlardan bahsetmenin de önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin "namus cinayetleri" ve "zorla evlendirme" terimleri ilk defa bir Birleşmiş Milletler belgesinde yer aldı. "Evlilikte tecavüz"ü sona erdirmek amacıyla kapsamlı mekanizmaların geliştirilerek hayata geçirilmesi vurgulandı. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi İhtiyari Protokolü'nün hükümetler tarafından imzalanmasına yönelik bir çağrı yer aldı.
Pekin+5 Sonuç Belgesi'nin hem Türkiye'de bizlere, hem de yurtdışındaki diğer kadınlara ve kadın gruplarına, kadınların insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasına yönelik lobicilik ve aktivizm çalışmalarında destek olacağını, ve belgeye imza atan hükümetlerin siyasi irade göstererek uygulama aşamasında etkin olmalarını ümit ediyorum.

Pekin: BM Dördüncü Dünya Kadın Konferansı

1995 yılında 4. Dünya Kadın Konferansı yapılmadan önce, Birleşmiş Milletler tarafından kadın konusunda üç tane konferans düzenlenmişti. Bunlardan ilki 1975 yılında Mexico City’;de yapılmış, ve konferans sonucunda BM Genel Kurulu 1975-1985 arasını Kadın Onyılı ilan etmiştir. 1980 yılında Kopenhag’;da düzenlenen ikinci konferansta Kadın Onyılının ikinci yarısında eğitim, istihdam ve sağlık üzerinde yoğunlaşılmıştır. Üçüncü konferans 1985 yılında Nairobi’;de yapılmış, ve Kadın Onyılı değerlendirilmiş, ve 2000 Yılına Yönelik Nairobi Stratejileri kadının ilerlemesine destek sağlamak üzere oybirliğince kabul edilmiştir. Böylece kadının güçlendirilmesi ve insan haklarından yararlanabilmesi için ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilecek bir çerçeve oluşturulmuştur.
1990 yılında bir konferans düzenlenmemiş, BM Kadın Komisyonu bir değerlendirme yaparak kadınları etkileyen konularda daha duyarlı ve bilinçli olunduğu sonucuna varmıştır. Ancak aynı zamanda, Stratejilerin uygulanmasında da bir gevşeme görülmüştür. Bu nedenle Dördüncü Dünya Kadın Konferansı hem konuya canlılık kazandırmak, hem de cinsel taciz dahil olmak üzere kadına karşı şiddet gibi dünya gündemine yerleşmiş olan sorunların ele alınması amacıyla düzenlenmiştir.
4 - 15 Eylül 1995 tarihleri arasında STK'ları temsil eden ve hükümet delegasyonlarında yer alan binlerce kadın, Çin'in başkenti Pekin'de buluştu. STK temsilcileri hem kendi aralarında bilgi alışverişinde bulundular, hem de hükümetlerin kadının insan haklarının ilerlemesi sürecinde yapacaklarına ilişkin taahhütlerini takip ettiler. Sonunda kabul edilen Pekin Eylem Platformu, BM üye ülkelerinin kadının insan hakları konusunda kabul ettiği en geniş belge olmanın yanısıra, 90’;dan fazla ülkenin tek tek yapmayı taahhüt ettikleri adımları da ortaya koymaktaydı. Pekin Deklerasyonu ve Eylem Planı’;na 1995 yılında çekincesiz imza koyan Türkiye Cumhuriyeti’;nin yapmaya söz verdikleri şöyledir:
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’;ndeki çekincelerin kaldırılması
2000 yılına kadar kadın okur-yazarlık oranının % 100’;e çıkarılması,
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen yasa maddelerinin değiştirilmesi,
Zorunlu ilköğretimin 8 yıla çıkarılması
Anne ve çocuk ölümlerinin % 50 oranında azaltılması
Bu çerçevede:
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’;ndeki çekinceler kaldırılmıştır.
Aile içinde eşler arasında eşitliği temel alan yeni bir Medeni Kanun kabul edilmiştir. Zorunlu eğitim 8 yıla çıkarılmıştır.
Ancak:
Halen 12 yaş ve üstü kadınların % 22.4’;ü okuma yazma bilmemektedir. Çocuk ölümlülük oranları binde 60.9’;dan binde 52.1’;e inmiştir. Anne ölümlülük oranlarına gelince, bu konuda Türkiye genelini kapsayan sistematik istatistikler yapılmıyor olması durumun vehametini ortaya koymaktadır. Durumu yanıtan en son resmi veriler 1981 tarihlidir –; yüz bin canlı doğumda 132. Konuyla ilgili daha yakın tarihli veriler 1997 yılına ait olup, Türkiye genelinde değil, 53 ildeki 615 hastanede yapılmış araştırmada elde edilmiş sonuçları yansıtmaktadır –; yüz bin canlı doğumda 54,2. Türkiye’;de doğumların yüzde 40’;ının sağlık personeli olmadan evlerde yapıldığı göz önüne alındığında bu rakam gerçek durumu yansıtmamaktadır.
Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’;nün hazırladığı ve CEDAW Komitesi’;ne sunduğu “;Pekin Eylem Platformu’;nun Uygulanmasına Yönelik Soru Formu’;na Verilen Yanıt”; adlı raporunda bu konularda bilgi verilmektedir. Ancak, sivil toplum kuruluşları olarak bu taahhütlerin gerçekleştirilmesi konusunda takipçi olmamız gerektiği çok açık bir şekilde görülmektedir!

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979'da kabul edildi, 1981'de sözleşme biçimini aldı. Türkiye CEDAW’;ı 1985 yılında imzaladı; ama yasalarımızda Sözleşme ile çelişen hükümler olduğu için, iç hukukta gerekli düzenlemeler yapılıp aykırılıklar giderilene kadar olmak kaydıyla belgeye bu noktalarda çekince koydu. Türkiye, yeni yasa taslaklarının hazırlanması üzerine çekincelerini 1999 yılında kaldırdı. Yeni Medeni Kanun 2002 yılında yürürlüğe girdi; Ceza Kanunu taslağı üzerindeki çalışmalar henüz devam ediyor. Kadının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için uluslararası platformda kabul edilen bazı normları tanımlayan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi;
Devletleri, kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adımlar atmakla yükümlü kılar,
Devletleri, bütün diğer kişi, örgüt ya da kuruluşların kadınlara karşı ayrımcılık yapmasını önlemekle görevlendirir,
Devletleri bağlayıcı niteliktedir.
Sözleşmeye taraf devletlerin sayısı Haziran 2002 itibariyle 170'dir. Sözleşmenin kabulü, bu ülkelerin kadınlara yönelik ayrımcılığı önleyen bir politika uygulamalarını ve
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’;ne düzenli olarak rapor vermelerini zorunlu kılmaktadır.
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi her yıl toplanarak üye ülkelerin raporlarını inceler ve gerekirse Birleşmiş Milletler'e önerilerde bulunur. Komite ayrıca incelenen ülkelerdeki sivil toplum örgütlerinden de kadınların durumu, koşullar ve kritik sorunlarla ilgili bağımsız bilgi alır. 1997 yılında, Türkiye’;nin gözden geçirilme süreci için Kadının İnsan Hakları Projesi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Eşitlik İzleme Komitesi tarafından böyle bir rapor hazırlanmıştır.
Türkiye’;nin 4. Ülke Raporunu 2001 yılında vermesi gerekiyordu. Rapor şu anda bir yıl gecikmiş durumdadır.

Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) metni

Birleşmiş Milletler Yasasının temel insan haklarına, insan itibar ve kıymetine ve erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olmaları gerektiğine inancı tekrar onayladığını kaydederek,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin, insanlara karşı ayrımcılığın kabul edilemezliği prensibini doğruladığını, tüm insanların özgür doğduğunu, eşit itibar ve haklara sahip olduklarını, bu Beyannamede böylece öne sürülen tüm haklar ve hürriyetlerin cinsiyete dayalı olanlar dahil hiçbir ayrıma tabi kılınmaksızın herkes tarafından kullanılabileceğini beyan ettiğini kaydederek,
İnsan Hakları Sözleşmelerine Taraf Devletlerin, kadınlar ve erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklardan eşit olarak yararlanmalarını temin yükümlülüğü bulunduğunu vurgulayarak,
Birleşmiş Milletler ve ona bağlı uzman kuruluşların nezaretinde kabul edilmiş ve erkeklerle kadınların eşitliğini sağlamaya çalışan uluslararası sözleşmeleri göz önünde tutarak,
Ayrıca Birleşmiş Milletler ve ona bağlı uzman kuruluşlarının kabul ettiği erkek ve kadın haklarının eşitliğini sağlamayı amaçlayan kararları, beyanları ve tavsiyeleri de dikkate alarak,
Ancak, bu çeşitli belgelere rağmen kadınlara karşı ayrımcılığın halen devam etmekte oluşundan endişe duyarak,
Kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan şeref ve haysiyetine saygı ilkelerini ihlal ettiğini, kadınların erkeklerle eşit olarak ülkelerinin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına katılmalarını engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel teşkil ettiğini ve kadınların ülkeleri ve insanlık hizmetinde kullanabilecekleri olanaklarını geliştirmelerini zorlaştıracağını kaydederek,
Yoksulluk hallerinde kadınların yiyecek, sağlık, eğitim, öğretim, iş bulma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması bakımından en az imkana sahip olduklarından endişe duyarak,
Hakkaniyet ve adalete dayalı yeni uluslararası ekonomik düzenin kurulmasının, kadınlarla erkekler arasındaki eşitliği sağlamak için önemli bir aşama teşkil edeceğine inanarak,
Güney Afrika’;daki ırk ayrımının, ırkçılığın her şeklinin, sömürgeciliğin, yeni sömürgeciliğin, saldırganlığın, yabancı devlet işgal ve hakimiyetinin ve ülkelerin iç işlerine müdahale etmenin ortadan kaldırılmasının, erkekler ile kadınların eşit haklardan yararlanmaları için gerekli olduğunu önemle belirterek,
Uluslararası barış ve güvenliğin kuvvetlendirilmesinin, uluslararası gerilimin azaltılmasının, sosyal ve ekonomik sistemlerine bakılmaksızın bütün ülkeler arasında karşılıklı işbirliğinin, genel ve tam silahsızlanmanın ve özellikle sıkı ve etkili bir uluslararası denetim altında nükleer silahsızlanmanın, ülkeler arasındaki ilişkilerde, adalet, eşitlik ve karşılıklı menfaat ilkelerinin doğruluğunun, yabancı ve sömürge yönetimi veya yabancı işgali altında bulunan yerlerdeki halkların kendi kaderlerini tayin ve bağımsızlık elde etme hakları kadar ulusal hükümranlık ve toprak bütünlüklerine saygının gerçekleşmesinin, sosyal gelişme ve kalkınmaya ve bunun bir sonucu olarak da, erkeklerle kadınlar arasında tam bir eşitliğin elde edilmesine katkıda bulunacağını doğrulayarak,
Bir ülkenin tam ve eksiksiz kalkınmasının, dünyada refahın ve barışın elde edilmesinin, kadınların erkeklerle eşit şartlarda, her alanda azami katıklarınının gereğine inanarak,
Kadınların ailenin refahına ve toplumun kalkınmasına yaptıkları büyük katkının henüz tam olarak anlaşılamadığının, anneliğin sosyal önemi ve ana ve babanın aile içinde ve çocukların büyütülmesindeki rollerini göz önünde bulundurarak ve kadınların neslin üremesindeki önemli rolünün aile içinde ayrıma neden olmaması gerektiğinin, nitekim çocukların yetiştirilmesinde kadın ve erkek ile toplumun tamamının sorumluluğu paylaşmaları gerektiğinin bilincinde olarak,
Erkeklerle kadınlar arasında tam bir eşitliğin gerçekleşmesi için, kadınlar ile erkeklerin toplumdaki geleneksel rollerinde bir değişiklik ihtiyacı bulunduğunun farkında olarak,
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesinde yer alan ilkeleri uygulamaya ve bu amaçla bu tür ayrımcılığın her şekli ve oluşumunun ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri almaya kararlı olarak,
Aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:

BÖLÜM I

Madde 1-
İşbu sözleşmeye göre, Kadınlara karşı ayrımdeyimi, kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın ve kadın ile erkek eşitliğine dayalı olarak politik, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve diğer alanlardaki insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kullanılmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen veya ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım, mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir.

Madde 2-

Taraf Devletler, kadınlara karşı her türlü ayrımı kınar, tüm uygun yollardan yararlanarak ve gecikmeksizin kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldırıcı bir politika izlemeyi kabul eder ve bu amaçla aşağıdaki hususları taahhüt ederler:
a- Kadın ile erkek eşitliği ilkesini kendi anayasalarına ve diğer ilgili yasalara, henüz girmemişse dahil etmeyi ve yasalar ile diğer uygun yollarla bu ilkenin uygulanmasını sağlamayı,
b- Kadınlara karşı her türlü ayrımı yasaklayan ve gerekli yerlerde yaptırımları da içeren yasal ve diğer uygun önlemleri kabul etmeyi,
c- Kadın haklarının erkeklerle eşit temelde himayesini, yetkili ulusal mahkemeler ve diğer kuruluşlarla kadının her türlü ayrımcılığa karşı etkin bir şekilde korunmasını sağlamayı,
d- Kadınlara karşı herhangi bir ayrımcı hareket yapılmasından veya uygulanmasından kaçınmayı ve kamu yetkilileri ile kuruluşlarının bu yükümlülüğe uyumlu olarak hareket etmelerini sağlamayı,
e- Herhangi bir kişi veya kuruluşun kadınlara karşı ayrım yapma girişimini önlemek için bütün uygun önlemleri almayı,
f- Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan mevcut yasa, yönetmelik, adet ve uygulamaları, değiştirmek veya feshetmek için yasal düzenlemeler de dahil, gereken bütün uygun önlemleri almayı,
g- Kadınlara karşı ayrımcılık oluşturan bütün ulusal cezai hükümleri, yürürlükten kaldırmayı.

Madde 3-

Taraf Devletler kadının tam gelişmesini ve ilerlemesinin sağlamak için, özellikle politik, sosyal, ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere bütün alanlarda, erkeklerle eşit olarak insan hakları ve temel özgürlüklerinden yararlanmalarını ve bu hakları kullanmalarını garanti etmek amacıyla, yasal düzenleme dahil bütün uygun önlemleri alacaklardır.

Madde 4-

1. Kadın ve erkek eşitliğini fiilen sağlamak için Taraf Devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler, işbu Sözleşmede belirtilen türden bir ayrım olarak düşünülmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların korunması sonucunu doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman bu önlemlere son verilecektir.
2. Anneliğin korunması amacıyla işbu Sözleşmede belirtilenler dahil, Taraf Devletlerce alınacak özel önlemler, ayrımcı olarak nitelendirilmeyecektir.

Madde 5-

Taraf Devletler aşağıdaki bütün uygun önlemleri alacaklardır:
a- Her iki cinsten birinin aşağılığı veya üstünlüğü fikrini veya kadın ile erkeğin kalıplaşmış rollerine dayalı ön yargıların, geleneksel ve diğer bütün uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlamak amacıyla kadın ve erkeklerin sosyal ve kültürel davranış kalıplarını değiştirmek,
b- Anneliğin sosyal bir görev olarak anlaşılmasını ve çocukların yetiştirilmesi ve gelişiminde kadın ve erkeğin ortak sorumluluğunun tanınmasını öngören ve her durumda çocukların çıkarlarını herşeyden önce gözeten anlayışa dayanan bir aile eğitimini sağlamak.

Madde 6-

Taraf Devletler, kadın ticareti ve fahişeliğin istismarının her şekliyle önlenmesi için yasama dahil gerekli bütün önlemleri alacaklardır.

BÖLÜM II

Madde 7-

Taraf Devletler, ülkenin politika ve kamu hayatında, kadınlara karşı ayrımı önlemek için tüm önlemleri alacaklar ve özellikle kadınlara erkeklerle eşit şartlarla aşağıdaki hakları sağlayacaklardır:
a- Bütün seçimlerde ve halk oylamalarında oy kullanmak ve halk tarafından seçilen organlara seçilebilmek,
b- Hükümet politikasının hazırlanmasına ve uygulanmasına katılmak, kamu görevinde bulunabilmek ve hükümetin her kademesinde kamu görevleri ifa etmek,
c- Ülkenin kamu ve politik hayatı ile ilgili hükümet dışı kuruluşlara ve derneklere katılmak.

Madde 8-

Taraf Devletler, kadınlara, erkeklerle eşit şartlarda ve hiçbir ayrım gözetmeksizin, hükümetlerini uluslararası düzeyde temsil etmek ve uluslararası kuruluşların faaliyetlerine katılmak fırsatını sağlamak için gerekli bütün önlemleri alacaklardır.

Madde 9-

1. Taraf Devletler, tabiiyetin kazanılmasında, değiştirilmesinde veya muhafazasında kadınlara erkekler ile eşit haklar tanıyacaklar ve özellikle bir yabancıyla evlenmenin veya evlilik sırasında kocanın tabiiyetini değiştirmesinin, kadının da otomatik olarak tabiiyet değiştirmesine, tabiiyetsiz kalmasına veya kocanın tabiiyetini zorla almasına yol açmamasını sağlayacaklardır.
2. Taraf Devletler, çocukların tabiiyeti konusunda kadınlara erkeklerle eşit haklar sağlayacaklardır.

BÖLÜM III

Madde 10-

Taraf Devletler, özellikle aşağıdaki konularda kadın-erkek eşitliği esasına dayanarak eğitimde erkeklerle eşit hakka sahip olmalarını sağlamak için kadınlara karşı ayrımı önleyen bütün uygun önlemleri alacaklardır:
a- Meslek ve sanat yönlendirilmesinde kırsal ve kentsel alanlarda bütün dallardaki eğitim kurumlarına girişte ve diploma almada okul öncesi, genel, teknik, mesleki ve yüksek teknik eğitimde ve her çeşit mesleki eğitimde eşit şartların sağlanması,
b- Kadınların erkeklerle aynı ders programlarından yararlanmaları, aynı sınavlara katılmaları, aynı seviyedeki niteliklere sahip eğitim görevlilerine, okul, bina ve malzemesine sahip olmaları,
c- Kadın ve erkeğin rolleriyle ilgili kalıplaşmış kavramların eğitimin her şeklinden ve kademesinden kaldırılması ve bu amaca ulaşılması için karma eğitimin ve diğer eğitim şekillerinin teşvik edilmesi, özellikle ders kitaplarının ve okul programlarının yeniden gözden geçirilmesi ve eğitim metodlarının bu amaca göre düzenlenmesi,
d- Burs ve diğer eğitim yardımlarından faydalanmaları için kadınlara erkeklerle eşit fırsatların tanınması,
e- Özellikle kadın ve erkekler arasında mevcut eğitim açığını en kısa zamanda kapatmaya yönelik olarak, yetişkin ve fonksiyonel okuma-yazma programları dahil, sürekli eğitim programlarına katılabilmeleri için erkeklerle eşit fırsatların verilmesi,
f- Kız öğrencilerin okuldan ayrılma oranlarının düşürülmesi ve okuldan erken ayrılan kız çocukları ve kadınlar için eğitim programları düzenlenmesi,
g- Spor ve beden eğitimi faaliyetlerine aktif olarak katılmaları için erkeklerle eşit fırsatlar tanınması,
h- Kadınların, ailelerin sağlık ve refahını sağlamaya yardım edecek, aile planlaması bilgisi dahil, özel eğitici bilgiyi sağlamaları.

Madde 11-

1. Taraf Devletler, istihdam alanında kadınlara karşı ayrımı önlemek ve kadın-erkek eşitliği esasına dayanarak eşit haklar sağlamak için özellikle aşağıda belirtilen konularda bütün uygun önlemleri alacaklardır:
a- Bütün insanların vazgeçilmez hakkı olan çalışma hakkı,
b- İstihdam konularında eşit seçim kıstaslarının uygulanması da dahil, erkeklerle eşit istihdam imkanlarına sahip olma hakkı,
c- Serbest olarak meslek ve iş seçme hakkı, terfi, iş güvenliği, hizmetin tüm şartları ve avantajlarından faydalanma hakkı, çıraklık, ileri mesleki eğitim ve bilgi yenileme eğitimi dahil, mesleki eğitim ve sürekli eğitim görme hakkı,
d- Sosyal yardımlar dahil eşit ücret hakkı, eşdeğerdeki işte eşit muamele ve işin cinsinin değerlendirilmesinde eşit muamele görme hakkı,
e- Ücretli izinle birlikte, özellikle emeklilik, işsizlik, hastalık, sakatlık, yaşlılık ve diğer çalışmama hallerinde sosyal güvenlik hakkı,
f- Güvenli şartlar içinde çalışma hakkı ve sağlığın ve bu arada doğurganlığın korunması hakkı.
2. Evlilik ve analık sebebiyle kadınlara karşı olan ayrımı önlemek ve etkin çalışma hakkını sağlamak amacıyla, Taraf Devletler uygun önlemleri alacaklardır.
a- Hamilelik ve analık izni sebebiyle veya evliliğe bağlı olarak işten çıkarma ayrımını yasaklamak, bu ayrımı yapanları cezalandırmak,
b- Önceki iş, kıdem ve sosyal haklar kaybedilmeksizin, ücretli olarak analık izni veya benzeri sosyal içerikli tazminatlar vermek,
c- Özellikle çocuk bakımevleri ağının tesisi ve geliştirilmesi yoluyla anne ve babanın aile yükümlülüklerini; görev sorumlulukları ve kamu hayatına katılma ile birleştirmeyi mümkün kılan destekleyici sosyal hizmetlerin sağlanmasını teşvik etmek,
d- Hamilelik süresince zararlı olduğu kanıtlanan işlerde kadınlara özel koruma sağlamak.
3. Bu maddede yer alan konulara ilişkin koruyucu yasalar bilimsel ve teknik bilgi ışığı altında periyodik olarak yeniden gözden geçirilecek ve gerekirse değiştirilecek, kaldırılacak veya uzatılacaktır.

Madde 12-

1. Taraf Devletler, aile planlaması dahil sağlık bakım hizmetlerinden kadın ve erkeğin eşit olarak yararlanması için, sağlık alanında kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldıran bütün önlemleri alacaklardır.
2. Bu maddenin 1. paragrafında öngörülen hükümler saklı kalmak kaydıyla Taraf Devletler kadına hamilelik, lohusalık ve doğum sonrası dönemde gerekli hizmetleri sağlayacaklar, hamilelik ve emzirme sırasında yeterli beslenme ile birlikte, gerektiğinde ücretsiz hizmet vereceklerdir.

Madde 13-

Taraf Devletler, kadınlara karşı ekonomik ve sosyal hayatın diğer alanlarında erkeklerle kadınların eşit olarak haklardan yararlanabilmelerini sağlayarak kadınlara karşı ayrımcılığın önlenmesi için gerekli ve özellikle aşağıdaki önlemleri alacaklardır:
a- Aile zammı hakkı,
b- Banka kredisi, ipotek ve diğer mali kredileri elde etme hakları,
c- Eğlence, spor ve kültürel hayatın bütün yönlerine katılma hakları.

Madde 14-

1. Taraf Devletler, kırsal kesim kadınlarının, karşılaştıkları özel sorunları ve ekonominin parasal olmayan sektöründeki çalışmaları dahil ailelerinin ekonomik bakımdan ayakta kalması için oynadıkları belirgin rolü göz önünde tutacak ve işbu Sözleşme hükümlerinin kırsal kesimdeki kadınlara uygulanmasını sağlamak için gerekli bütün önlemleri alacaklardır.
2. Taraf Devletler, kadın ve erkeklerin eşitliği prensibine dayanarak, kırsal kalkınmaya katılmalarını ve bundan yararlanmalarını sağlamak için kırsal kesimdeki kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldıran tüm uygun önlemleri alacaklar ve özellikle kırsal kesim kadınlarına aşağıdaki hakları sağlayacaklardır:
a- Her seviyedeki kalkınma planlarının görüşme ve uygulanmasına katılmak,
b- Aile planlaması konusunda bilgi, danışma ve hizmetler de dahil olmak üzere yeterli sağlık hizmetlerinden faydalanmak,
c- Sosyal güvenlik programlarından doğrudan yararlanmak,
d- Teknik yeteneklerini geliştirmek amacıyla tüm toplumsal ve yaygın hizmetler ve birlikte fonksiyonel okur-yazarlık dahil, resmi ve gayrıresmi eğitim ve öğretimin her türünden yararlanmak,
e- Ekonomik fırsatlardan kendi işinde çalışma veya tam istihdam yoluyla eşit olarak yararlanmak amacıyla kendi kendine yardım grupları ve kooperatifler oluşturmak,
f- Bütün toplumsal faaliyetlere katılmak,
g- Toprak ve tarım reformunda ve bunun yanısıra yeniden iskan projelerinde eşit muamele ve tarımsal kredi ve borçlanma, pazarlama kolaylıkları ile uygun teknolojiden yararlanmak,
h- Özellikle konut, sağlık, elektrik ve su temini, ulaştırma ve haberleşme konularında yeterli yaşam standartlarından yararlanma haklarını sağlamak.

BÖLÜM IV

Madde 15-

1- Taraf Devletler kadınlara, kanun önünde erkeklerle eşit haklar tanıyacaklardır.
2- Taraf Devletler medeni haklar bakımından kadınlara erkeklerinkine benzer hukuki ehliyet ve bu ehliyeti kullanmak için eşit fırsatlar tanıyacaklardır. Özellikle, kadınlara akit yapmada ve mülk idaresinde eşit haklar verecekler ve mahkemelerde davaların her aşamasında eşit muamele edeceklerdir.
3- Taraf Devletler, kadınların hukuki ehliyetlerini kısıtlamaya yönelik hukuki sonuç doğuran her çeşit sözleşmenin ve diğer özel muamelelerin tamamının geçersiz olduğunu kabul ederler.
4- Taraf Devletler, kadın ve erkeğe hukuki olarak ikametgah seçme ve taşınmada eşit yasal hak tanıyacaklardır.

Madde 16-

1- Taraf Devletler kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusunda ayrımı önlemek için gerekli bütün önlemleri alacaklar ve özellikle kadın-erkek eşitliği ilkesine dayanarak kadınlara aşağıdaki hakları sağlayacaklardır:
a- Evlenmede erkeklerle eşit hak,
b- Özgür olarak eş seçme ve serbest ve tam rıza ile evlenme hakkı,
c- Evlilik süresince ve evliliğin son bulmasında aynı hak ve sorumluluklar,
d- Medeni durumlarına bakılmaksızın, çocuklarla ilgili konularda ana ve babanın eşit hak ve sorumlulukları tanınacak, ancak her durumda çocukların çıkarları en ön planda gözetilecektir.
e- Çocuk sayısına ve çocukların ne zaman dünyaya geleceklerine serbestçe ve sorumlulukla karar vermede ve bu hakları kullanabilmeleri için bilgi, eğitim ve diğer vasıtalardan yararlanmada eşit haklar,
f- Her durumda çocukların çıkarı en üst düzeyde tutularak ulusal yasalarda mevcut veli, vasi, kayyum olma ve evlat edinme veya benzeri müesseselerde eşit hak ve sorumluluklar,
g- Aile adı, meslek ve iş seçimi dahil her iki eş (kadın-erkek) için, eşit kişisel haklar,
h- Ücret karşılığı olmaksızın veya bir bedel mukabilinde malın mülkiyeti, kazanımı, işletmesi, idaresi, yararlanılması ve elden çıkarılmasında her iki eşe de eşit haklar.
2- Çocuğun erken yaşta nişanlanması veya evlenmesi hiçbir şekilde yasal sayılmayacak ve evlenme asgari yaşının belirlenmesi ve evlenmelerin resmi sicile kaydının mecburi olması için, yasama dahil gerekli tüm önlemler alınacaktır.

BÖLÜM V

Madde 17-

1- İşbu sözleşmenin uygulanmasındaki gelişmeleri gözden geçirmek amacıyla, sözleşme yürürlüğe girdiği zaman 18, sözleşmeye taraf 35 devletin onayı veya katılmasını takiben, işbu sözleşmenin kapsadığı konularda yüksek itibar ve ehliyete sahip 23 uzmandan oluşan, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi (Bundan böyle Komite diye anılacaktır) kurulacaktır. Uzmanlar, taraf devletlerce kendi vatandaşları arasından seçilecek ve kendi şahısları namına hareket edecekler, seçimlerde dengeli coğrafi ve belli başlı hukuki sistemlerle birlikte farklı uygarlıkların temsili de göz önüne alınacaktır.
2- Komite üyeleri taraf devletlerin aday listesinden gizli oy ile seçilecektir. Her taraf devlet kendi vatandaşlarından bir kişiyi aday gösterebilecektir.
3- İlk seçim işbu sözleşmenin yürürlüğe girmesinden altı ay sonra yapılacaktır. BM Genel Sekreteri seçimlerden en az üç ay önce taraf devletlerce adaylarını iki ay içinde bildirmelerini isteyen bir mektup gönderecektir. Genel Sekreter, aday gösteren taraf devletleri de belirtmek suretiyle, adayların listesini alfabetik sıraya göre hazırlayacak ve taraf devletlerce gönderecektir.
4- Komite üyelerinin seçimi, BM Genel Merkezinde, Genel Sekreter tarafından çağrılmış taraf devletler toplantısında yapılacaktır. Taraf devletlerin üçte ikisinin yetersayı oluşturacağı toplantıda, en fazla oy alanlar ile toplantıda hazır bulunan ve oy veren taraf devletler temsilcilerinin salt çoğunluğunun oylarını alan adaylar Komiteye seçileceklerdir.
5- Komite üyeleri 4 yıllık bir dönem için seçileceklerdir. Bununla beraber, ilk seçimde seçilen dokuz üyenin süresi ikinci yılın sonunda bitecek; bu dokuz üyenin isimleri ilk seçimden hemen sonra Komite Başkanı tarafından kura ile tesbit edilecektir.
6- Komitenin 5 ilave üyesinin seçimi, 35. onay veya katılmayı takiben bu maddenin 2, 3 ve 4. paragrafları hükümlerine göre yapılacaktır. Bu şekilde seçilen iki yedek üyenin görev süresi iki yılın sonunda sona erecek ve bu iki üyenin ismi Komite Başkanı tarafından kura ile tesbit edilecektir.
7- Boş yerlerin doldurulması için, uzmanının Komite’;deki görev süresi sona eren taraf devlet kendi vatandaşları arasından Komite’;nin onayına bağlı olmak üzere başka bir uzmanı atar.
8- Komite üyeleri, BM Genel Kurulu’;nun onayı ile ve Genel Kurulun, Komite’;nin sorumluluğunun önemini göz önünde tutarak kararlaştıracağı şartlar ve hükümlerle, Birleşmiş Milletler’;den ücret alacaklardır.
9- Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, işbu sözleşme uyarınca Komite’;nin görevlerini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için, gerekli personel ve kolaylıkları sağlayacaktır.

Madde 18-

1- Taraf Devletler, işbu sözleşme hükümlerine etkinlik kazandırmak ve kaydedilen ilerlemeleri belirtmek amacıyla aldıkları yasal, adli, idari ve diğer önlemler hakkındaki bir raporu:
a- Sözleşmenin, ilgili devlet bakımından yürürlüğe girmesini takiben bir yıl içinde,
b- Bilahare, her dört yılda bir ve ileride de Komite’;nin talep ettiği zamanlarda Komite tarafından incelenmek üzere, BM Genel Sekreterine sunmayı taahhüt ederler.
2- Raporlarda işbu sözleşme yükümlülüklerinin gerçekleştirilmesini etkileyen unsurlar ve güçlükler belirtilebilir.

Madde 19-

1- Komite kendi usül kurallarını saptayacaktır.
2- Komite, görevlilerini 2 yıllık bir süre için seçecektir.

Madde 20-

1- Komite işbu sözleşmenin 18. maddesi uyarınca sunulan raporları incelemek üzere normal olarak yılda iki kere ve azami üç hafta süre için toplanacaktır.
2- Komite toplantıları Birleşmiş Milletler Merkezi'nde veya Komite tarafından uygun bulunan herhangi bir yerde yapılacaktır.

Madde 21-

1- Komite, Ekonomik ve Sosyal Konsey aracılığıyla faaliyetleri hakkında BM Genel Kurulu’;na yıllık raporlar sunacak ve taraf devletlerden sağlanan bilgiler ve raporların incelenmesine dayanarak tekliflerde ve genel tavsiyelerde bulunabilecektir. Bu teklif ve genel tavsiyeler, taraf devletlerin olabilecek yorumlarıyla birlikte Komite raporuna dahil edilecektir.
2- Genel Sekreter Komite raporlarını Kadının Statüsü Komisyonu'nun bilgisine sunacaktır.

Madde 22-

Uzman kuruluşlar, faaliyet alanlarına giren işbu sözleşme hükümlerinin uygulanmasının görüşülmesi sırasında temsil edilme hakkına sahip olacaklardır. Komite, uzman kuruluşları sözleşmenin uygulanması hususunda, faaliyet alanlarına giren konularda raporlar sunmaya davet edebilir.

BÖLÜM VI

Madde 23-

İşbu sözleşmedeki hiçbir husus kadın ve erkek eşitliğinin gerçekleşmesinde daha etkin olan:
a- Taraf devletler yasasındaki, veya
b- O devlet için yürürlükte olan herhangi bir Uluslararası Sözleşme, antlaşma veya anlaşmadaki hükümleri etkilemeyecektir.

Madde 24-

Taraf Devletler işbu Sözleşme ile tanınan hakların tam olarak gerçekleştirilmesi için ulusal seviyede gerekli bütün önlemleri almayı taahhüt ederler.

Madde 25-

1. İşbu sözleşme bütün devletlerin imzasına açık olacaktır.
2. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri işbu sözleşmenin depozitörü olarak tayin edilmiştir.
3. İşbu Sözleşme onaya bağlıdır. Onaylı belgeleri BM Genel Sekreteri tevdi edecektir.
4. İşbu Sözleşme bütün devletlerin katılmasına açıktır. Katılma belgesinin BM Genel Sekreterine tevdi edilmesiyle katılma gerçekleşecektir.

Madde 26-

1. İşbu Sözleşmenin tadili teklifini taraf devletlerden biri tarafından herhangi bir zamanda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’;ne hitaben yazılı bir başvuru ile yapılabilir.
2. BM Genel Kurulu gerekli gördüğü takdirde böyle bir teklifle ilgili olarak yapılacak işlem hakkında karar verecektir.

Madde 27-

1. İşbu Sözleşme 20. onaylama veya katılma belgesinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tevdi edilmesini takip eden 30. gün yürürlüğe girecektir.
2. 20. onay veya katılma belgesinin tevdiinden sonra, işbu sözleşmeyi onaylayan veya katılan her devlet için sözleşme, kendi onay veya katılma belgesinin tevdiinden sonraki 30. gün yürürlüğe girecektir.

Madde 28-

1. BM Genel Sekreteri, onaylama veya katılma sırasında yapılan çekincelerin metinlerini alacak ve bütün Taraf Devletlere dağıtılacaktır.
2. İşbu Sözleşmenin hedef ve amacına uymayan hiçbir çekinceye müsaade edilmeyecektir.
3. Çekinceler, BM Genel Sekreterine hitaben herhangi bir zamanda yapılacak ihbar ile geri alınabilir. Genel Sekreter bu ihbardan bütün devletleri haberdar edecektir. Böyle bir ihbar alındığı tarihte geçerli olacaktır.

Madde 29-

1. İki veya daha fazla taraf devlet arasında işbu sözleşmenin yorum veya uygulamasından doğan ve müzakere ile çözümlenemeyen herhangi bir uyuşmazlık, birinin talebi ile hakem kuruluna götürülecektir. Taraflar tahkimname talebinden itibaren 6 ay içinde hakem kurulunun teşekkül tarzında anlaşmazlarsa, taraflardan herhangi biri uyuşmazlığı Uluslararası Adalet Divanına, Divan Statüsü uyarınca götürebilir.
2. Taraf devletlerden her biri işbu sözleşmenin imzalanması veya onayı sırasında veya katılma sırasında kendisini bu maddenin birinci paragrafı ile bağlı saymadığını beyan edebilir. Diğer taraf devletler, böyle bir çekince koymuş olan taraf devlet karşısında aynı paragrafla bağlı olmayacaktır.
3. Bu maddenin 2. paragrafına göre çekince koyan her taraf devlet, BM Genel Sekreterine ihbarda bulunarak her zaman çekincesini geri alabilir.

Madde 30-

Arapça, Çince, İngilizce, Fransızca, Rusça ve İspanyolca metinlerinin eşit derecede geçerli olduğu işbu sözleşme Birleşmiş Milletler Genel Sekreterince muhafaza edilecektir.
Yukarıdaki Hususları Tasdiken, imzaları aşağıda bulunan yetkili temsilciler işbu sözleşmeyi imzalamışlardır.
T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü (KSSGM) tarafından yapılan tercümeden uyarlanmıştır.
KKHTAÖS (İngilizce kısaltılmış adı ile CEDAW) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1979'da kabul edilmiş, 1981'de sözleşme biçimini almış, T.C. Hükümeti ise bu sözleşmeye 1985 yılında imza atmıştır.





 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol