İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Arnavutluk, Avusturya, Belcika, Birlesik Almanya ve Bosna-Hersek
 


ARNAVUTLUK, AVUSTURYA, BELÇİKA, BİRLEŞİK ALMANYA ve BOSNA-HERSEK



ARNAVUTLUK


DEVLETİN ADI: Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Tiran
YÜZÖLÇÜMÜ: 28.748 km2
NÜFUSU: 3.300.000 (1991)
RESMİ DİLİ: Arnavutça
DİNİ: % 70 İslamiyet, % 30 Hıristiyan ve Ateist
PARA BİRİMİ: Lek

Balkan yarımadasının en küçük devleti. Doğusunda ve kuzeyinde Yugoslavya, güneydoğusunda Yunanistan, batısında İon ve Adriya denizi bulunur. 42°39'-39°38' kuzey enlemleri ile 19°16'-21°04' doğu boylamları arasında yer alır. Kuzeyden güneye 340 km, doğu-batı doğrultusunda en geniş yeri 155 kilometredir.

Tarihi

Arnavut halkı, M.Ö. 2000 yıllarında Balkan Yarımadasına yerleşen İlliryalıların torunlarıdır. İllirya M.Ö. 167 yılında Romalılar tarafından zaptedildi ve 500 yıl Romalılar tarafından yönetildi. Ancak bu bölgenin iç kısımlarında yaşayan İlliryalılar, Romalıların baskılarına uzun müddet karşı koydular. İşte bunlar, Roma İmparatorluğunun 395’te parçalanmasından sonra Arnavutluk ve Arnavut adlarını aldılar ve Doğu Roma İmparatorluğunun bir parçası oldular.,

1468 yılında Osmanlılar Arnavutluk’u zaptettiler ve uzun müddet burayı idareleri altında bulundurdular. Osmanlı Devletinin adil idaresinden mennun olan Arnavutlar kendi istekleri ile 17. yüzyılda İslamiyeti kabul ettiler. Dini yaymak için gayret gösterdiler. Osmanlılar burada askeri teşkilat kurdular ve süvari birlikleri teşkil ettiler. Arnavutlar zamanla kendi kültürlerini bırakarak Osmanlı kültürünü benimsediler. 1912’de Osmanlı idaresinden ayrıldılar. Ancak tam müstakil olmayıp, büyük devletlerin kontrolü altında kaldılar. Birinci Dünya Savaşından sonra 1925’te cumhuriyet ilan edildi. Ancak cumhurbaşkanı olan Zoğu, 1928’de cumhuriyeti krallığa dönüştürdü. Bu sıralarda bir ekonomik krize girdi ve nihayet İkinci Dünya Savaşında İtalyanlar tarafından işgal edildi. 1944 yılında, komünistler hükumeti kontrol altına alarak, komünist bir idare kurdular. 1961 yılına kadar Rusya ile sıcak münasebetlerde bulundular. 1961'de Rusya ile bağlılıklarını keserek Çin ile anlaştılar. Böylece Çin ile ittifak kuran ilk Avrupa devleti oldular. Ancak son yıllarda Çin ile de yakınlıklarını dondurdular. Daha sonra Yugoslavya ve bazı Avrupa ülkeleriyle ticari ve diplomatik münasebetler kurdular. 1976 Aralık ayında kabul ettiği yeni anayasa ile Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyeti adını aldı. Devlet başkanlığına Arnavutluk Emek Partisi Genel Sekreteri Enver Hoca Getirilidi. 1985'te Enver Hoca'nın ölümü üzerine Emek Partisi genel sekreterliğine getirilen Ramiz Alia aynı zamanda Devlet Başkanı da oldu. 31 Mart 1990'da yapılan ilk çok partili seçimleri Emek Partisi kazanmasına rağmen ülkede iç kargaşalık başladı. Bunun üzerine çok sayıda halk ülkeden göç etti.

Fiziki Yapı

Yüzey şekilleri: Arnavutluk dağlık bir ülke olup, yarıdan fazla bölgesinin yüksekliği 1000 metreyi geçmektedir. Alplerin uzantısı olan Dinar Alpleri, Arnavutluk’ta önemli bir yer kaplar. İç tarafta dağlar arasında vadiler bulunur. Batıya doğru gittikçe dağlar yüksekliklerini kaybederler. İç Arnavutluk’un kenar dağları kalkerlerden meydana gelmiştir. Dağların en yüksek yeri Korab olup 2750 metredir.

En önemli akarsuları Drina ve Semendi’dir. Bu ırmaklar Yugoslavya topraklarından çıkarlar, Arnavutluk’tan Adriya Denizine dökülürler.

İklim

Arnavutluk küçük bir ülke olmasına rağmen arazi yapısının çeşitliliğinden dolayı farklı iklim bölgelerine sahiptir. Başlıca üç farklı iklim tipi görülür: Birincisi; güney kesimlerde yer alan kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak Akdeniz iklimidir. İkincisi; kuzey ve iç kısımlarda görülen nemli iklimdir. Üçüncüsü ise; kuzeydoğu kesimlerinde görülen, yazları yağışlı ve ılık, kışları sert ve kurak geçen Alp iklimidir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Dil:

Arnavutluk dili, Hint-Avrupa dil ailesine mensuptur. Eski İllirya dili, fakirliği sebebiyle Arnavutluk'u hakimiyeti altına alan bir çok ülke dilinin te’siri altında kalarak zenginleşti. Arnavutluk dilini zenginleştiren diller; Yunanca, Latince, Türkçe, Slav ve Roma dilleridir.

Nüfus:

Arnavutluk halkının tamamı aynı ırktandır. Ahlak yapısı ve alışkanlık yönüyle birbirlerine bağlılıkları halkının ortak özelliklerindendir. Halkın bir kısmını Yunan, Romen, Bulgar ve Türkler teşkil eder. Dil olarak Latince, Yunanca, Türkçe ve Slavik Romanca konuşulur.

Arnavutluk halkı iki gruba ayrılır :

Gheg ve Tosk. Gheg olan halkın çoğunluğu Müslümandır. İkinci Dünya Harbine kadar halkının % 80’i Müslüman, % 20’si Hıristiyan idi. Komünist idarenin tahakkümü altına girdikten sonra dini inanç ve yaşayışları yasaklandı. Böylece halk dinlerinden koparıldı. Yeni nesiller dinsiz olarak yetiştirildi. Bütün dini ibadethaneler kapatıldı. İki bin cami ve mescit ve yüze yakın kilise yakılıp yıkıldı. Sadece Tiran’da Etem Bey Camii ile Jirakostra’daki cami yıkılmadı. Bunlar ise, dinsizlik propagandası için müze olarak kullanıldı.

Tabii Kaynakları

Arnavutluk topraklarının üçte biri ormanlarla kaplıdır. Akdeniz kıyısındaki düzlükler makiliktir. Arnavutluk’ta üç binden ziyade bitki türü çeşitli sanayilerde ve tıpta kullanılır. Sayıları azalan yabani hayvanlar koruma altına alınmıştır.

Dağlık toprakları maden kaynakları bakımından zengindir. Düşük kaliteli linyit kömürü, petrol ve doğal gaz önemli enerji kaynaklarıdır. Ayrıca, krom, nikel, bakır, demir, kurşun, kükürt, çinko boksit yatakları da vardır.

Ekonomi

1925 ve 1939 yıllarında ekonomik olarak İtalya’ya bağlıydı. 1938- 1944 yılları arasında ziraat ve endüstri zayıfladı. 1945-1955 yılları arasında hükumet, ziraatin kuvvetlenmesi için çalışmalar yaptı ve bu sahada kalkındı. 1960 yılından sonra kollektif ziraate başlandı. Şeker ve dokumacılıkta biraz ilerlediler. Komünizm idaresi gelince halkın yapmış olduğu ziraat planı geçersiz sayılarak komünistler kendi planlarına göre kollektivizme dayanan ziraat sistemi getirdiler. Komünist partisinin başa geçmesiyle başgösteren çeşitli ekonomik problemler çözülmediği gibi, daha da çıkmaza girdi.

Endüstri:

1945-1947 yılları arasında komünist idare tarafından alelacele devletleştirilen sanayi kuruluşları birinci ve ikinci beş yıllık kalkınma planlarının uygulandığı yıllarda % 20 üretim artışı gösterdi. 1961-1965 yılları arasında uygulanan 3 yıllık kalkınma planında bu artış % 6’ya düştü.

Ziraat:

1945-1955 yılları arasında hükumetin büyük toprakları küçük parçalar halinde köylülere dağıtılarak kollektif ziraate geçilmesini hedef alan kararı önceleri köylülerce kabul edilmedi, ancak bu hususta ısrarlı olan idarenin baskısı ile 1960’lı yılların ortalarında Arnavutluk topraklarının % 60’ında kollektif ziraate geçildi.

Dış ticaret:

İç ve dış ticaret sıkı bir devlet kontrolü altındadır. Dış ticaretinin % 90’ını sosyalist ülkelerle yapan Arnavutluk, büyük ölçüde mineral, zirai mahsuller, işlenmiş ve yarı işlenmiş mamul madde ihraç ederken; makina ve sanayi hammaddesi ithal etmektedir.

Ulaşım:

Arnavutluk’ta, kara ve demiryolu ulaşımı gelişmiştir. Demiryolu hattı ülkeyi boydan boya geçer. Adriya denizinde önemli limanlar bulunur. Tiran yakınındaki Rinas Havaalanı Arnavutluk’un tek milletlerararası havaalanıdır.

AVUSTURYA


DEVLETİN ADI: Avusturya Federal Cum.
BAŞŞEHRİ: Viyana
YÜZÖLÇÜMÜ: 83.857 km2
NÜFUSU: 7.812.100 (l991)
RESMİ DİLİ: Almanca
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Şilin

Bir Orta Avrupa ülkesi. Orta Avrupa'nın Alpler bölgesinde kurulmuş olan Avusturya; doğuda Macaristan, kuzeyde Çekoslavakya ve Federal Almanya, batıda İsviçre ve Leiechtenstein, güneyde İtalya ve Yugoslavya ile çevrilidir.

Tarihi

Çok eski tarihlerden beri insanların yaşadığı bu ülke, M.Ö. 100 yıllarında Romalılar tarafından işgal edilmiştir. Almanya ile beraber olan Avusturya'ya 803 senesinde Kral Büyük Carl tarafından "Doğu Marklığı" ünvanı verildi. Böylece Germen İmparatorluğunun bir parçası olarak kurulmuş oldu. Daha sonraları başa geçen Habsburg Hanedanı, ülkenin sınırlarını genişletmişlerdir. On beşinci asırda Avrupa'nın ve Hıristiyanların en güçlü devleti haline gelen Avusturya, Osmanlılara ve Müslümanlara karşı arkası kesilmeyen saldırılara liderlik etmiştir. On altıncı asır başlarında yapılan saldırılara son vermek ve İslamiyeti yaymak gayesiyle Osmanlı Devleti çeşitli seferler ile 1529'da Macaristan'ı daha sonra 1540'ta Avusturya'yı yendi. Kral Birinci Ferdinand, Macaristan'ın Osmanlı Devletine bırakılması ve senede 30.000 duka altını vergi vermek şartları ile bir andlaşma imzaladı. Böylece Avusturya'nın saldırıları son buldu.

Çeşitli savaş ve isyanlarla Osmanlı Devletinden ayrılan Macaristan ile birleşerek Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nu kurdular. Birinci Dünya Savaşında parçalanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan Avusturya harp sonunda Almanya ile birleşmek istemesine rağmen, galip devletler buna müsaade etmediler.Müstakil bir devlet olarak kurulan Avusturya Cumhuriyeti, İkinci Dünya Savaşında Hitler tarafından 1938'de Almanya'ya katıldı. Savaş sonunda Almanya'nın yenilmesi ile Avusturya; ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından işgal edildi. 1955'te bu devletlerle bir andlaşma yapıldı. Buna göre Avusturya hiçbir devletle birlik kuramayacak ve herhangi siyasi bir bloka dahil olamayacaktı. Bu şartlarla bugünkü Avusturya Cumhuriyeti kurulmuş oldu.

Fiziki Yapı

Doğu Alpler üzerinde kurulmuş bulunduğundan ülkenin aşağı yukarı dörtte üçü dağlık arazidir.Kuzeyde ülkeyi batıdan doğuya kateden Tuna Nehrinin ülkedeki uzunluğu 350 kilometredir. Bu kısımlar en alçak yerlerdir. Alpler Avusturya'da ülkeyi batıdan doğuya doğru üç sıra halinde kaplamışlardır. Ülkenin en yüksek tepesi 3798 m ile "Gross Glockner"dir. Tuna Nehrinden sonra en önemli akarsuyu Morova Irmağıdır.

Göller bakımından çok zengin olmasına rağmen bu göller çok küçüktür. En büyük gölü Neusied'dir ki, yüzölçümü 320 km2dir. Bunun bir kısmı da Macaristan'a aittir.

İklim

Kara iklimine sahiptir. Kışlar çok sert ve yağışlı geçer. Yağışlar genellikle kar şeklinde olup, alçak yerlerde yağmur halinde olur. Hava sıcaklığı kışın genellikle 0°C'ın altında bulunur. Bu zamanda dahi hava açık ve berrak olduğundan kış sporlarına elverişlidir. Tuna Nehri kış aylarında donduğundan, ulaşımın aksamaması için buz kırma çalışmaları devamlı yapılır. Yükseklerde fırtınalar bazen çok şiddetli olur. Kara iklimi özelliğinden dolayı yaz ayları sıcak geçer. Sıcaklık ortalaması 20°C'ın üzerindedir. Bu mevsimde az miktarda da olsa yağış görülür.

Tabii Kaynaklar

Ülkenin aşağı yukarı % 40'ı ormanlarla kaplıdır. Orta Avrupa'nın en fazla ormana sahip ülkesidir. Alplerin 2150 metreye kadar olan yüksekliklerinde mevcut olan ormanların büyük bir kısmı özel şahıslara aittir.

Madenler bakımından oldukça zengin sayılan Avusturya'da demir, mağnezyum, grafit ve kömür elde edilir. Dünyada en çok grafit üreten ülkedir. Petrol ve tabii gaz üretiminde Avrupa'da dördüncü sıradadır. Bunlardan başka bakır, çinko, kurşun, antimon, boksit ve tungsten madenleri de kafi miktarlarda üretilmektedir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Sekiz milyon civarındaki nüfusun hemen hemen hepsi Cermen olup, Katolik mezhebindendir. Az miktarda Slav, Hırvat ve Macar bulunur. Nüfusun % 18,6'sını 1-l4 yaş grubu, % 61,6'sını 15-59 yaş grubu, % 19,8'ini de 60 yaşından yukarısı teşkil etmektedir. Halkın yarısı şehirlerde yaşar. Avrupa'nın kültür merkezidir. Asırlardır Avrupa kültürünü bünyesinde toplamış olan Viyana, bu özelliğini devam ettirmektedir. Viyana'ya bakan Kahlenberg Tepesinde bir abide vardır. Bu abidede; "Allah bizi veba ve Türklerden korusun!" yazılıdır. Bu yazının altında da, Türklerin vahşetini tasvir eden bir resim görülmektedir. 1683'te Viyana kuşatması sırasında, Osmanlı karargahının bulunduğu bu tepe, gelecek nesillere, Türk düşmanlığı aşılamak için böyle süslenmiştir. Avrupalı daima Türkleri bu abidedeki şekliyle görmektedir. En önemli şehirleri Viyana, Graz, Linz, Salzburg ve Insburck'dur. Tabiat şartları icabı kış sporlarının merkezi durumundadır. Dolayısıyla turizm ve kış sporları çok gelişmiştir. Okuma-yazma oranı oldukça yüksektir (% 98 (1983)). Ülkedeki eğitim kurumları Avrupa'nın en eski eğitim kurumlarındandır. Mesela Viyana Üniversitesi 1365'te kurulmuştur. Ülkede mevcut dört üniversite ve buna bağlı çeşitli fakülte ve üniversite seviyesinde akademiler vardır. Kilisenin eğitim ve öğretimde büyük bir ağırlığı vardır. Avrupa'nın kavşak noktası olduğu için taşımacılık ve ulaşım çok gelişmiştir.

Siyasi Hayat

Avusturya anayasasına göre ülke Federal Demokratik bir Cumhuriyettir. Yürütme yetkisi 9 eyaletten gelen delegeler tarafından icra edilir. Anayasa, dört yıllık bir devre için devlet başkanının meclis tarafından seçilmesini şart koşmuştur. Başkan, dış mes'elelerde devleti temsil eder. Anlaşma ve kanunları imzalar, bakan ve diğer yetkilileri tayin eder. Başkan aynı zamanda meclisi toplar, fesheder ve tatile sokabilir.

Federal kongre, üst meclis, federal konsey ve alt meclis milli konseyden meydana gelir. Federal konsey, eyalet milletvekilleri tarafından seçilen 50 üyeden meydana gelir. Milli konsey 25 seçim bölgesinden gizli oyla dört senelik bir devre için seçilmiş 165 temsilciden ibarettir. Adayların en az 26 yaşında olmak mecburiyeti vardır. 21 ve daha yukarı yaşta olan vatandaşlar oy kullanabilir. Oy verme işlemi ppazar veya umumi tatil günlerinde yapılır. Meclislerin en önemlisi Milli Meclistir. Mevcut üç siyasi parti vardır. Bunlardan Sosyalist Parti ile Halk Partisi 1880 senesinde kurulmuştur. Komünist Partisi ise Birinci Dünya Harbinden sonra kurulmuştur.

Ekonomi

Avusturya ekonomisi, sanayi, turizm ve tarıma dayanmaktadır. Tarıma elverişli toprakları azdır. Bol ürün alabilmek için modern tarım İkinci Dünya Savaşından sonra hızla gelişmiştir. Ülkenin alçak bölgelerinde bulunan çayırlık alanlarda hayvancılık gelişmiştir.

Ekonomisinin ana kaynağını meydana getiren sanayi dalında, pik demir ve ham çelik, alüminyum üretimi ön sıralarda yer alır. Kağıt, kimyasal madde ve plastik diğer sanayi ürünleridir.

Avusturya, dünyanın önde gelen tabii magnezit üreticisidir. Schwechat'taki büyük petrol rafinerisi, ülkenin toplam petrol ve petrol ürünleri tüketiminin dörtte üçünü karşılar.

Geniş ormanlarından elde edilen kerestenin sadece bir bölümü ülkede işlenir. İşlenmemiş kereste ülkenin başlıca ihraç ürünleri arasında yer alır.

En önemli ihraç ürünlerini; makinalar, elektronik araçlar, maden ürünleri, kağıt, elektrik enerjisi, gıda maddeleri meydana getirir.

Turizm:

Avusturya'nın dağları, ormanları ve vadileri yaz ve kış aylarında ideal tatil yerleridir. Göller, dağlar ve vadiler, çeşitli sporları ile ünlüdür. Viyana ise müzik, güzel sanatlar ve tarihi eserlerin merkezidir. Operalar, sanat galerileri bale gösterilerinin verildiği salonlar başşehirde toplanmıştır. Kış aylarında binlerce ziyaretçi, kayak yapmaya Avusturya'ya gelmektedir.

Dış ticaret:

İthalatı ihracatını daima geçmiştir. Fakat turizmdeki gelişme, dengesizliği gidermektedir.

Avusturya, Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatının imtiyazlı bir üyesidir. Teşkilatın liberal ticaret politikasına isteyerek girmiştir. Avrupa Serbest Ticaret Birliğinin kuruluşuna katılmasıyla iç ticarette, üye devletlerin sanayi malları üzerindeki vergi tedrici olarak indirildi.

Avusturya; Linz, Solbadıtall, Graz ve Viyana olmak üzere dört serbest ticaret bölgesine sahiptir. Buralarda müsaade alınmadan, gümrüksüz olarak yabancı mallar sergilenebilir, depo edilebilir veya onarılabilir. Bu serbest bölgeler yabancı malların daimi teşhir bölgeleri olarak geliştirilmiştir.

BELÇİKA


DEVLETİN ADI: Belçika Krallığı
BAŞŞEHRİ: Brüksel
YÜZÖLÇÜMÜ: 30.518 km2
NÜFUSU: 9.978.000
RESMİ DİLİ: Fransızca, Flamanca, Almanca
DİNİ: Hıristiyan, (Protestan, Katolik)
PARA BİRİMİ: Belçika Frangı

Avrupa'nın en küçük ülkelerinden birisi. Kuzeyinde Kuzey Denizi ve Hollanda, doğusunda Almanya ve Lüksemburg, güney ve batısında Fransa vardır. Sınırları çok girintili ve çıkıntılı olup, uzunluğu 1445 km, kıyı uzunluğu ise 67 kilometredir.

Tarihi

Belçika'ya ilk yerleşenler Belgealar olup, 5. asra kadar Roma İmparatorluğunun idaresi altındaydılar. Beşinci asırda ise Frankların istilasına maruz kaldılar. Daha sonra ülke Charles (Şarlken)in Batı imparatorluğuna dahil oldu. 1477'den sonra, Şarlken'in yeğeni Maximilian'ın eline geçti. Bundan sonra 300 sene kadar Belçika yabancılar tarafından idare edildi. 1713'te Avusturya İmparatorluğunun eline geçti ve "Avusturya Hollandası" diye anıldı. Fransa 1813'te Belçika'yı işgal etti. 1815'te Napolyon yenilince, Belçika Hollandalıların idaresine girdi. 1830'da Belçikalılar birleşerek Fransa ve İngiltere'nin garantisi altında bağımsız bir devlet kurdular. 4 Haziran 1831 tarihinde bir krallık haline gelen Belçika, Afrika'da sömürgecilik hareketlerinde de bulundu. Sömürgelerinden en son Kongo, 3 Haziran 1960'da bağımsızlığını kazandı. Belçika, Birinci ve İkinci Dünya Harbine iştirak etmiş olup her iki savaşta da Almanya tarafından işgal edilmiş, Almanya'nın yenik düşmesi üzerine işgalden kurtulmuştur. Birleşmiş Milletler ve NATO üyesidir.

Fiziki Yapı

Belçika coğrafi bakımdan üç bölgeye ayrılır. Batıda "Aşağı Belçika", "Orta Vadi" ve güneydoğuda "Ardennes Platosu"dur. Aşağı Belçika, düz bir arazi olup, Hollanda ve Kuzey Denizi tarafından yaklaşık 64 km çevrilmiştir. Aşağı Belçika'daki Batı Flanders eyaleti 500 km kıyı kesimleri polder denilen setlerle çevrilidir. Böylece okyanus taşmalarına karşı korunmaktadır. Kuzeydeki Kampenlanda ve doğu kısımları kumlu ve tarıma elverişli olmayan topraklara sahiptir. Ancak önemli kömür kaynakları burada yer alır. Anthracite kömürü Belçika'nın başlıca gelir kaynağıdır. Kaolin, demir ve kireç taşı da bol miktarda bulunur.

Nüfusun büyük bir kısmı Orta Belçika'da bulunur ve burası yumuşak dalgalı vadilerle bölünmüştür. Bu bölge son derece mümbit bir arazi olup, son zamanlara kadar Belçika'nın başlıca kömür kaynağı idi. Borinage bölgesinde bağ yetiştirilmeye başlanmış, sonra bölge, metelurjik bir merkez haline gelmiştir. Scheldt nehri Belçika'nın kuzeybatı kesiminde doğar. Memleketin merkezi, tabii geniş su yollarına sahip değildir.

Ardanes Yaylası, merkez vadiye Sambre ve Maas nehirleri ile bağlanırlar. En yüksek yer, Botrange olup 694 metreyi bulur. Bucaklı ve Şist bölgesinde toprak tarıma elverişli değildir.Yer yer tarım alanları ile kesilen ormanlara rastlanır. Belçika'nın ortalama yüksekliği 160 metredir. Belçika'nın % 18'i ormanlarla kaplıdır ve kerestesi çok makbüldür.

Akarsuları:

Belçika sınırında iki akarsu kolu vardır. Scheldt Nehrinin iki yüz kilometrelik kısmı, Belçika sınırından akar. Yavaş akan bir akarsudur. Nehrin Almanya sınırına yakın bölümünde liman şehri olan Anverbs vardır. Diğeri ise Meuse Nehridir. 183 kilometrelik bölümü Belçika topraklarında ve hızlı akan bir nehirdir.

İklim

Belçika'da genel olarak kışları serin, yazları ılık geçen bir iklim görülür. İklimi en çok etkileyen Gulf Stream sıcak su akıntısıdır. Bu ülkede güneşli geçen bir gün yok gibidir. Senenin büyük bir kısmı sisli geçer ve bol miktarda yağmur yağar. Yıllık yağış ortalaması 76 ila 102 cm arasında değişir. Ortalama sıcaklık yazın 18 oC, kışın ise 3 oC'dir.

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Belçika'nın büyük kısmı çam, meşe, kayın, huşağacı ve karaağaçlardan meydana gelen ormanlarla kaplıdır. Yabani hayvanların türü, avlanma yüzünden azalmıştır.Ormanlarda en çok yaban domuzu, yaban kedisi ve geyiğe rastlanır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Belçika'da yaşayan insanlar ırk ve din bakımından iki gruba ayrılır. Ülkenin kuzeyinde oturanlar Flamanlar, güneyinde oturanlar Wallonlardır. Flamanlar Flamankçe, Wallonlar Fransızca konuşur. Bazı kesimlerde Almanca da konuşulur. Resmi muameleler ve neşriyat ise Fransızca ve Flamankçedir. Nüfusun büyük bir çoğunluğu Brüksel'de oturur. Çoğunluğunu Wallonlar meydana getirir. Flamanlar, Germen ırkındandır. Wallonlar ise Romalılar ırkından gelmedir. Halkın büyük çoğunluğu katoliktir. Bir kısmını da protestanlar meydana getirir. Nüfusun çoğunluğu şehirlerde yaşar. Din serbestliği vardır. Avrupa'da nüfusun en az artış gösterdiği ülkelerden biridir. Nüfus yoğunluğu en kalabalık olan Avrupa ülkelerindendir. Kilometrekareye 323,7 kişi düşer. Savaş yıllarında kadınlar erkeklerden 200.000 daha fazlaydı. Belçikalılar basit sade bir hayatı severler. Halk genellikle festival, bisiklet yarışı, spor ve sinema gibi eğlencelere düşkündürler. Avrupa'da hayat standardı en yüksek ülkelerdendir. Ailede dini bağlar çok kuvvetlidir.

Eğitim:

Belçika'da eğitim çok gelişmiştir. Gençlerin eğitiminde kilisenin büyük bir yeri vardır. 14 yaşına kadar eğitim mecburidir. Kilisenin ve Yahudilerin kontrolünde olan okullar yaygındır. Okullarda genellikle Flemenkçe ve Fransızca birlikte öğretilir. Çeşitli branşlarda ve birçok şehirde üniversiteler kurulmuştur.

Spor:

Belçika sporun çeşitli dallarında kendini gösteren bir ülkedir. Atletizm, futbol, bisiklet, basketbol en başarılı sporlarıdır. Bu arada güreş en çok ilgi gören sporlar arasındadır.

Siyasi Hayat

Belçika, Meşrutiyetle idare edilen bir krallıktır. Hükumet,1831'de kabul edilen Anayasa esaslarına göre kurulur. Kral, ordu kuvvetlerinin başıdır. Parlamentonun görüşü doğrultusunda savaş ve barışı ilan edebilir. Aynı zamanda ünvanları ve genel affı tasdik eder. Parlamento, Senato ve Millet Meclisinden meydana gelir. Her ikisinin de yetkileri ve gücü eşittir. Seçim mevsimi seçim tarihinden 40 gün önce başlar. 1921 Anayasasında yapılan değişikliğe göre bazı senatörler direkt olarak 4 yıllığına, kalanı da endirekt olarak seçilirler. Senatoda 175 üye bulunur. Millet Meclisinin 212 üyesi 4 yıllığına direkt olarak seçilirler.

Şehirleri:

Belçika idari bakımdan dokuz ile ayrılmıştır. Şehirler seçimle başa gelen idareciler tarafından yönetilir. Konseylerin yetkileri sınırlıdır. Eyaletler gibi içişlerinde bağımsız değildir.

Brüksel:

Belçika'nın başşehridir. Avrupa'nın merkezlerindendir. Yabancıların ve işçilerin en çok bulunduğu bir şehirdir. Bu şehir tarihi yerleri ile meşhurdur. NATO ve Avrupa Ekonomik Topluluğunun idari merkezi Brüksel'dedir.

Anverns:

Belçika'nın bir liman şehridir. Gemiler Kuzey Denizinden ve Hollanda kıyılarından gelerek nehrin geniş deltasından Anverns'e girerler. Burası dünyanın büyük limanlarından birisi olup ülkenin ticaret merkezidir.

Gandı:

Üçüncü büyük şehri ve ikinci büyük limanıdır.

Brugge:

Tarihi zenginlikleri bol olan bir şehirdir. Ticaret, turizm gelişmiştir.

Liege:

Belçika'nın bir kültür merkezi olup, endüstrinin çok gelişmiş olduğu bir şehirdir.

Ekonomi

Belçika'da toprakların ancak % 50'si tarım için kullanılmaktadır. İş gücünün % 10'unu almasına rağmen ülke ihtiyacının % 80'i karşılanmaktadır. Kooperatifcilik yaygındır. Buğday, arpa, şekerkamışı, yulaf, elma, baklagiller, başlıca ürünlerindendir. Çiftlikler küçük, ancak ileri tekniğe sahiptir. Tarımda traktör sayısı hızla artmaktadır. Belçika'da hayvancılık çok ilerlemiştir. Küçük ve büyük baş hayvanlar beslenir. Sütten yapılan mamüller oldukça yaygındır. Belçika'da çok zengin kömür yatakları mevcuttur. Başlıca iki kömür madeni vardır:Birisi Sambre-Meuse'de, diğeri Noorderbekten'dedir.Yıllık çıkarılan kömür otuz milyon tonun üzerindedir. Tabii gaz ve nükleer enerji gibi yeni enerji kaynakları da kullanılmaya başlamıştır. Petrol ihtiyacını dışardan ithal ederek karşılamaktadır.

Endüstri:

Belçika dünyanın en eski demir ve çelik endüstrilerinden birine sahiptir. Çelik yıllık üretimi ortalama 11.000.000 tondur ve dünyanın sayılı demir ve çelik ihraç eden ülkelerindendir. Ağır endüstri fabrikaları, dökümhaneler, çinko, cam fabrikaları ve Gand bölgesinde kimya endüstrisi kurulmuştur. Kimya sanayi üç ana sektörden ibarettir. Temel kimyasal ürünleri, üretilmiş kimyasal maddeler ve hassas kimyasal mallardır. Kimyasal malların pekçoğu ihraç edilmektedir. Devlet gelirlerinin toplam % 7'sini teşkil eder.Nüfusun % 40'ı sanayide çalışmaktadır.

Tekstil üretim:

Keten bezi, pamuklu dokuma ve jüt gibi dokumacılık çok ileridir.Tekstil sanayi ürünlerinin çoğu ihraç edilir. İhracat, mamül ve yarı mamül şeklinde yapılır. Brüksel, Brugge önemli tekstil merkezleridir.

Ulaşım:

Belçika ağ gibi örülmüş bir kara ve demiryoluna sahiptir Avrupa kıtasının ilk demiryolu Belçika'da döşenmiştir. Demiryollarının tamamı elektriklidir ve bütün komşularıyla bağlantılıdır. Brüksel'de kapasitesi büyük bir hava limanı kurulmuştur. Dünya ülkeleriyle bağlantı Brüksel'den sağlanır.

Belçika, dışarı, kimyevi maddeler, makina çeşitleri, besin maddesi, meyve, çiçek satar; dışardan petrol, hammadde ve kimya sanayiinde kullanılan hammaddeler satın alır. İhracatının % 40'ını sanayi ürünleri teşkil eder. Ticari münasebette bulunduğu ülkeler arasında Benelüx ülkeleri başta, daha sonra Almanya, Fransa, ABD ve İngiltere gelir.

BİRLEŞİK ALMANYA


DEVLETİN ADI: Birleşik Almanya
BAŞŞEHRİ: Berlin
YÜZÖLÇÜMÜ: 356.945 km2
NÜFUSU: 79.096.000
RESMİ DİLİ: Almanca
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Mark

Orta Avrupa'da Kuzey Denizi ile Alpler arasında uzanan bir devlet. Doğusunda Çekoslovakya ve Polonya; güneyinde Avusturya, İsviçre; batısında Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg; kuzeyinde Danimarka ve Kuzey Denizi yer alır. Almanya, birisi Baltık Denizinde, diğeri Kuzey Denizinde iki adaya sahiptir. Baltık Denizindeki Fehmarn Adası 185 km2, kuzeyinde bulunan Sylt Adası ise 99 kilometrekaredir.

Tarihi

Bugünkü Almanların dedeleri olan Germenler, bundan 2000 yıl önce Ren Nehrinin batısında yaşıyordu. Germenler, savaşçı ve barbar bir kavimdi. Genellikle avcılık ve basit ziraatla geçinirlerdi. O çağda Romalılar Orta Avrupa'ya düzenli ordular göndererek buraları istila etmek istiyorlardı. Germenler Romalıların bu istila hareketlerini durdurabilmek için onlarla bir çok savaşlar yaptılar ve Romalıları yenerek Orta Avrupa'yı almalarını önlediler. Daha sonra Romalılar zayıflamaya yüz tutunca, Germen kabileleri sel gibi Roma'ya akmaya başladılar. Bunun bir sebebi de Hunların Avrupa'ya yayılmaya başlamalarıdır. Roma İmparatorluğu topraklarını işgal eden Germen kabileleleri Romalıların geleneklerini, kültürlerini ve hatta dinlerini benimsediler. Yalnız Ren ile Elbe nehirleri arasına yerleşmiş olan asıl Germenler kendi dillerini geleneklerini koruyabildiler. Büyük Karl (Şarlman) zamanında Saksonlar, Büyük Karl'ın 800 yılında papa tarafından Roma İmparatoru ilan edilmesiyle zorla Hıristiyan yapıldılar.

Büyük Karl (Şarlman)'ın ölümünden sonra torunları zamanında Roma İmparatorluğu parçalandı ve dükalıklara bölündü. Frankonya ve Saksonya bu bölünmeden meydana çıkmıştır. Bu dükalıklarda mukaddes Roma İmparatoru seçilebilmek ve İtalya'yı ele geçirmek için asıl Alman halkını unutmuşlar, halkın bilhassa köylülerin toprak sahibi derebeylerin kölesi olmasına, kötü idare edilmelerine göz yummuşlardı. Bu arada papazlar da din adına halkı soymaya başlamışlardı. İşte tam bu sırada Luther ortaya çıktı. Luther, Roma Katolik kilisesinin eğitim ve ibadet şeklini şiddetle yererek Protestanlığı yaymaya başladı. Bundan sonra mezhep savaşları başladı. Bu savaşlar neticesinde kralların ve devletin gücü azaldı. Bu kargaşa ortamında Hohenzollerin hanedanından birinci ve ikinci Friedrich'ler başa geçerek Prusya Krallığını kurarak yönetimi ele aldılar. Daha sonra Almanlar, Avusturya ve Fransa ile birçok savaşlar yaptılar ve neticede 1861 yılında Prusya Krallığına Birinci Wilhelm, Kont Otto von Bismarck Schönhausen'de başkanlığa getirildi. Bismarck zamanında Almanya'nın kuvvetli temelleri atıldı ve birleşme sağlandı. Birinci Wilhelm'den sonra İkinci Wilhelm Prusya kralı oldu ve bunun zamanında Bismarck'a işten el çektirildi ve Alman halkı büyük silahlanma faaliyetine girişti. Silahlanma sonucu Almanya yanında Avusturya, Macaristan,Türkiye ve Bulgaristan'la ittifak kurarak Birinci Dünya Savaşına girdi. Bu savaşta Almanlar ve müttefik devletler, Fransa İngiltere ve Ruslarla savaştılar. Savaşın ilk yılları Alman ve müttefik devletler lehine başarılı geçti. Hatta Rusya teslim bayrağını çekmek üzereyken, ABD'nin karşı taraf lehine savaşa katılmasıyla Almanya ve müttefik devletler 1917 yılında yenik düştüler. Almanya bu savaşta sömürgelerini kaybettiği gibi, toprak kaybına da uğradı. Ayrıca 33 milyar dolar tutarında tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu yenilgiden sonra, bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ederek, Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile 1919 yılında Almanya'da Cumhuriyet ilan edildi.

İlk Alman cumhurbaşkanı olarak Friedrich Ebert seçildi. 1925 yılında, Mareşal Paoul von Hinderburg Almanya'nın ikinci cumhurbaşkanı oldu ve yedi yıl sonra da Hinderburg ikinci defa cumhurbaşkanı seçilince, Adolf Hitler'i başbakan yaptı. Hitler başbakan olunca, bütün yahudileri Alman vatandaşlığından çıkardı, askeri eğitime ve silahlanmaya önem vererek Almanya'yı silahlı bir güç haline getirdi. Kısa zamanda bu gücünü daha da çoğaltarak 1936 yılında İtalya ile Roma-Berlin mihverini kurdu. Bundan sonra Hitler, zor kullanarak Çekoslovakya ve Polonya'yı işgal etti. 1939 yılında Polonya'nın işgalinden sonra, Fransa ile İngiltere, Almanya'ya karşı savaş ilan ettiler. Buna karşılık olmak üzere Alman birlikleri Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'u işgal etti. Bu arada Fransa korkudan teslim oldu. İtalya, Almanya'nın yanında savaşa katıldı. 1941 yılında Hitler, Balkan Yarımadasını da işgal etti ve sonra da Rusya'ya saldırdı. 1941 yılında ABD bütün askeri gücüyle batı devletlerinin yanında savaşa katılması üzerine Almanya ve müttefik devletler yenik düştüler. Bunun üzerine Almanya dört devlet arasında paylaşıldı. Fransa, İngiltere ve ABD'nin aldıkları bölümde Federal Batı Almanya Cumhuriyeti yer aldı. Ruslara kalan bölümde de Doğu Almanya kuruldu.

1989'da Rusya'da görülen liberalleşme hareketleri iki Almanya'nın birleşmesini gündeme getirmiştir. 1990'ın başlarında yapılan anlaşma neticesinde utanç duvarı yıkıldı ve iki Almanya birleşme kararı aldı. 4 Ekim 1990'da iki Almanya resmen birleşti.

Fiziki Yapı

Almanya'nın yeryüzü şekilleri çeşitli ve dikkat çekici bir görünüme sahiptir. Üç değişik fiziki bölgeye ayrılır. Bunlar; Kuzey Almanya ovaları, Ortadağ sıraları ve Alp Dağları ve etekleridir.

Dağlar:

Almanya toprakları içinde kalan Alpler: Bayern Alpleri (en yüksek tepesi Zugspitze (2962 m), Allauer Alpleri (en yüksek tepesi Madelegabel 2645 m), Salzburg Alpleri (en yüksek tepesi Watzmann 2713 m)dir.

Ortadağ sıraları bölgesi:Yüksek düzlükler, dağlar, volkanik çukurlar ve çukur düzlüklerden meydana gelir. Bu bölgedeki dağlar birbirine zincir halkası gibi bağlıdırlar. Bu dağlar Harz, Wesserbengland, Rhön, Taunus, Schwlang ve Bömerwold dağlarıdır.Kara ve Mavyera ormanları ve geniş Ren Vadisi bu bölgede bulunur.

Ülkenin doğusunda ise, nehirlerle kesilmiş derin vadiler ve sert yamaçlar güneydoğudan kuzeybatıya kadar paralel sıralar halinde uzanır.

Ovalar:

Kuzey Almanya ovaları Kuzey ve Baltık denizi kıyılarından Ortadağ sıralarına kadar uzanan bölgeyi içine alır. Çayırlar ve tarım yapılan arazinin büyük bir kısmı bu bölgede bulunur. Yüksek arazi yok denecek kadar azdır. En yüksek yeri Lüneburger fundalıkları olup, 169 metreye ulaşmaktadır.

Akarsular:

Almanya'daki bütün nehirler, Tuna hariç kuzey denizine dökülür. En uzun nehri Ren olup, 865 kilometredir. Diğer büyük nehirleri ise Elbe, Tuna, Wesser, Ems'dir. Tuna Nehri ise Karadeniz'e dökülür ve Ren Nehri kanallarla Tuna Nehrine bağlanır. Bu bağlantıdan dolayı Karadeniz'le, Kuzey Denizi arasında bir gemicilik yolu meydana getirilmiştir.

Göller:

Almanya'nın güneyindeki Avusturya ve İsviçre sınırında bulunan Bodensee en önemli gölüdür. Bu gölün tamamı Almanya'nın olmayıp, kuzey ve batı kıyıları Almanya sınırları içinde kalır. Bu kısım, gölün 305 kilometrekarelik bölümüdür. Bundan başka manzaraları çok güzel küçük gölleri vardır. Ayrıca kuzeyde derelerle birbirine bağlı, Baltık kıyısının hemen güneyinde Meckleuburg ve Domeranian göl bölgeleri vardır.

İklim

Almanya'nın karakteristik iklim yapısı bölgelere göre değişmektedir. Kuzeyinde yazları sıcaktır. Kışın ise okyanus etkisinde kalan bir iklim görülür. Doğu ve güneyinde yazları, mutedil derecede sıcak, kışları ise ekseriya yumuşak bir iklim görülür.

Almanya'da sıcaklık ortalaması en soğuk ay olan ocakta ovalarda 1,5°C, dağlarda ise -6°C'ye kadar düşmektedir. En sıcak ay olan haziranda ise ovalardaki sıcaklık 17° ile 20°C arasında değişmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9°C'dir.

Yazları ılık geçmesine rağmen kuraktır.Kışları ise, 500 metreden yüksek yerlerde keskin soğuklar hüküm sürer. Kar kalınlığı Zugspitze Tepesinde 4-5 metreyi bulur.

Bitki örtüsü ve hayvanlar:

Ülkenin 0'u ormanlarla kaplıdır. Fundalıklar az olarak bazı bölgelerde görülür. Ormanların çoğunda kozalaklı ağaç türleri bulunur. Yüksek bölgelerdeki ormanlarda yeni dikilmiş ağaçlar çoğunluktadır.

Ormanlarında ve dağlık bölgelerinde geyik ve dağ keçisi gibi yabani hayvanlara rastlanır. Bunun yanında çeşitli evcil hayvanlar yetiştirilir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Almanya'nın nüfusu 79 milyon civarındadır. Bu nüfusun 4,5 milyonunu ülkede çalışan yabancı işçiler, yabancı işçilerin çoğunluğunu da Türkler teşkil eder. Almanya'da nüfus artış oranı çok azdır. Buna rağmen nüfusun yoğunluğu bakımından Avrupa'da km2 başına 222 kişi ile birinci sırayı alır. Nüfusun büyük bir kısmı endüstri merkezi olan Ruhr Havzasında yaşar. Almanya tamamen denecek kadar şehirleşmiştir. Nüfusu 2000'den az köylerde yaşayan insan sayısı beş milyonu geçmez. Genel nüfusunun üçte biri, nüfusu 100 binden fazla olan şehirlerde oturmaktadır. Almanya'da mülteciler ve yabancı işçiler dışında bütün halk Almanca konuşur. Azınlık yok denecek kadar azdır.

Din:

Hıristiyan olan Alman halkının yaklaşık yarısı Protestan, D'ü ise Katoliktir. Gün geçtikçe artan Müslümanların çoğunluğunu Türkler teşkil etmektedir.

Eğitim:

Almanlar bilime, eğitime büyük önem veren bir millettir. Bugün Almanya'nın her tarafında eğitim ve öğretim parasız olarak gerçekleştirilmektedir. Eğitim ve öğretim, çağdaş tekniğe dayalı araç ve gereçlerle donatılmış, uygulamalı metodlarla yapılır. Ülkede 6-18 yaş arasında öğrenim mecburidir. Bütün öğrenciler önce 4 senelik temel okullara giderler. Bundan sonra ya temel okulun devamı kabul edilen 5 yıllık esas okula, ya 6 yıllık ortaokula veya 9 yıllık lise arasında seçim yaparlar. Esas okulu bitirenler umumiyetle 3 yıllık mesleki okullara da giderek meslek sahibi olurlar.

Almanya yüksek öğrenim kurumları ile doludur. Ülkede yüzden fazlası üniversite olmak üzere bilim ve teknik öğrenimi yapılan 196 yüksek öğrenim kurumu vardır. Ülkenin en eski ve ünlü üniversiteleri, 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi ile 1476'da kurulan Tübingen Üniversitesidir.

On dokuzuncu yüzyıl sonunda kurulan Berlin Üniversitesi ile de Almanya'da çağdaş eğitimin temelleri atılmıştır. Hali hazırda Hannover Teknik Üniversitesi dünyaca ünlüdür. Bugün ülkede yaklaşık 1 milyon 100 bin öğrenci yüksek öğrenim görmektedir. Bunun 58.000 kadarını yabancı işçi çocukları teşkil etmektedir. Bu kadar gelişmiş eğitim ve öğretim sistemlerine rağmen, bugün hala yaklaşık üç milyon kişi okuma-yazma bilmemektedir. Okuma-yazma bilmeyenlerin sayısını azaltmak için büyük çalışmalar yapılmaktadır. Almanya'da basın ve yayın çok gelişmiştir. Ülkede yayınlanan 373 gazetenin toplam tirajı 19 milyon 298 bindir. Almanya edebiyat tarihinde dünyaca ünlü edebiyatçı ve sanatçılar yetiştirmiştir. Birçok edebiyat akımı burada doğmuş ve yayılmıştır.

Spor:

Spor Almanya'da gelişmiş olup, halkın büyük bir kısmı spor kulüplerine üyedir ve sporla uğraşmaktadır. Futbolda dünyaca ileri bir seviyeye ulaşmış olup, üç defa dünya kupasını kazanmıştır. Birleşik Almanya'da spor okulları, spor salonları ve futbol sahaları ülkenin her tarafına modern bir şekilde yayılmıştır. Sporla uğraşmak isteyenler her türlü imkanı bulabilmektedirler. Bu sebeple de dünya çapında sporda başarılar kazanmaktadırlar.

Siyasi Hayat

Birleşik Almanya, 11 eyaletten meydana gelmiştir. Bu eyaletler eğitim, din, bayındırlık ve iç işlerinde bağımsızdır. Her eyaletin meclisi ve hükumeti vardır. Dış politika, ekonomi, ordu ve polis teşkilatı Federal hükumet tarafından, yasama gücü 4 yıl için seçilen iki meclis tarafından yürütülür. Bu iki meclisten Cumhuriyetinin tamamını temsil eden Federal Meclis (Bundestag)tir. Devletin temsilcisi Federal Kurul (Bundesrat)dur.Cumhurbaşkanı her beş yıl için Federal Meclis tarafından seçilir. Bundestrat'ın 45 üyesi eyalet hükümetlerince atanır.

Birleşik Almanya 16 eyaletten meydana gelmiş bir devlettir. En büyük eyaleti Bayern eyaletidir.

Baden-Württemberg:

35.751 km2 yüzölçümüne ve 9.679.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Stuttgart olup, kilometrekareye 269 kişi düşer.

Bayern:

70.554 km2 yüzölçümüne ve 11.221.000 nüfusa sahiptir. Başşehri München olup, eyalette kilometrekareye 159 kişi düşer.

Berlin:

883 km2 yüzölçümüne ve 3.470.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Berlin olup, kilometrekareye 3862 kişi düşer.

Brandenburg:

29.059 km2 yüzölçümüne ve 2.641.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 91 kişi düşer.

Bremen:

404 km2 yüzölçümüne ve 674.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Bremen olup, eyalette kilometrekareye 1.668 kişi düşer.

Hamburg:

755 km2 yüzölçümüne, 1.626.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 2154 kişi düşer.

Hessen:

21.114 km2 yüzölçümüne ve 5.661.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Weisbaden olup eyalette kilometrekareye 268 kişi düşer.

Macklenburg-Vorpommern:

23.838 km2 yüzölçümüne ve 1.954.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 82 kişi düşer.

Nedersachsen:

47.314 km2 yüzölçümüne ve 7.238.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Hannover olup, eyalette kilometrekareye 153 kişi düşer.

Nordrhein-Westfelen:

37.070 km2 yüzölçümüne ve 17.104.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Düseldorf olup, eyalette kilometrekareye 502 kişi düşer.

Rheinland-Pfatz:

19.849 km2 yüzölçümüne ve 3.702.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Maiz olup, eyalette kilometrekareye 186 kişi düşer.

Saarland:

2.570 km2 yüzölçümüne ve 1.065.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Saarbrücken olup, eyalette kilometrekareye 414 kişi düşer.

Sachsen:

18.307 km2 yüzölçümüne ve 4.901.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 267 kişi düşer.

Sachsen-Anhalt:

20.405 km2 yüzölçümüne ve 2.965.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 145 kişi düşer.

Sachleswig-Holstein:

15.729 km2 yüzölçümüne ve 2.595.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer.

Thüringen:

16.251 km2 yüzölçümüne ve 2.684.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer.

Ekonomi

İkinci Dünya Harbinden yenik çıktıktan sonra Almanya çok kısa zamanda ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmiş ve dünyada dördüncü sırayı almıştır. Halihazırda çalışan nüfusun % 47'si sanayi kesiminde çalışmakta olup, milli gelirin % 55'i bu kesimden sağlanmaktadır.

Endüstri:

Endüstrisi çok gelişmiş olan Almanya'nın endüstri merkezleri Nordrehein-Westfalen, Bayern, Baden-Württemberg, Hessen, Niedersachen ve Saarland eyaletleridir.

Araba üretimi bakımından ABD ve Japonya'dan sonra dünyada üçüncü sırayı alır. Araba üretimi 4 milyona ulaşmaktadır. İkinci Dünya Savaşından önce Almanya'nın belkemiğini teşkil eden sanayi kuruluşlarından olan Thyssen ve Krupp gibi dev firmalar, bugün de sanayi kolları üzerindeki tesirini sürdürmektedir.

Kimya sanayiinde de çok gelişmiştir. Büyük kimyasal madde fabrikalarından olan Leverkusen, Hoecht ve Ludvigshafen fabrikaları Ren Nehri ve Ruhr çevresinde kurulmuştur.

Son yıllarda petrol aramasına önem verilip, Kuzey Denizi limanlarında büyük petrol rafinerileri kurulmuştur.

Almanya'da elektrik sanayii, Avrupa'ya önderlik edecek derecede çok gelişmiştir. Berlin, ülkenin en büyük elektronik merkezidir. Burada elektrik endüstrisinin her alanında imalat yapılır. Optik ve bilim aletleri, yazı ve hesap makineleri, hesap kaydedici kasaların üretim merkezi Berlin, Düseldorf, Göttingen ve Kempten'de olmasına rağmen bütün ülkeye yayılmış durumdadır.

Alman ekonomisi (Gross National Produkt) milli hasıla üretim sistemine dayanır. Milli üretim büyük bir artış göstermiş olup, bugün ithalat ve ihracat gelişmesiyle dünya ticaretinde ABD'nin ardından ikinci duruma gelmiştir.Toplam işçi nüfusunun % 25'i ithalat ve ihracat işlerinde çalışmaktadır. Bununla beraber üçüncü dünya ülkelerinin bazılarına imalat patenti vermek suretiyle, oradaki düşük ücretten istifade ederek ucuza mal üretmektedir.

Tarım: Bugün Almanya'da tarım, modern usullere göre yapılmaktadır. 1949 yılından sonra büyük bir hızla gelişen tarım, bugün büyük devletlerle boy ölçüşecek duruma gelmiştir. Ülke topraklarının % 35'i ekime müsaittir. Elde ettiği ürünler; buğday, çavdar, arpa, yulaf, patates, şekerpancarıdır. Şekerpancarı, Alman ekonomisinde büyük bir yer tutar.

Balıkçılık:

Balıkçılık Almanya'da çok gelişmiş olup, dünyada balıkçılık yönünden üçüncü sırayı almaktadır. Kıyı limanları balıkçılık merkezleridir.

Hayvancılık:

Büyükbaş hayvancılığı Alman ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Sığır yetiştirilmesi çok miktarda yapılmaktadır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği çok az miktarda yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılığın yanında tavukçuluk çok gelişmiştir.

Ormancılık:

Ormanlar Almanya'nın yaklaşık 1/3'ünü kaplar. Ormanların dört milyon hektarının işletmesi devlete, üç milyon hektarının işletmesi özel şahıslara aittir. Ormanlardan senede yaklaşık olarak 30 milyon m3 kereste elde edilir.

Enerji Kaynakları:

Almanya enerji üretiminin % 52,2'sini madenlerden, ,7'sini nükleer enerjiden elde etmektedir.

Ticaret:

Almanya son yıllarda dünya ekonomisine büyük bir canlılık kazandırmış olup, dış ödemeler dengesini dış ticaretiyle kapatmaya çalışmaktadır. İhracatın endüstriye katkısı % 74,7 iken, ithalatın katkısı % 48,2'dir. Ticaretinin % 20,4'ünü gelişmiş ülkelerle, % 48'ini de Doğu bloku ülkeleriyle yapar. En çok ticarette bulunduğu batı ülkeleri şunlardır: Fransa, ABD, Belçika, Hollanda, İngiltere, Avusturya, Japonya, İsviçre ve İtalya.

Almanya'nın en çok ithal ettiği mal, tabii gaz olup, ikinci sırayı petrol alır. İhracatında ise, fabrika parçaları, makina parçaları, ağır iş makinaları ve ilaç sanayi mamülleri önemli bir yer tutar.

Ulaşım:

Almanya, Avrupa'nın ulaşım yönünden kalbi durumundadır. İç ve dış ulaşımı, deniz, kara, demir ve hava yollarıyla kolayca sağlanır. Almanya'daki karayollarının uzunluğu 491.240 kilometredir. Bunun, 5748 kilometresi otobandır. Demiryollarının toplamı 67.536 km olup, 9523 kilometresinde elektrikli trenler çalışmaktadır. Hava limanları çok modern olup, aynı anda beşden fazla uçağın inip kalkmasına müsaittir. 1992 senesinde ulaşıma açılan ve Ren, Main ve Tuna nehirlerini bağlayan kanalın açılmasıyla Karadeniz ile Kuzey Buz Denizi birleştirildi. Kuzey Buz Denizindeki bir limandan kalkan gemi, Ren-Main-Tuna kanalıyla Karandeniz'e ulaşmaktadır.

BOSNA-HERSEK


DEVLETİN ADI: Bosna-Hersek Cumhuriyeti
BAŞŞEHRİ: Saraybosna (Sarajevo)
YÜZÖLÇÜMÜ: 51.129 km2
NÜFUSU: 4.523.000
RESMİ DİLİ: Sırpça-Hırvatça, Boşnakça
DİNİ: İslamiyet
PARA BİRİMİ: Eski Yugoslavya Dinarı (1992)

Yugoslavya'da Komunist idarenin yıkılması ile kurulan cumhuriyetlerden biri. Doğu ve güneydoğudan Sırbistan ve Karabağ, kuzey ve batıdan Hırvatistan ile çevrilidir. Dalmaçya'da 20 kilometre uzunluğunda bir kıyısı vardır. Bosna adı, topraklarını sulayan Bosna Nehrinden gelir. Nevetre Nehrinin kuzey güney bölgeleri olan Hersek adı ise 15. asır ortalarında Bosna Kralına isyan edip kendini "St Sava Herseki", yani dükü ilan eden Stephan Vokciç Kosora'nın unvanından gelmektedir.

Tarihi

Bosna-Hersek'in bilinen tarihi, Hint-Avrupa menşeli İlliryalılarla başlar. Bölge Romalılar tarafından ele geçirilince, Panoonia eyaletinin İllyricum bölümüne bağlandı. Slavlar bölgeye M.S. 7. asırda gelmeye başladılar. 961'den sonra Bosna, Sırbistan'ın diğer bölümlerinden ayrıldı. Bağımsız siyasi ve coğrafi bir birim olarak kabul edildi.

Bölgeye ilk Türk akınları 1386 senesinde başladı. Bu sırada Bosna tahtında Beşinci Tvartko bulunuyordu. Kosova Savaşında Sırpların mağlubiyeti ve ardından Üsküp'ün fethi Bosna'nın durumunda önemli değişikliklere sebep oldu. Son kral Stefan Tomeseviç Bosna'da yaşayan kalabalık Bogomil mezhebine bağlı olanlara Papanın isteği doğrultusunda adil davranmayınca, Fatih Sultan Mehmed Han bölgeyi rahatlıkla Osmanlı topraklarına dahil etti.

Slav, Hırvat ve Avar karışımı olan Boşnaklar 10. asırda Bogomil mezhebine bağlıydılar. Teslisi ve hazret-i İsa'nın tanrının oğlu olduğunu kabul etmeyen inançları yüzünden uzun süre çevredeki diğer Hıristiyanların baskısı altında kaldılar. İnançları yüzünden, bölge Osmanlılar tarafından fethedilince, kolayca İslamiyeti seçerek Müslüman oldular. Anadolu'dan gelen dervişler yoluyla İslamiyet bölgede hızla yayıldı.

Bosna, Osmanlı yönetimine geçince bir sancak haline getirildi. Kanuni Sultan SüleymanHan zamanında Macaristan'da kalan kuzey toprakları da fethedilince eyalet statüsüne alındı. Bosna eyaletine atanan ilk beylerbeyi Gazi Ferhad Paşa oldu. 19. asırdaki gelişmeler ve Osmanlı İmparatorluğunun batıda aldığı yenilgiler, Bosna eyaletini önemli ölçüde etkiledi. 1827'de ilk ıslahatı gerçekleştiren ve gönüllü Yeniçeri Ocağını kaldıran Beylerbeyi Abdurrahman Paşa, güçlü bir askeri örgüt kurdu. Eğitim ve öğretim işlerini yürütmekle vazifeli maarif müdürlüğü kuruldu. Bu aynı zamanda Osmanlı Devletinde ilk maarif müdürlüğüydü. 1976'da Hersek ayrılarak önce mutasarrıflık, daha sonra da iki sancaklı küçük vilayet oldu. 1878'de yapılan Berlin Antlaşması ile Bosna'nın Avusturya-Macaristan'ın denetimine bırakılmasıyla büyük bir bunalım patlak verdi.

Resmen Osmanlı Devletine bağlı kalmasına rağmen, Berlin Antlaşmasına dayanarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek'i işgal etti ve eyaletin yönetim hakkını ele geçirdi. İkinci Meşrutiyetin ilanından faydalanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bölgeyi 7 Ekim 1908 tarihli bir kararname ile kendi topraklarına ilhak etti. İlhak kararı Rusya, Sırbistan, Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında çok yönlü bunalıma sebep oldu.

Avusturya-Macaristan yönetiminde, yeni anayasayla seçmenler üç seçim grubuna ayrıldı. Her grupta Ortodoks, Katolik ve Müslümanlar için sabit oranda sandalye belirlendi. Bu durum Sırp milliyetçiliğinin tepkisine sebep oldu ve gerginlik 28 Haziran 1914'te Avusturya Arşidükü (veliaht) Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da Bosnalı bir Sırp öğrenci tarafından öldürülmesine kadar vardı. Bu olay da Birinci Dünya Harbinin başlangıcıdır.

Bosna-Hersek 26 Ekim 1918'de Sırp, Hırvat ve Sloven krallığının bir parçası olarak Sırbistanla birleştirildi. İkinci Dünya Savaşına kadar bu krallığın parçası olan Bosna-Hersek, 1946'da Yugoslavya'yı meydana getiren altı halk cumhuriyetinden biri oldu. Nüfusun çoğunluğunu meydana getiren Müslümanlar kökenlerine rağmen Sırp ve Hırvat milliyetinden olarak anılmayı kabul etmediler. 1971'de Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, Müslümanlara ulus statüsü tanıdı ve Bosna-Hersek'te büyük "M" ile yazılan Müslüman kelimesi sadece din değil, bir milliyetin de adı oldu.

Yugoslavya'da 1980 senesinde Tito'nun ölümüne kadar durulmuş olan etnik ve dini çatışmalar yeniden alevlendi. Sovyetler Birliği ve doğu bloku ülkelerinde başgösteren reform süreci, Yugoslavya'da da büyük değişikliklere sebep oldu. 1991'de Anayasanın öngördüğü şekilde devlet başkanlığının, federasyon meydana getiren Hırvatistan'a geçmesi lazımken, Sırbistan, eski Yugoslavya'nın mirasçısı olarak tek başına sahip çıkması ülkede tam bir iç savaşa girmesine sebep oldu. Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık kararı, Sırbistan yönetimi tarafından kabul edilmedi. Kanlı çarpışmalar AT ve Almanya'nın yoğun baskıları neticesinde sona erdirildi.

Bosna-Hersek'te 1990 senesi sonlarında yapılan seçimleri kazanarak devlet başkanlığına gelen Aliya İzzet Begoviç, Mart 1992'de bir referandumla bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Bosna-Hersek Sırplı milislerin yoğun saldırısına maruz kaldı. Bölgeye insani yardım ulaştırmak için bulunan Birleşmiş Milletler askerleri birçok katliama göz yummaktadır. Bosna-Hersek Başbakanı Hakkı Turayliç, Birleşmiş Milletlere ait arabadan indirilerek Sırplar tarafından öldürülmesi, büyük tepkilere sebeb oldu. Sırplar Müslüman kadınlara tecavüzleri hat safhaya ulaşmasına rağmen batılı devletler olaya sadece seyirci kalmaktadır. Günümüzde hala Bosna-Hersek'te katliam sürmekte ve tam bir soykırımı yaşanmaktadır (Şubat 1993).

Fiziki Yapı

Bosna-Hersek, üçgene benzeyen dağlık bir arazi yapısına sahiptir. Dağlık arazi Sava ve Neretva ırmaklarının sularıyla parçalanır. Ülkenin güneybatısının en belirgin özelliği olan yarıklar, çukurlar ve hendeklerle dolu kireçtaşlarından meydana gelen bir karst yüzey yapısıdır. Aralarda küçük çöküntüler halinde ekilebilir topraklar vardır. Ülkeye adını veren Bosna Irmağı, İgman Tepesinin eteğindeki bir kaynaktan doğduktan sonra 271 kilometrelik bir yol izledikten sonra Sava Nehri ile birleşir. Ülke topraklarının kuzeyinde ekilebilir verimli topraklar vardır.

İklimi

Bosna-Hersek yazları sıcak, kışları soğuk geçen bir iklime sahiptir. 20 km'lik deniz kıyısında Akdeniz iklimi hüküm sürer. Dinar Alplerinde iklim daha serttir.

Tabii Kaynaklar

Bosna'nın orta ve Sırbistan'a bakan doğu kesimleri ormanlarla kaplıdır. Ormanlar çam, kayın ve meşe ağaçlarından meydana gelir.Yer altı zenginliklerinin başlıcaları, kömür, demir, bakır, manganez, kurşun, cıva ve gümüştür.

Nüfus ve Sosyal Hayat

4.5 milyondan fazla olan Bosna-Hersek nüfusunun % 44'ünü Müslüman % 31'ini Sırplar, % 18'ini Hırvatlar, % 5'ini Yugoslavlar, % 2'sini de diğer unsurlar meydana getirir. Nüfusun büyük çoğunluğunu meydana getiren Müslümanların milliyetleri, Sırp, Hırvat veya Yugoslav olarak değil sadece Müslüman olarak gösterilmiştir.

Müslümanların % 90'ı Boşnakça konuşmaktadır.Türklerle aynı dinden oldukları için Bosna-Hersek'in yerli Müslüman halkı kendilerine Türk dedikleri gibi, bazan Türklerden ayırt edilmek amacıyla Boşnak ismini kullanmışlardır. Bu isim 19. asrın ilk yarısından itibaren yaygınlık kazanmıştır.

Bosna-Hersek'in en büyük kenti 500.000 nüfuslu başkent Saraybosna'dır. İkinci sırada Banyaluka gelir. Hersek'in merkezi ise Osmanlı mimarisinin eşsiz örnekleri ve bu arada Drina Irmağı üzerinde MimarSinan'ın inşa ettiği köprüyle simgeleşen Mostar şehridir.

Başkent Saraybosna, birçok bakımdan sadece Bosna-Hersek'in değil aynı zamanda eski Yugoslavya'nın en ilginç şehridir. Zira Saraybosna, Yugoslavya'daki Müslüman nüfusunun, Sırp Ortodoks Metropolitinin ve Katolik Başpiskoposunun makamlarının bulunduğu yerdir.

Bosna-Hersek'te eğitim ileri düzeydedir. İkinci Dünya Savaşından sonra şarkiyat çalışmaları hızla artmıştır. 1949'da kurulan Saraybosna Üniversitesinde Türk, Fars, Arap dilleri ve edebiyatları ile ilgili kürsü bulunmaktadır. Burada hem Osmanlı hem de Türkçe kurslar verilmektedir. 1950'de kurulan Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü, Saraybosna Devlet Müzesinden devralınan yazma ve Türk tarihiyle ilgili malzemelerden değerli bir kolleksiyona sahiptir.

Siyasi Hayat

Bosna-Hersek, cumhuriyetle idare edilen bir ülkedir. Cumhurbaşkanı ve meclis üyeleri beş yılda bir seçilir. Meclis 240 sandalyeden meydana gelir.

Ekonomi

Bosna-Hersek ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve patatestir. Ayrıca sebze, şekerpancarı, keten ve tütün de yetiştirilir. Ormancılık ve koyun besiciliği ekonomide önemli yer tutar. Bosna'nın orta ve kuzey kesimlerinde meyvecilik gelişmiştir. Erik, meyvecilikte önemli yer tutar. Hersek'te ise bağcılık gelişmiştir. Sanayi ürünleri arasında kereste, demir-çelik, tütün, deri ve şeker önemli yer tutar.

Saraybosna ve Mostar yakınlarında kömür, Vereş ve Ljubija yakınlarında demir, Gornjivakuf yakınlarında bakır ve çeşitli bölgelerde manganez, kurşun, cıva ve gümüş çıkarılmaktadır.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol