İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Bermuda, Gronland, Kanada ve Meksika
 


BERMUDA,GRÖNLAND, KANADA ve MEKSİKA



BERMUDA


DEVLETİN ADI: Bermuda
BAŞŞEHRİ: Hamilton
NÜFUSU: 60.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 54 km2
RESMİ DİLİ: İngilizce
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: İngiliz para birimi

Kuzey Atlas Okyanusunun batı kısımlarında yer alan 120 kadar küçük mercan adaları topluluğu.

Tarihi

Bermuda Adaları 15. yüzyılda Tuan'de Bermudez adında bir İspanyol denizcisi tarafından keşfedilmiş olup, adalara keşfeden kişinin ismi verilmiştir. Adalar 1609 yılında İngiliz gemiciler Virginya'ya giderken yolda Bermuda Adalarına sığınmak zorunda kalıncaya kadar meskun değildi. 1684'te İngilizlerin sömürgesi olmuş, ancak 1969 senesinde iç işlerinde bağımsızlık hakkı verilmiştir. Özel bir hükumet tarafından idare edilir. Savunma olarak polis teşkilatı vardır.

Fiziki Yapı

Adaların en büyüğü Bermuda'dır. Bu mercan adaları topluluğu genellikle balık oltası şeklinde pürüzlü bir görünüşe sahiptir. Adaların en yüksek noktası 79 m yüksekliğindedir. Birkaç büyük adasında düzenli bir yerleşim vardır. Bunlar; Main, İsland, St. Georges ve S. Davids Somertst ve İreland adalarıdır. Adaların 7 tanesi köprülerle birbirine bağlanmıştır. Adaların yüzeyi umumiyetle süs bitkileri ile kaplıdır. Tabii güzellikleriyle dikkati çeker.

İklim

Bermuda Adalarında oldukça yumuşak bir subtropikal iklim görülür. Adalar yazın esen okyanus rüzgarlarıyla; kışın ise ılık havasıyla önemlidir. Esen rüzgarların etkisiyle bol yağmur alır. En sıcak ay temmuzdur. Ortalama 20 oC'yi bulur. Ancak şubat aylarında ısı 10 oC'ye düşer.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Bermuda Adalarının sadece 22'sinde insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu çok olup, kilometrekareye 1088 kişi düşer. Adalar yaz aylarında daha çok kalabalıklaşır. Nüfusun en yoğun olduğu yer başşehir Hamilton'dur. Halkın çoğunluğu zencidir. Yaşayanlardan İngilizler, Portekizler de vardır. Tarihi güzellikleriyle ve hoş havasıyla çok turistin gelmesini sağlar. Dil olarak İngilizce ve Portekizce yaygındır. İlk öğretim mecburi değildir. İki binden fazla ortaokul öğrencisi vardır. Yeni anayasası 1968 yılında kabul edilmiştir. Yönetimin başı dominyon tarafından tayin edilir.Yasama organı, Genel Vali'nin hükumet ve muhalefetin tavsiyesi ile tayin ettiği 11 üyeden müteşekkil yasama meclisi ile, iki dereceli seçimle 40 üyeden meydana gelen Assembleden ibarettir.

Ekonomi

Bermuda Adalarının en büyük gelir kaynağı turizmdir. Senede 400.000'i aşkın turist gelir. Burası bir dinlenme yeridir. Turistlerin rahat etmeleri için her türlü dinlenme tesisleri yapılmıştır. Bazı sanayi ürünleri bilhassa gemi tamiri, beton malzemeleri, eczacılık ürünleri ve güzellik preparatları önemlidir.

Adanın 1/4'ünde tarım yapılabilir. Sebze, muz, portakal, soğan ve patates yetiştirilir. Emsali az bulunan zambaklar yetişir. Her türlü çiçek çeşitleri vardır. Çiçeklerin çok olmasından dolayı, parfüm imalatında dünyada büyük önem taşır. Ayrıca dikkate değer yumurta ve süt mamülleri de ihraç edilir. Senelik ihracatı 2 milyon dolarken teşviklerle 25 milyon dolara kadar çıkmıştır. En büyük müşterileri ABD ve İngiltere'dir. Para, ağırlık ve uzunluk birimleri İngiliz sistemine göredir. Ancak Amerikan birimleri de yaygın olarak kullanılır. Gümrük gelirlerinde önemli yer tutar. Stratejik bakımdan önemli bir yeri vardır.

GRÖNLAND

Dünyânın en büyük adası.Atlantik Okyanusunun kuzeyinde Danimarka’ya bağlı, dünyânın en kuzeyindeki kara parçasıdır. Batısında Davis Boğazı, Baffin Körfezi, Smith Geçidi, Kennedy ve Robeson kanalları, Arktik Takım Adalarından ayırır. Doğuda GrönlandDenizi, Güneydoğuda ve güneyde AtlasOkyanusu ile çevrilidir. Uzunluğu kuzeyde MorrisJesup Burnundan güneyde Farvel Burnuna kadar 2650 km’dir.Yüzölçümü 2.175.600 km2dir. Bu toprakların 341.700 km2lik kısmı hâriç her taraf buzlarla kaplıdır.

Nüfûsu 56.500’dür. Halkın büyük kısmı batıda olup, bir kısmı Eskimoca konuşmaktadır. 1967 yılından beri kendi yöneticilerini kendileri seçmektedir. 1979 yılından itibaren iç bağımsızlığına kavuşmuş ve kendi ile ilgili kararları kendi alıp, kanunları kendileri yaparak 70 kişilik parlamentosunu kurmuştur. Bütün bu serbestliğine rağmen yine Danimarka’ya bağlıdır.

Tarihi

Grönland ilk defa M.S. 900 yılına doğru Gunnbyörn adındaki Vikingli bir denizci tarafından keşfedilmişdi. Bir müddet sonra (981-982) KızılErich yaptığı seyahatte buraya YeşilToprak(Grönland)adını verdi.Çünkü onun geldiği zamanda kıyıdaki buzullar erimiş, her yer yeşil yosun ve dikenlerle kaplıydı. Sonraki senelerde de aynı kişi buralara gelerek iki sömürge kurmuştu.On beşinci yüzyıla kadar devam eden bu hâl buradakilerin kendi hâllerine bırakılmasıyla değişti. Daha önce gelenler Eskimolar tarafından ortadan kaldırıldı. Bu durum 1721 yılında misyoner Hans Egeden’in güneybatıya özel olarak yerleşmesiyle Danimarkalıların hâkimiyeti başladı. Bundan sonraki senelerde ticâret gelişti. Ancak 19. yüzyılda ada incelenmeye başlandı. Yirminci asrın başlarında ise bütün kıyıları incelendi. Daha sonra da adanın içerilerine girildi.

1930-1935 yıllarında yapılan tetkiklerde uçaklar da kullanıldı. İkinci Dünyâ Savaşında Amerikalılar batı ve doğu Grönland kıyılarında hava üstlerini, 1945’ten sonra da kutuplar arası bir hava üssü kurarak meteorolojik istasyonlar şebekesini geliştirmişlerdi. 1951 yılında Amerika,Danimarka ile bu adanın müşterek savunması için bir antlaşma imzalamıştı. Deniz aşırı uçuşların teknolojik gelişmelerden sonra artması buranın ehemmiyetini arttırdı.

Fizikî Yapı

Ada kenarlardan başlayarak, iç kısımlarda yüksekliği 3000 m, kalınlığı 2300 m’yi bulan buzullarla kaplıdır. Buzların altındaki kayalık tabakanın orta yerlerinin çukur bir kâse şeklinde olduğu tahmin edilmektedir. Bilhassa batı bölgesinde büyük buzullardan kopan buz dağları, sulara kapılarak güneye doğru inerler. 150 km’lik kıyı şeridinde ise kayalıklar, geniş vâdiler, buzul gölleri, yosunlar yeralır.

Güney ve batı kıyılarında sıcak su akıntısının tesiriyle iklim diğer yerlere nazaran daha yumuşaktır.Kış aylarında güneybatıda sıcaklık asgarî -7, -8 dereceyken, daha kuzeyde -23 dereceye varmaktadır. Devamlı karlı ve çok soğuk olmasından dolayı, adanın büyük bir kısmı buzullarla kaplıdır. Bitki örtüsü güneyden kuzeye doğru seyrekleşir.Çoğu denizden beslenen bu yörelere has 224 kuş türü vardır.

Grönland halkının çok azı saf kan Eskimo olup, çoğu Avrupa’dan gelenlerle karışıp, melez hale gelmişlerdir. Nüfûsun çoğunluğu batı tarafında az, bir kısmı da doğuda kıyı yakınlarında küçük sâbit İskandinav tipi yerleşim yerlerinde oturmaktadırlar.

Halk geçimini, balıkçılık ve avladığı hayvanların kürklerini satarak sağlamaktadır. Balık ihrâcâtı ile büyük gelir temin ederler. 1975 yılında petrol bulundu. Ayrıca uranyum ve diğer mâdenler bulunmuşsa da, işletme güçlüğünden dolayı istifade edilmemektedir.

KANADA


DEVLETİN ADI: Kanada
BAŞŞEHRİ: Ottawa
NÜFUSU: 27.737.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 9.976.139 km2
RESMİ DİLİ: İngilizce, Fransızca
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Kanada Doları

Kuzey Amerika kıtasının hemen hemen yarısını kaplayan, yüzölçümü bakımından Rusya Federasyonundan sonra dünyânın ikinci büyük ülkesi. Doğusunda Atlas Okyanusu, batısında Pasifik Okyanusu, kuzeyinde Alaska ve Kuzey Buz Denizi, güneyinde ise ABD vardır. Atlas Okyunusundan Pasifik Okyanusuna uzunluğu 5000 km, Amerika-Kanada sınırından kuzeye kadar olan uzunluğu ise 4480 kilometredir.

Târihi

Kanada’ya ilk yerleşenler, Bering Boğazını geçerek, Kuzey Amerika’ya gelen Kızılderililer (güney kesimde) ve Eskimolar (kuzey kesiminde) olarak kabul edilir. On altıncı yüzyılda Jacques Cartier, Kanada topraklarını keşfetti. Cartier 1534-1536 yılları arasında Saint-Laurent Körfezine girerek, bugünkü Montreal’a ve Québec’e kadar ilerleyip Kanada ülkesini bulmuş oldu ve bu toprakları Fransa’ya dâhil etti. O zamanlar ülkede mâden bulunmadığından kolonileştirme hareketi yarım kaldı ve Kanada tarafı yalnız Morino avcıları ile kürk tüccarlarının uğrak yeri oldu. Fakat Fransız yöneticilerin asıl maksadı, avcılığı, orman ve maden işletmesini geliştirmek, Fransa’nın ihtiyaç duyduğu hammaddeleri tedârik etmek ve misyonerler vâsıtasıyla Hıristiyanlığı yaymaktı.

1629’da İngilizlerin eline geçen Kanada’yı 1632’de Fransa geri aldı. Ülkede yerleşmeyi desteklemek için her yıl göçmen ve paralı gönüllüler gönderdi.

On sekizinci yüzyılda İngiltere’yle yapılan bir antlaşmayla Kanada İngiltere’ye bırakıldı. İngiliz göçmenlerin Kanada’ya büyük hızla yerleşmesi ile 1763-1837 yılları arasında İngiliz rejimi ülkede etkili oldu.

1783 yılında ABD’nin bağımsızlığını tasdik eden Versailles Antlaşmasından sonra Kanada, İngiltere taraftarı göçmenlerin akınına uğradı. 1791’de İngiltere, Saint Laurent topraklarını ikiye bölerek güneydoğu tarafları Fransız, kuzeybatı tarafları da İngiliz eyâleti şekline soktu. Her iki eyâlette de parlamento rejimi kuruldu ise de, genelde İngilizler ticarette yönetimi ellerinde tutuyorlardı.

1837’de Yukarı Kanada ve Aşağı Kanada’da meydana gelen isyan ile, Avrupalılar ülkenin yönetiminde kendilerine daha çok söz hakkı veren bir hükümetin kurulmasına imkân verdi. 1867’de Kuzey Amerika Britanya antlaşması, Ontario, Québer, Nauvelle-Ecorse ve Nouveau-Brunswich’i birleştirerek Kanada dominyonunun doğmasına sebeb oldu.

1914-1918 yılları arasında vukû bulan Birinci Dünyâ Savaşına İngiltere’nin katılması Kanada’yı da savaşa sürükledi. Bir İngiliz kolonisi olan Kanada, İtilaf devletlerine teçhizât ve malzeme yardımında bulundu.

1926 yılında, Londra’da imparatorluk konferansında İngiltere ve dominyonlarına statü eşitliği verildi. 1931 West Minster Tüzüğü ile Kanda bağımsız bir devlet oldu. 1939’da İkinci Dünyâ Savaşı patlak verince Kanada, Almanya’ya karşı savaş îlân etti ve bu savaştan güçlenmiş olarak çıktı. 1989 başında yapılan bir antlaşmayla ABD ile Kanada arasında gümrükler kalktı.

Fizikî Yapı

Kanada’nın yarısına yakın bir kısmı, Laurentian yaylası da denilen Kanada Kalkanı adlı bölgeden meydana gelmektedir. Kıtanın bu bölgesi, 4.568.889 kilometrekarelik bir alanı kaplayan çok eski ve sert kayalardan meydana gelmiş bir görünümdedir. Bu bölge Hudson Körfezinin etrafında bir kalkan biçiminde yayılarak Labrador kıyılarından başlayıp, St.Lawrence Irmağı ile Huron ve Superior Gölleri boyunca uzanır. ABD topraklarına girdikten sonra kuzeybatıdaki göllerin arasından geçerek Mackenzie Irmağı ağzının yakınlarında Kuzey Buz Denizinde son bulur. Kenarları, orta kısmını meydana getiren Hudson Körfezinden daha yüksek olduğu için bu bölge, bir tabağa benzetilir. Güneydoğuda Kalkan bölgesi ovalık görünümünden sıyrılarak St.Lawrence Irmağı ve Körfezi boyunca birdenbire yükselir.

St.Lawrence bölgesi:

Kalkanın güneydoğusunda kalan bu bölge, yarımada biçimindeki Güney Ontario’yu ve Québec kentinin güneybatısında hafifçe dalgalanan alanı içine alır. Huron Gölünde Bruce yarımadasından güneydoğu uzantısına kadar bölge sert bir kireç taşı tabakası ile kaplıdır. Bu tabakanın Niyagara Irmağı tarafından yarılmasıyla ünlü Niyagara Çağlayanı meydana gelir. Kalkan ile Kanda Appalaşları arasında yer alan St.Lawrence Ovaları, târih öncesi dönemlerde denizle kaplanmışlardır. Bugün ise bir birikinti ovası görünümündedirler. Ancak bu duruma, Montreal’in doğusunda sıra halinde yükselen ve sayıları sekizi bulan Montreregian Tepelerine rastlanmaz. Ovalar Ontario yarımadasından Kalkanın güneydoğusundaki bir uzantısıyla ayrılırlar. Bu uzantı, Ontario Gölü ağzına yakın bir yerde, St.Lawrence Irmağı tarafından kesilir.

Appalaş bölgesi:

Appalaş dağ sisteminin bir parçası olan bu bölge, Québec’in doğu sınırını, New Foundland adasını ve New Brunswick, Nova Scotia ve Prince Edward adası eyaletlerini içine alır. Kuzeyde Kanada Kalkanı ile Nova Scotia’daki sert kayalık arazi arasında yer alan Maritime eyaletleri bir havza meydana getirir.

İç ovalar:

Kanada Kalkanının batısında bulunan üçgen biçimindeki bölüm, ABD’deki büyük ovaların bir uzantısıdır. Bu iç ovalar, değişik jeolojik merhalelerden geçmişlerdir. Ova içlerine doğru ilk yükselti, 490 m’lik Manitoba yüksekliğidir (Duch, Riding ve Porcupine Dağları) ikinci yükselti ise Saskat Chewan’da 910 m yükseklikteki Missouri Coteau’dur. Eski buz göllerinin birikimi, ovaların özelliğini kaybetmelerine yol açmıştır. Saskatchewon ve Albetro’daki ovalar, akarsular tarafından derin bir biçimde oyulmuşlardır. Güney kesimlerinde ise ünlü Prairie bölgesi vardır.

Akarsular ve göller: Kanada’da doğan bütün akarsular, sularını denize dökerler. Bu nehirlerin çoğu hem ulaşım yolu, hem enerji kaynağı olarak kullanılırlar. Ülkenin en önemli nehirleri, kayalık dağların doğusundan doğan, Kuzey Buz Denizine, Atlas Okyanusuna ve Hudson Körfezine dökülen nehirlerdir. Bu nehirlerden Mackenzienin uzunluğu 3700 km olup, Kuzey Buz Denizine dökülür. Bu nehir yılın sekiz ayında donduğu için ulaşımda yararlanılamaz. Saint Laurent Nehri daha kısa olmasına rağmen, ülkenin çok önemli ulaşım yoludur. Ontario Gölünden doğar, bir dizi gölün meydana gelmesine sebeb olur ve Atlas Okyanusuna dökülür. Denize döküldüğü yerde meydana gelen haliçin uzunluğu 40 km’yi bulur.

Göllere gelince, Kanada topraklarındaki irili ufaklı göllerin sayısı 250 bini bulur. Bunların en büyükleri Ayı Gölü 31.080 km2, Büyük Esir Gölü 28.919 km2, Winnipeg Gölü 24.530 km2dir. Saing Laurent göller serisi ise ABD ile Kanada toprakları arasında yer alır.

İklim

Bölgeler arasında iklim bakımından büyük farklılıklar görülür. Kuzey bölgelerinde kışlar uzun ve soğuk, batı ve güneydoğuda ise daha yumuşak geçer. Temmuz ayında ısı ortalaması 16°C’dir. iklimi etkileyen en önemli faktörler denize ve Kuzey Kutbu’na olan uzaklık ve yakınlık derecesidir. Kuzey Kutbu kuşağı içinde kalan bölgelerde, mesela Euroka’da kışın ısı ortalaması -37°C’dir. Yazın ise ancak +6°C’ye çıkar. Yağmur karyağışı da denizden olan uzaklığa bağlı olarak değişiklik gösterir.

Tabiî Kaynaklar

Bitki örtüsü ve hayvanlar: Kanada’nın toprağı ve bitki örtüsü iklime çok bağlıdır. Orman kuşağı, Mackenzie Irmağı ağzından Hudson Körfezinin güney sahillerine ve Ungaua yarımadasına kadar uzanır. Bu kuşağın kuzeyinde verimsiz topraklar üzerinde yalnızca tundralara rastlanır Güneyde ise “Prairie”ler dışındaki bütün alanlar ormanlıktır.

Bu ormanlarda her çeşit yabanî hayvan ve kuşlara rastlamak mümkündür. Kutuplarda kutup ayıları ve misk sığırları yaşarlar. Denizlerde fok, mors ve balinalar vardır. Daha güneyde geyikler, siyah ve boz ayılar, kurtlar, tilkiler, kunduzlar ve diğer kürk hayvanları görülür.

Mâdenler:

Kanada geniş yeraltı zenginliklerini daha yeni kullanmağa başlamıştır. En önemli mâdenler arasında petrol gelmektedir. Çıkarılan diğer mâdenler ise nikel, demir, bakır, çinko, altın, kurşun ve uranyumdur. Kanada uzun zamandan beri dünyanın en fazla nikel çıkaran ülkesidir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Kanada 27 milyonu aşkın nüfûsa sâhiptir. Nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölgeler doğudaki deniz eyâletleridir. Ontario ve Québec; sonra daha batıdaki bölgeler (Manitoba, Saskatchewan, Alberta) ve İngliiz Kolobiyası gelir. Kuzeyde nüfus seyrektir.

Kanada oldukça şehirleşmiş bir ülke olup, nüfûsunun üçte ikisinden fazlası şehirlerde yaşar. Nüfûsun ekseriyetini iki büyük etnik grup meydana getirir: Britanya asıllı Kanadalılar, yâni İngiliz, İrlandalı ve İskoç kökenliler (% 43) ve Fransız asıllı Kanadalılar (% 31). Nüfûsun diğer bölümünü yakın târihteki göçlerle Avrupa’dan gelenler meydana getirir: Almanlar, Ukraynalılar, İtalyanlar, Macarlar vs. Kızılderililer ve Eskimolar bütün nüfusun ancak % 1’ini teşkil eder. İngilizceyi ana dil olarak kabul eden şehirlilerin oranı Britanya asıllıların oranından fazladır. İstatistiklere göre, iki dil konuşan Kanadalıların çoğu, nüfusun Fransız kökenli olduğu bölgelerde oturmaktadır.

Siyâsî Hayat

Kanada, Cumhûriyet ile yönetilir. Anayasası 1867’de kabul edilmiştir. İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth aynı zamanda Kanada’nın da kraliçesidir. Ottawa’da kendisi tarafından atanan bir genel vâli bulunur. Parlamento, Senato ve Avam Kamarasından meydana gelmiştir. Senato, başbakanın tavsiyesiyle seçilen 102 senatörden müteşekkildir. Avam Kamarası, her eyâletten nüfus oranına göre, beş yıllık süreyle seçilen 264 milletvekilinden meydana gelir. Her Kanada vatandaşı 18 yaşından îtibâren bulunduğu seçim bölgesinde oy kullanma hakkına sâhiptir.

Kanada, 10 eyâlet ve ülkeye bağlı iki toprak parçasının bir araya geldiği bir federasyondur.

Ekonomi

Kanada son derece zengin tabiî kaynaklara sahiptir. Geniş alanlara yayılan verimli topaklar, ülkeyi saran orman kuşakları, zengin balıkçılık sahaları ve mâden yatakları çok çeşitlidir. Bu kaynaklar sanâyiye gerekli hammaddeyi sağlar.

Tarım:

Topraklarının % 7,8’i tarıma elverişli olup, işgücünün % 10’u bu kesimde çalışmaktadır. Ülkede buğdaydan şeker kamışına, tütünden sebze ve meyveye kadar her çeşit ürün yetiştirilmektedir.

Kanada, en çok buğday yetiştiren ülkelerden biridir. Buğday ihracatında ABD’den sonra dünyâda ikinci gelir. Diğer yetiştirdiği ürünler arasında arpa, yulaf, çavdar bulunur. Kanada, en çok elma yetiştiren ülkeler arasındadır. Elmanın yanında armut, şeftali erik gibi meyvelerin de önemi büyüktür.

Hayvancılık:

Kanada’da otlakların ve mer’aların çokluğu sebebiyle hayvancılık önemli bir gelirkaynağıdır. Süt ve et ürünleri ihraç eder. En çok yetiştirilen hayvan sığırdır. Küçükbaş hayvanların ve atların sayıları gittikçe azalmaktadır.

Ülkede kürkçülük geliştiği için 2000’e yakın çiftlikte vizon, tilki, su samuru ve şinşila gibi kürk hayvanları yetiştirilmektedir.

Ormancılık:

Ülke topraklarının yaklaşık % 48’ini kaplayan ormanlar, orman sanayiinde büyük önem taşır. Fakat işgücünün ancak % 1’inin çalıştığı halde, orman sanâyiinin ihrâcata katkısı büyüktür. Kereste kaynaklarının en çok bulunduğu Québec’te elde edilen ürünün büyük kısmı kâğıt hamuru yapımında kullanılır. İngiliz Kolombiyası’nda yetişen çam ağaçlarından biçilmiş kütük ve kontraplak yapılır Ormancılığın kışın yapıldığı ülkede kütüklerin fabrikalara ulaştırılması için daha çok akarsulardan faydalanılır. Kanada’da senede yaklaşık 10 milyon tondan fazla gazete kâğıdı üretilmektedir. Bu ise dünya imalatının yarısıdır. Bunun büyük kısmı ABD’ye ihraç edilir.

Balıkçılık:

Kanada’nın batısı ve doğusu büyük okyanuslarla çevrili olması ve ülkede büyük göllerin bulunması sebebiyle balıkçılık çok gelişmiştir. Balık ihraç eden ülkeler arasında Japonya ve Norveç’den sonra üçüncü sırayı alır. Büyük ve modern balıkçı filosuyla som, morina, borlam, ringa ve sardalya gibi balıklar avlanır.

Sanâyi:

Kanada, ülkeye yeterli iş gücünü temin eden nüfus artışı, tabiî kaynakların bolluğu, enerji kaynaklarının bulunması ve yabancı sermayenin ülkeye akışı gibi faktörlerle dünyânın en büyük sanayi güçlerinden biri olmuştur.

Kanada, ilâçtan dokumaya, elektronik âletlerden tarım âletlerine, uçaktan otomobile kadar birçok sanayi ürününü üreten bir güce sâhiptir. Toronto-Montreal ekseri sanâyi faaliyetlerinin en önemli merkezini teşkil eder. Ontario eyâleti îmâlâtın % 40’ını, Québec eyaleti ise % 25’ini sağlar.

Ülkede gelişmiş olan sanâyi dalları olarak çelik sanâyii, tarım makinaları sanâyii, ulaştırma malzemesi sanâyii, kâğıt sanâyii, kimyâ sanâyii ve gıdâ sanâyii sayılabilir. Bu sanâyi kollarının bir kısmı dünyâca ünlüdür.

Sanâyinin gelişmesinde büyük rolü olan enerji kaynakları ülkede bol, işletilmesi kolay ve ucuzdur. Bilhassa hidroelektrik enerjisi potansiyeli dikkate değer derecededir.

Kanada dünyânın en büyük ticâret ülkeleri arasında yer alır. Ticâret hacmi bakımından ABD, Birleşik Almanya, İngiltere, ve Fransa’dan sonra dünyada beşincidir.

Kanada dışarıya elde ettiği sanâyi ürünlerini satar. Otomobil ve yedek parça ihracatı bütün ihracatının % 25’i kadardır. Bunu kağıt, selüloz, alüminyum, nikel, uranyum, asbest, bakır, petrol, elektrik enerjisi, tabiî gaz, soy metaller, demir filizi, kurşun, kimya ve balık ürünleri takip eder. En fazla ihracat yaptığı ülkeler ABD, İngiltere ve Japonya’dır. En fazla ithalatı yine bu üç ülkeden yapar.

Ulaşım:

Kanada’da ulaşım 120.000 km uzunluğunda demiryolu ve 280.251 km’lik karayolu ile sağlanır. Bu karayollarının % 57’si asfaltlanmıştır. Demiryollarının yarısı devlete, yarısı özel sektöre aittir. Büyük göller bölgesinde bulunan St. Lawrence su yolu, dünyânın en büyük su yollarından biri olup, gölleri ve kanalları denize birleştirir.

İki yanı denizlerle çevrili olan Kanada’da deniz ulaşımı çok gelişmiştir. Limanlarına her tonajda gemi yanaşıp, yük boşaltıp alabilmektedir. Önemli limanları Vancouver ve Sept-Iles’tir.

Hava ulaşımı devlete bağlı Kanada Havayolları ve özel sektöre ait Kanada Pasifik Havayolları ile sağlanmaktadır. Târifeli sefer yapılan havaalanı 61’dir.

MEKSİKA


DEVLETİN ADI: Mesika Birleşik Devletleri
BAŞŞEHRİ: Mexico City
NÜFUSU: 84.439.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.972.546 km2
RESMİ DİLİ: İspanyolca
DİNİ: Katolik
PARA BİRİMİ: Meksika Pesosu

Batıda Pasifik Okyanusu, doğuda Karayip Denizi ve kuzey doğuda Meksika Körfezi arasında yer alan Orta Amerika ülkesi. Meksika, kuzeyde Amerika Birleşik Devletleri sınırında geniş olup, Guatemala ve Belize ile komşu olduğu güneydoğuya doğru daralarak, bir üçgeni andırır. Yucatan Yarımadası ve kuzeybatıdan Pasifik Okyanusuna sokulan Baja (Aşağı) Kaliforniya bu görüntüyü bozar. Yengeç dönencesi, ülkeyi hemen hemen eşit iki parçaya ayırır. Yüzölçümü bakımından Latin Amerika’nın üçüncü büyük ülkesi olan Meksika, 14° ve 32° 43’ Kuzey enlemleri ile 86° 47’ ve 117° 07’ Batı boylamları arasında yer alır.

Târihi

Meksika, Kuzey Amerika’da târihi çok öncelere dayanan tek ülkedir. M.Ö. birinci yüzyıla doğru körfez bölgesi, Oaxaca, merkezî yayla, çok gelişmiş bir kültür ve sanata şâhit oldular. Bu durum eski Maya İmparatorluğunun doğuşuna tesir etti. Bu imparatorluk, 4. yüzyılda târih sahnesine çıkarak yedinci asırdan sekizinci asır sonuna kadar, Yucatan’dan Guatemala’ya kadar genişledi. Aynı dönemde birinci ve dokuzuncu yüzyıl arasında ekonomik ve sosyal yönden Mayalar derecesinde teşkilâtlanmış çeşitli medeniyetler, Oaxaca da, merkezî yaylada ve körfez kıyısında geliştiler. Bunlara klasik medeniyetler adı verilir.

Sonra, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar gelişen Tula Toltekleri ortaya çıktı. Fakat bunların medeniyeti yeni kabîlelerin tesiri altında değişikliğe uğradı. 987 yılında Maya-Toltek karışımı yeni bir medeniyetin doğmasına sebep olan, yeni Maya İmparatorluğu kuruldu. Aynı dönemlerde kuzey kabîleleri yayla üzerine yerleşerek şehir hayatına geçtiler. Aztlan’dan gelen Mexica kabîleleri 1325’te Tenochtitlon (Mexico) şehrini kurarak, 50 yıl sonra ilk hükümdarlarını seçtiler. Aztekler, kabîleler arası rekâbetten faydalanarak 1430’dan 1521’e kadar genişleyen büyük bir imparatorluk kurdular. Sâdece Michoacan Taraskları önünde başarısızlığa uğrayan Aztekler; Totonaktası, Zopatekleri ve Mikstekleri hâkimiyeti altına aldılar.

İspanyollar ülkeyi ele geçirmek için, Azteklere karşı duyulan kinden faydalandılar. 1519’da İspanyollar, Cortès komutasında çıkarma yaptılar ve Veracruz şehrini kurdular. Meksika, 1535’te İspanyanın genel vâliliği hâline geldi. İspanyol istilâsı, kuzeye ve güneye doğru uzanarak 17. asır sonuna kadar, devâm etti. Ekseriyâ acımasız olan Hıristiyanlaştırma geleneksel dinlerle mücâdele etti ve yerli medeniyet yok edildi. 1571’de Mexico’da engizisyon kuruldu. 1519’larda kesin olarak bilinmemekle beraber, 25 milyon olduğu tahmin edilen yerli nüfus, 1650’ye doğru 1.500.000’e düştü. Ekonomik reformlara rağmen İspanyol idâresi, yerliler ve melezler kadar beyazlar için de dayanılmaz bir hâle geldi. 1810’da İspanyolları ülkelerinden kovmak için harekete geçtiler. 11 yıl süren bir bağımsızlık savaşı sonunda, 1821’de Kral Nâibine Cordoba Antlaşması imzâlatıldı. 1824’te bağımsızlık îlân edildi. Bağımsızlığı, iç ve dış savaşların sebep olduğu yarım yüzyıllık karışıklıklar dönemi tâkip etti. Santa Anna’nın diktatörlüğü esnâsında yapılan ABD ile savaş sonucunda, 1848 Guadalupe Antlaşması ile New Mexico, Teksas, Kaliforniya kaybedildi. 1855’te liberaller başarı kazandı. Bir iç savaş sonunda Juarez muhâfazakârları kazandı, fakat bunlar dış borçları tehir etmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Fransa, İngiltere ve İspanya askerî müdâhalede bulundu. Juarez’in tekliflerini, Lâtin Amerika’da Fransa yararına Katolik bir imparatorluk kurmak isteyen Üçüncü Napolyon reddetti ve Meksika’yı istilâ etti. Juarez’in başkanlığından sonraki Porfino Diaz’ın uzun diktatörlüğü sırasında (1876-1911) ekonomi, sosyal adâletsizlik ve yerli köylülerin sömürülmesi pahasına gelişti. Diaz’ı düşüren liberal Madero, ihtilâlci halk akımlarını bastıramadı ve 1913’te katledildi. Carranza karışıklıklar ortasında 1917 anayasasını kabûl ettirdi ve halka yönelik bir siyâset tâkip etti. Obrago’nun başkanlığında (1920-1924) tarım reformunun uygulanması başladı. Bunun bir katolik tarafından katledilmesi ve şiddetli Katolik direnişi sonucunda, kiliseye karşı son derece katı ve bâzan öldürücü bir siyâset başladı. Lazoro Cardenasi, Başkanlığı (1934-1940) sırasında dînî mücâdeleleri yatıştırarak modernleşme politikası tâkip etti. İkinci Dünyâ Savaşından sonra sanâyileşmeye büyük önem verildi.

Fizikî Yapı

Topraklarının yarısından fazlası deniz seviyesinden 900 m yüksek olan Meksika, çok dağlık bir ülkedir. Dağların çoğu, Amerika’daki dağların birer uzantısıdır. Meksikanın en hâkim coğrafî manzarasını kuzey sınırından Tehvantepec, Berzahına (ince uzun kara parçasına) kadar uzanan yüksek arâzi teşkil eder. Berzahın ötesinde Orta Amerika’ya doğru devâm eden Chiapas dağlık arâzileri bulunur. Genellikle dağlık olan Aşağı Kaliforniya, üçüncü bir bölge meydana getirir.

Üç alçak arâzi Meksika yeryüzü şekillerinin büyük bileşenlerini tamamlar. En büyük doğuya ve kuzeye doğru genişleyen 200 km genişliğindeki Yucatan Yarımadasıdır. İkinci büyük ova Texas kıyı ovalarının bir devâmı olan körfez kıyı ovasıdır. Bu ova kuzeyde geniş olup, Veracruz yakınında güneye doğru daralır, sonra Mexico Körfezinin güney tarafında tekrar genişleyip Yucatan Yarımadasının kireçtaşı platformuna ulaşınca birdenbire son bulur. Büyük alçak arâzilerin en küçüğü ve en fazla dalgalısı Pasifik kıyı ovasıdır. Bu da kuzeyde geniş olup, güneye doğru daralır. Tehvantepec Berzahının doğu bölgesinden îtibâren ova bir kere daha devamlı hâle gelir ve genişler. Meksika coğrafyası, yüksek arâzileri, çok sayıda havza ve dağları ihtivâ eder. Bunların en büyüğü, kuzey sınırından Mexico City enlemine kadar uzanan merkezî yayladır. Bu yayla doğudan ve batıdan Sierra Madre Oriental, güneyden Sierra Volconica Transversal Dağları ile kuşatılmıştır. Yayla üzerindeki dağ silsileleri, zemini, kuzeyde yükseklikleri 900 ilâ 1200 m arasında değişen, güneyde ise 2150 ilâ 2450 m’ye ulaşan çeşitli havzalara böler.

Güney Meksika’daki dağlık arâzilerin batı kısmını, dar vâdileri ve pek az yüksek arâzi havzaları ile bir dağ sistemi meydana getiren Sierra Madre Del Sur teşkil eder. Doğu kısmında, 1850 ilâ 2500 m yüksekliğe erişen, güneyden Chiapas Vâdisi kuzeyden körfez kıyı ovası ile çevrili bir yayla yer alır. Bu yaylanın batı kısmında, verimli Oaxaca yüksek arâzileri bulunur. Chiapas Vâdisinin güneyinde Sierra Madre de Chiapas mevcut olup, Guatemala sınırı boyunca 4000 m’ye ulaşan volkanlardan meydana gelir.

Üçüncü yüksek arâzi olan Baja Kaliforniya, 1300 km uzunluk ve 50 ilâ 240 km genişlikle yarımadayı kaplayan bir dağdır. Yükseklikleri kuzeyde 3000 m’yi ve daha güneyde ise 2000 m’yi aşar. Yarımadanın kuzeydoğusunda Colorado Deltası büyük bir alçak arâzi meydana getirir. Üçüncü yüksek arâzi olan Baja Kaliforniya, 1300 km uzunluk ve 50 ilâ 240 km genişlikle yarımadayı kaplayan bir dağdır. Yükseklikleri kuzeyde 3000 m’yi ve daha güneyde ise 2000 m’yi aşar. Yarımadanın kuzeydoğusunda Colorado Deltası büyük bir alçak arâzi meydana getirir.

Meksika yalnız dağlık değil aynı zamanda volkaniktir. Geçmişteki volkanik faâliyetlerin varlığı ülkenin hemen hemen bütün kısımlarında görülür. En büyük volkanik unsur Meksikayı batıdan doğuya doğru ortadan bölen Sierra Volcanica Transversal’dir. Bu bölgedeki manzara binlerce eski kül konileriyle ve yüksek volkanik tepelerle karakterize edilir. Bunların pek azı devamlı kar tutacak kadar yüksektir. Hâlâ faal volkanik tepelere rastlanır. 1943’teki büyük bir patlama sonucunda Michoracan eyâletinde deniz seviyesinden 2808 m yüksekliğinde Parieutin Tepesi ortaya çıkmıştır.

Zelzeleler bilhassa Pasifik kıyısında ve Kaliforniya körfezinde olmak üzere Meksika’da yaygındır. Sierra Volcanica Transversal üzerinde de sık sık vukû bulan zelzeleler, çok yoğun nüfuslu bu bölgede büyük zararlara sebep olur.

Kuzey Meksika’da pek az nehir bütün sene boyunca akar. Bunların çoğu, ovaların ve yaylaların üzerinde yükselen nemli dağlardan doğar. Colorado Nehri, Kaliforniya Körfezi başlangıcında büyük bir delta meydana getirir fakat suyun çoğu, bitki sulamasında kullanıldığından denize ulaşmaz. Kuzeybatı Meksika’daki diğer büyük nehirler Yaqui ve Fijerte’dir. Orta ve güney Meksikadan Pasifik Okyanusuna dökülen nehirler daha nemli bölgelerden geçer ve suları daha gürdür. En önemlileri Santiago ve Balsas’tır.

En önemli nehir, büyük bölümü Meksika’yı ABD’den ayıran ve Meksika Körfezine dökülen Rio Grande’dir (veya Rio Bravo). Daha güneyde Panisco, Tecolutla, Papalcapan, Grijavala ve Uslumaeinta’dır. Merkezi yaylada, denize çıkışı olmayan birçok nehirler, kapalı havzalar meydana getirir.

Orta Meksika birçok büyük ve çekici gölleri ihtivâ eder. En büyüğü Guadalajora yakınındaki 1080 km2lik Chapola Gölüdür.

Meksika kıyılarının uzunluğu 9995 km olup, bunun üçte ikisinden fazlası Pasifik Okyanusu ve bunun birer parçası olan Kaliforniya ve Tehuantepec Körfezindedir. Kalan kıyılarsa Meksika Körfezi ve Karayib Denizindedir.

İklim

Meksika tropikal bölgede yer alır, iklimi (alçak kesimlerde, Yucatan Yarımadası) sıcak ve nemli olup, yüksekliğe bağlı olarak değişiklikler arzeder.

750 ilâ 900 m’den daha alçak tropikal arâziler sıcak bölgeyi meydana getirmekte olup, bu yerlerde yıllık sıcaklık ortalaması 24°C’nin üstündedir. Ilıman bölge yıllık sıcaklık ortalaması 18° ilâ 24°C arasında değişen ve yüksekliği 1850 m’ye ulaşan yerlerdir. Meksika yüksek arâzilerinin çoğu bu sıcaklık bölgesindedir. Daha soğuk bölgede yıllık sıcaklık ortalaması, 13° ilâ 18°C arasındadır. 3000 ilâ 3300 m arasında 10°C, 4200 ilâ 4500 m’nin üstünde ise 0°C’nin altındadır.

Güneydoğuda yazın meydana gelen oldukça nemli Atlantik-Karayib sıcak hava akımının sonucu olarak mevsimlik yağış 1016 mm’yi aşar. Yağış, kuzey ve kuzeybatıya doğru azalarak, kuzeybatı ucunda yağış miktarı 130 mm’ye düşer.

Kışın Kuzey Meksika’da atmosfer basıncı yüksek ve nisbî nemlilik azdır. Ara sıra ekim ve ocak ayları arasında Merkezî Kanada’dan Meksika içine ve Meksika Körfezi üzerine doğru soğuk hava dalgası eser. Soğuk hava fırtınalı bir cephenin arkasına Tehuantepec Berzahından geçer. Bu kuzey fırtınaları zamanında kıyı ovalarında don görülür.

Yazın kuzey ve kuzeybatı sıcak ve kuraktır. Bilhassa Kaliforniya Körfezinin başlangıcına yakın olan arâziler oldukça sıcaktır. Her yıl en az 15 günde bir 43°C veya daha üstüne ulaşır. Burası Meksika’nın en sıcak bölgesidir.

Tabiî Kaynakları

Meksika’nın güney ve güneybatısında bitki örtüsü, tropikal ormanlar, gür çalılıklar ve otlaklardan meydana gelir. Kuzeyde ve kuzey batıda ise bitki örtüsünü bozkır veya gür çalılıklar teşkil eder. 4000 m’nin üstünde Tundraya rastlanır. Meksika tropikal ormanlarının çoğu Meksika Körfezi kıyı ovasında, Yucatan Yarımadasının güney kısmında ve bunlara komşu olan yüksek arâzilerin aşağı yamaçlarında yer alır. Bu ormanların ekonomik değere hâiz ağaçları arasında en çok bilinenleri, sedir, bakkam ağacı, kopal (vernik îmâlâtında kullanılan bir reçine), koyu kırmızı ve güzel kokulu odunları olan ağaçlardır.

Meksika’da, hem Kuzey Amerika’ya hem de Güney Amerika’ya mahsus hayvanlara rastlamak mümkündür. Kurt, kır kurdu (ABD’de bulunan bir çeşit çakal), yaban sığırı, ayı, kunduz gibi Kuzey Amerika hayvanları çok raslananlardır. Her iki taraftaki alçak arâzilerde ve güneye doğru Jaguar (Amerika’ya has kaplan cinsinden yırtıcı bir hayvan), puma, maymun bulunur. Bunlardan başka vaşak, porsuk, su samuru, tapir, kokarca (Kuzey Amerika’da bulunan sansargillerden bir hayvan), geyik, fok bulunur.

Meksika zengin yeraltı kaynaklarına sâhiptir. Önemli mâdenleri demir, gümüş, altın, petrol ve kömürdür.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Günümüz Meksika halkı, eski ve yeni dünyâ insanlarının birbiriyle karışmasından meydana gelmiştir. Nüfûsun % 15’ini beyazlar, % 25’ini yerliler, geri kalanını ise melezler teşkil eder. Yerlilerin çoğu şu bölgelerde yaşar: Mahuatlar Orta Meksika’da; Zapotekler, Mikstekler, Mazetekler ve diğerleri Oaxaca ve Veracruz dağlarında; Tzetzal ve Tzotziller Orta Chiapas’ın yüksek arâzilerinde bulunur. Yerlilerin yüksek arâzilerde toplanmasına büyük istisnâ olarak Mayalar, Yucatan Yarımadasında yerleşmişlerdir. Merkezî yayla büyük grupların pekçoğunu ihtivâ eder. En büyük iki şehir olan Mexico City ve Guadalajora burada bulunur.

Meksika’da ölüm oranı binde sekiz, doğum oranı ise binde kırk ikidir. Bu da dünyânın en büyük nüfus artış oranlarından biri olan % 3,4’e tekâbül eder. Yüksek nüfus artış oranının bir sonucu olarak çok genç bir nüfus ortaya çıkmıştır. Nüfûsun % 46’sı 15 yaşının altındadır. Bu oran devam ederse nüfus her 22 yılda iki kat artacaktır.

Köylü nüfûsundaki doğum oranı daha yüksek olmasına rağmen, şehir hayâtına geçiş muntazaman artmaktadır. Günümüzde şehirde yaşayanlar, halkın % 59’unu meydana getirir.

Her ne kadar Meksikalılar yıllardır ABD’ye kaçak giriş yapmakta iseler de, bu olay günümüzde yüksek miktardaki kaçak işçi sayısı sebebiyle, büyük bir devlet meselesi hâline gelmektedir. Çoğu uzmanlar bugün, ABD’de 6 ilâ 8 milyon kaçak işçi olduğunu söylemektedir. Bunun üçte ikisi Meksikalıdır. Tevkif edilen kaçak Meksikalı sayısı 1965’lerde 50 bin iken, 1975’li yıllarda 700 bine ulaşmıştır.

Meksika bir tezatlar ülkesi olarak bilinir. Halkın % 95’inin Katolik olduğu bu ülkede, her ne kadar şiddetli olarak uygulanmasa da; anayasa, kiliseye karşı ağır şartlar ihtivâ eder. Hiçbir kilise toprak sâhibi olamaz, hattâ bütün kilise binâları devlete âittir.

Meksika’da resmî öğretim programı iki yıllık okul öncesi veya ana okulu denilen öğretimle başlar. Bunu 6 yaşından îtibâren 6 yıllık bir öğretim tâkip eder. İlk öğretime kayıtlı öğrenciler, toplam kayıtlı öğrencilerin % 75’ini, yüksek öğretimdekiler bunun % 3’ünü meydana getirir.

Ülkenin resmî dili İspanyolcadır. Bundan başka yerliler arasında Nahuatl, Aztek, Maya, Zapotek, Totonok, Chinantek, Mazatek, Chorotega, Farask dilleri konuşulur.

Siyâsî Hayat

1910’da diktatör Porfino Diaz’ın düşmesi ile Meksika’nın siyâsî, ekonomik ve sosyal hayâtında değişiklikler olmuştur. Bir halk ayaklanması ve yaygın kargaşa ortasında 1917 Anayasası hazırlanmıştır. Anayasa milliyetçilik prensiplerini, sosyal adâleti, siyâsî liberalizmi din ve ırk hürriyetlerini ortaya koymuştur. Anayasa’ya göre; devlet başkanı ikinci kez seçilemez, kiliseyle devlet birbirinden ayrılmıştır, eğitim mecbûridir. Kuvvetler ayrılığı prensibi geçerlidir. Yâni yasama, yürütme ve yargı organları birbirinden bağımsızdır. Fakat uygulamada siyâsi güç, büyük yetkilere sâhip başkanın elinde toplanmıştır. Altı yıllık bir süreden sonra tekrar seçilememesine rağmen, meclise hükmeder ve kendisinden sonra geleni fiilen seçer. Siyâsî faaliyetler halka yakın gözükmekle birlikte, halk gerçekte Meksika siyâsî hayâtına pek az iştirak eder. Toplumu; büyük iş sâhipleriyle orta sınıf şehirli işçiler ve köylüleri temsil eden teşkilatlanmış çıkar grupları temsil eder. Bunların bir sonucu olarak Meksika’nın rejimi bâzıları tarafından, bürokratik-otoriter ve halkçı-birleştirici olarak kabûl edilir.

Meksika siyâsî hayâtının çarpıcı bir unsuru Kurucu İhtilalci Partidir (Partido Revulicianasio Institocional veya PRI). PRI hemen hemen bütün seçimleri kazanır ve düzenli olarak başkanlık ve kongre seçimlerinde oyların % 90’ından fazlasını alır.

Kongre, Millet Meclisi ve Senato’dan müteşekkildir. Her milletvekili, özel temsil hakkı tanınmış azınlık partileri tarafından seçilenler hâriç, bir seçim bölgesinden oy sâhipleri tarafından seçilir. Her eyâletteki oy sâhipleri kendilerini temsil etmek üzere iki senatör seçer. Başkandan farklı olarak Parlamenterler peş peşe seçilmeyip, aralıklarla defâlarca seçilebilir. Toplam oyun % 2,5’ini kazanan herhangi bir parti Millet Meclisinde beş sandalye elde eder, sonraki her % 0,5’lik artı oy için bir sandalye kazanır.

Eyâletler, kuruluş ve uygulama bakımından zayıftır. Bunların görevi federal hükümetin programlarını yürütmekle sınırlıdır.

1917 Anayasası belediyelerin hür ve bağımsız olduğu prensibini ortaya koymuştur. Fakat bunlar uygulamada büyük ölçüde federal hükümete bağlıdır.

Ekonomi

Meksika’nın nüfus artışı, ülke ekonomisine büyük ölçüde tesir eder, her yıl yaklaşık 800.000 kişilik net iş gücü artışı vardır. Bunlara iş temin edilmesi gerektiğinden büyük bir mesele ortaya çıkar.

Meksika’da gelir dağılımında büyük eşitsizlik vardır. Sanâyi işçileri, tarım işçilerine nazaran beş misli fazla gelire sâhiptir. Bu büyük fark, mâmul tüketim maddelerinin iç piyasada yaygın olarak satılmasını geciktirmektedir.

Meksika sanâyisi büyük ölçüde ülkenin yeraltı zenginliklerini işlemeye dayanır. Çelik, sanâyi sektöründe önemli bir rol oynar. Yıllık çelik üretimi beş milyon tonun üstündedir. Çelik, uzun zamandan beri öncelikle Kuzey Meksika’da (Monclova ve Montorkrey) üretilmektedir. Veracruz’da, Ciuda Lazaro Carden’da yeni çelik fabrikaları açılmıştır. Kömür üretimi yetersiz olup, 11.000.000 ton civârındadır. Yeni bulunan petrol yatakları (Poza Rica, Panuco, Veracruz’un kuzeyi) ile petrol üretimi yılda 910.137.000 varile çıkmıştır. Tabiî gaz ve petrol iç ihtiyaçlara cevap verir ve çoğu sanâyi tesislerinin temelini teşkil eder (Tampico, Poza Rica, Mexico City’de petrol rafinerileri). Meksika, gümüş üretiminde (2400 ton) Kanada’dan sonra dünyâda ikincidir. Flor, baryum oksit ve tuz, ABD’ye ihraç edilir. Sodyum güçlü bir selüloz sanâyiine imkân verir. Bu sanâyi bilhassa Mexico City’de Veracruz’da, Colima’da ve Chihvahua’da gelişmiştir. Ülkede kimyevî gübre sanâyii de gelişmiştir. Çimento, kauçuk otomobil sanâyileri de önemlidir.

1910 ihtilâlinden önce köylü âilelerin % 95’inin toprağı olmadığı tahmin edilmektedir. Bu ihtilâlin getirdiği tarım reformuyla köylüye toprak dağıtılmıştır. 1910’dan beri önceden toprağı olmayan üç milyon tarım işçisi 90 milyon hektarlık toprak sâhibi olmuştur. Tarım sektöründeki üretim artışı, nüfus artışını karşılayacak seviyede değildir. İç piyasadaki talep, dayanıklı mallar, tahıl (buğday ve mısır) süt tozu, yağ tohumları ithal edilerek karşılanmaktadır. Pamuk, şeker, sebze, meyve, tâze süt, iç tüketime ayrılmıştır.

Mısır, Meksika’nın her tarafında yetiştirilir. Ülke topraklarının ekime elverişli olan kısmının yaklaşık yarısı bu bitkiye ayrılmıştır. Fasulye, en çok ekilen ikinci bitkidir. Diğer bitkiler sınırlı miktardaki topraklarda yetiştirilir. 800.000 hektardan fazla bir arâzide, bilhassa kuzeybatının sulanan vâdilerinde ve Merkezi Bajio bölgesinde buğday ekilir. Süpürge darısı (sorghum) üretimi artırılmaktadır. Kış sebzeleri bilhassa kuzeybatıdaki Sinalova eyâletinde yetiştirilir. Tropikal bitkiler kıyı bölgelerinde ve güneyde yetişir.

Meksika’da ithâlât ve ihrâcat dengesizdir. Ticâret açığı, çok fazladır. En çok mâmül maddeler ithal edilir. Tarım ürünleri (bilhassa sığır, kahve kış sebzeleri) ihraç mallarının % 25’ini teşkil eder. Meksika’nın en büyük müşterisi ABD olup, ihraç mallarının % 63’ü bu ülkeye gider. İthâlatın büyük çoğunluğu da bu ülkeden yapılır. Turizm ülkeye her yıl bir milyar dolarlık gelir sağlamaktadır. Ayrıca artan iş gücüne, iş sahaları temin edilmektedir.

Ulaşım:

Meksika 26.000 km’lik demiryolu ağına sâhiptir. Karayollarının uzunluğu 235.431 km’ye ulaşır. Karayollarının % 45’i asfalt kaplanmıştır. Meksika Körfezi kıyısındaki Veracruz ve Pasifik kıyısındaki Acapulco, Meksika’nın eski deniz limanlarıdır. Diğer büyük limanlar, körfez kıyısındaki Tampico ve Pasifik kıyısındaki Mazotlan, Manzanillo ve Cindada Lazero Cardenas’tır.

Ülkede hava ulaşımı çok yaygındır. Birçok şehirlerinde havaalanı olup, sayısı 78’i bulmaktadır.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol