İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Egt. : 2. Dunya Savasi ve Turkiye
 


II.DÜNYA SAVAŞI VE TÜRKİYE

1. İNÖNÜ DEVRİ
2. SAVAŞIN NEDENLERİ
3. İTTİFAKLAR VE ANLAŞMALAR
4. SAVAŞIN GELİŞMESİ
5. ATLANTİK BEYANNAMESİ
6. BM BEYANNAMESİ
7. İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
8. UNESCO
9. KORE SAVAŞI
10. 2.DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKİYE'NİN TUTUMU
11. TÜRK - PAKİSTAN PAKTI
12. BAĞDAT PAKTI CENTO
13. ÖZET



İNÖNÜ DEVRİ VE BUNALIMLI YILLAR

İsmet İnönü, Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı seçildi. Devlet ve parti başkanı olarak devrinin "tek şefi" idi. Gerek dünyanın gerekse Türkiye'nin en bunalımlı yıllarında görev yaptı. Başbakanlığı döneminde, dünya ekonomik krizini devletçilik politikasıyla göğüslemeye çalışmıştı. Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’ler) aracılığıyla sanayiyi geliştirmek istemiş ve bu yönde önemli adımlar atmıştı.

İnönü'nün en büyük başarısı Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'nın dışında tutması oldu. Onun bu politikası çeşitli dengeleri aynı anda kurabilmek ve ülkenin durumunu birkaç yönden güvence altına alabilmek biçiminde gelişti. 23 Ağustos 1939'da Sovyet-Alman Anlaşması imzalandığında, bu beraberliğin Türkiye aleyhine sonuçlar verebileceğini düşünen İnönü, Fransa ve İngiltere ile anlaşma yaparak ekonomik yardım aldı (13 Ekim 1939). Daha sonra Sovyetler Birliği ile bu ülkenin Türkiye'ye saldırmayacağı güvencesini alan bir anlaşma imzaladı (25 Mart 1941). Sovyetler Birliği'ne saldırmasından birkaç gün önce ise Almanya ile bir saldırmazlık anlaşması yapmıştı (Haziran 1941). İnönü'nün bu dengeli politikası savaş boyunca devam etti. Türkiye savaşın bitmesine kısa bir süre kala, ABD, İngiltere ve SSCB'nin yanında yer alarak Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti ve 24 Ocak 1945 tarihli Birleşmiş Milletler bildirisini imzaladı. 5 Mart 1945 tarihinde San Fransisko Konferansı'na davet edilen Türkiye Birleşmiş Milletler kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş, ama savaştan olumsuz yönde etkilenmişti. Savaş boyunca büyük bir ordu silah altında tutulmuş, fiyatlar hızla yükselmiş, temel gıda maddelerinin çoğu karneye bağlanmış, birçok madde bulunamaz hale gelmiş veya karaborsaya düşmüştü. Uzakgörüşlü bir devlet ve siyaset adamı olan İnönü, gerek İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarlarına, gerekse savaş sıkıntılarının doğurduğu toplumsal tepkilere seyirci kalamazdı. Nitekim, 1945 yılında önce "rejimin liberalleşmesi" gereğinden söz etti. Ardından "muhalefet partisine olan ihtiyacı" dile getirdi. Açtığı bu yoldan, CHP'nin içinden Demokrat Parti'nin doğmasını, 1946'da CHP'yi zorlamasını ve 1950'de iktidar olmasını demokratik bir hoşgörü ile karşıladı.

SAVAŞIN NEDENLERİ

Almanya'da Nasyonal Sosyalistlerin 1933'de iktidar mevkiine geçmeleriyle Almanya savaş hazırlığına başladı. Bu hazırlığın nedenini, Nazi rejiminin emperyalist siyasetinde ve Almanya'nın Versay Antlaşmasıyla uğradığı haksızlıklara ve zulümlere karşı isyan ederek haklarını geri almak istemesinde buluruz.

Hitler, aynı siyaseti güden Japonya ve İtalya ile birleşti. Bu üç devlet saldırıcı nitelikte bir bağlaşma meydana getirdiler. Bu bağlaşmaya "Üçlü Mihver" adı verildi. (27 Eylül 1940)

İTTİFAK VE ANLAŞMALAR

Almanya 1938'de Avusturya'yı ilhak ettikten sonra, Çekler'den Südet bölgesini aldı. 1938 yılında ise bütün Çekoslovakya'yı işgal etti. Çekoslovakya'nın işgali İngiltere, Fransa ve Rusya'yı telaşa düşürdü. Diğer devletlerde ise büyük bir şaşkınlık uyandırdı.

1939'da Sovyetler Birliği ile Almanya arasında, Alman-Sovyet saldırmazlık paktı imzalandı. Bunun üzerine İngiltere ile Fransa da birleşerek Polonya ile karşılıklı yardım paktını imzaladılar.

SAVAŞIN GELİŞMESİ

İkinci Dünya Savaşı, Alman ordularının 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldırması ile başladı. 3 Eylül'de İngiltere, onun arkasından Fransa, Polonya'ya yardım amacıyla Almanya'ya savaş ilan ettiler.

Savaş kısa zamanda alanını genişletti. İskandinavya'dan Kuzey Afrika'ya, Balkanlardan Manş kıyılarına kadar olan bütün yerleri Almanyalar "Yıldırım Savaşı" usulüyle ele geçirdiler. 1939'da Sovyet Rusya ile Almanya arasında imzalanan dostluk paktına rağmen 22 Haziran 1941 tarihinde Alman orduları Rusya üzerine yürüdü. Bunun üzerine 12 Temmuz 1941'de Rus-İngiliz bağlaşması imzalandı.

7 Aralık 1941'de Japonya Havai Adalarındaki Pearl Harbour (Perl Harbur) limanında bulunan Amerikan donanmasına baskın yapmak suretiyle savaşa girmiş oldu. Roosevelt (Ruzvelt) Japonya'ya savaş ilan ederek Rusya ve İngiltere yanında İkinci Dünya Savaşına girdi (1941).

1942 yılında Mihver devletler her tarafta üstün bir durumda idi. Müttefikler ise bu beş yıl içinde hazırlıklarını tamamlamak için savunmada kaldılar.

1942 yılı sonlarında müttefikler duruma hakim olmağa başladılar. Az zamanda büyük bir hava kuvveti ve donanma yapmayı başaran Amerikalılar Pasifik'te Japonları geri çekilmeğe zorladılar.

1 Ekim 1943'de müttefikler Sicilya Adasından İtalya'yı geçerek birinci cepheyi açtılar. İtalyanlar bir süre sonra teslim oldular. 6 Haziran 1944'de müttefik kuvvetler Fransa'dan Normandiya kıyılarına çıkarma yaparak Almanya'ya karşı ikinci cepheyi açtılar.

1945 senesinde Nazi Partisi dağıldı. Yeni Almanya Hükümeti 7 Mayıs 1945'de kayıtsız şartsız teslim oldu. Savaş halinde olan yalnız Japonya kalmıştı. Amerikalılar Nagazaki ve Hiroşima üzerine atom bombaları attıktan sonra 1945'de Japonlar teslim oldular. Böylece İkinci Dünya Savaşının askeri safhası sona ermiş oldu.

ATLANTİK BEYANNAMESİ

1941 yılında Sovyet-İngiliz İttifakı imzalandıktan sonra Amerika Müttefiklere yardıma karar verdi. Evvela 21 Mart 1941'de "Kiralama ve Ödünç Verme" kanununu kabul ederek endüstrisini seferber etti.

Çörçil bu savaşta İngiltere'nin gayelerini açıklamak ve müttefiklerine daha fazla yardım sağlamak için Ruzvelt'le görüşmek istedi. Çörçil ve Ruzvelt Atlantik Denizi'nin enginlerinde bir gemide buluştular. Bu buluşmada iki devlet adamının üzerinde durdukları dava gelecekteki barışın temellerini atmaktı. 14 Ağustos 1941'de bir beyanname yayınlayarak memleketlerinin hiç bir yabancı toprakta gözü olmadığını, bütün milletlerin istedikleri rejimi seçmek hakkına saygı göstereceklerini, her çeşit silahlı saldırıyı durduracaklarını ilan ettiler.

Atlantik Beyannamesinin Esasları:

1-Birleşik Amerika ile İngiltere, toprak vesaire bakımından büyümek gayesini gütmeyeceklerdir.

2-Uluslar tarafından özgürce bir istek gösterilmedikçe, dünyada hiç bir sınır değişikliği yapılmayacaktır.

3-Her ulus, istediği hükümeti seçebilecektir. Hükümranlık haklarıyla kendi kendilerini bizzat idare etmek hakkından mahrum kalanları, bunlara kavuşturmağa Amerika ile İngiltere çalışacaklardır.

4-Büyük, küçük, yenmiş ve yenilmiş bütün milletlerin, ekonomik refahları için muhtaç oldukları hem maddeler eşit koşullarla sağlanacaktı,

5-Uluslararasında tam bir işbirliği kurulacaktır.

6-Nazi istibdadı çöktükten sonra, her ulusa kendi sınırları içinde güvenle yaşamak imkanları sağlanacak ve bütün memleketlerin insanları korku ve ıstıraptan uzak olacak bir surette yaşamak imkanlarına kavuşturulacaktır.

7-Barış, bütün insanlara, hiç bir engele uğramadan açık denizleri ve Okyanusları aşmak haklarını verecektir.

8-Dünyanın bütün milletleri, gerek kendi maddi çıkarlarına dokunan sebeplerle ve gerek ruhi ve ahlaki nedenlerle, zora başvurma adetinden vazgeçeceklerdir. Kendi sınırları dışındaki milletleri tehdit eden veya etmesi ihtimali olan milletlerin elinde kara, deniz ve hava silahları bulundukça yarınki barış korunamaz. İlerde geniş ve sürekli bir genel güven sistemi kurulmak için ilk iş olarak böyle uluslar silahsızlandırılacaktır. Barışsever milletlerin sırtındaki silahlanma yükünü hafifletmek için de Birleşik Amerika ile İngiltere ellerinden gelen her yardımı yapacaklardır.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BEYANNAMESİ (1 Ocak 1942)

1 Ocak 1942 yılında Vaşington'da imzalanan Birleşmiş Milletler Beyannamesinin ön sözü şöyledir:

"İmza sahipleri; canı, hürriyeti, bağımsızlığı, dinsel özgürlüğü savunmak ve gerek kendi memleketlerinde, gerek başka memleketlerde insanlık saflarını ve hakkı korumak için düşmanlara karşı tam bir zafere ihtiyaç olduğuna, dünyayı tutsak etmeğe çalışan vahşi ve azgın kuvvetlere karşı birleşmiş bir direnmeye girişmiş bulundukları inancındadırlar. Bu itibarla şu esasları beyan ederler:

1.Her hükümet, Üçlü Paktın üyelerine ve kendisinin savaş halinde bulunduğu diğer mensuplarına karşı bütün askeri ve ekonomik kaynaklarını kullanmayı taahhüt eder.

2.Her hükümet, bu belgeyi imza eden hükümetlerle işbirliği halinde kalmayı ve ayrı bir mütareke ve barış imzalamayı taahhüt eder.

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ

İkinci Dünya Savaşı insanlığa hastalık, kıtlık, türlü sefalet ve ölüm getirmişti. Savaşın bu korkunç tesirlerini yaşayan insanlık, savaştan kurtulmak ve sürekli barışa kavuşmak çarelerini araştırdı ve "Birleşmiş Milletler Kurulu"nu kurdu (24 Ekim 1945). Bu kurulun gayesi; milletler arasında barış ve güvenliği korumak, dostluk ilişkilerini geliştirmek, milletlerarası barış ve güvenliği korumak, dostluk ilişkilerini geliştirmek, milletlerarası ekonomik, sosyal ve kültürel meseleleri çözmektir. Birleşmiş Milletler Kurulu, 10 Aralık 1948'de "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi"ni hazırladı. 30 maddeden ibaret olan bu beyannamenin önemli maddeleri şunlardır:

1-Bütün insanlar, hür haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik düşüncesiyle hareket etmelidirler.

2-Herkes, ırk, cins, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir inanç, milli veya sosyal doğuş, zenginlik, veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin bu bildiride yayınlanan tüm haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanırlar.

3-Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği her ferdin hakkıdır.

4-Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz. Kölelik ve köle ticari her türlü şekliyle yasaktır.

5-Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından yararlanmak hakkına sahiptirler.

6-Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya sürülemez.

7-Her insanın bir vatandaşlığa hakkı vardır.

8-Aile, toplumun doğal ve temel unsurudur; cemiyet ve devlet tarafından korunmak hakkına sahiptir.

9-Halkın iradesi hükümet otoritesinin esasıdır; bu irade gizli şekilde veya özgürlüğü sağlayacak karşı bir usul ile cereyan edecek genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan dürüst seçimlerle ifade edilir.

UNESCO

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal konseyinin bir koludur. UNESCO sembolik bir kelimedir. Türkçe manası, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü"dür.

1945'de Londra'da yapılan hazırlıklardan sonra, 1946 yılında Paris'de otuz bir devletin üyeleri toplanarak UNESCO'yu kurdular. Türkiye de kurucular arasındadır.

UNESCO amacını programının birinci maddesinde şöyle açıklar: "UNESCO, milletlerarası bir işbirliğine dayanarak, ilim, kültür ve eğitim yolu ile dünyamızın barış ve güvenliğini korumak maksadıyla kurulmuştur".

1-Milletlerarası karşılıklı tanışmayı ve anlaşmayı sağlayarak, dünya insanlarını birbirine yaklaştırmak.

2-Halk eğitimini sağlamak ve dünyanın geri kalmış yerlerindeki manevi karanlığa bilim ve kültür ışıklarını götürmek.

3-Barışın korunması yolunda yardımcı olmak.

Yeni nesle barış fikri ve insanlık sevgisi vermek muhakkak ki kültür ve bilim yolu ile olur. Kültür ve bilim insanlığa doğru yolu gösterir. Cehalet ise kötü ve karanlık düşünceleri besler. Savaş, fena terbiye, istibdat ve cahilliğin eseridir. Dünyayı barışı, insanlığa mutluluğu getirecek yol, hürriyet, kültür ve bilim yoludur.

KORE SAVAŞI (25 Haziran 1950)

İkinci Dünya Savaşından sonra Kore'nin bağımsız bir devlet olarak kurulmasını kabul eden Müttefik Devletler, Japonları Kore'den çıkarmak için 8 Eylül 1945'de Kore'ye asker çıkardılar. Fakat işe müdahale eden Sovyet Rusya 38. Enlem dairesini tabii sınır olarak kabul edince Kuzey ve Güney Kore Devletleri teşekkül etti.

25 Haziran 1950'de Kuzey Koreliler, Güney Kore'ye hücum ederek işgale başladılar. Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi, Kızıl Kore'nin bu saldırısını güvenliğin bozulması olarak vasıflandırdı. Ve üye devletleri saldırıyı püskürtmek üzere yardıma çağırdı. Elli üç millet prensip itibariyle Kore'ye yardımı kabul etti. Fakat yalnız on altı üye devletin kuvvetleri Kore Cumhuriyeti ordularıyla birlikte, Birleşmiş Milletlerin komutası altında saldıranlar ile çarpışmak üzere asker gönderdiler.

Aradan birkaç ay geçmeden Çin askeri birliklerinin Birleşmiş Milletler kuvvetlerine karşı savaşa girdiği görüldü.

1950'de başlayan Kore savaşı 1953'e kadar devam etti. 1953 yılında yapılan mütareke ile Kore'de silahlı çarpışma sona erdi.

Birleşmiş Milletler üyelerinden olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti barışın devamına yardım için 4500 kişilik, 141. Alaydan teşekkül eden Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında Kore'ye gönderdi. Kore savaş alanında diğer on beş ulusun erleriyle omuz omuza savaşan Türk askeri, kahraman bir ulusun, kahraman evlatları olduklarını cihana bir daha gösterdiler.

II. DÜNYA SAVAŞI'NDA TÜRKİYE'NİN DURUMU

Türkiye ile İngiltere ve Fransa arasında 19 Ekim 1939'da Ankara Paktı imzalanmıştı. Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu paktın hedefi, üç devlet Akdeniz'de yabancı saldırısına uğradıkları takdirde birbirlerine yardımda bulunacaklardı. Bu ittifak antlaşması imzalandığı zaman İtalya savaşa girmemişti. Almanya yanında Akdeniz'de savaşa girdikten sonra da Türkiye savaş dışı kaldı. Çünkü o sırada Almanya ile anlaşmış olan Rusya'nın durumu Türkiye'nin savaşa girmesine engeldi.

1940 yılında Balkanlara inen Alman orduları, Bulgaristan ve Yunanistan'da Türk sınırlarına ulaşmıştı. Balkanlardaki Alman ordusu, Türkiye'yi tehdit ediyordu. Bütün bu tehditlere rağmen Türkiye tarafsızlık siyasetinden ayrılmadı. Türkiye ile savaşa girmek istemeyen Hitler, o zamanki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye bir mesaj yollayarak Türkiye'ye karşı dostluk hisleri beslediğini bildirdi. Müttefikimiz olan İngiltere'ye bilgi vermek suretiyle Türk-Alman dostluk ve saldırmazlık Paktı imzalandı (18 Haziran1941).

Alman orduları Rusya'da yenilip geri dönmeğe başlayınca İngiltere, Türkiye'nin savaşa girmesini istedi. Fakat bu husus için İngiltere ile yapılan yazılı görüşmelerle anlaşma olamadığından Türkiye savaşa girmedi. Buna rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2 Ağustos 1944 tarihinde Almanya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin kesilmesine karar verildi. Bu kararla 1941'de imzalanan Türk-Alman Dostluk ve Saldırmazlık Paktı geçersiz kaldığından Alman elçilik heyeti ve Alman uyruklular memleketimizi terkettiler.

23 Şubat 1945'de ise Büyük Millet Meclisi önemli tarihi kararlarından birini verdi. O günkü oturumda önce Birleşmiş Milletler Beyannamesini kabul etti, sonra da Almanya ve Japonya'ya karşı savaşa girmeğe karar verdi.

İkinci Dünya Savaşında birçok devletler tarafından bozulmuş olan devlet hukuku kurallarına Türkiye sonuna kadar saygı göstermiştir.

TÜRK - PAKİSTAN PAKTI (3 Nisan 1954)

Orta-Doğu bölgesinde barışın korunmasına önem veren Türkiye, katıldığı Batı savunma sistemini doğuya doğru geliştirmek için Pakistan'la Karaşi'de Türk-Pakistan Paktı'nı imzaladı (3 Nisan 1954). Anlaşma, hiç bir devleti hedef almadığı gibi, iyi niyetli bütün devletlere açık bırakmıştır. Türk-Pakistan Paktı Orta-Doğu bölgesinin güvenliğini olduğu kadar, hür dünya güvenliğini de kuvvetlendirecek niteliktedir.

BAĞDAT PAKTI (CENTO)

1.Kuruluşu: 24 Şubat 1955 tarihinde "Bağdat Paktı" kurulmuştur. Paktın üyeleri Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere idi. Amerika Birleşik Devletleri önce bu pakta girmemiş, Bağdat'ta toplanan ilk Bakanlar Konseyi'ne gözlemci delege göndermiştir. 1959 tarihinde Ankara'da Amerika Birleşik Devletleriyle Türkiye, İran, Pakistan arasında imzalanan ikili anlaşmalarla Amerika, Bağdat Paktı'nın üyesi sayılmıştır.

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)

Nedenleri :

I.Dünya Savaşı sonucu Almanya ile imzalanan Versay Antlaşması.

İtalya'nın ve Japonya'nın sömürgecilik faaliyetleri.

Almanya'nın Polonya'ya saldırması ile savaş başlamıştır (1 Eylül 1939).

Almanya kısa sürede Polonya ve Fransa'yı işgal etmiştir.

İtalya, Almanya'yı desteklemiş, birlikte Balkanlar'ı işgal etmişlerdir.

İtalya, Libya üzerinden Afrika'nın iç kesimlerine kadar ilerlemiş, diğer yandan Habeşistan'ı işgal etmiştir.

Japonlar, Çin topraklarına saldırmışlardır

Japonya, Pearl Harbour'a saldırınca ABD de savaşa katılmıştır.

Almanya, İtalya ve Japonya ile bir ittifak kurmuştur (Mihver Devletler).

Fransa, İngiltere, Rusya ve ABD arasında da bir ittifak kurulmuştur (Müttefik Devletler).

ABD ve İngiltere İtalyan Yarımadası'na çıkarak İtalya'yı mağlup etmiştir (1942).

İtalya'da yönetim değişikliği olunca İtalya, İngilizler'in yanında Almanya'ya karşı savaşa devam etmiştir.

Almanlar Moskova önlerine kadar ilerlemesine karşılık Ruslar, Almanlar'ı püskürterek Almanya'ya kadar ilerlemiştir (1945).

Almanya'yı doğudan Rusya, batıdan da ABD, İngiltere ve Fransa sıkıştırarak Normandiya Çıkartması'nı gerçekleştirmiş ve Almanya'yı etkisiz hale getirmişlerdir (1945).

Müttefik Devletler Japonya'yı yenemeyince ABD, Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atmış ve Japonya teslim olmuştur (10 Ağustos 1945). ALMAN BAŞBAKANI ADOLF HİTLER

II.Dünya Savaşı'nın Sonuçları :

Almanya ve İtalya'nın yenilmesi ile ırkçı akımlar etkisini kaybetmiştir.

Almanya Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmıştır

Savaşı SSCB hariç demokrasiyi savunan ülkeler kazanmıştır.

ABD ve Rusya dünyanın iki süper gücü olmuştur.

Sömürgecilik sona ermeye başlamış, sömürge altında yaşayan pek çok ülke bağımsızlığını kazanmıştır (Mısır, Hindistan, Pakistan, Cezayir, Tunus, Libya vb.).

Komünizm, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Çin'de yayılmıştır.

Milletler Cemiyeti'nin adı; Birleşmiş Milletler Teşkilatı olarak değiştirilmiştir.

Yalta Konferansı ile dengeler yeniden kurulmaya çalışılmıştır.

Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulmuştur (1948).

Türkiye, Amerika ile ilişkilerini arttırmıştır.

Türkiye'nin II.Dünya Savaşı'ndaki Tutumu :

Türkiye savaşta tarafsız kalmıştır.

Türk ve Alman taraftarları arasında Saldırmazlık Antlaşması imzalanmıştır.

Türkiye baskılar sonucu ve savaş sonucu görüşmelere katılmak için Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir (23 Şubat 1945).







 
 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol