TÜRK ORDUSU VE MİLLİ SAVUNMA
1. ASKERİ ALANDA GELİŞMELER
2. MİLLİ SAVUNMA
3. CUMHURİYET ORDUSU
4. TÜRKLÜK VE ASKERLİK
5. ATATÜRK'ÜN TÜRK ORDUSUNA SON MESAJI
Askeri Alanda Gelişmeler
"Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu", Türk milletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Türk ordusu, "Türk birliğinin, Türk gücünün ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir." (Resim 53).
Türk ordusu, çok zor şartlar altında yaptığı Kurtuluş Savaşı'nı, büyük bir zaferle bitirdi. Fakat, savaş gücünün önemli bölümünü de kaybetti. Barış durumuna geçildikten sonra, çıkabilecek bir savaşa göre yeniden hazırlanmak gerekliydi. Ordunun modem silah araç ve gereçlerle donatılması şarttı. Bu, o günkü mali ve ekonomik durumumuza göre pek kolay bir iş değildi. Fakat, "Ordu istemeyen ve ordunun yüklediği maddi, manevi fedakarlığı göze almayan bir millet, esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçirir". Bu gerçekten hareketle ordunun, modem duruma getirilmesi için her imkandan yararlanıldı. Türk ordusu, bir yandan modem silah araç ve gereçlerle donatılırken, diğer yandan da eğitimine önem verilerek güçlendirildi (Resim 54). Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri olarak yeniden teşkilatlandırıldı.
Türk ordusunun asıl görevi, yurdumuza yönelecek her türlü iç ve dış tehdidi önlemek, Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır. Ayrıca kaza, yangın, sel ve deprem gibi felaketlerde milletin yardımına koşar. Bunların yanında, ülkemizin kalkınmasında da üzerine düşeni yapar. "Kışla, bizde sadece bir savaş öğretim yeri değil, aynı zamanda bir kültür ocağı, bir sanat okuludur. Ve böyle olmakla da memlekete yaptığı hizmet ölçülemeyecek kadar büyüktür".
Milli Savunma
Türkiye Cumhuriyeti için savaş, vatan ve millet çıkarlarının savunulması bakımından, kutsal bir görevdir. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinde bir "Savaş Bakanlığı" yoktur. Bir "Milli Savunma Bakanlığı" vardır.
Hür ve bağımsız yaşayabilmek için, milli savunma önlemleri ihmal edilemez. Onun için devletin başta gelen görevlerinden biri de, milli savunma hizmetidir. Ordunun, her türlü beslenme, barınma, silah, araç ve gereç ihtiyacını Milli Savunma Bakanlığı sağlar. Vatandaşların askerlik görevlerini düzenler.
Türk ordusu, Atatürk'ün inkılap ve ilkelerine bağlı kalarak ve her zaman ilerici karakteri ile hem yurt savunmasının hem de cumhuriyetin en güçlü teminatıdır. Türk milleti ile bağrından çıkardığı değerli ordusunun, el ele vererek, birlikte yapamayacağı iş, aşamayacağı engel yoktur.
Cumhuriyet Ordusu
İstiklal savaşından sonra yurt savunmasında ordunun büyük rolü anlaşıldığından, gelişmesinde ve modernleşmesinde devlet, bütün maddi ve manevi gücünü kullanmaktan bir an geri durmadı. Bugün artık savaş gücü, bir milletin siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve manevi varlığının bütün demektir. Herhangi bir saldırı karşısında, vatanın bütün gücü büyük dava uğrunda harekete getirilecek ve zafer sağlanacaktır. Bunun için Cumhuriyet Hükümeti, barış zamanında ordumuzu eğitmek, bilimsel ve teknik bir ordu kurmak için çalışmalara başladı. Ordunun noksanlarını tamamlamak işi Milli Savunma Bakanlığı'na verildi. Ordunun eğitim ve öğretimiyle de Genel Kurmay Başkanlığı meşgul olmaktadır. Askeri Liseler, Harp Okulu, Harp Akademisinin yetiştirdiği değerli elemanlar ordumuzun komutanlık görevini ele almaktadırlar.
Üniversite mezunları Yedek Subay Okulu'nu bitirdikten sonra orduda subay olarak askerlik görevlerini yapmaktadırlar.
Türklük ve Askerlik
Türklerin birçok özellikleri yanında en çok belirmiş olan yönü iyi bir asker olmasıdır. Çok eski devirlerden beri çeşitli adlarda kurulmuş olan Türk Devletinin temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanır. Askerlik ilk önce Türklerde bir meslek, sonra da milli bir görev olmuştur. Türkler, mükemmel askeri kuruluşları ve değerli komutanları sayesinde varlığını ve bütünlüğünü dünyaya tanıtmıştır. Türk askeri cesur, feragat sahibi, disiplinli ve saygılıdır. Kanuni devrinde Avusturya sefiri olarak İstanbul'da bulunan Büsbek (Busbecq),
Türk askerlerinden ve ordu kuruluşlarından şöyle sözeder:
"Türkler, sefer esnasında sabırlı, tahammülü ve iktisatla hareket ederler.
Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese edince istikbalin başımıza getireceği şeyleri düşünerek titriyorum. Bu ordu galip gelecek ve payidar olacak, biz ise mahvolacağız. Çünkü Türkler hiç sarsılmamış kuvvete sahip oldukları gibi, kendilerine has zafer itiyatları, meşakkatlere tahammül kabiliyeti, intizam, disiplin, kanaatkarlık ve uyanıklık var."
Son yüzyıllarda uğradığımız yenilgiler Türk askerinin değil, değersiz komutanların ve bozuk devlet kuruluşunun eseridir. Nitekim Birinci Dünya Savaşında küçümsenen Türk ordusunun çeşitli cephelerde gösterdiği başarılar, Türk askerlik ruhunun kahramanca bir görüntüsüdür. Yine Türk askerlik ruhunun ölmezliğini bilmeyen yabancılar, İstiklal Savaşındaki zaferimizi "Türk mucizesi" diye adlandırdılar.
Atatürk'ün Türk Ordusuna Son Mesajı
Zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk Ordusu.
Memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmış isen Cumhuriyetin bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtaları ile mücehhez olduğun halde vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.
Bugün, Cumhuriyetin on beşinci yılını mütemadiyen artan büyük bir refah ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin huzurunda kahraman ordu, sana kalbi şükranlarımı beyan ve ifade ederken büyük ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum.
Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefine dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir iman ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun orduya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silahlar ile her türlü vazifeyi ifaya müheyya olduğunuza eminim. Bu kanaatle kara, deniz ve hava ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selamlar ve takdirlerimi bütün ulus muvacehesinde beyan ederim.
(On beşinci Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle Başvekil Celal Bayar tarafından Reisicumhur Atatürk adına okunan hitabe)