İletişim Adresi

   
  ORHAN YILDIZ
  Mauritius Misir Moritanya Mozambik ve Namibia
 


MAURİTİUS, MISIR, MORİTANYA, MOZAMBİK, NAMİBİA



MAURİTİUS


DEVLETİN ADI: Mauritius Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Port-Louis
NÜFUSU: 1.081.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 2.045 km2
RESMİ DİLİ: İngilizce
DİNİ: Hinduizm, Hıristiyanlık, İslâmiyet
PARA BİRİMİ: Rupi

Hint Okyanusundaki Mauritius Adası ve yakınındaki üç küçük adalar grubu üzerinde yer alan küçük bir devlet. Esas ada Madagaskar’ın 800 km doğusundadır, nüfusun % 97’sini, ülke topraklarının % 93’ünü ihtivâ eder.

Târihi

Mauritius, başlangıçta üzerinde kimsenin yaşamadığı bir ada idi. Adanın bütün halkı on altıncı yüzyıldan sonra buraya göçenlerin soyundan gelmektedir. Adanın Ortaçağ’da Arap ve Malezyalı denizciler tarafından bilindiği tahmin edilmektedir. Adaya ilk gelen Avrupalılar, on altıncı yüzyılda Portekizliler olmuştur. Hollandalılar 1598 ve 1710 yılları arasında adayı sömürge hâline getirmeye çalıştılar. Ada, 1715’te Fransa’nın eline geçti ve 1810’a kadar Fransız sömürgesi olarak kaldı. 1810’da İngilizler adayı ele geçirdi, 1814 Paris Antlaşmasıyla ada resmen İngilizlere kaldı. 1833’te köleliğin kaldırılmasıyla, İngiltere Hindistan’dan köle yerine işçiler getirdi. 1837 ve 1907 yılları arasında adaya yaklaşık olarak 450.000 Hindli yerleşti. İkinci Dünyâ Savaşından sonra, Hinduları temsil eden İşçi Partisi, tek başına veya koalisyonlar hâlinde iktidara geldi. 1961’de İngiltere Mauritius’a bağımsızlık vermeyi kabul etti. 1967’deki genel seçim sonunda Hinduların ve Müslümanların partileri koalisyon hâlinde iktidara geldi ve 12 Mart 1968’de Mauritius’un bağımsızlığı îlân edildi. 1991’e kadar İngiliz Milletler Topluluğunun bir üyesi olarak kaldı. Eylül 1991 seçimleri sonunda ülkede Cumhûriyet îlân edildi. 1992 Martında Maurihus’un İngiliz Milletler Topluluğu içindeki statüsü değişti. Haziran 1992’de Cassam Uteem meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçildi.

Fizikî Yapı

Oval şekilde görünüşü olan Mauritius Adası, volkanik bir yapıya sâhiptir. Güney kıyısı hâriç bütün kıyıları sığ kayalıklar ve mercanlarla çevrilidir. 61 km uzunluk ve 46 km genişliğe sâhip olan Mauritius, yakınındaki adacıklarla birlikte 1865 m’lik bir arâziye sâhiptir. Ova hâlindeki kuzey bölgesini, yüksekliği 670 metreye ulaşan orta kesimdeki yayla tâkip eder. Yayla üzerindeki birçok dağ silsileleri ve tek tek tepeler 900 m’nin altında bir yüksekliğe erişir.

Mauritius Adasının 560 km doğusundaki Rodrigues ve bunun yanındaki adacıkların toplam 119 km2lik bir yüzölçümü vardır. İki alçak Agelega Adaları Mauritius’un 930 km kuzeyinde bulunmakta olup, toplam olarak 27 km2lik bir alana sâhiptir.

İklim

Adada yarı tropikal bir iklim hüküm sürer. Sıcaklık ortalaması kıyıda 23°C, yaylada 19°C’dir. Kasım ayından Nisan’a kadar, güneydoğu alizeleri dağlara ve yaylaya bol yağmur getirir. Bâzı yamaçlar yılda 5000 mm’lik yağış alırken, dağların rüzgâr almayan taraflarındaki kıyı arâzileri ancak 900 mm’lik bir yağış alır. Arasıra esen kuvvetli kasırgalar adada büyük ölçüde tahribat yapar.

Tabiî Kaynaklar

Bir zamanlar Mauritius Adasını kaplayan kesif ormanların pek azı kalmıştır. Adanın % 40’ı çorak arâzilerden, fundalıklardan, çam ağaçlarından, öd ağaçlı ve akasyalı çayırlardan ibârettir. Ada topraklarının % 50’si ekili olup, geri kalan % 10’u insanların yerleşmesine ve yollara tahsis edilmiştir. Agalega Adaları, hindistancevizi ağaçları ile kaplıdır. On altıncı yüzyıldan îtibâren, adanın ilk bitki örtüsünün ve hayvanlarının yerini yeni sokulan türler almıştır. Adanın değerli mâdeni yoktur.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Yüzölçümüne oranla dünyânın en kalabalık ülkelerden biri olan Mauritius’ta km2ye 444 kişi düşer ve aşırı nüfus artışı devlet için önemli bir mesele teşkil eder. Mauritius Adasında yoğunluk daha da fazla olup, km2ye düşen kişi sayısı 483’ü aşar.

Adada beş esas nüfus grubu vardır: Nüfûsun yaklaşık % 69’unu Hindistan’dan göç edenlerin neslinden gelenler teşkil eder. Bunlar Hindular (Nüfûsun % 53’ü) ve Müslümanlar (Nüfûsun % 16’sı) olmak üzere iki gruba ayrılır. Afrikalı-Avrupalı, Afrikalı-Asyalı karışımından meydana gelen melezler % 27 civârındaki Çin asıllılar nüfûsun % 3’ünü ve Fransız asıllılar nüfûsun ancak % 1’ini temsil eder.

İngilizce ülkenin resmî dilidir. Fakat çok küçük azınlığın ana dilidir. Fransızca, Fransız asıllılar ve melezler tarafından konuşulur. Afrika dillerinden bâzılarının sokulması ile basitleştirilmiş bir Fransızca olan melezlerin dili, yaygın bir şekilde müşterek anlaşma lisanı olarak kullanılır. Diğer önemli diller Hindlilerin konuştuğu Hindce, Müslümanlarca konuşulan Urdu dili, Çinlilerce konuşulan Çincedir.

Mauritius Adasında en yaygın din Hinduizmdir. Bundan sonra Hıristiyanlık ve İslâmiyet gelir.

Nüfûsun yaklaşık % 44’ü şehirlerde yaşar. Kuzeybatı kıyısındaki Port-Louis 150.000’lik nüfûsu ile ülkenin başşehri, en büyük şehir ve limanıdır. Başlıca diğer şehir merkezleri yüksek arâzilerde yer alır.

Ülkede çocukların ilkokul tahsili mecbûridir. % 61 olan okur-yazar oranı sürekli artmaktadır. 1967’de Mauritius Üniversitesi açılmıştır.

Siyâsi Hayat

Mauritius, başbakan tarafından yönetilen tek meclisli parlamenter bir hükûmet şekline sâhiptir. Meclis üyelerinin çoğu genel seçimle seçilir. Fakat az bir kısmı, en azından ülkenin bütün büyük gruplarını temsil edecek şekilde özel bir komite tarafından seçilir. Kânunî sistemde model olarak Fransa’yı almıştır.

Mauritius, dış münâsebetlerde bloksuzluk siyâseti tâkip eder. Ülke kısmen ABD, BDT ve Çin ile ilişki kurarken, Avrupa Ekonomik Topluluğu ile sıkı bağları devam ettirmektedir. Mauritius bağımsızlığından kısa bir süre sonra Birleşmiş Milletlere üye olmuştur.

Ekonomi

Mauritius da değerlendirilebilir mâden yoktur ve pek az işlenebilir toprak vardır. Topraklar fosfat bakımından fakirdir. Bununla berâber, bol yağış ve gübre kullanılan arâzi, şekerkamışı üretimine imkân verir. Ada topraklarının yarısı ekilidir. Şeker üretimi oldukça yüksek olup, ülkenin temel sanâyi ürününü teşkil eder. Üstelik, ülke kararlı fiyatlarla Avrupa Ekonomik Topluluğunda (AET) mukâveleyle garantili pazara sâhiptir. İşlenen toprakların % 90’ında şekerkamışı yetiştirilir. Bu bitkinin yetişmesine elverişli olmayan topraklarda, çay ve tütün yetiştirilmektedir. Bahçe arâzileri ve çiftlik hayvanları iç tüketim için yiyecek sağlar. Fakat toprakların büyük kısmı ihraç bitkilerine tahsis edildiğinden. Mauritius temel gıdâ maddesi olan pirinci ithal etmek zorunda kalmaktadır.

Hükûmet ekonomiyi güçlendirmek ve yeni iş imkânları açmak için yabancıları sanâyi tesisleri kurmaya teşvik etmektedir. Ülke yolları dar ve virajlıdır. Fakat şehir merkezleri arasında otobüs hizmeti vardır. Port-Louis de gemi tâmir atölyeleri mevcuttur ve liman tesisleri geliştirilmektedir. Havayolları Mauritius’u Avrupa’ya, Afrika’ya, Hindistan’a ve Avustralya’ya bağlar.

MISIR


DEVLETİN ADI: Mısır Arap Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Kahire
NÜFUSU: 55.979.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.001.449 km2
RESMİ DİLİ: Arapça
DİNİ: İslâm
PARA BİRİMİ: Mısır Lirası

Kuzeydoğu Afrika’da yer alan, Kuzeyden Akdeniz ve doğudan Kızıldeniz’le kuşatılmış ve Sina Yarımadası ile Asya kıtasına da taşan bir ülke.

Târihi

Dünyânın zengin bir mâziye sâhip olan ülkelerinden biri de Mısır’dır. Mısır, târih boyunca birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Arkeolojik kazılardan çıkarılan neticelere göre, bilinen ilk târihi M.Ö. 5000 yıllarında kurulmuş olan, Aşağı ve Yukarı Mısır Krallıkları ile başlar. Bunlardan en eskisi Firavunlar dönemidir.

Bugüne kadar sır olarak kalan ve dünyânın yedi hârikası arasında birincisi olan piramitler, bunların zamanlarında yaptırılmıştır. Piramitlerin inşâsında kullanılan ve bâzıları 15 tona ulaşabilen dev taş blokların taşınması, hesaplarının “pi” sayısına uygun olması ve en ücrâ yerlerinin aydınlatılması gibi sırlar hâlen çözülememiştir. Ayrıca teşekkülleri ayrı bir muamma olan ve rüzgârlar tesiriyle çeşitli hayvan şekillerini alan sfenksler de, bugün hayretleri üzerlerine çekmektedirler. Bunu Menes Hânedanlığı ve arkasından Pers hâkimiyeti tâkip eder. Perslerin, Kiyaniyan şahlarının sonuncusu olan Dârâ; Erbil’de mağlup olunca Mısır, Makedonya Kralı Filip’in oğlu İskender’in eline geçti. İskenderiye şehrini kurdu. Elde ettiği zaferleriyle ahlâkı bozuldu. Sonunda işret ve sefâhetle öldü. Bundan sonra Mısır, 640 yılına kadar Roma ve Bizans hâkimiyetinde kaldı.

Bu târihte hazret-i Ömer, Eshâb-ı kirâmdan Amr ibni Âs komutasındaki bir orduyu Mısır’ın fethine gönderdi. Mısır feth edilerek burada El-Fustat (Eski Kahire) garnizonu kuruldu. Bu târihlerde bütün Mısır halkı İslâmiyetle şereflendi.

Halîfe hazret-i Muâviye zamânında Arapça, halkın dili hâline geldi. Din ve dil berâberliği sağlanmış olan Mısır, Abbâsiler döneminde refah ve huzur bakımından altın bir devir yaşadı. Abbâsilerden sonra 1171 târihine kadar Fâtımîlerin elinde kaldı. Bu târihte Selâhaddîn Eyyûbî tarafından fethedildi. Eyyûbîlerden sonra 16. yüzyıla kadar Mısır, Türk asıllı Memlük Sultanlarınca idâre edildi. Memlûkler zamânında idârî, askerî, iktisâdî ve daha birçok alanda yenilikler yapıldı. Mısır tüccarları, ülkenin stratejik ve iktisâdî mevkiinin verdiği avantajlardan geniş çapta faydalanarak Çin-Avrupa arası ticâreti ellerine geçirdiler.

Aynı târihlerde Osmanlı Devleti yükselme devrini yaşamaktaydı. Pâdişâh Yavuz Sultan Selim Han, 1516’da Mısır Seferine çıktı. Önce Mercidâbık Ovasında Memlükleri kesin bir şekilde mağlup etti. Sina Çölünü 13 günde zâyiat vermeden geçti. Arkasından Ridâniye’de Memlükleri tekrar yenerek Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattı. Böylece Osmanlı Devleti üç büyük kıtada topraklara sâhip olmuş ve buralarda İslâmiyetin yayılmasına ve kuvvetlenmesine hizmet etmiştir.

İngiltere’nin Hindistan yolunu kapatmak maksadıyla Fransa İmparatoru Napolyon Bonoparte, 1798’de Mısır’ı işgâl etti. Fakat Akka Kalesinde Cezzar Ahmed Paşa tarafından hezîmete uğratıldı. Bunun üzerine Fransızlar geri çekildiler. Bu arada Kavalalı Mehmed Ali Paşa, Mısır’a yardım için gönderildi. Fransızlar yenilerek, 1801’de tamâmen çekildi. Mehmed Ali Paşa ise Mısır’da kalarak vâli oldu. Batı ülkelerinden teknik malzeme ve uzman personel getirtti. Birçok medrese ve okullar açarak Mısır’ın en güçlü lideri oldu. Kurduğu Mısır donanmasını 1827 Osmanlı-Yunan Savaşında yardım için gönderdi. Ayrıca tarımın gelişmesi için kanallar açtırdı ve Mısır ekonomisini zenginleştirdi. Kavalalı Mehmed Ali Paşa dînine bağlı iyi bir insandı. Bundan sonra Mısır bozuldu. Yerine büyük oğlu ve Cidde Vâlisi olan İbrâhim Paşa geçti. İbrâhim Paşa, Sultan Mahmûd Hanın emriyle Vehhâbilerle harp ederek başşehirleri Der’iyye’yi aldı. Sonra Mora İsyânını bastırdı. Bu arada Sultan İkinci Mahmûd Hana isyan ederek Kütahya’ya kadar geldi. Suriye, Adana ve Mısır ona verildi. Halîfeden, müstakil vâli demek olan (Hidiv) ünvânını aldı. İkinci defâ isyan ettiyse de İngiltere işe karıştı ve Suriye tekrar Osmanlılarda kaldı. 1848’de vefâtından sonra yerine Birinci Abbas, bundan sonra da 1854’te İbrâhim Paşanın oğlu Saîd Paşa hidiv oldu. Saîd Paşa, Süveyş Kanalını ve Port Saîd şehrini yaptırdı. Bunun ölümünden sonra kardeşiİsmâil Paşa hidiv oldu. Bunun 1879’da azl edilmesi üzerine, oğlu Tevfik Paşa yerine geçti. İngilizler bunun zamânında Mısır idâresine karıştı.

Bu yıllarda Cemâleddin-i Efganî’nin reisliğini yaptığı Kahire Mason Locası üyeleri, İngilizlerle işbirliği hâlinde faâliyette bulunuyordu. Din adamı olarak tanıtılan Abduh da bunların aralarındaydı. Ekonomik ve askerî açıdan iyice zayıflamış olan Mısır, böylece 1882’de İngilizlerce işgâl edildi.

İngilizler, meşhur câsus yüzbaşı Lavrens kanalıyla halk arasında bölücü fitneler çıkartarak başta Mısır, Ürdün, Irak ve Suudi Arabistan’ı karıştırdılar. İttihatçıların bâsiretsiz ve kararsız siyâsetleri bu gelişmeleri önleyemedi ve bu ülkelerin yavaş yavaş Osmanlı Devletinden ayrılmasına sebep oldu. Böylece İngiliz kontrolüne geçen Mısır’da Tevfik Paşadan sonra sırayla Abbas Hilmi Paşa, Hüseyin Kâmil Paşa ve Ahmed Fuad Paşalar başa geçti. Fuad Paşa, Osmanlılardan tamâmen ayrılarak melik adını aldı. 1936’da ölümü üzerine oğlu Fâruk, melik oldu. İkinci Dünyâ Harbi esnâsında Alman ve İtalyan birlikleri Mısır’a saldırmışlardı. Mısır, 1945’e kadar harbe katılmadı. Bu târihte Japonya ve Almanya’ya karşı harp îlân etti. Aynı yıl bağımsızlığını da elde ederek BM’e üye oldu.

İç isyanlar, dış borçlar, kanal problemi ve çeşitli harbler Mısır’a ağır külfetler getirmişti. Bu yüzden 1952 yılında askerî ihtilal oldu ve Melik Fâruk yurt dışına çıkarıldı. Ertesi yıl cumhuriyet ilân edildi ve general Necib Cumhurbaşkanı oldu. 1956’da Sudan, Mısır’dan ayrıldı. Askerî ihtilâl, genç subaylar tarafından yapılmıştı. Bunların içinde bulunan Cemal Abduh Nâsır, ordu içinde durumu en güçlü olanıydı. İki sene sonra Cumhurbaşkanı Necib’in askerî idâreye son vermek istemesi üzerine, zâten farklı fikirler taşıyan Nâsır, Necib’i tutuklatarak Mısır’ı ele geçirdi.

Nâsır, uyguladığı politika ile sosyalizmi Mısır’a getirdi. Mısır’ı batı dünyâsından kopararak Rusya’nın kucağına düşürdü. Rus askerî ve teknik yadımlarına kapılarını açtı. Çeşitli sebeplerle yaklaşık 60 bin Müslümanı zindanlara attırdı. Bir çok kuruluşları devletleştirdi. Zehirli fikirlerini diğer Arap ülkelerine de bulaştırdı. 1958-61 yılları arasında Suriye ile birleşme faaliyetine girdiyse de, Suriye, 1961 yılında bundan vazgeçti. Bu arada İsrail’le anlaşmazlıklar başladı. Zamanla Mısır-İsrail münâsebetleri gerginleşti. Nâsır, Süveyş Kanalını millîleştirince, İngiltere, Fransa ve İsrail, Mısır’a saldırmış, fakat ABD ve Rusya’nın îkazları ile saldırı durmuştu. İsrail sınırına ve Akabe Körfezine BM gücü yerleştirilmişti. Nâsır, 1967’de bu kuvvetleri geri çektirdi. Kanalı İsrail gemilerine kapattı. Bunun üzerine İsrail, Mısır’a taarruz ederek, Mısır Hava Kuvvetlerini imhâ etti. Altı gün süren muhârebelerden sonra İsrail, Sina bölgesini işgâl etti.

1970’te Nâsır ölünce yerine Enver Sedat geçti. Mısır, 1973’te İsrail’e taarruz etti. 1975 ve 1977 müzâkereleri sonunda Camp David zirvesi gerçekleşti. Buna göre, İsrail, Sina’dan çekilirken Mısır, Kanalı İsrail gemilerine açmayı kabûl etti.

Sedat döneminde Mısır, Rus tesirinden ve sosyalizmden ayrıldı. İsrail’le barış yaparak, ABD’ye yanaştı. Nasır politikasının tersine, Mısır’ı liberal ve hür dünya sistemine getirdi, fakat Arap dünyâsındaki liderliği sarsıldı ve ordu desteği zayıfladı. Nihâyet Sedat 6 Ocak 1981’de bir suikast neticesi öldürüldü. Yerine eski Hava Kuvvetleri Komutanı Hüsnü Mübârek başkan oldu. Ocak 1991 Körfez harekatında müttefik kuvvetler yanında yer alan Hüsnü Mübarek dış borçlardan kurtulmak için çeşitli çarelere baş vurmaktadır.

Fizikî Yapı

Kuzeydoğu Afrika’da yer alıp, Sina Yarımadası ile Asya’ya bağlanan Mısır’ın kuzeydoğusunda İsrail, doğusunda Kızıldeniz ve Suudi Arabistan, güneyinde Sudan, batısında Libya ve Akdeniz bulunur. Kuzeyi ve doğusu deniz, güneyi ve batısı çöl olan, şekil îtibâriyle kareyi andıran Mısır, 23° kuzey ve 31° kuzey enlemleriyle 25° doğu ve 35° doğu boylamları arasında yer alır. Stratejik mevki îtibârıyle Asya, Avrupa ve Afrika arasında kilit bir noktadadır.

Afrika’nın ve Mısır’ın can damarı Nil Nehri, ülkeyi dört bölgeye ayırır: Nil Nehri havzası, Sina Yarımadası, Doğu (Arap) Çölü, batı ve güney çöller bölgeleri.

Nil Nehri, başlangıcı Victoria Gölü olmak üzere 6390 km uzunluğundadır. Eğer bu göle dökülen Kagera Nehrinin kaynağı başlangıç kabul edilirse, 6671 km olur. Buna göre dünyâ nehirleri arasında, kolları hesâba katılmaksızın, en uzun olanıdır. Nil, Bahrelgazal ve Mavi Nil ile birleştikten sonra 250 m’lik çavlanlarla Mısır topraklarına girer. Mısır’ı boydan boya geçerek Kahire’de kollar ayrılıp, geniş bir delta yaparak Akdeniz’e ulaşır. Uzunluğu 500 km olan, 5000 km2lik, Nasır Gölünden çıktıktan sonra genişliği 500 m olan Nil Nehrinin Kahire yakınlarına ulaştığındaki genişliği 2 km civârındadır. Burada biri Süveyş Kanalına birleşen bir başka kanal olmak üzere iki ana kola ayrılır. Ortalama 3 km genişliğinde olup, bâzı yerlerde 23 km’ye ulaşabilen Nil Nehrinin Reşit ve Damietta adlı bu iki büyük kolu arasındaki delta, en geniş yeri 250 km ve uzunluğu 160 km olan bir bölgedir. Sanki Mısır bu bölgededir. Mısır’ın can damarı, hayat kaynağı olan Nil, meydana getirdiği yemyeşil ve verimli havzasıyla, çoğunluğunu sarı çölün teşkil ettiği 1.001.449 km2lik muazzam toprakları ıssız bıraktırmış ve Mısır’ı 36.000 km2ye sıkıştırmıştır.

Nil’in batısı, Libya sınırına kadar, 10.000.000 km2lik Büyük Sahra’nın uzantısı Libya Çölünün devâmı olan batı ve güney çölleri, ülkenin dörtte üçüdür. Yüzölçümü 673.000 km2lik çöl yaylasının ortalama yüksekliği, güney batıdaki 2000 metre yükseklikteki kayalık engebeli arâzi hâriç 250 m civarındadır. Kızıldeniz kıyısındaki Doğu (Arap) Gölü ise nisbeten dağlık olup, en yüksek yeri 2100 m’ye ulaşır, kuzeyde Akdeniz, güneyde Kızıldeniz, batıda Süveyş Kanalı ve Körfezi doğuda da Gazze şeridi, Arap Körfezi ve İsrail’le çevrili, ucu güneye bakan üçgen şeklindeki Sina Yarımadası, Doğu Gölü bölgesi gibi sivri tepelerle kaplı bir yayladır. Bu yüksek arâziler, Asya-Afrika bağlantılarını meydana getiren birçok boğaz ve geçitlerle doludur. Mısır’ın en yüksek tepeleri olan Sina Dağı 2641 m ve El Thbet Dağı 2439 m’dir.

Mısır’ın yaklaşık 1000 m uzunluğundaki Akdeniz kıyıları, genel olarak dik ve girintisiz çıkıntısızdır. Nil Nehrinin meydana getirdiği delta ağzı ise kısmen düzdür. Kızıldeniz kıyıları 1800 km’dir. Bâzı yerleri alçak ve kumluk, bâzı yerleriyse oldukça yüksektir. Mevcut mercan kayalıkları ulaşımı aksatır. 1869’da kesin olarak açılmış Süveyş Kanalı ile Akdeniz ve Kızıldeniz birleştirilmiş ve Hindistan’a giden deniz yolu kısalmıştır.

İklim

Mısır, sıcak ve kurak bir iklime sâhiptir. Yaz ve kış olmak üzere iki mevsim hüküm sürer. Kış ayları sert olmayıp, oldukça yumuşaktır. Akdeniz kıyılarında yıllık yaklaşık 200 mm civârındaki yağışlardan başka, yağış pek görülmez. Güney bölgelerde yaz günleri 43°C’ye kadar ulaşabilen sıcaklık, kış aylarında 15°C civârına düşer. Mısır’ın gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı ise yüksektir. Meselâ çöl bölgesinde gündüz 37°C olan sıcaklık, gece 15°C’ye kadar düşebilmektedir. Ülkeyi etkileyen kuzey rüzgârlarından başka Nisan ve Mayıs aylarında ortaya çıkan “hamsin” rüzgârı, kum fırtınalarına sebep olur. Bu kavurucu rüzgâr, ülkenin % 80’ini kaplayan Batı Sahrası’nın uzantısı olan batı ve güney çöllerinden doğuya doğru eser.

Tabiî Kaynakları

Mısır’ın kurak ve sıcak iklimi, ormanlık alanlarının olmasına ve bitki örtüsünün zenginleşmesine mâni olmuştur. Kıyı bölgeleri de, Nil kıyıları ve havzasıyla çöllerde bulunan vaha ve kuyular çevresinde bitki örtüsü yemyeşil ve verimlidir. Diğer bölgelerdeyse çoğunlukla sarı çöldür. Çöller genellikle kurak bitki örtüsüne sâhiptir. Ülkenin tek hayat kaynağı Nil suları, en önemli tabiî kaynağı teşkil eder. Nil Nehri suları, bugün kontrol altına alınmış ve dolayısıyla ülkenin sâdece 1/28’ini teşkil eden Nil Vâdisiyle bereketli deltasından yılda tek ürün yerine üç ürün alınmaktadır. Nil sularıyla meydana gelen güneyindeki Assuan sun’î gölünün çevresi 3000 km, yüzölçümü 5000 km2 ve en derin yeri 70 m’dir.

Bitki örtüsü gibi, hayvanlar bakımından da vasat olan Mısır’da daha çok evcil hayvanlar görülür. Çöl olan bölgelerde umûmiyetle ceylan, nubian keçisi, sırtlan, çakal, çöl tilkisi, yabânî tavşan ve vaşak yaşamaktadır. Ayrıca birçok tür kuş ve yabânî ördek de bulunur. Yaylalık bölgelerdeyse kaba çuha ve devekuşu yaşar. Nil suları ise, tatlı su levreği bakımından zengindir.

En önemli yeraltı kaynağı petroldür. Batı ve doğu çölleri, Süveyş Körfezi ve Sina Yarımadası petrol bakımından oldukça zengindir. Demir filizi, fosfat, kireçtaşı ve tuz diğer önemli tabiî kaynaklarıdır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Afrika veAsya arasında köprü ve Avrupa ile Hindistan ve Uzakdoğu arasında deniz ulaşımında geçiş merkezi olan Mısır, târih boyunca birçok istilâlara sahne olmuştur. Stratejik mevkii onu, Afrika Birliği, Arap Milliyetçiliği veİslâm Dünyâsı gibi büyük meselelerde büyük nüfûza sâhip kılmıştır. Ülke coğrafyası, târihin en eski devirlerinden bu yana çok çeşitli milletlerin kaynaşması ile meydana gelen Mısırlıların % 99’unu dar bir havzada yaşamaya zorlayarak, birlik ve berâberliğin kolayca meydana gelmesine sebep olmuştur.

Mısır, 55.979.000’lik nüfûsuyla, Nijerya’dan sonra Afrika’nın en kalabalık memleketidir. Endüstrileşmedeki noksanlıklara rağmen, Nil Vâdisindeki nüfus yoğunluğu, Batı Avrupa milletlerinin en yoğun nüfuslu olanlarının yaklaşık iki katıdır. Nüfusun büyük çoğunluğu, Hâmi soyundan olan beyazlardan meydana gelir. Ayrıca Kıpti ve Nübyalılar da mevcuttur. Halkın % 99’u Müslümandır. Arapça, halkın esas konuşma dilidir. Yalnız köylerde yaşayan fellahların (köylüler) konuştuğu Arapça, şehirlerde konuşulandan biraz farklıdır. Ayrıca İngilizce ve Fransızca yaygın olarak konuşulur.

Halk, yaşayış tarzı bakımından beş gruba ayrılabilir. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Mısır’da nüfusun çoğunluğunu teşkil eden fellahlar (köylüler) ile, genellikle şehirlerde yaşayan, okumuş ve ticârî sınıf arasında, dilde olduğu gibi hayat tarzında da farklılıklar göze çarpar. Umûmiyetle Türkçe de bilen idârî kademeyi, çoğunlukla Araplar, Kuzey Afrikalılar, Türkler ve İngilizler teşkil ederler. Ayrıca bugün azınlıkta kalan arâzi sâhipleriyle vahalarda yaşayan Bedevîler, siyâsî güçlerini kaybetmiş durumdadırlar. Son yıllardaki Mısır liderleri, ekonomik ve politik birçok problemin eğitim ve öğretimle hâlledilebileceğine inandıklarından, özellikle 1952’den sonra okul, öğrenci, öğretmen ve uzman sayıları artmıştır. Sâdece ilk öğretim mecbûri, diğerleri isteğe bağlı ve ücretsizdir. Yabancı okullardan başka 7 üniversite mevcuttur. En meşhurları El-Ezher Üniversitesidir. Halkın % 50’si okur-yazardır.

Afrika kıtasının en büyük şehri olan Kahire, Arap âleminin kültür merkezidir. Araplar tarafından 969’da kurulmuş olan bu şehirde eski ve târihî eserler bol olup, modern bir turizm merkezidir. Dünyânın 7 hârikasından biri olan İskenderiye Feneri’nin bulunduğuİskenderiye, Abu-Simbel tapınaklarının bulunduğu Assuan ve dünyânın en büyük sfenksiyle en büyük üç piramidinin bulunduğu Gize, diğer önemli büyük şehirleridir. Gize’deki üç piramitten Kefren piramidi yanındaki “Horus” isimli sfenks 73 m uzunluğunda ve 20 m yüksekliğindedir.

Mısır Türk sanat eserleri: Mısır, 826 senesinden Osmanlıların son zamanlarına kadar Türk tesiri altında kalmıştır. Abbâsiler zamânından îtibâren Türk vâliler tarafından idâre edilmeye başlanan Mısır’da Türk mîmârî tarzında birçok eser yaptırılmıştır. Kahire’de bulunan Abbâsi halîfelerinin türbeleri, Türk mîmârisinin güzel örneklerindendir. Abbâsi Vâlilerinden Ahmed bin Tulun, bugün hâlâ duran ve ismini taşıyan İbn-i Tulun Câmiini yaptırdı. Bu câminin tuğladan yapılması, binânın kaleyi andıran bir tarzda olması, mîmârî stilinde Türkistan ve Samarra tesirlerini açıkça göstermektedir. Uygur yapılarında olduğu gibi, motifler büyük çapta ve sâdedir.

Eyyûbîler zamânında ise dârülhadis, tekke ve eyvanlı medreseler, Türkistan mîmârî tarzında inşâ edilmiştir.

Memlükler zamânında Türk hükümdarı, hâtunları ve beyleri Türk mîmârî tarzında birçok mescid, külliye, medrese, tekke, türbe ve hanlar yaptırmışlardır. Bugün bunların büyük kısmı Memlük sanat âbideleri olarak ayakta durmaktadır.

Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesinden sonra, Memlük mîmârî tarzı unutularak, Osmanlı mîmârî tarzı Mısır’a yerleşmiştir. Osmanlı devrinde vâlilerin yaptırdıkları mescidler, sebiller ve tekkeler, Osmanlı mîmârî tarzında yapılmıştır. Bunlara örnek olarak Süleymâniye Câmii, Mahmûdiye Câmii, Murâd PaşaCâmii, Mehmed Ali Câmii, Kethüdâ Abdurrahmân Sebili, Osmanlı eserlerinden en tanınanlarıdır. Mısır’daki Osmanlı câmileri büyük kubbeli ve ince minâreli klasik Osmanlı eserleri olup, çinileri Türkiye’den getirtilmiştir.

Siyâsî Hayat

Başkanlık sistemine dayanan Mısır Cumhûriyeti, 25 idârî bölgeye (illere) ayrılır. En güçlü lider kabul edilen başkan, altı yılda bir halk tarafından seçilir. O da, hükûmeti kurar ve başkanlık görevini yürütür. Ayrıca kendisine yardım edecek bir başkan yardımcısı vardır. On üyesi devlet başkanınca tâyin edilen meclisin geri kalan 392 üyesi, beş yıl için halk tarafından seçilir. Mısır vilâyetleri, vâliye bağlı olup, müdürlerle idâre edilen kazâların temsilcilerinden meydana gelen “il konseyi” tarafından idâre edilir.

Mısır’da 1952’de yapılan askerî darbe, Melik Fâruk’u devirmiş ve yerine yeni bir politik sistemin devri başlamıştır.

Sedat döneminde daha çok barışçı ve ekonomik kalkınmaya dönük bir politika tâkip edilmiştir. Bunun neticesi ABD aracılığıyla gerçekleştirilen Camp David Barış Antlaşması ile İsrail’le barış sağlanmıştır. Ayrıca ekonomik kalkınma gerçekleştirilmiş ve nükleer santraller yapılmıştır. Enver Sedat’tan sonra yerine geçen Hüsnü Mübârek, liberal iktisad sistemi, özel teşebbüs, basın hürriyeti, çok partili demokrasi hayâtı olan Sedat modelinde bir değişiklik yapmadı.

Ekonomi

Mısır, kişi başına millî gelir bakımından Afrika’nın en zengin ülkesidir. Fakat dünyâ ülkeleri arasında ortalarda yer alır. 1980 yılından evvel Mısır, iktisâden dünyanın en kötü on ülkesi arasındaydı. Camp David Anlaşmasından sonra Enver Sedat’ın yeni ekonomik tedbirleri ile % 10 kalkınma hızı ile dünyânın en hızlı kalkınan ülkeleri arasında yer aldı.

Mısır, sulama sistemlerinin düzenlenmesinden evvel oldukça fakir ve dengesiz bir ülkeydi. Daha sonra açılan kanallar ve inşâ edilen sulama sistemleriyle, Nil suları kontrol altına alınmıştır. Böylece yılda ancak bir defâ alınabilen ürün miktarı üçe çıkmıştır. Nil Vâdisi ve deltası tarıma elverişli olan bölgedir. Ekilebilir alanların artmasına sebep olan barajlar ve sulama sistemleri gibi su kontrol sistemlerinin en önemlisi, Büyük Assuan Barajıdır. Bu barajın inşâsı Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından plânlanmış ve ancak çeşitli sebepler yüzünden 1902 yılında tamamlanabilmiştir. En son olarak 1934’te yükseltilmiş olan baraj, 4 km uzunluğunda, 110 m yüksekliğinde olup, 500.000 hektarlık yeni bir arâzi bölümünü ekime müsâit kılmıştır. Barajın hemen güneyinde 554 km uzunluğunda, 5000 km2 yüzölçümündeki Nasır Gölü yer alır.

Böylece on iki türbini olan barajlardan yılda 10 milyar KW’lık elektrik üretilebilmektedir. Yaklaşık 130 milyar metreküp su hacimli baraj, son yirmi yıl içerisinde tarım ürünlerinde üç misli bir artışa sebep olmuştur.

Baraj çevresi, Nil vâdi ve deltası ve kıyı bölgelerde daha çok pamuk, fasulye, mısır, buğday, şekerkamışı, akdarı, pirinç, soğan, patates, sebze ve meyve yetiştirilir.

Mısır, mâden bakımından zengindir. Petrol, manganez, çinko, demir, kurşun, fosfat, krom, altın, amyant, kükürt, volfram ve titan en önemli mâdenleridir. Ayrıca, kireç taşı, tuz, bazalt ve pembe mermer oldukça bol çıkarılır.

En önemli ihraç ürünleri; pamuk, pirinç, petrol, tabiî gaz, fosfat, tuz, demir, manganez, sigara, post ve deridir. Buna karşılık dışarıdan buğday, makine, teknik malzeme, harp silahı, araç ve gereçleri satın alır.

Mısır ekonomisi, tarımdan başka endüstri ve turizme de dayanır. Tekstil, kimyevî ürünler, petro-kimyâ ve çimento başlıca endüstri dallarıdır. Mevcut eski ve târihî eserler, her mevsim uygun iklimi ve kıyıları turistlerin ilgisini çekmektedir. Dünyânın yedi hârikasından olan piramitler ve İskenderiye feneri, kral mezarları, sfenksler önemli turizm gelir kaynaklarıdır. Bundan başka uzun ve çeşitli târihe sâhip olmasıyla Mısır, birçok milletin izlerini taşır. Özellikle Emevîler, Abbâsiler, Memlükler ve Osmanlılardan kalma câmi ve medreseler, han ve kervansaraylar önemli târihî yerlerdir.

Mısır’ın diğer önemli gelir kaynaklarından biri de Süveyş Kanalı ve Sina Yarımadasındaki mevcut petrol kuyularıdır.

Süveyş Kanalı Firavunlar devrinden beri mevcuttu. M.Ö. 600 yıllarında Nil ile Kızıldeniz birleştirilmişti. Sonraları kumla dolmuştu. Yavuz Sultan Selim Han, İkinci Selîm Han ve Üçüncü Mustafa Han zamanlarında kanal için teşebbüslerde bulunulmuş ve nihâyet 1859’da Mısır Hidivi Saîd Paşa zamânında 50.000’in üzerinde işçi kullanılarak kanal kazılmaya başlandı. 1869’da hizmete açıldı ve üç yıl sonra senetleri İngiltere’ye satıldıysa da, 1956’da millîleştirildi. Genişliği 150 m, derinliği 14 m ve uzunluğu 172 km olan kanal, Mısır ticârî dengesindeki pürüzlerin yarısından çoğunu karşılamaktadır. 1967 İsrail Harbi bu gelirlerin kaybına yol açtıysa da Enver Sedat’ın Camp David Antlaşmasını gerçekleştirmesinden sonra tekrar ekonomik kalkınma hızına katkıda bulunmaya başlamıştır.

Ulaşım: Mısır’da yerleşim merkezleri arasında yeterli bir ulaşım ağı vardır. 5335 km’ye varan demiryolları, devlet tarafından işletilmektedir. Karayollarının uzunluğu ise 32.241 km’ye ulaşmıştır. Bu yolların % 52’si asfalt kaplıdır.

Demiryolları ve karayollarının büyük bir kısmı yerleşim bölgesinin yoğun olduğu Nil Havzası boyunca yer almaktadır.

Nil’in büyük kısmında, belli tonaja kadar olan gemilerle ulaşım yapılmaktadır. Aynı zamanda iki yanı denizle çevrili olan Mısır’da her türlü geminin yanaşabileceği limanlar vardır. Ülkenin büyük şehirlerinde ve büyük kısmında hava alanları bulunmaktadır. Hava ulaşımı Mısır Hava Yolları tarafından sağlanmaktadır.

MORİTANYA


DEVLETİN ADI: Moritanya İslâm Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Nouakchott
NÜFUSU: 2.108.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 1.030.700 km2
RESMİ DİLİ: Arapça, Fransızca
DİNİ: İslâm
PARA BİRİMİ: Ouguiyya

Afrika’nın kuzey batısında, Afrika Sahrasının batısından Atlas Okyanusuna kadar uzanan, çöllerle kaplı bir ülke.

Târihi

Moritanya târihinin, 4. yüzyılda kuzeyden gelen ve bugünkü Moritanya topraklarına yerleşen Berberîlerle başladığı kabul edilir. Zenet ve Şanhaca kabîlelerinin de bu topraklara gelerek Berberîlerle birleşmesi ile Moritanya güçlenmeye başladı. Gana İmparatorluğuna son verildi ve Fas işgâl edildi. Bu arada bölgeye gelen Müslüman Araplar, Moritanya idâresini ele geçirdiler. Böylece 11. yüzyıl başlarından îtibâren Moritanya halkı İslâmiyetle şereflenmiş ve İslâmiyetin yayılmasına çalışmışlardır.

Daha sonra Portekizliler, İspanyollar, Hollandalılar, İngilizler ve Fransızlar sırasıyla buraya saldırarak talan ettiler. En son olarak 1904 yılında Fransız emperyalizmi Moritanya’yı sömürge îlân etmiş ve Müslüman halkı 1958 yılına kadar ezmiştir. Bu târihte Müslümanlar Moritanya İslâm Cumhuriyetini kurdular. Fransa, iki yıl daha zulmüne devâm etti. Moritanya halkı, nihâyet 1960 yılında tam bağımsızlığını elde ederek, Fransızları memleketlerinden kovdular. Devlet Başkanlığına getirilen Maktar Ould Daddah, Batı Sahra’nın bağımsızlığı için mücâdele eden gerillalara karşı başarılı olamayınca 1978’de Albay Mustafa Ould Salek askerî darbe ile başa geçti. Ertesi sene yerine Yarbay Muhammed Mahmud Ould Louly geçti. Aynı sene Polisario gerillaları ile anlaşma imzâlandı. 1980’de Moritanya, Taris el-Gharbia bölgesindeki haklarından vaz geçince bölge Fas’a bağlandı. 1980’de Devlet Başkanlığını üstlenen Yarbay Muhammed Khovna Ould’un yönetimi sırasında, İslâmiyete dayalı hukuk sistemi benimsendi ve kölelik kaldırıldı. 1984’te Albay Muaouya Old Sidi Ahmed, kansız bir darbe ile yönetimi ele geçirdi. Sidi Ahmed’e karşı 1987’de darbe girişimi başarısızlıkla netîcelendi. 1989’da siyah-beyaz mücâdelesi şiddet hareketlerine dönüştü. Bu mücâdele Senegal’e sıçrayınca iki ülke arasında sınır savaşı oldu ve diplomatik ilişkiler kesildi. 1991’de Başkan Sidi Ahmed 13 senedir devam eden askerî yönetime son veren bir kânun çıkardı. 1992’de ilk çok partili seçimler yapıldı. Aynı yıl Moritanya ile Senegal arasında yeniden diplomatik ilişki kuruldu.

Fizikî Yapı

Afrika’nın batısındaki büyük çıkıntıda yer alır. Kuzeyinde Fas, kuzeydoğusunda Cezayir, güneyinde Senegal, doğu ve güneyinde Mali ile komşudur. Batısı Atlas Okyanusu ile örtülüdür. Yüzölçümü 1.030.700 km2dir. Bu toprakların % 70’i çöldür. Kuzeydoğu ve güneybatı istikâmetinde geniş bir düzlük hâlinde uzanan Moritanya toprakları, dört büyük yayladan meydana gelir. Bunlar; Adrar, Tagant, Afollé ve Assaba yaylalarıdır. Doğu bölgesi, Affolé Yaylası dâhil genellikle düzlüktür. Yer yer kum tepelerine rastlanır. Güneyde Assaba bölgesi yarı çöldür. Batıda Adrar Yaylasında en yüksek yer ancak 5000 metreye ulaşır. Ülkenin tek nehri adını aldığı Senegal Devletiyle olan sınırı çizer. Kıyılar umûmiyetle düz ve girintisiz çıkıntısızdır.

İklim

Ülkenin doğusu Büyük Sahra Çölünün bir bölümü ile kaplı olduğu için çöl ikliminin, batısı ise umûmiyetle Atlas Okyanusunun tesiri altındadır. Kıyı bölgeleri ve Assaba Yaylası yumuşak Okyanus iklimine ve verimli topraklara sâhiptir. Kuzeyde Adrar Yaylasında yıllık yağış ortalaması ancak 110 mm iken güneyde bu rakam 640 mm’ye ulaşır. Sıcaklık ortalaması yaklaşık olarak bölgelere göre kış aylarında O°C ilâ 38°C ve yaz aylarında 16°C-50°C arasındadır. Gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok yüksektir. Gece O°C olan sıcaklık gündüz 38°C’ye kadar çıkabilmektedir. Senegal Nehri boyunca uzanan nemli bölgede ise sıcaklık ortalaması 24 ilâ 35°C’dir.

Tabiî Kaynakları

Sıcak ve kurak bir ülke olan Moritanya’nın bitki örtüsü çok zayıftır. Yarı çöl olan güney bölgeler cılız bitki ve çalılıklarla örtülüdür. Tamâmen çöl olan kuzey ve doğu bölgelerinde ise ancak seyrek akasya ve dikenlere rastlanır.

Yeraltı kaynakları, özellikle demir, bakır iridyum ve titan mâdenleri bakımından zengindir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Moritanya nüfûsu 2.108.000’dir. Bunun % 42’ye yakın bölümü çok genç olup, 15 yaşın altındadır. Toplam nüfusun % 70’lik büyük bir bölümünü Moors (Berberîler), % 15’ini Halphoolloren ve % 15’ini ise Fulbe, Wolof ve Bombarlar gibi çeşitli yerli kabileler teşkil eder. Nüfus yoğunluğu kilometre kareye 1.6 kişidir. Daha çok başşehir Nouakchatt ile Senegal Nehri arası bölgeler kalabalıktır. Halkın çoğu tarım, hayvancılık ve çiftçilikle uğraşır.

Coğrafî açıdan hem kuzey hem de alt Sahra Afrikasına bağlı olurken, kültür bakımından da hem beyaz Ortadoğu’ya hem de siyah Afrika’ya dâhildir. Bir yandan Arap Zirvesi üyesi, diğer yandan da Afrika Birliği Teşkilâtı üyesidir. Etnik yapısı karışık olduğu gibi dil açısından da zenginliğe sâhiptir. Resmî dil Arapçadan başka Fransızca da konuşulur. Arapçanın değişik Hassani lehçesi yaygındır. Ayrıca her kabilenin kendilerine âit yerli dilleri mevcuttur. İnsanları kuvvetli bir hâfıza ve iz sürme kâbiliyetine sâhiptir.

Hemen hemen tamâmı Müslüman olan halkın büyük bir bölümü Mâlikî mezhebindendir. İslâmiyet, Moritanya sosyal hayatında çok tesirli olup, halkın birlik ve berâberliğini sağlamaktadır.

Halkın büyük bir bölümü göçebe olduğundan dolayı okuma yazma oranı düşüktür. Yetişkin nüfus gözönünde tutulursa, okuma yazma oranı % 20’dir. Eğitim ve Öğretim dili Arapça ve Fransızca’dır. Ülkede 3 Yüksek okul vardır. Ayrıca dış üniversitelere öğrenci gönderilmektedir.

Siyâsi Hayat

Moritanya 1960 yılında bağımsızlığını kazandı. İdâre şekli İslâm Cumhûriyetidir. Moritanya yedi idâri bölgeye ayrılır. Devlet Başkanı ve 70 üyeli Millet Meclisi beş yıllığına seçilir. 19 Aralık 1980’de îlân edilen anayasa taslağına göre, çok partili demokratik düzene geçmiştir. Fakat, seçimlere hâlen tek parti listesiyle, Moritanya Halk Partisi girmektedir. Aynı anayasa Cumhurbaşkanlığı süresini altı yıla çıkarmış milletvekili süresini dört yıla düşürmüştür. Cumhurbaşkanı, meclis çoğunluğu içerisinden bir başbakan seçer ve bunu meclis onaylar.

Ekonomi

Nüfûsun % 87’si tarım, hayvancılık ve balıkçılıkla geçinir. Bununla beraber bu alanlardan elde edilen toplam millî hâsıla payı son yıllarda % 33’e düşmüştür. Darı ve sorgrum en önemli ürünlerdir. Tarım, güneyde özellikle Segenal Nehri Vâdisinde yapılmaktadır. Hurma, patates, mısır, pirinç ve kauçuk diğer ürünlerdir. Ayrıca hayvancılık ve balıkçılık çok önemlidir.

Mineral kaynaklarının gelişmesi ile, kişi başına gelirde Batı Afrika ülkeleri içerisinde önde gelmeye başladı. Bunlardan en önemlisi demirdir. Ayrıca tungusten, petrol, uranyum, fosfat, fypsum ve bakır diğer önemli mâdenleridir.

Son yıllarda çelik endüstrisi, petrol rafinerileri ve elektrik enerji üretimi önemli ölçüde artış göstermiştir.

Moritanya’daki mevcut demir-rezervlerinin işletilmesi ile 1960 ve 1976 yılları arasında, Moritanya ihrâcâtı, sekiz kat artış gösteren ithâlâta mukâbil, on bir katlık bir artış göstermiştir. Fakat daha sonraları yıllık ihrâcâtı düşmüş ve ithâlâtı ise yükselmiştir. Daha çok Fransa, Belçika, İspanya, İtalya, Japonya ve İngiltere ile ticârî münâsebetleri vardır. En önemli ihraç ürünleri arasında demir, bakır, balık ürünleri, hayvan ürünleri, canlı hayvan, tuz ve hurma yer alır. Kişi başına yıllık millî gelir 490 dolar civârındadır (1993).

Ülkede ulaşım çok ilkel karayolu ve 675 km’lik demiryolu ile sağlanır.

MOZAMBİK


DEVLETİN ADI: Mozambik Halk Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Maputo
NÜFUSU: 14.842.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 799.380 km2
RESMİ DİLİ: Portekizce
DİNİ: Putperest, İslâmiyet, Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Mozambik Esküdosu

Güneydoğu Afrika’da bağımsız bir devlet. Mozambik’in kuzeyinde Tanzanya, kuzeybatısında Malawi, Zambiya, batısında ve güneybatısında Güney Afrika Cumhûriyeti, Swaziland, doğusunda Hind Okyanusu yer alır. Önceden Portekiz’in denizaşırı bir eyâleti olarak bilinen Mozambik, 25 Haziran 1975’te bağımsızlığını kazanmıştır.

Târihi

Portekiz, 15. yüzyıl sonlarında Hind Okyanusuna açıldığında, ticâretin kontrolü Arapların elindeydi. Doğu Afrika’da Portekiz’in hedefi, Araplardan kıyı limanlarını elde ederek, altın ve gümüş mâdenlerini eline geçirmekti.

Mozambik 1520’lere doğru Portekiz’in eline geçti. Portekiz her sene buradan tonlarca fildişi satın alıp götürdü. Güney Amerika’daki kolonisi Brezilya’nın işçi ihtiyâcını karşılamak için köle ticâretini başlattı. Bununla berâber doğu kesimin çoğu İngiltere ve Hollanda’nın eline geçince, Mozambik’in limanlarındaki ticâret âniden düştü. Böylece Mozambik 200 yıl süren gerileme dönemine girdi.

Ülkenin şimdiki sınırları 1884-1885 Berlin Konferansında tesbit edildi. Avrupalı güçler Afrika’yı sömürge olarak paylaştığında, Mozambik, Portekiz tarafından denizaşırı bir eyâlet olarak kabul ediliyordu. Ülke Lizbon’dan tâyin edilen bir genel Vâli tarafından yönetiliyordu. 1961 yılında Tanganyika’nın (sonra bu devlet Zengibar ile birleşerek Tanzanya’nın bir parçasını meydana getirmiştir), bağımsızlığını kazanmasından sonra Mozambik’in bağımsızlığını hedef alan milliyetçi bir hareket başladı. 1962’de dağınık gruplar Frente de Libertacao de Mozambique (Frelimo) veyaMozambik Hürriyet Cephesi adı altında birleştiler. Frelimo büyük ölçüde dış destek sağladı. Bilhassa silahlar ve diğer askerî techizat Doğu Avrupa’dan ve komünist Çin’den, mâlî yardım ise Afrika Birliği Teşkilâtından geldi.

Gerillalar 25 Eylül 1964’te Tanzanya sınırından Mozambik’e girip Portekiz askerî tesislerine saldırınca isyan hareketi başlamış oldu. Uzun süre devâm eden mücâdele sonrasında 1974 başlarında Portekiz’deki yeni ihtilal hükûmeti Afrika’daki sömürgelerine bağımsızlık verme niyetini açıkladı. Böylece 25 Haziran 1975’te 470 yıl devâm eden sömürge idâresi ve 10 yıllık gerilla savaşı sona erdi. Frelimo’nun siyâsî kontrolünde Mozambik Halk Cumhûriyeti kuruldu. Günümüzde hâlâ Marksist-Leninist bir idâre ile yönetilmektedir.

Fizikî Yapı

Kıyı Ovası Mozambik topraklarının beşte ikisini ihtivâ eder. Bu bölgenin batısında, deniz seviyesinden yaklaşık 150 ilâ 200 metre yüksekliğe sâhip alçak yaylalardan ve tepelerden meydana gelen bir geçiş bölgesi bulunur. Ülkenin batı kısımları ortalama 1050 metre yüksekliğiyle üçüncü bir bölge teşkil eder. Bu bölge Rodezya dağlık arâzilerinin bir uzantısıdır. Tete’nin kuzeybatı eyâletindeki 2000 metre yüksekliğindeki Namuli Dağları, merkezi Mozambik’teki Gorongossa Dağları ve güneybatı sınırı boyunca uzanan Lebombo Dağları bu bölgede yer alır.

Mozambik’in bütün nehirleri Hint Okyanusuna dökülmekte olup, ülkede yoğun bir ağ meydana getirir. Kuzeyden güneye büyük nehirler Ruvuma, Ligonha, Lurio, Zambezi ve Limpopo’dur. Yağış miktarı değişiklikleri, nehirlerin akışını düzensiz hâle getirir. Dolayısıyla düzenli olarak nehirlerde ulaşım yapılması mümkün olmaz.

İklimi

Mozambik’te tropikal iklim hüküm sürer. Yılda, bir kurak ve bir yağışlı mevsim olmak üzere iki mevsim vardır. Hemen hemen yıllık yağışın hepsi, ekimden marta kadar devâm eden yağışlı mevsimde görülür. Bu dönemde yağmur getiren kuzeydoğu muson rüzgârları ile değişen sıcaklıklar yüksektir. Kıyıda sıcaklık, yağışlı mevsimde % 80 civârında nisbî bir nemlilikle, 27°C ilâ 29°C arasında değişir.Yağış miktarı Quelimane veBeira arasındaki merkezi kıyıda oldukça fazla olup, yılda ortalama 760 mm’dir. Kıyıdan içeriye uzanan ovanın bu kısmında yağış ve nem azalır. Fakat iç kesimdeki yaylada tekrar yükselir. Mozambik’te en yüksek yıllık yağış miktarı 1650 mm ile kuzey dağlarında ve Rodezya sınırı boyunca vukû bulur. İç kesimin iki büyük kısmı oldukça kuraktır. Bunlar yılda 300 mm yağış alan Gaza’nın güneybatı eyâleti ve Tete etrâfındaki Zambezi Vâdisidir.

Hafif kurak mevsim, nisan ayından eylüle kadar devâm eder. Bu dönemde, ekvatordan güneye doğru akan Mozambik sıcak su akıntısı, kıyıya 19°C’lik sıcaklık ortalaması kazandırır.

Tabiî Kaynakları

Kıyıdan îtibâren kuzeyde ve güneyde, iç kesimde yabânî mahuncevizi ağaçları bulunur. Kıyı hattı boyunca, bilhassa nehir yolları dışında, mangrar (tropik deniz sâhillerinde bataklıklarda mevcut olan karakteristik bir bitki) bataklıkları ve hindistancevizi ile hurma ağaçları mevcuttur. Diğer ağaçlar sedir, abanoz, demirağacı ve sandal ağacıdır. Nehir kıyılarında bamba ve mızrakotu, ormanlarda kauçuk asmaları yetişir.

Mozambik’te çok çeşitli hayvanlara rastlamak mümkündür. Zebra ve ceylanların çoğu türleri, manda, aslan ve leoparlar ülkenin her tarafında bulunur. Timsah ve suaygırları nehirlerde ve göllerde mevcuttur. Kuzey ve kuzeydoğuda gergedanlar, Güney Afrika sınırında zürafalar bulunur.

Ülkenin yeraltı zenginlikleri mâden kömürü ve boksitten ibârettir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Mozambik nüfûsunun % 98’den fazlasınıAfrikalılar meydana getirir. Kalanı Avrupalılar, Hintliler, Doğu Asyalılar ve melezlerden (Afrikalı-Avrupalı karışımı) ibârettir. Nüfûsun % 90’ı tarım işçisidir. Hintliler ve Doğu Asyalılar önceden beri ticâretle meşgul olurlar. 1974’lerde 120.000 Portekizlinin göçü, ülkeyi, modern ekonominin iyi işlemesi için gerekli eğitimli personelden mahrum bırakmıştır.

Mozambik’le Afrikalı toplumlar ve komşu devletlerdeki kabîleler arasında büyük bir benzerlik vardır. Hepsi Bantu dillerini konuşur. En çok kullanılan diller güneyde Thonga, Zambezi Vâdisinde Nyanja, kuzeyde Maksa ve Yao, kuzeydoğuda ve kıyıda Swahili’dir. Resmî dil Portekizcedir.

Zambezi Nehrinin kuzeyinde Moravi, Yao, Makoe ve Lomue kabîleleri bulunur. Güney Mozambik’te ise Shona, Thoaga, Chopi ve Ngoni kabîleleri vardır.

Nüfûsun % 58’i putperest olup, kalanını Müslümanlar ve Hıristiyanlar meydana getirir.

Bütün eğitim kuruluşları devletin elindedir. Okullarda ülkenin tek partisi olan Frelimo’nun ideolojisi öğretilmektedir. Okuma-yazma oranı % 15 civârındadır.

Siyâsî Hayat

Ülkenin siyâsî hayâtına marksist bir parti olan Frelimo hâkimdir. Anayasa, bütün hükûmet kuruluşlarının Frelimo’ya tâbi olduğunu belirtir. Bunun başkanı otomatik olarak cumhurbaşkanıdır. Halk Meclisi, Frelimo’nun merkezî ve yürütme komitelerinden ve kabînedeki yardımcı bakanlardan ve eyâlet yöneticilerinden meydana gelir. İlâve olarak Frelimo her eyâletten iki temsilci ve ordudan üyeler seçer. Merkezî Komite de nüfûsun büyük çoğunluğunu temsil etmek üzere 10 vatandaş seçer. Mozambik en çok Tanzanya ile sıkı siyâsi bağlar kurmuştur.

Ekonomi

Mozambik ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanır. İşlemeye elverişli toprakların % 5’i ekilidir. Mahuncevizi, şeker ve pamuk başlıca ihraç ürünleridir. Ayrıca, çay; kurutulmuş hindistancevizi içi ve sisal de (bir çeşit elyaf) önemlidir. Bu altı mahsul Mozambik ihrâcatının % 60’ını teşkil eder. Büyük hindistancevizi, pirinç, buğday, mısır, yerfıstığı ve muz esas îtibâriyle iç tüketimde kullanılmak üzere yetiştirilir. Mozambik, dünyânın en çok mahuncevizi üreten ülkelerinden biridir. Bunun en büyük müşterisi Hindistan ve ABD’dir.

Sanâyi ürünleri her ne kadar millî gelirin % 10’unu meydana getiriyorsa da, 1960’tan beri arttırılmaktadır. Sanâyi esas îtibâriyle şeker, hindistancevizi, buğday ve pamuk gibi temel ürünlerin işlemesine tahsis edilmiştir. Çimento ve sun’î gübre fabrikaları iç ihtiyaçları karşılar. Komşu ülkelere ihraç için; demiryolu, araba ve makinaları îmâl eder. Başşehir Maputo’daki bir petrol rafinerisi, Güney Afrika Cumhûriyetine ve Swaziland’a petrol ihraç etmektedir.

Zembezi Nehri üzerindeki Cabora Bassa Barajı Afrika’nın en büyük hidroelektrik projesidir. 1969’da yapımına başlanan baraj 1974’de tamamlanarak bir milyar dolara mal olmuştur. Üretilen elektriğin çoğu, Güney Afrika’ya satılmaktadır.

Ülkenin demiryolu şebekesi, öncelikle kıyı ile iç kesim arasında yük taşımaya tahsis edilmiştir. Ana limanların herbiri (Maputo, Beria ve Nacola) komşu ülkelere uzanan demiryollarının uç noktasıdır. Esas îtibârıyla bu yollarda yapılan transit ticâret, Mozambik döviz gelirlerinin % 30’unu sağlar. Ülkeyi kaplayan demiryolu ağı, Mozambik’i iyi karayollarından mahrum bırakmıştır. Yolların yaklaşık % 10’u asfalttır. Bütün ana yollar, iç kesimi limanlara bağlar ve Beira-Maputo karayolu hâriç pek az iyi tali yol vardır.

NAMİBİA


DEVLETİN ADI: Namibia
BAŞŞEHRİ: Windhoek
NÜFUSU: 1.512.000
YÜZÖLÇÜMÜ: 824.296 km2
RESMİ DİLİ: Afrikan, İngilizce
DİNİ: Hıristiyanlık
PARA BİRİMİ: Afrika Randı

Güneybatı Afrika’da yer alan ve dünyânın en zengin elmas yataklarına sâhip, idârî yönden Güney Afrika Cumhûriyetine bağlı bir ülke.

Târihi

Bushmenler (Güney Afrikalı Zenciler), Namibia adı verilen bu toprak parçasının, bilinen ilk yerlileridirler. Bundan sonra sırasıyla Nama, Dama, Ovambo ve Herero kavimleri yaşamışlardır. On beşinci yüzyılda Portekizliler, bölgeye giren ilk Avrupalılar olmuşlardır. On dokuzuncu yüzyıla kadar bölgeye gelen Avrupalılar, yalnızca ıssız Namib Çölünde yaşamak zorunda kalmışlardır.

1884’te başlayan Alman himayeciliği, 1907’de 60.000 Afrikalının hayâtını kaybetmesiyle son buldu. 1915 yılında Güney Afrika Cumhûriyetinin kontrolu altına girdi. Yine bu ülkenin ırkçılığa dayalı ayrılıklar çıkarması ve manda görevini yerine getirmemesi üzerine, 1968 yılında Birleşmiş Milletler (BM), Namibia’nın idâresini 11 milletten teşkil eden bir konseye verdi. Milletlerarası Adâlet Divanı, 1971 yılında Güney Afrika’yı, Namibia’yı ilhak etmekle suçladı. Güney Afrika, Namibia üzerinde şiddetli bir baskı uygulamaya başladı. 1977’de yapılan referandumda beyazlar çok ırklı bir hükümet sistemini desteklerken, Marksist Güney Batı Afrika Halk Teşkilâtı (SWAPO), bunu reddederek gerilla harbini başlattı. 1978 yılında Güney Afrika ve SWAPO, BM bağımsızlık plânını kabul ettiler. Fakat Güney Afrika daha sonra bundan vazgeçti.

Birleşmiş Milletler 1982 yılında bir ateşkes çağrısında bulunarak, Namibia’nın, Angola ve Zambia sınırından îtibâren 60 km’lik bir kısmının, barışgücünün kontrolünde kalmasını teklif etti. Prensip olarak bunu kabul etmekle beraber Güney Afrika, Namibia’nın bağımsızlığı için Angola’dan Küba birliklerinin çekilmesini istedi. Güney Afrika, 18 Ocak 1983’te Namibia’nın meclisini dağıtarak, bölgeyi direkt kontrolü altına aldı. 1 Nisan 1989’da resmen ve bir yıl sonra da fiilen bağımsızlığa kavuştu.

Fizikî Yapı

Namibia, Güneybatı Afrika’da, Atlantik Okyanusu kıyılarında yaklaşık 1600 km’lik bir saha boyunca uzanan bir toprak parçasıdır. Yüzölçümü, 1.124 km2lik Walwis Bay de dahil olmak üzere 824.296 km2 dir. Ülke 16° 52’ ve 28° 58’ güney enlemiyle, 11° 43’ ve 25° 16’ doğu boylamları arasındadır. Yengeç Dönencesi ülkenin hemen hemen ortasından geçer. Bu yüzölçüme, bölgenin kuzeydoğu köşesinden Afrika içine doğru yaklaşık 500 km kadar uzanmış olan, Caprivi şeridi de dâhildir. Bu şeridin en geniş yeri 97 km’ye kadar ulaşır.

Ülkenin kuzeyinde Angola, kuzeydoğusunda Zambia, doğusunda Botswana, güney ve güneydoğusunda Güney Afrika Cumhûriyeti yer alır. Batısı ise Atlas Okyanusu ile çevrilidir.

Namibia toprakları, umûmiyetle Güney Afrika Yaylasının bir devamı şeklindedir. Oldukça yüksek olup, ortalama 1100 m’ye kadar ulaşır. Bu yayla, başşehir Windhoek’ın kuzeyindeki Kaokoveld Dağları arasında son bulur. Bu bölgede yer alan Brandberg Tepesi 2606 m ile ülkenin en yüksek yeridir.

Bütün kıyı bölgesini içine alan ortalama olarak 100 km genişliğindeki Namib Çölü oldukça kuru ve ıssız bir bölgedir. Ayrıca güneydoğu toprakları da Kalahari Çölüyle kaplıdır.

Ülkenin güney sınırını Orange Nehri ve kuzey sınırının büyük bir bölümünü ise Cunene, Okavango ve Chope nehirleri meydana getirir.

İklim

Namibia genel olarak sıcak ve kuru bir iklime sâhiptir. Yaz ayları çoğunlukla yağışlı geçer. Kıyı bölgelerde yıllık yağış miktarı yaklaşık 50 mm, güneyde 150 mm’dir. Bu rakam, kuzey bölgelerde yaklaşık 570 mm’ye kadar ulaşır. En çok yağışlar, ekim ve nisan ayları arasında olur. Bu yağışlar çoğu zaman sağnak hâlde kısa sürelidir. Namibia’nın kuzey bölgeleri ve Kalahari Çölünün doğu ve kuzeyi, uzun otlardan müteşekkil tropikal savanalarla örtülüdür.

Tabiî Kaynakları

Namibia kıyıları çöllerle kaplıdır. Ülkenin doğu ve kuzeyinde ise tropikal savanalar mevcuttur.

Ülke içindeki ve sınırlardaki nehirler, elektrik üretimi bakımından büyük önem taşırlar. Bunlardan Cunene Nehri sulama için büyük bir kaynaktır.

Namibia Çölleri, özellikle kıyı boyunca uzanan Namib Çölü, önemli elmas yataklarına sâhiptir. Elmastan başka ayrıca, kurşun, çinko ve bakır ülkenin en önemli mâden kaynaklarıdır.

Tropikal ormanlarda nâdir rastlanan yırtıcı hayvanlar vardır. Sığır ve koyun, ülkenin önemli bir gelir kaynağı olup, halkın çoğunluğunun yetiştirdiği hayvan türleridir.

Nüfus ve Sosyal Hayat

Yaklaşık olarak 1.512.000’lik bir nüfûsa sâhiptir. Nüfus yoğunluğu oldukça düşük olup, kilometrekareye iki kişi düşer. Toplam nüfûsun % 85’ini Afrikalı yerliler, % 12’sini Avrupalılar ve % 3’ünü melezler meydana getirir. Ülkenin en büyük şehri, başşehir Windhoek’tir.

Afrikalı yerli nüfus, birçok farklı dil ve etnik yapıda kabilelerden meydana gelmiştir. Bunlardan Bantu dilini kullanan kabileler en kalabalıktır. Ovambo, Okavango, Herero, Doğu Kaprivianlar, Kaokovelderler ve Tswana kabileleri Bantu dilini; Berg-Dama, Nama ve Bushmenler ise Khoisan dilini kullanırlar.

Yerli halkın çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Beyaz nüfus ise mâdencilik, çiftçilik ve endüstri sahalarını kontrol etmektedir.

Halkın çoğunluğu putperestir. Az sayıda Hıristiyan da mevcuttur. Resmî dil Afrikaan dilidir. İngilizce de resmî dil olarak kullanılmaktadır. Nüfusun % 70’i Afrikaan, % 22’si Almanca ve % 8’i İngilizce konuşur.

Eğitim seviyesi düşüktür. Afrikaan diliyle öğretim yapan yerli okulların yanısıra melezler ve Avrupalılar için de ayrıca iki değişik cins okul sistemi mevcuttur.

Başşehir Windhoek’tan başka önemli şehirleri Lüderitz, Keetmanshoop ve Swakopmund’dur. Önceleri Namibia’ya âit bir liman şehri olan Walvis Bay, 1922 yılında Güney Afrika Cumhûriyetinin kontrolu altına girdi.

Siyâsî Hayat

Namibia, Güney Afrika Cumhûriyeti tarafından yönetilmeye başlamadan evvel bir Alman kolonisiydi. 1920’de Güney Batı Afrika adı altında Güney Afrika’nın kontrolüne girdi. 1963 yılında ise Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından, Güney Afrika’nın kontrolünden alınarak 11 üyeli bir meclisin yönetimine bırakıldı. 1976 yılından sonra BM koruyuculuğu altında müstakil bir ülke hâline geldi. Millet Meclisi kânun yapma görevini üstlendi. 1979 seçimleriyle meclis, 50 üyesiyle ülke idâresini ele aldı. Fakat 18 Ocak 1983’te Angola’daki Küba kuvvetlerini bahane eden Güney Afrika, meclisi dağıtarak ülkeyi kendi kontrolu altına aldı. 1989’da resmen bağımsızlığını kazandı.

Ekonomi

Faal nüfûsun üçte ikisi çobanlık veya hayvancılıkla uğraşır. Fakat ülkenin ekonomisi mâdencilik, balıkçılık ve çiftçilik gelirlerine dayanır. Ülke gelirlerinin % 60’ını elmas üretimi ve % 25’ini ise balıkçılık meydana getirir. İşçi gücünün çoğunluğu ekonomik üretim ünitelerinde kullanılır.

Ülke topraklarının % 30’una yakın bir bölümü ekime müsâittir. Orta bölgeler çiftçiliğin ve koyun yetiştiriciliğinin en çok olduğu alanlardır. Dünyânın en iyi karagül kuzusu, kıvırcık yünü Namibia’da elde edilir. Balıkçılıkta, en çok sardalya balığı tutulur.

Namibia, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Toplam ihrâcâtın % 65’ini mâdenler meydana getirir. Bu mâden ürünleri içerisinde ise elmas, mâden ihrâcâtının % 70’ini teşkil eder. Namibia, dünyânın en çok elmas üreten ülkelerinden biridir. Ülkenin diğer önemli yeraltı zenginlikleri uranyum, çinko, bakır, kalay, petrol ve pirinç metalidir. İhrâcâtında mâdenler hâricinde, genellikle hayvan ürünleri de vardır. Ülkenin diğer önemli gelir kaynağı da turizmdir. Ülke dışardan daha çok gıdâ maddeleri, imâl edilmiş çeşitli eşyâlar, otomobil ve otomobil parçaları ve petrol ürünleri ithal eder.

Ulaşım: Ulaşım ağı daha çok güneyde gelişmiştir. Önemli şehirler ve mâdencilik merkezleri kara ve demiryolu ile Güney Afrika Cumhûriyetine bağlanır. Karayolunun yapımı çok pahalı olduğu için havayolu ulaşımı ülkede önem kazanmıştır. Windhoek’te milletlerarası bir havaalanı vardır.







 
 

ormela.tr.gg
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol